Mart 01, 2021 05:56 Europe/Istanbul

Bu hafta sizlerle, çocukların anne karnından başlayan eğitimi ve hamilelik döneminden bahsedeceğiz zira hamilelik çok özel bir dönemdir ve Rasûlüllah’ın -saa- buyurduğu gibi insanın saadeti ve şekaveti bu dönemde belli olur.

Müslümanlar bir gün Rasûlüllah’ı -saa- çevrelemiş ve o hazretten çocukların yetiştirilmesi konusunda bazı sorular soruyordu. O hazret sözlerinde “çocuklarınızı annelerin rahminde olduğunda terbiye edin” buyurdu. Bu sözü duyan Müslümanlar anlamını bilmedikleri için çok şaşırdılar. “Ya Rasûlüllah! Çocuklarımız daha doğmadan onları nasıl terbiye edelim?” diye sorunca Resul-i Ekrem -saa- şöyle buyurdu:

Annelerine helal ve temiz gıda yedirerek.

Kur'an-ı Kerim her zaman insanlardan kendileri ve ailelerinin refahı için ilahi nimetlerden yararlanmayı ve çalışmakla yoksulluk ve fakirlikten uzak durmalarını emretmiştir. Fakat bu ilahi kitap Müslümanlara kendi rızıklarını helal ve temiz yollardan kazanmalarını defalarca önemle altını çizerek hatırlatmıştır. Helal, şeriatın yasaklamadığı ve izin verdiği, “teyyib” ise sağlıklı insanın doğası ile uyumlu olandır. Nitekim Bâkâra suresinin 168. Ayetinde şöyle okuyoruz:

یا أَیّهَا النّاسُ کُلُوا مِمّا فِی اْلأَرْضِ حَلالاً طَیِّبًا وَ لا تَتّبِعُوا خُطُواتِ الشّیْطانِ إِنّهُ لَکُمْ عَدُوٌّ مُبینٌ

Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır.

Kur'an-ı Kerim kültüründe Allah Teâlâ tüm  mahluklara helal rızık belirlemiş ve insan sabır ve kanaatla kendisi için mukadder olan rızkını alabilir. Fakat bu da insanın çalışmaması anlamında değildir. Herkes kendi helal rızkını kazanmak için çalışmalıdır, zira Allah, belirlediği rızkının ortamı ve araçlarını hazırlar. Kur'an-ı Kerim Hûd suresinin 6. ayetinde şöyle buyuruyor:

وَمَا مِن دَآبَّةٍ فِی الأَرْضِ إِلاَّ عَلَی اللّهِ رِزْقُهَا وَیَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا کُلٌّ فِی کِتَابٍ مُبِینٍ

Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın. Her birinin (dünyada) duracakları yeri de, (öldükten sonra) emaneten konulacakları yeri de O bilir. Bunların hepsi açık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı)dır.

Temiz bir rızık için çalışmak, insanı başkalarına muhtaç olmaktan kurtarırken aynı zamanda insanın ruh ve cisminin huzura kavuşması, başkalarına yük olmaktan kurtarır. Nitekim helal rızka bağlı kalmak ise aile ve toplumda insanlar arasında iyi duygular ve ahlakın gelişmesi ve rızkın artmasına sebep olur.

Pak ve salih bir nesil yetiştirmenin başlıca ve en önemli şartı, çocuklar ve kendini helal mal ile beslemektir. Aslında haram lokma her insanın şahsiyetini olumsuz etkilerken ondan günah işleme zemini ve duygularını oluşturmakla kalmayıp üstelik çocuklarını ve neslini de etkiler. Bu yüzden temiz bir soyal sahip olmak için evlat yetiştirmeyi çocukluk veya bebeklik döneminden değil, bebeğin oluşmadan önce, ardından hamilelik ve süt emme döneminden başlamak gerekir.

Temiz çocuklar ve salih bir soya sahip olmak isteyen herkes, elinden geldiği kadar kendi kuşağında her türlü günah işleme ortamını yok etmesi gerekir; bu arzuyu gerçekleştirmek için en önemli yol haram veya kuşkulu yollardan hazırlanan gıdalardan sakınmaktır.

Hamilelik çok özel bir dönemdir, nitekim Rasûlüllah -saa- insanın saadeti ve şekavetinin bu dönemde belli olduğunu, bu yüzden bu dönemde ahlaki ve ibadet çalışmalarına çok dikkat edilmesi gerektiğini, bunun ise ceninin ruhsal ve fiziksel sağlığında önemli olduğunu buyurdu.

Annenin hamilelik dönemi, çocuğun yetiştirilmesinde büyük etkisi vardır. Nütfenin ouşmasından itibaren cenin canlı bir varlıktır ve bazı rivayetlere göre 4 aylıkken vücuduna insan ruhu üfleniyor. Öyle ise cenin çevre olaylarından etkilenebilir. Nitekim modern bilim de annenin beslendiği tüm yemekler, giydiği giysiler, duydukları, söyledikleri, gördükleri, hissettikleri ve tüm kalbi ve ruhsal etki ve tepkilerinin cenin üzerinde etkili olduğunu ispatlamıştır.

