Eylül 22, 2021 12:09 Europe/Istanbul

Bu sohbetimizde İran'ın Filistin'de referandumun düzenlenmesi önerisini ele almaya çalışacağız.

Özellikle ABD  eski Başkanı Donald Trump'ın ve şimdi de Biden'ın liderliğindeki emperyalizm cephesi, Arap uzlaşmacı cephesi ve Kudüs'teki işgalci rejimle ilişkileri düzeltmek isteyen gerici akımın Siyonistlerle uzlaşma sürecini hızlandırmak için şeytani Yüzyılın Anlaşmasını uygulamaya çalıştı. İşte sohbetimizin devamında sizleri İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei'nin Filistin'in geleceği ile ilgili önerisi hakkında bilgilendirmeye çalışacağız. Bu bağlamda halka dayalı ve demokratik çözüm çerçevesinde, ister işgal altındaki Filistin'de, ister farklı ülkelerdeki Filistin mülteci kamplarında yaşayanların ve yerli Filistin halkının referanduma katılması ve böyle bir referandumun düzenlenmesi önerilmektedir. 

 İran İslam Cumhuriyeti'nin Filistin sorununun çözümünü eşzamanlı ve tamamlayıcı iki çözüm şeklinde sunduğu unutulmamalıdır: Biri direniş ve diğeri de referandumun düzenlenmesidir. Filistin'de referandum düzenlemek,  Kudüs'ü Siyonist rejimin gaspçı egemenliğinin boyunduruğundan kurtarmaya yönelik bir yan direniş stratejisidir. Yani direniş çözümünün siyasi yanıdır.  Aslında bu iki çözüm önerisi de birbirini tamamlayıcı niteliktedir.

İran'ın önerisi ve vurgusu, sadece Filistin halkının kaderini belirlemeye yönelik siyasi eylemlerin yerine getirilmesi değildir. Çünkü siyasi eylemler yeterli değildir aynı zamanda Filistin'in geleceği, Siyonistlerin yayılmacı politikalarına karşı mücadele ve onlara karşı direnişe de bağlıdır. Böylece Filistinliler referandum yapabilecekleri bir duruma ulaşmak için hem siyasi hem direniş alanında faaliyet göstermeliler. Bu faaliyetler ve çabalar sonucu dünyanın farklı noktalarında bulunan tüm Filistinliler  bu alanda bulunmalılar. 

İran'ın ustaca planı, Kudüs'teki gaspçı rejimini uluslararası kural ve düzenlemelere uygun olarak devirmek ve yok etmek için açık ve net bir mekanizma sağlıyor.  Şu anda bölgesel ve küresel arenada Filistin meselesine iki yaklaşımın olduğu görülmektedir: Birincisi, Filistin haklarını ortadan kaldırmayı ve Arap ve İslam ülkeleri ile Kudüs'teki işgalci rejim arasındaki ilişkileri normalleştirmeyi amaçlayan Yüzyılın Anlaşması Planı çerçevesindeki düşünce ve ikincisi de  İran'ın Filistin içindeki ve dışındaki Filistinlilerin katılacağı referandum düzenleme planına paralel olarak cihadın ve direnişin devamını isteyen düşünce. "

İran'ın referandum planını, Siyonist apartheid rejimi ile ilişkilerini normalleştirmeyi amaçlayan uzlaşma hareketinin diğer planlarıyla karşılaştırınca, İran'ın direniş yaklaşımına dayanan ilkeli planın, mağdur ve mazlum Filistin halkını destekleme çerçevesinde önemli bir adım olduğunu görürüz.  Direniş ekseni ve göstergesi, son birkaç on yılın tarihsel olayları bağlamında meydana gelen önemli bir olgudur.  Kudüs'teki işgalci rejimin işgalci kimliği, Hamas İslami Direniş Hareketi de dahil olmak üzere Filistinliler ve Filistinli grupların rejime düşmanca bakmasına varlığını gayri meşru saymasına neden oldu.İslami direniş, temelde zulüm, saldırı ve işgale, din karşıtlığına, emperyalizm ve tahakküme ve müttefiklerine karşı oluşturuldu ve amacı da Filistinlilerin haklarını korumak, zulmü gidermek, işgali sona erdirmek, bağımsızlığı sağlamak ve dinin öğretilerine ve kurallarına göre tahakkümü önlemekti  Direnişin ekseni adalet, zulme karşı dokunulmazlık, mazlumun savunulması ve kafirlerin hâkimiyetinin reddine dayalıdır. İşgal edilen toprakların geri alınması, toprak bütünlüğünün savunulması, kaynakların ve servetin yağmalanmasının önlenmesi, bağımsızlığın ve kendi kaderini tayin hakkının korunması, uluslararası hukuk kurallarına uygun düşecek şekilde Filistin Direniş ekseninin özel ve objektif hedefleri arasında yer alıyor.

