Trump Başkanlığının Sonuçları-2
Bu bölümde Trump'ın seçiminin ABD altyapı ve vergi sistemini nasıl etkilediğini ele alacağız.
Donald Trump'ın Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seçilmesinin sonuçlarını incelemede en önemli faktörlerinden bazıları Amerika'nın yapısal durumu, ülke içinde ırk ayrımcılığı ve Amerika Birleşik Devletleri'nin hegemonik yaklaşımıdır. Amerika Birleşik Devletleri'nin makro yapısı kültürel, politik, ekonomik ve askeri sömürü, kolonyalizm ve emperyalizme dayanmaktadır ve Cumhuriyetçi veya Demokrat olsun her başkan bu tür bir politika izlemektedir. Gazeteci ve Oxford Üniversitesi'nde profesör olan William Nicolas Hutton, ABD'nin finansa yönelik emperyalist yaklaşımı hakkında şunları söylüyor: "ABD uluslararası kurum ve kuruluşları suistimal ederek ve Dolar'ın yarattığı hegemonyada ısrarcı olarak diğer ülkeleri ABD ekonomik seçimlerine yönelmeye zorluyor ve onları kendi mali ve ekonomik ideolojisinin tutsağı ve kölesi yapmak istiyor. "
Çok zenginlerle Amerikan halkının geri kalanı arasındaki büyüyen uçurum yeni bir mesele olmasa da, Trump döneminde de bu sorunu çözmeye yönelik hiçbir adım atılmadı hatta bu sorun daha da derinleştirildi. Son yıllarda, özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Amerika Birleşik Devletleri'nde servet her zaman işçi sınıfı ailelerinden ve genel olarak orta sınıftan toplumdaki en zengin insanlara ve kesimlere aktarıldı. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en zengin 50 kişinin serveti, Amerikan toplumunun ve alt sınıfların yarısından fazlasının serveti yani 165 milyon insanın servetinden daha fazladır. İki zengin Amerikalı olan Jeff Bezos ve Elon Mask'in şimdi Amerikan toplumunun en alttaki yüzde 40'ından daha zengin olmaları belki de inanılmaz bir gerçektir. "Önce Amerika" sloganıyla ABD ekonomisini iyileştirme sözü vermesine rağmen, Donald Trump yalnızca zenginleri daha da zenginleştirdi ve bu, sınıf ayrımını yoğunlaştırdı.
Trump'ın seçilmesinin ABD iç politikasındaki sonuçlarını değerlendirirken, yönetiminin Amerika'nın büyük ölçüde yıpranmış altyapısını yeniden inşa etme performansına da bakmak gerekir. Acaba Trump, Amerikan toplumundaki eşitsizliklere ve yapısal sorunlara rağmen, ülke içindeki durumu, altyapıdan vergilere, eğitime ve kadın haklarına kadar her şeyi dönüştürebildi mi? Bu sorunun cevabını araştırmak önemli çünkü Amerika'nın altyapısı çok yıpranmış ve birçoğu çöküyor. Demokrat Senatör Bernie Sanders'ın belirttiği gibi: "Yollar, köprüler, kanalizasyonlar, su arıtma tesisleri, barajlar, okullar ve ucuz konutlar dahil olmak üzere çökmekte olan altyapımızı yeniden inşa etmek için milyonlarca iyi ücretli iş yaratmamız gerekiyor. Ayrıca enerji sistemimizi fosil yakıtlardan enerji verimliliğine ve yenilenebilir enerjiye kökten değiştirerek milyonlarca kazançlı iş yaratmalıyız. "
Trump'ın karnesine ve performansına bakıldığında, Trump'ın göçmenlik yasalarını sıkılaştırma, göçmenlik politikalarında daralma yaratma, özel sektörü yatırım yapmaya teşvik etme, altyapıyı yeniden inşa etme planları önerme ve bazı kısıtlama ve yasakları kaldırma gibi politikalarla ekonomik ve sosyal alanlarda altyapısal değişiklikler yaratmaya çalıştığı söylenebilir. Ancak gözlemcilere göre Trump bu yöndeki planlarına bile sadık kalmadı.
Beyaz Saray'ın eski sözcüsü Sarah Sanders bu hususta, "Altyapı sorunu hem Demokratların hem de Cumhuriyetçilerin anlaştığı bir meseledir. Ancak Donald Trump 2018 yılında tanıttığı altyapı projelerinden nefret ediyordu. Öyle projeler ki federal hükümetin sermayesinden 200 milyar kadarını gerektiriyordu. Projelerde ve restorasyon süreçlerinde ayrıca özel sektörünü yatırım teşviklerinde kullanılacak büyük bir sermaye gerekiyordu. "diye değerlendirmede bulunmuştur.
