Mayıs 28, 2016 16:30 Europe/Istanbul

Bundan bir kaç gün önce wikileaks sitesi ABD’nin casuslukları ile ilgili ifşaatının devamında, Amerika milli güvenlik ajansı NSA’nin BM genel sekreteri Ban Ki Moon’un bazı ülkelerin liderleriyle görüşmesini dinlediğini ortaya koyan yeni belgeleri yayımladı.

23 Şubat 2016’da yayımlanan Wikileaks belgelerine göre, Amerika milli güvenlik ajansı NSA, dünyanın önde gelen liderleri iklim değişikliği, küresel ekonomi ve benzeri oturumlarda konuşmalarını ve hatta Amerika Başkanı Obama’ya karşı tavırlarını dinlediği anlaşılıyor.

Bu ifşaattan biri ise NSA’nın BM genel sekreteri Ban Ki Moon ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’in iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik özel ve aleni olmayan oturumunun dinlenmesiyle ilgiliydi. Wikileaks sitesi bu casusluk ve dinleme operasyonunun amacını, Amerika’nın petrol çıkarlarını koruma şeklinde beyan etti.

Wikileaks sitesinin kurucusu Julian Asange bu ifşaat hakkında şu açıklamayı yaptı: bugün nasıl BM genel sekreteri Ban Ki Moon’un yerküreyi iklim değişikliği etkilerinden korumak için düzenlediği oturumun, amacı en büyük petrol firmasını korumaktan ibaret olan bir devlet tarafından dinlendiğini ortaya koyduk.

Asange, BM büyük ihtimalle bu ifşaata ve yayımlanan belgelere tepki göstereceğini belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü: Bundan önce de ABD dışişleri eski Bakanı ve demokrat partinin başkanlık seçimlerinde önde giden adayı Hillary Clinton’un BM genel sekreteri Ban Ki Moon’un DNA’sını çalmaya yönelik Amerikalı diplomatlara talimatını ifşa etmiştik.

Wikileaks sitesinin ifşa ettiği yeni gizli belgelere göre Amerika milli güvenlik ajansı NSA korsan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve İtalya’nın dönem Başkanı Silvio Berlusconi arasında 2010 yılında gerçekleşen oturum gibi dünyanın bir çok liderinin oturumlarını dinlemiştir. Söz konusu oturumda Netanyahu Berlusconi’den Amerika Başkanı Obama’ya karşı koymak için kendisine yardımcı olmasını istiyor.

Amerika milli güvenlik ajansı ayrıca AB ticaret bakanları ile Japonya ticaret Bakanı arasında dünya ticaret örgütü ile ilgili müzakerelerinde vardıkları nihai mutabakatın sağlandığı oturumu da dinlemiştir. Bundan başka Amerika milli güvenlik ajansı, Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Nikola Sarkozy ve İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’yi de dinlemiş. Bu iki liderin görüşmesinde Sarkozy yakında İtalya’da bankacılık sisteminin çökmesi üzerine uyarıda bulunduğu anlaşılıyor.

aslında hatta BM mülteci işleriyle ilgilenen ajansı da Amerika milli güvenlik ajansı NSA’nın casusluk faaliyetlerinden nasipsız kalmadığı belirtiliyor. Amerikalı casuslar başta BM mülteci işleri yüksek komiserliğinin orta Asya temsilcisi Bernard Devil’in bürosu başta olmak üzere bu kurumun bölgesel temsilciliklerinin tümünü dilmiş ve temsilcilerin telefon görüşmelerini gözetlemiştir.

Wikileaks sitesi ayrıca Amerika milli güvenlik ajansı dünya ticaret örgütü kanunlar bölümü Başkanı Yuhan Hiuman’ın İsviçre numaralı bir telefon hattını da sürekli dinlediğini ifşa etti.

Amerika yönetimi ikinci dünya savaşından sonraki yıllarda sürekli kendi çıkarlarını hiç bir küreel değere ve uluslararası hukuka bağlı kalmaksızın korumaya çalışan bir devlettir. Bu ülke özellikle 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra başka milletlerin haklarını ve milli egemenliklerini terörle mücadele bahanesiyle çiğnemeye başladı.

