Haziran 22, 2021 06:32 Europe/Istanbul

Bu hafta bebeğin doğumu ile ilgili bazı konulara değinmek istiyoruz.

9 ay süren hamilelik dönemi ardından artık bekleyiş sona ermiş ve doğum zamanı gelmiştir ve anne, rahminde besleyip büyüttüğü gevheri dünyaya getirme zamanı gelmiştir. Doğumun gerçekleşmesinden hemen sonra hava bebeğin akciğerlerine doluyor ve bebeğin nefes alması başlıyor ve bebeğin ilk ağlama sesleri duyuluyor. Onun anne rahmindeki 9 aylık hayat süresi bitmiş ve yeni bir döneme girmiştir ve yaşam alanı tamamen değişmiştir.

İslam dininde hamilelik ve doğum, İlahi nimetlerden sayılır. Varlık dünyasında kadın, beşeriyetin bekasını sağlayan faktördür ve Allah Teâlâ bu kabiliyeti kadının vücuduna armağan etmiştir; bu yüzden kadının yaratılış dünyasındaki konumu seçkin ve müstesnadır.

 

Günün birinde Resul-i Ekrem -saa- cihat etmenin faziletlerinden söz ediyordu. Kadınlardan biri “Ya Rasûlüllah, acaba kadınlar cihadın faziletlerinden mahrum mu?”diye sorunca Resul-i Ekrem -saa- şöyle buyurdu:

Hayır kadın da cihat sevabından yararlanabilir. Kadın hamile kalıp ardından doğum yapınca, bebeğini sütten alana kadar emzirince, tüm bu sürede kadın tıpkı erkek gibi savaş meydanında cihat ediyor. Eğer bu dönemde ölürse, Allah yolunda şehit gibidir.”

Masumların -as- siyerinde bebeğin doğumundan 7. gününe kadar yapılması gereken bazı gelenekler vardır. bu gelenekleri yerine getirmek, bebekte doğru terbiyenin ortamını oluşturur. Söz konusu geleneklerin bazılarının bebeklerin terbiyesindeki etkisi bizim tarafımızdan bilinmeyebilir veya az etkisi olabilir, fakat her halükarada çocuğun terbiyesindeki etkisini bırakacaktır.

Söz konusu gelenek ve yöntemlerin bazıları, diğerler terbiye yöntemleri için ortam hazırlar ve bazıları da direkt etkisi vardır. tüm bu cüz’i etkilerin bir araya gelmesi ile çocuğun terbiyesi geçekleşir, zira terbiye etmek anlık bir mesele değildir, uygun ortamları oluşunca giderek ve yavaş yavaş gerçekleşen, engellerin kaldırılması ile terbiyevi kurallar ve uygun yöntemlerin kullanılması ile gerçekleşen sürekli  bir çalışmadır.

Bebeğin doğması ardından en önemli geleneklerden biri bebeğin kulağına ezan ve kamet okumaktır. İslam dini, çocuğun kulağına ezan ve kamet okumanın önemli olduğunu belirtiyor. Rasûlüllah -saa- ve ehlibeyti -as- bebeğin doğması ardından sağ kulağına ezan ve sol kulağına da kamet okurlardı. İmam Seccad -as- “İmam Hüseyin -as- doğduğunda Rasûlüllah’ın -saa- onun kulağında ezan okuduğunu” belirtiyor.

Bazı rivayetlerde bebeğin kulağına ezan ve kametin okunmasının, çocuğun terbiyesi ve ruhsal gelişmesinde etkili olduğu belirtiliyor. Söz konusu rivayetlere göre bebeklerin kulaklarına ezan ve kamet okumak, bebeğe ruhsal huzur verir. Bu hareket ayrıca eğitim açısından da etkilidir ve İslam’ın temel öğretileri, örneğin Allah’ın vahdaniyeti ve hz. Muhammed’in risaleti gibi ilkeleri bebeğin belleğine yerleştirir. Buna göre çocuk doğumundan itibaren dini ve inançsal kavramlarla tanışır ve onlarla birlikte büyüyerek gelecekte bu kavramlara daha fazla ilgi duyarak onlarla ünsiyet kurar.

