Mart 10, 2021 18:40 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde geçen bölümde ele aldığımız İmam Humeyni’nin -ks- Şia dini ilimler merkezlerinde yaygın olan adetten farklı olarak mercilik makamı peşinde olmaması ve bu makamı kabul etmekten kaçınması hakkındaki sohbetimize devam etmek istiyoruz.

Geçen bölümde belirtildiği üzere, İmam Humeyni -ks- mercilik makamı için gerekli olan tüm ilmi, ahlaki ve fıkhi özelliklere sahip olmasına karşın bu makamı kabul etmekten kaçınıyor ve kendisini Şia Müslümanların taklit mercii olarak ilan etme çabalarını engelliyordu.

Dini ilimler merkezlerinde yaygın bir adete göre herhangi bir taklit mercii vefat ettiği zaman kendilerini bu makama layık gören müçtehitler risalelerini yeniden basarak ilgilenen insanlara sunar. Ancak İmam özellikle Ayetullah Burucerdi vefat ettikten sonra talebelerinin ısrarına rağmen risalesini yeniden yayımlamayı kabul etmedi ve merci olmak istemediğini belirtti. Bu tutumun kökleri İmam’ın derin takvasına uzanıyordu ve dini ilimler merkezlerinde ender rastlanan bir durumdu.

Önceki taklit mercilerinin vefatından sonra yaygın olan risale yayımlama geleneğinin yanında Şia dini ilimler merkezlerinde yeni taklit merciini tanımak ve açıklamak üzere yaygın olan bir başka gelenek de, vefat eden taklit merciinin cenazesine namaz kıldırmaktır. Bir başka ifade ile, vefat eden taklit merciinin cenaze namazını kıldıran müçtehit, halkın merci makamı olarak kabul edeceği seçeneklerdin biridir.

İmam Humeyni -ks- ise Ayetullah Burucerdi vefat ettikten sonra taklit mercii ilan edilmemesi için merhumun cenaze törenine katılmasına rağmen törenin sonuna kadar beklemedi ve böylece cenaze namazını bir başka müçtehidin üstlenmesini istedi.

Ayetullah Muhammed Mehdi Rabbani Emleşi bu konuda şöyle diyor:

Ayetullah Burucerdi merhum olunca herkes kimin yeni taklit mercii olacağını merak ediyordu. İmam’ın talebeleri olan bizler merhumun cenaze töreninde İmam’ı takdir etmeye ve böylece pratikte birçok talebe İmam’ın ve taklit merci olmasının taraftarı olduğunu anlatmaya karar verdik. Bu yüzden cenaze töreni sırasında İmam’ın çevresinde toplanmaya ve selam ve salavat getirmeye ve böylece hem İmam’a karşı kalbi sevgi ve saygımızı göstermeye ve hem de kendisini halka tanıtmaya karar verdik. Ancak cenaze töreninde her ne kadar aradıysak, İmam’ı bulamadık.

Ayetullah Emleşi şöyle devam ediyor:

Daha sonraları İmam’ın kendisi şöyle anlattı: Benim Ayetullah Burucerdi’nin cenaze törenine katılmamamın sebebi, törene katılmayacak kadar hasta olmam değildi. Ben cenaze törenine katılmamın bazı sonuçları olacağını ve orada bazı konuların gündeme geleceğini düşündüm ve bu konulardan uzak durmak istediğim için cenaze törenine katılmaktan vazgeçtim. İmam şöyle ekledi: Beni seven varsa, bu sevgiyi kalbinde tutmaya devam etsin. Hiç kimse benim taklit mercii olmam için hatta bir tek adım bile atmasın

Şia dini ilimler merkezlerinde yeni taklit merciinin belirlenmesi için yaygın olan geleneklerden biri de, vefat eden taklit mercii için yas merasimi düzenlemektir. Bir başka ifade ile, şimdiki taklit mercii vefat edince, kendilerini taklit mercii olma seviyesinde gören müçtehitler merhum için yas merasimi düzenliyor, fatiha okutuyor ve böylece dolaylı bir şekilde taklit mercii makamını kabul etmeye hazır olduğunu bildiriyor.

