Mayıs 09, 2016 14:02 Europe/Istanbul

Hatırlanacağı üzere geçen bölümde insanların sosyalleşme sürecinde aile, okul, eğitim kurumları ve medyanın etkilerinden söz ettik ve bu çerçevede en başta çocukların ilk eğitim aldıkları kurum olan aile ocağını rolünü ve etkisini anlattık.

Bugün ise aile ortamından sonraki ilk eğitim kurumu olan kreşlerin çocukların sosyalleşme süreci üzerindeki etkilerini ele almak istiyoruz.

Aile ocağından sonra okul ve eğitim kurumları çocukların sosyalleşmesi üzerinde en çok etkisi olan kurumlardır.

Bilindiği üzere çağımızda toplumların sanayileşmesinin doğal sonucu olan kadınların çalışmak zorunda kalmasının ardından kreşler sosyalleşme sürecinde önemli bir yeri işgal etmeye başladı.

Maalesef son onyıllarda bir çok aile bu yüzden çocukların sosyalleşmesi gibi önemli bir görevini kreşlere emanet etti, oysa kreşler tek başına çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılayamıyor.

Kreşlerle ilgili en önemli noktalardan biri hangi çocuğu hangi yaşta kreşe göndereceğimizi bilmektir. Gerçekte çocukların iki ila üç yaşına kadar aile ortamında ve annesinin yanında kalması en makul durumdur. Çünkü bu durumda çocuğun kişiliğinin şekillenmesinde önemli olan duygusal bağlar ve çocuğun kendini güvende hissetme duygusu en iyi şekilde gerçekleşmiş olur. Fakat eğer annenin şartları çocuğunu yanında yetiştirmeye elverişli değilse, iki yaştan sonra çocuğunu kreşe bırakabilir. Ancak burada da çocuğun gönderileceği kreşin şartları da çok önemli bir husustur. Acaba hangi kreş hangi özellikleriyle çocuğumuz için uygun olabilir?

Kuşkusuz çocuklar iki veya üç yaşından sonra sosyal deneyimleri kazanmaya da ihtiyacı vardır. Çocuk bu yaşlarda kendi yaşıtları ile irtibat kurmak sureti ile toplumda ihtiyaç duyduğu bir çok kavramı ve deneyimi kazanabilir. Gerçekte çocuğun sosyal açıdan büyümesi, başkaları ile irtibat kurma biçimini öğrenmesi, dil ve her türlü sözlü ve pratik kavramı algılaması, sosyal gelişme ve dil öğrenimi bakımından iyi kriterlere sahip olan bir kreşte mümkün olabilir.

Öte yandan kreşte çalışanların çocukların yetişmesinde önemli rol ifa ettiklerinden, bu kurumda çalışmak isteyen insanlar özel kriterler gözetilerek işe alınmalıdır. Çünkü kreşte çalışan her eğitimin annenin alternatifi olarak çocuğu ihtiyaç duyduğu güven ve huzur duygusunu kazandırabilecek özel özelliklere sahip olması gerekir.

Çocuklar da yetişkin insanlar gibi farklı kişiliklere ve davranış biçimlerine sahiptir. Bu yüzden kreş, çocukların doğru davranışlarını teşvik eden ve yanlış davranışlarını düzelten ve çocukların cismi, ruhi, duygusal ve sosyal zeminlerde normal davranışlarını geliştiren bir kurum olmalıdır. Buna göre kreşlerde çalışanların ne denli annenin alternatifi olabilecekleri kesin araştırılması gerekir.

Özetle sadece çocuğa cismi açıdan bakmayan ve bunun yanında çocuğun ruhi gelişmesini ve bireysel şartlarını da gözetleyen ve uyku saati, oyun saati, beslenmesi, yeterli dinlenmesi ve yaşına uygun faaliyet programları hazırlamayı düşünen ve gerekli tedbirleri alan bir kreş uygun olabilir. Bundan başka kreşler çocuklar için oldukça güvenli bir ortam oluşturmalıdır ve ebeveynlerin çocuklarını bu tür kreşlere emanet etmeleri tavsiye edilir.