İslam’ın nütfenin oluşmasından önce ve hamilelik döneminde gerçekleşen davranışlar ve beslenme tarzına dikkat etmesi, her insanın kendi çocukları ve soyuna hatta yedikleri ve yemedikleri ve seçimleri hakkında sorumlu olduğunu gösteriyor. Muhakkak çevrenin insan kuşağı üzerindeki etkisi inkar edilemez. Bu etki ise ilahi sünnet, kaza ve kaderdendir ve çocuğun kaderinde yazılanların değiştirilemeyeceği düşüncesi ise tamamen yanlıştır.

İyi bir gemi kaptanı, gemiyi suda yüzdürme ve rotaları iyi bilme  maharetine ilaveten azgın dalgalara karşı nasıl savaşması gerektiğini de bilendir. Aynı şekilde “iyi bir aile reisi” helal lokmaları haramdan ayırt edebilmeli ve sadece temiz rızık için çalışmalı; Müslüman bir işçi veya çalışan ise baskılar ve zor dönemlerde bile doğru yoldan ayrılmayan ve kirlenmiş şüpheli lokmalara tamah etmeyen, sabır ve Allah’a tevekkül ile zorlukların aşılmasını Allah’tan talep edendir.

İmam Cafer Sadık -as- bu konuda şöyle buyuruyor: “Haram kazancın etkisi insanın çocuğunda ortaya çıkar.”

Bu konuda dikkat edilmesi gereken ise şeytanın genelde kendi ordusunu temiz olmayan nütfelerden veya şüphe uyandıran ve haram gıdalarla besleyenlerden seçmesidir. Bu yüzden haram lokma yiyen insan artık hakkı batıldan ayırt edemiyor ve basiret ve takva nimetinden mahrum kalıyor.

Bu yüzden ailenin gelirini meşru olmayan yollardan sağlamak, nütfenin oluşmasında şeytanın yolunu açıyor.

Günümüzde yapılan araştırmalar, gıda ve besin maddelerin genleri, onların karşılıklı etkileşimlerrini ve ayrıca insanın dış görünüşünü etkileyebileceğini ispatlamıştır. Zira tüketilen besin maddeleri insan vücudunun tüm ön ihtiyaçları yani proteinler, nükleik asitler, lipitler ve karbonhidratları sağlayabiliyor. Yapılan son araştırmalar gıda maddelerin moleküllerinin insanların genetik yapısı ile direkt bağlantılı olduğu ve sağlıklı ve helal besinlerin daha iyi genetik karşılığı alabileceğini gösteriyor.

Bu yüzden sağlıklı ve helal besin maddelerin tüketilmesi insanların ruhsal ve fiziksel sağlığını olumlu yönde etkileyebilir; bu da Müslüman bilim adamlarının son genetik ve tıbbi araştırma sonuçlarına olan inancını gösteriyor. Nitekim beslenme dengesi ve sağlığı, insanlarda genlerin doğru zamanda etkilerini göstererek daha etkin ve hasane sıfatların ortaya çıkmasına, insanın yaşamı boyunca daha az suça eğilim gösterebileceği de kanıtlanan gerçektir.

Dini meseleler uzmanı ve üniversite akademisyenlerden hüccetülislam Muhsin Destefken bu bağlamda şöyle diyor:

Müslüman ailenin sofrasındaki yemekler her ne kadar sade ve az olursa da helal ve temiz olmaları Müslüman çocukların kişiliğinin şekillenmesinde yeterli olur. Zira helal gıdalar seçkin sıfatlar ve ahlaki faziletlerin gelişmesi için uygun ortam hazırlıyor. Nitekim bir çok masum imamın rivayetlerinde de vurguladığı gibi annenin hamilelik ve emzirme döneminde tükettiği gıda çocuğun dış görünüşünü etkilediği gibi ahlak ve özelliklerini de etkiler.

Meşru olmayan ve uygunsuz çalışmanın sonuçlarından biri kasvettir. İnsanın tükettiği gıda ve besin helal olmazsa insanın kalbi kararır, katılaşır ve kasvete bürünür. Bu durumda artık ondan hiçbir  hayır beklenemez ve hatta hiçbir öğüt de işlemez. Bunun en bariz örneği İmam Hüseyin’in -as- Kerbela çölünde Aşura gününde Yezid ve Ömer Saad ordusuna hitaben söyledikleridir. İmam şöyle buyurdu: karınlarınız haramlardan dolduğu için Allah kalplerinizi mühürlemiştir. Bu yüzden sözlerimi kabul etmiyorsunuz.

Bu yüzden gelirin haram olması, çocukları etkiler ve aile fertlerini daha fazla günah işlemeye yönlendirir. Bu yüzden çocukların doğru yetiştirilmesi ve ahlaki erdemliği ise bir çok sorunla karşı karşıya gelir. Haram lokma bir çocuğu saadet yolundan tamamen alıkoyacak kadar canını ve ruhunu olumsuz etkiler. Bu yüzden helal kazanç, temiz ve helal yiyeceklerle donatılan sofralardan duyulan hoş kokular ailenin güçlenmesinde büyük etkisi olur.