Ancak İmam Humeyni -ks- yine ulema arasında yaygın olan bu geleneğe aykırı olarak merhum Ayetullah Burucerdi için yas merasimi düzenlemedi.

İmam’ın merhum oğlu Seyyid Ahmet Humeyni bu konuda şöyle diyor:

Yaz aylarında İmam ailesi ile birlikte Tahran’da Kasım türbesini ziyarete gelirdi. Ayetullah Burucerdi vefat ettikten sonra Kum’dan bazı ulema İmam’ın yanına geldiler ve fatiha meclisi düzenlemesi için baskı yaptılar. Ancak İmam onlara, ben ne fatiha meclisi düzenlerim, ne de fatiha meclislerine katılırım; zira bu tür işler talebelik aleminde mercilik makamı ile ilgili işlerdir, fakat İmam bu konuda adının gündeme gelmesini istemiyordu. Hatırladığım kadarıyla İmam’ın damadı Eşraki bey de geldi ve aynı konuyu İmam’a anlattı ve Kum alimleri kendisini bunu talep etmek üzere gönderdiklerini arz etti; ancak İmam yine kabul etmedi.

Ayetullah Muhammed Rıza Tevessüli de bu konuda şöyle diyor:

İmam mercilik makamını elde etmek için tek bir adım admadı ve bu konu ile ilgili olan geleneklerden de şiddetle kaçındı. İmam ne merhum Ayetullah Burucerdi’nin cenaze törenine, ne da yas ve fatiha meclislerine katıldı. İmam Ayetullah Burucerdi’yi çok sevmesine karşın o günlerde evinden dışarı çıkmadı.

İmam Humeyni -ks- adı taklit mercii olarak gündeme gelmemesi için talebelerine de sıkı tembihte bulunmuş ve düzenledikleri meclislerde veya çıktıkları minberlerde kesinlikle adından söz edilmemesini istemişti.

Ayetullah Ebulkasım Hazali bu konuda bir anıyı şöyle paylaşıyor:

Ayetullah Burucerdi vefat edince, Kum İran’ın dört bir yanından halkın akınına uğradı. Herkes o merhumu anmak ve düzenlenen yas merasimlerine katılmak için Kum’a geliyordu. Bir gece benim minbere çıkmam kararlaştırılmıştı. Ben İmam’ın huzuruna müşerref oldum ve minbere çıkmam icap ettiğini, söyleyeceği bir şey varsa buyurmasını istedim. Ben orada İmam’ın ruhunun azametini idrak ettim. Bu tür durumlarda talebeler genellikle hocalarını takdir ederek adını taklit mercii makamına aday gösteriyor. Ancak İmam bana şöyle buyurdu: Söylenmesi gereken şey, dini ilimler merkezinin vahdetidir; vahdet korunmalıdır. Benden ve adımdan asla söz etmeyin.

Ayetullah şehit Şeyh Fadlullah Mahallati de bu bağlamda ilginç bir anısını şöyle anlatıyor:

Bir gün İmam’ın payı olarak bir yerden aldığım parayı İmam’a vermek üzere huzuruna müşerref oldum. İmam ilkin beni biraz nasihat etti ve ardından şöyle buyurdu: Ayetullah Burucerdi gitti; bize rızık verenin o olduğunu ya da Şeyh Kerim Caberi olduğunu zannetmeyin; bize rızık veren Allah’tır. Sizler ulemanın izzetini korumalısınız; insanlar zannetmesin ulema muhtaçtır. Ulemanın izzetini koruyun; ulemayı karalayacak tek bir cümle söylemeyin. Siz tutumunuzda beni destekleyen tek bir kelime etmeye veya bir başkasının gıybetini etmeye hakkınız yoktur. Siz görevinizi en iyi şekilde yerine getirin; insanların derdine çare bulun; mücadele edin.