Öte yandan İran, Filistin sorununa askeri bir çözüm getirmeye odaklanmakla kalmadı, aynı zamanda siyasi-hukuki bir öneride de bulundu. Aslında, İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei'nin görüşüne göre, "İran adil ve tamamen demokratik bir çözüm önerdi.İster mevcut sakinler olsun, ister başka ülkelere göçe zorlanan tüm Filistinliler,  Müslümanlar, Yahudiler ve Hristiyanlar da dahil olmak üzere herkes  bir halk referandumuna dikkatli ve emin bir denetimle katılmalı ve bu ülkenin siyasi sisteminin yapısını seçmelidir, böylece  yıllarca yerinden edilmiş tüm Filistinlileri ülkelerine geri döndürmek  imkanı sağlanmalıdır. Herkes bu referanduma katıldıktan sonra, anayasa belirlenmelidir.  Bu şekilde barış sağlanabilir. "

 "İran İslam Cumhuriyeti'nin Filistin sorununu çözme planı, halkın kendi kaderini tayin hakkı ve Filistinli mültecilerin atalarının topraklarına geri dönmesi ilkesine dayalı, tam anlamıyla uygulanabilir bir plandır. Filistin halkı, Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler olsun tüm asil Filistin sakinleri bir referanduma katılmalı, nihayetinde çoğunluk tarafından seçilen siyasi sistem oturtulmalıdır. Bu plana göre, işgal altındaki topraklar içinde ve dışında bulunan Filistin asıllı  Müslümanlar, Yahudiler ve Hıristiyanlar da dahil olmak üzere tüm gerçek Filistinliler referanduma katılmalı ve ecdatlarının topraklarındaki yönetim biçimini seçmeli ve belirlemelidir. 

İslam İnkılabı Lideri'nin Filistin hakkındaki düşüncesi çok açık ve nettir. İslam topraklarının gasp edildiğine ve işgal edildiğine inandıkları yüzünden Filistin krizini ve meselesini çözmenin tek yolunun direniş ve mücadele olduğunu da düşünüyorlar.  Çünkü işgal altındaki topraklarda şu anda var olan rejim, yalnızca gücün ve kaba kuvvet dilinden anlıyor. Bu nedenle ilk adımda hukuki ve insani temellerden ve ilkelerden bahsedilemez. Son yıllarda olduğu gibi tarih, bu rejimin herhangi bir yasal, uluslararası, ahlaki veya insani temele bağlı olmadığını ve bu rejimin anladığı tek dilin direniş ve kaba kuvvet dili olduğunu göstermiştir.

İran, direnişin ve mücadelenin Filistin'de genel bir referandum düzenlemenin temeli olduğuna ve son adımda Filistinlilerin - farklı dinlerden olmalarına rağmen- son sözü konuşacağına inanıyor. Bu bağlamda ister Müslüman ister Hristiyanlık ve Yahudilikten olan aslen Filistinli herkes kendi kaderini belirleyecektir.

Böylece İran, demokratik bir sisteme dayalı direnişi ve referandumu tamamlayıcı olarak görüyor. Direnişin Siyonist rejimin devrilmesi yaklaşımı, nihayetinde Filistin halkının kendi kaderini tayin ilkesi doğrultusunda kendi hükümet sistemini kurmasına yol açacaktır.

Filistinli medya uzmanı Mohsen Faezi, İslam İnkılabı Liderinin Filistin ile ilgili kullandığı ifadelerin ve sahip olduğu düşüncelerin  ne direniş ne de  referanduma ters düşmediğini  belirtiyor.  İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei   açık bir dille Yahudileri denize dökme gibi şiddet planlarını ve önerilerini  reddetmişlerdir.  Bu yüzden   referandumun düzenlenmesi  diplomatik ve hukuki ortama sahip olmasının yanı sıra  İran'ın bir toplumun haklarına ulaşmasını istediğinin göstergesi olmuştur.   Bir diğer yandan   Siyonistlerin cinayetleri ve şiddetlerinden yola çıkarak  İslam İnkılabı Lideri  mücadele ve direnişe de vurgu yapmaktadır. 

Filistin uzmanları açısından  pratik, siyasal ve medyatik yanlara sahip olan referandum önerisi,   Batılıların kendi insan hakları ve demokrasi tuzaklarına düşmesi ve sonuçta gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasının mekanizmasıdır.   Bu referandum önerisinin  BMT'nda kayıt altına alınması   emperyalizm  medyasında sessizliğe yol açmıştır. Bu bağlamda   Gerici Arap-Batı ekseni medyası   bu hususa dair hiçbir haber yayınlamadı.  Çünkü   bu öneri saygın sayılan uluslararası  kurallara göre  Filistinlilerin kendi kaderlerini referandum aracılığı ile belirlemeye dayalıdır.   Gerçekte İran önerisinin omurgası  Filistin halkının kendi kaderlerini belirleme hakkından oluşmaktadır. 

Etiketler