İslam İnkılabının İkinci Adımı, Üretimde Atılım-11
Bu bölümde tarımcılığın ihtiyaç duyduğu suyun temini ve barajların inşasının önemini ele alacağız.
İran takviminde mevcut yıl İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei tarafından üretimde atılım yılı olarak adlandırılmıştır. Bu doğrultuda önemli bir atılıma imza atabilecek alanlardan biri de tarımcılık sektörüdür. Bu alanda önemli adımların atılacağı öngörülmektedir.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei İran'da yeni yıl kutlamaları, Nevruz Bayramı dolayısı ile her yıl İran milletine hitaben konuşma yaparlar. Ancak bu yıl koronavirüs pandemisi yüzünden bu konuşma Razevi Horasan İmam Rıza as türbesinde yüz yüze değil canlı olarak biset bayramında gerçekleştirildi. Bu konuşmada Ayetullah Seyyid Ali Hamanei şöyle buyurdu:" Son konuşmalarımda tekrarladığım gibi ülkemiz daha da güçlenmelidir. Ülkenin güçlenmesi bizim hedeflerimiz arasındadır. "
İslam İnkılabı Lideri şöyle bir hatırlatmada da bulundular:" Bu yılı üretimde atılım yılı olarak adlandırdık. Çünkü üretimde atılım güçlenmenin araçlarındandır. Geçen yıl söylediğim üretimin gelişmesi yeterli değildir üretimde atılımın yaşanması da şart. Üretimin gelişmesi ise üretim sürecinde bir hareketlenmenin başlamasıdır. Ancak bu da yeterli değildir. Daha fazlasına ihtiyacımız vardır. Bu da üretimde atılımdır."
İslam İnkılabı Lideri ayrıca Nisan ayında da yedi üretim birimi ve kompleksi ile canlı bağlantısında yaptığı konuşmada tarım sektöründe özel bir şekilde ilgilenilmesi gereken alanları açıklamaya çalıştılar. Bu çerçevede tarımsal projelere, temel ürün ve ihtiyaçların üretimi özellikle de buğday, yağlı taneler ve çekirdekler, tıbbi bitkiler, deniz ürünleri ve sulama sistemlerine vurgu yaptılar.
Bu değerli ifadelerden yola çıkarak tarımcılık alanında üretimde atılımın gerçekleşmesinin önemli faktörlerinden birinin de ülkenin su kaynaklarının yönetilmesi ve istikrarlı su kaynaklarının korunması ve doğru tüketim modelinin olmasıdır. Bu yüzden bu hususu makro boyutlarda ele aldığımızda pratikte İran'ın su kaynaklarının durumuna odaklanmak şarttır.
Su kaynakları genellikle yüzeysel ve yeraltı suları olmak üzere ikiye ayrılırlar. Neredeyse tarımcılığın ihtiyacı olan suyun büyük bir bölümü ve hatta tamamı bu kaynaklardan karşılanmaktadır. Buna rağmen tüm su kaynaklarının temel ve yenilenebilir kaynağı da farklı düzeylerde ve seviyelerde olan yağışlardır. Hidroloji döngüsü diye bilinen süreç içerisinde yüzeysel ve yer altı su kaynakları bir birine bağlı olup birinin durumu öbüründe de büyük etki yaratmaktadır.
Bu doğal ilkeden yola çıkarak İran'da son yıllarda yağışların azalması ile ülke genelindeki barajların suyu da yüzde 50'den fazla azalmıştır.
Son yıllarda yağışların seviyesi az olsa da mevcut yılda yağışların arttığı gözlemlenmektedir. Bu da suyun kullanılması ve biriktirilmesi alanında müstesna ve çok değerli bir fırsattır. İstatistikler ise geçen yılın sonlarından itibaren başlayan yağışların su kaynaklarına hayat verdiğini ve ülkedeki 40'ı aşkın sulak alanın suya doyduğunu gösteriyor.