Amerikan İnşaat Mühendisleri Derneği'nin (ASCE) her dört yılda bir yayınladığı Altyapı hakkındaki 2017 raporuna göre, Amerikan Altyapısı 2013'te aldığı puanla aynı puan olan D + puanını almıştır. Amerikan İnşaat Mühendisleri Derneği (ASCE), Amerika Birleşik Devletleri'nin 2025 yılına kadar yollar, köprüler, barajlar, havaalanları, eğitim merkezleri ve diğer altyapıları inşa etmek için 4,5 trilyon dolar harcaması gerekeceğini tahmin ediyor. Bunu savunanlar, Trump'ın altyapıyı geliştirmek için sınırlı adımlar attığını söylüyor. Örneğin Ocak 2017'de Dakota ve Keystone boru hatlarının inşası da dahil olmak üzere yeni Amerikan boru hatlarının inşasına ilişkin üç kararname imzaladı. Ancak muhalifler, bu yöndeki talimatların bazı küçük Amerikan işletmelerinin onlarla görüştükten sonra çıkarlarını korumayı amaçladığını söylüyorlar. Eleştirmenlere göre, Trump'ın yeni enerji boru hatları inşa etme talimatı, boru üreticilerine Amerikan yapımı çelik kullanmaları için baskı yapmayı da beraberinde getirdi.
Trump'ın vergi, federal rezerv ve yıllık bütçeler için ulusal stratejisi, hantal düzenlemeleri, düzenleyici mekanizmaları ortadan kaldırmaya ve borcu azaltmaya odaklandı. Trump, yönetiminin ekonomik büyümeyi destekleyen daha basit, daha adil bir vergi sistemi geliştirmek, yüksek ücretli işlerin yaratılmasını teşvik etmek ve orta gelirli aileler için vergi indirimleri sağlamak için Kongre ile birlikte çalışacağını iddia etti. Buna rağmen, Donald Trump, sohbetimizin devamın tartışılacak olan çeşitli nedenlerle bunu tam olarak başaramadı.
Trump yönetimi Obama'dan devraldığında, ABD'nin ulusal borcunun 20 trilyon doların üzerinde olduğunu ve bunun ABD'nin uzun vadeli refahı ve ulusal güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturduğunu açıkladı. Trump, hükümet harcamalarını sınırlayarak Federal hükümetin daha verimli hale geldiğini ve vergi sistemini modernize ederek ve rekabet gücünü artırarak, küresel çapta ticareti artıracak, ekonomiyi canlandıracak ve sonuç olarak mevcut borçları geri ödemeye yarayacak şekilde değiştiğini iddia etti. Buna esasen de Trump 2017'de masrafların ve harcamaların kontrolü ve denetimi yönünde yeni bir talimat çıkardı.
Trump'ın vaatlerine rağmen, Trump'ın başkanlığının sona ermesinden sonra pratikte ekonomik planlarının uygulanmadığına dair kanıtlar var. 2018 yılında ABD Başkanı Donald Trump, tartışmalı 1,5 trilyon dolarlık vergi reformu yasasını imzaladı. ABD Vergi Reformu Yasası, 2018'e kadar olan 30 yıl içinde benzeri görülmemiş bir şekilde kurumlar vergisini yüzde 35'ten yüzde 21'e indirdi, ancak ortalama bireysel vergi geçici olarak yılda sadece 900 dolar düşürüldü. Şimdi de eleştirmenler, Demokratların muhalefeti arasında aylarca süren kargaşadan sonra geçirilen tasarının, 10 yıl içinde 20 trilyon dolardan fazla bir sürede ABD dış borcuna 1,5 trilyon dolar ekleyeceğini söylüyor.
PEW Araştırma Enstitüsü tarafından 2018 ve 2019'da yapılan anketler de dahil olmak üzere araştırmalar, Amerikalıların önemli bir çoğunluğunun Trump yönetiminin vergi reform planına karşı olduğunu ve bunun şirketlerin ve zenginlerin çıkarına olduğuna inandığını gösterdi. Nüfusun yalnızca yüzde birini oluşturan zengin Amerikalılar, reform tasarısı kapsamında yıllık ortalama 51 bin dolar vergi indirimi alırken, Trump'ın vergileri nüfusun yüzde 99'luk kısmı için yıllık sadece 900 dolar vergi indirimini kapsıyordu. Böylece, Trump'ın vergi reformu politikaları, Federal Rezerv'i ve ülkeyi yeni bir büyük borç aşamasına sokarak, yıllık bütçe açığını 2013'ten bu yana ilk kez 1 trilyon doların üzerine çıkardı. Trump, 2021'de başkanlığı Joe iden'e devrederken, ABD'nin ulusal borcu yaklaşık 28 trilyon dolara ulaşmıştı. Trump hükümeti altyapı hususunda yetersiz kaynak, gecikmeler, birçok tasarının Kongre'de onaylanmaması ve kimi ayrımcı yaklaşımlardan dolayı başarısız kaldı ve Amerika'nın altyapı sorunları bir sonraki başkan olan Joe Biden'a aktarıldı.