Bebeğin doğumu ardından masum imamların -as- siyerindeki diğer geleneklerden biri, anne ve babayı tebrik etmektir. Hadislerde belirtildiği üzere bir adam İmam Cafer Sadık’a -as- bir erkek evlada sahip olduğunu söyler. İmam da şöyle buyurur:

“Allah, bağışlayana şükretmeyi azığın yapsın ve evladını sana mübarek kılsın ve onu korusun ve seni de onun hayrından yararlandırsın.”

Yüne Abdullah bin Abbas bir erkek evlada sahip olunca da Emir el-Mu'minin hz. Ali -as- sahabeyle onu ziyarete gidip şöyle tebrik etti:

“Allah, bağışlayana şükretmeyi azığın yapsın ve evladını sana mübarek kılsın” (ibn-i en iHadid, 1385, 7.c, 148.s)

Nitekim Rasûlüllah -saa- ve mutahhar ehlibeyt imamların -as- siyerinde belirtildiği üzere bebeğin doğumu için tebrik etmek ve sevinçli olmak, İslami gelenek ve göreneklerdendir, ayrıca tebrik sözcükleri ve cümleleri de ilahi ve manevi değerlerle birlikte, Allah’a şükretmeyi hatırlatan ayrıca anne ve baba ile bebeklerine hayır duası ile birlikte olmalıdır. Burada iki önemli konu var.

Birincisi başkalarının mutluluğu ve bunu göstermesinin ebeveynin sevincine direkt etki etmesidir; eğer bir ihtimal çocuklarının doğumundan hoşnut değillerse onları mutlu etmesidir. Allah’ın nimetini hatırlatarak onları bu nimete şükretmeye mecbur kılıyor, böylece ebeveyn rıza ve ilgi ile bebeklerini yetiştirirken duydukları bu Rıza, bebeği de olumlu yönde etkiler. Tam bir mutluluk ve rıza ile bebeğini emziren, onu temizleyen ve sevgi gösteren anne, bebeğinin kişiliğinin daha iyi şekillenmesinde büyük etkisi vardır.

İkincisi, bebeğin sağlığı ve kurtuluşu için dua etmek, bebeğin doğru bir şekilde yetişmesinin her aşamasında ve hatta her anında etkilidir ve bu da doğumundaki tebrikte dile getirilir. Bebek için dua etmek ruhsal, manevi ve fiziksel etkilerine ilaveten, psikolojik ve inandırıcı etkileri de vardır, zira bir bebek, her an Allah’tan yardım isteyen ve O’na sarılan bir anne baba ile büyürse o da aynı yöne doğru yönelir.

İslam peygamberi hz. Muhammed -saa-  ve ehlibeytinin -as- geleneklerinden bir diğeri ise çocuklarına akîka kurbanı kesmektir. Hadislerde vacip sayılacak kadar önemli olan akîka yapmanın çocuğun ruhsal ve fiziksel açıdan terbiyesini etkiler. Bu gelenek dinin sünnetlerinden ve özellikle hz. İbrahim’in bir sünnetidir. Hz. İbrahim -as- evladı hz. İsmail’i kurban etmek için gittiğinde Allah Teâlâ onun yerine kendisine kurbanlık için bir koç gönderdi ve bu konu ise bir geleneğe dönüştü. İslam’da akîka, Allah dergahına yakınlaşmak niyeti ile ve çocuğun hastalıklar ve çeşitli afetlere karşı korunması için bir hayvanı kurban etmektir.

Akîka yapmak ayrıca Allah’a insana bağışladığı nimete şükrandır. Evlat, rivayetlere göre insanlara bağışlanan İlahi nimettir. Kesilen kurban da bu nimete şükretmek için yapılır nitekim Kur'an-ı Kerim’de İbrahim suresinin 7. ayetinde şöyle okuyoruz:

لئم شکرتم لأزیدنکم

…Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım…

Hiç şüphesiz yapılan şükür, çocuğun güçlenmesi ve bekasında etkili olacaktır. Nimetin artması hem nicelik ve hem nitelik açılarından olabilir. Nitelik açısından, evladın salih, iyilik sever ayrıca anne ve baba ve toplum için bereketi biri olmasıdır.

Akîka duasında şöyle okuyoruz:

Bu kurbanlığı bizim rızkımız yaptığı nimet ve senin aileme olan lütfunu bildiğim için kesiyorum.