İran su endüstrisinin karnesi ise son yılda yağışların geçen yıllara göre yüzde 100 arttığını gösteriyor. Halbuki İran 2 yıl önce 107 milimetre yağış seviyesi ile son yüzyılının en kurak yılını yaşamıştı. Bu durum ise barajların su birikiminin rekor seviyede azalmasına ve su alanında gerginliklere yol açmıştı. Bu da hidroelektrik santrallerin üretim gücünün azalması ve yazın da ülke genelinde su ve elektrik ihtiyacında sıkıntıların yaşanmasına yol açmıştı. Ancak 11 yıl süregelen kuraklık ile karşı karşıy kalan İran'ın büyük bir bölümü son iki yılda özellikle de ilkbaharda inanılmaz bir yağış aldı.
Son yıllarda kuraklık ve doğal olarak sıcaklığın artması ile yer altı kaynakları beslenemez hale gelmiştir. Buna karşın her yerde olduğu gibi su tüketimi her yıl artmıştır. Genel olarak ise Batı Asya ve İran'a yağan yağışların oranının dünya ortalamasının üçte biri kadarı da göz önününde bulundurulduğunda İran'ın dünya tatlı suyundan payı düşük bir seviyede olduğu görülür. İran dünya nüfusunun yüzde birini barındırmasına rağmen dünya tatlı suyu kaynaklarının sadece yüzde 0.3 kadarına sahiptir.
Bu yüzdendir ki İslam İnkılabı Lideri'nin su kaynakları ve altyapısına önem verilmesi hususundaki vurguları da üretimde atılım alanında önemli ve kilit bir noktadır.
Halihazırda İran'da 188 baraj faaliyet göstermektedir. Bu barajların depoladığı sular ise yıllık yağışlara bağlı olarak değişkenlik göstermektedir.
İran'da su kaynaklarının yönetilmesi zarureti hususundaki bir başka nokta da demin de değindiğimiz gibi su kaynakları ve nüfus arasında dengenin olmayışıdır.
İran İslam Cumhuriyeti tarım bakanlığı ise ülkenin farklı noktalarındaki farklı iklimlerine uygun sulama ve ekme yöntemleri için belli modellerin hazırlanmasını ve her bölgenin kendi imkanları ve koşullarına göre tarımcılık faaliyetlerinde bulunmasını önermiştir. Bu çerçevede gelişmenin de kolaylaşacağı ve daha kolay yönetimin söz konusu olacağı ifade edilmektedir.
Endüstriyel alanlar uzmanı Alireza Haeri ise tarımcılık ve üretimde atılım arasındaki bağlantı hususunda şöyle diyor:" İran, yüksek doğal potansiyeli yüzünden tarıma dayalı ekonomiyi üretimde atılımın ve kalkınmanın temeli olarak görebilir. Birçok endüstri alanı tarıma bağlıdır. Tarımın ilkeli bir şekilde geliştirilmesi halinde ilgili sanayi dalları da büyük bir gelişim yaşayacaktır. "
Tarımcılık alanında üretimde atılımın gerçekleşmesi büyük gelir kaynakları oluşturmasının yanı sıra ihracat alanında da ciddi bir sıçramaya yol açacaktır. Halihazırda İran yıllık olarak 16 milyon hektar tarımsal alanlarından 130 milyon ton kadar farklı tarım ürünleri hasadı yapmaktadır. Bunların büyük bir bölümü ülke iç ihtiyaçlarının ötesine geçmektedir. Bu ek üretim miktarı, ürün işleme ve dönüştürme sanayisi sayesinde daha değerli ürünlere dönüştürülüp katkı değer kaynağı olabilir. Bu da ihracatın gelişmesi demektir.
Sera tarımının geliştirilmesi de farklı alanlarda İran genelinde üretimin artmasına yol açabilir. Sonunda da üretimin belli miktarı uluslararası piyasalara sürülebilir. Bu açıdan üretimde atılım aslında tarımcılık sektörü için altın bir fırsattır. Bu alanda çabalar ve emekler arttırılmalıdır. Tarımcılığın gelişmesi demek petrol dışı ihracatın büyümesi demektir. Bu da İslam İnkılabının attığı ikinci adımın stratejik hedeflerinden biridir.