İmam Humeyni -ks- dini ilimler merkezlerinde vahdeti, dini ilimler merkezi ve mercilik makamının başarısında önemli ve temelli bir ilke olduğuna inanıyordu ve bu yüzden dini ilimlerde ihtilaf ve gerginliklere yol açabilecek mercilik yolunda her türlü çabaya karşı çıkıyor ve bu tür tartışmalara yol açan konulara girmekten kaçınıyordu. Merhum Ayetullah Burucerdi’nin cenaze törenine katılmamak ve merhum için yas merasimi düzenlememeyi de bu çerçevede değerlendirmek gerekir.

Hüccetülislam Ali Ekber Mesudi Humeyni bu bağlamda şöyle anlatıyor:

Ayetullah Burucerdi vefat edince İmam çok üzüldü, fakat ne cenaze törenine katıldı, ne de merhum için yas merasimi düzenledi. Bazı ulema ve talebeler bunun sebebini sordular ve İmam’a illa ki bir yas merasimi düzenlemesi konusunda ısrarcı oldular. Ancak İmam bir tek cümle ile karşılık verdi: Ben cenaze törenine katılmak veya fatiha meclisi düzenlemem talebelerin arasında gerginliklere yol açabileceğini düşünüyorum. Şayet bazıları benim peşimden gelebilir, ama ben bu kadarlık ayrışmayı bile istemiyorum; gerginlik olsun istemiyorum. Hepiniz tek bir safta yer almalısınız. O sırada ulemadan biri şöyle dedi: Ama belki sizin cenaze törenine katılmamanız ve yas meclisi düzenlememeniz Ayetullah Burucerdi’ye karşı olduğunuz şeklinde yorumlanabilir. İmam ise şöyle buyurdu: Ceddimin üzerine yemin ederim benim kadar Ayetullah Burucerdi’yi seven birini daha tanımıyorum, fakat sırf bir iğne ucu kadar ihtilaf olmasın diye törene katılmıyorum.

İmam Humeyni -ks- daha sonra başta talebelerin arasında olmak üzere kamuoyunda Ayetullah Burucerdi’ye karşı olduğu kuşkusunu önlemek ve tutumu ulema ve talebelerin arasında başlı başına ihtilaf konusu olmasına mani olmak için arkadaşların ısrarı üzerine Ayetullah Burucerdi için bir yas meclisi düzenlemeyi kabul etti.

Hüccetülislam Seyyid Muhammed Hasan Murtaza Lengerudi bu konuda şöyle diyor:

Ayetullah Burucerdi için yas meclisi düzenleme konusunda İmam önce tüm büyüklerin meclis düzenlemesini bekledi; hatta ikinci ve üçüncü derecede olanlar da yas meclisi düzenledi ve Ayetullah Burucerdi’nin vefatından yaklaşık on yedi on sekiz gün sonra fatiha meclisi düzenledi.

İmam Humeyni -ks- Ayetullah Burucerdi için ulema ve talebelerin arasında gerginlik olmasın diye yas meclisi düzenlemekten kaçınıyordu; nitekim bu tutumu ihtilaflara yol açabileceği kendisine iletildiği zaman bu kararını değiştirdi.

Hüccetülislam Mesudi Humeyni İmam’ın bu merasimi düzenleme konusunda nasıl ikna edildiğini şöyle anlatıyor:

Bazı ulema İmam’a şöyle dediler: insanlar sizin Ayetullah Burucerdi için yas merasimi düzenlemeye karşı olduğunuzu düşünebilir, ki bu da ihtilafları ve gerginlikleri körükler. İmam ise şöyle buyurdu: Madem öyle o zaman sakıncası yok, düzenleriz. Böylece İmam, ulema ve talebelerin katılımı ile Ayetullah Burucerdi için yas meclisi düzenledi.

İmam Humeyni -ks- hatta merhum Ayetullah Burucerdi için düzenlediği yas meclisinde konuşmacı adını söylediği için rahatsız oldu ve itiraz etti. Ayetullah Rıdvani bu konuya şöyle anlatıyor:

İmam yas meclisini düzenlemişti. İmam meclise girince konuşmacı bu meclisin Ayetullah Humeyni tarafından düzenlendiğini ilan etti. İmam bu ilanı duyunca konuşmacıyı çağırdı ve ona itirazda bulunarak şöyle dedi: Meclis bitinceye kadar benim adımı söylemeye hakkın yoktur.