Günümüzde Batılı toplumlarda kadının evinde çalışması ve ayrıca kutsal analık ve eşlik görevi marjinal bir görev şeklinde algılanıyor. Batılı toplumlarda kadının evin dışında çalışmasına önem ve öncelik veriliyor ve bu görevi birinci görevi ve en önemli sorumluluğu şeklinde tanımlanıyor. Oysa anne ve babanın birlikte evin dışında çalışması ve evlatlarını yetişmeden ziyade işlerine önem vermesi ve annelik görevini kreş gibi kurumlara bırakması, çocuklar için telafisi mümkün olmayan zararlara yol açabilir.

Amerikalı uzman Jay Belsky, kreşlerin çocukların güven duygusunu zedelediğini belirtiyor. Belsky, haftada 20 saatten fazla süren kreş süresini çocuklar ve sonuçta toplum için çok tehlikeli bir durum olarak tanımlıyor.

Araştırmalar da şiddet olayları genellikle çocukluk döneminde duygusal ilişkilerden mahrum bırakılan insanların arasında daha yaygın olduğunu gösteriyor.

Günümüzde Batılı toplumlarda bedava hizmet veren kreşler, anne ve aile ocağının yerine kreşleri alternatif kurum olarak yerleştirmeyi içeren güdümlü bir planlamanın yürürlükte olduğunu gösteriyor.

Ailelere karşı savaş adlı kitabın yazarı Kanadalı yazar William Gardner şöyle diyor: kreşlerin meselesi ailelere karşı açılan savaşın en radikal silahlarından biridir. Batılı yöneticiler kreşleri muhtaç insanlar için istemiyor ve bunu, tüm kadınların genel hakkı olarak algılıyor ve böylece kadınları analık sorumluluğunun altından kurtarmak istiyor.

Fakat çocukların yetiştirilmesinde annenin konumu ve rolünün göz ardı edilmesi günümüzde bir çok Batılı toplumu ciddi sıkıntılarla karşı karşıya getirdiği gözleniyor. Amerikalı sosyolog Davis Kingsley şöyle diyor: görünen o ki Batı’da eğitim sisteminin en temel işlevlerinden biri, çocukları ebeveynine karşı yabancılaştırmaktır.

Bugün Batılı anne zamanının büyük bir bölümünü evin dışında ve işyerinde geçiriyor ve çocuğu ise aynı saatlerde kreşte kalıyor. Anne eve döndükten sonra da aşırı yorgunluk yüzünden analık rolünü doğru düzgün yerine getiremiyor.

Amerikalı bir başka uzman Dr. Berton White de kreşlerin çocuklar için büyük bir facia olduğunu belirterek, kreşlerde ana sevgisini yüksek oranda üretmenin mümkün olmadığını vurguluyor.

İslam dini açısından dünyada hiç bir kurum ailenin ve özellikle annenin çocuğuna karşı sergilediği sevginin yerini dolduramaz. Bu konuda İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei karı kocanın çocuklarına yönelik ilgileri konusunda şöyle diyor: aile ocağı, duyguların orada gelişmesi ve çocukların sevilip sayılması gereken yerdir.

Gerçekte ebeveyn uygun bir planlama yaparak günün belli saatlerini çocukları ile geçirmesi, onlarla oyun oynaması, değerleri ve deneyimleri uygun yöntemlerle çocuklarına intikal ettirmesi ve sevgi ve saygıya dayalı ilişkileri ta çocukluk çağında yaratması gerekir.

Bu arada İranlı ailelerde büyükanne ve büyükbabaların torunlarına basmaları ve onlarla duygusul ilişki kurmaları ve sosyalleşmelerini sağlamaları bağlamında ifa ettikleri rolün çok önemli ve çok etkili olduğu da belirtilmelidir. 015