Gerçekte 11 Eylül 2001 olayları Amerika yönetimine başka ülkelerin içişlerine müdahale etmek ve hatta BM gibi uluslararası bağımsız kurum ve kuruluşların hakkında casusluk yapmak için iyi bir bahane oluşturdu.

Amerika’nın Irak, Afganistan, Pakistan ve diğer bazı ülkeleri terörle mücadele bahanesiyle askeri müdahalede bulunması ve yine Pakistan, Yemen ve Filistin gibi ülkelerde düzenlediği operasyonlarla insan haklarını ihlal etmesi ve özelikle Guantanamo, Ebu Gureyb ve CIA’nin diğer gizli hapishanelerinde tutukluları işkence ederek uluslararası konvansiyonları çiğnemesi, Washington’un son yıllarda uluslararası hukuku ihlal ettiğinin en somut örnekleridir.

Gerçekte Amerika milli güvenlik ajansının eski ajanı Edvard Snowden’in ajansın casusluk faaliyetleri hakkındaki geniş çaplı ifşaatı da Amerika yönetiminin bir çok devletin vatandaşlarının temel haklarını ve kamu ve özel güvenliğini tehlikeye attığını ve temel özgürliklerini ihlal ettiğini ortaya koyuyor. Amerikalılar terörle mücadele ve uluslararası güvenliği korumak bahanesiyle başka ülkelerin liderlerini, vatandaşlarını ve hatta uluslararası bağımsız kurum ve kuruluşlarını dinlemiştir.

Amerika yönetiminin geniş çaplı casusluk faaliyetleri ve dünyanın bir çok ülkesinin vatandaşlarını dinlemesi de hiç kuşkusuz Amerika’nın kendi çıkarları doğrultusunda insan hakları ihlallerinin somut örneğidir. Kuşkusuz insanların özel yaşam alanına müdahale etmek ve bireysel özgürlüklerini çiğnemek, evrensel insan hakları bildirgesi ve medeni ve siyasi haklar misakında yer alan tüm insan hakları ilkelerine aykırıdır, nitekim Amerika’nın bu tür casusluk faaliyetleri de insanların bireysel özgürlüğünü, özel yaşam alanını ve bilgiye ulaşma özgürlüğünü ihlal etme anlamına gelen hakaret nitelikli bir tutumdur.

Güvenlik, beşeri yaşamın olmazsa olmazlarından biridir. İnsanoğlu yaratıldığı ilk günden beri iki gerekli ve birbirini tamamlayan iki yeteneği yani yalnızlık ve muaşeret etkenleri sayesinde hem yalnızken ve hem yaşadığı toplumun içindeyken farklı davranış biçimlerini sergilemiştir.

İnsan özgürlüğü ve bağımsızlığı tecelli eden bu iki arenada sürekli başkalarının tacizine uğramaktan ve yalnızlığının bozulmasından endişe duymuştur. Özel yaşam alanının önemi ve bu alanın gözetilmesi her insanın en temel haklarından biridir. Nitekim özel yaşam alanının her türlü taciz ve saldırıdan korunması da aslında insani kerameti koruma anlamındadır ve hem devletlerin ve hem demokratik toplumlarda yaşayan insanların gözetlediği değerli bir ilke sayılır. Nitekim bu toplumlarda bu beşeri hakka el uzatılması tenkit edilen ve ceza gerektiren bir harekettir. Gerçi bu temel hak da toplumsal yaşama saygı yönünde belirlenen diğer haklar gibi bir takım yasal ve meşru kısıtlamalarla karşı karşıyadır.

Özel yaşam alanı hakkı uluslararası yasalarda çok iyi bir şekilde belirlenmiştir. 1948 yılında evrensel insan hakları bildirgesi ve doğrudan özel yaşam alanıyla ilgili olan 12. maddesi kabul edildmesinin ardından uluslararası medeni ve siyasi haklar misakı ve Avrupa insan hakları konvansiyonu ve diğer bazı bölgesel konvansiyonlarda ve anlaşmalarda benzer şartlar de gündeme gelmeye başladı.

Evrensel insan hakları bildirgesinin 12. Maddesinde insanların özel yaşamına, ailevi işlerine, ikametgahına veya yazışmalarına hiç bir türlü başına buyruk müdahale yapılmaması veya başkasının şeref, onur ve şöhretine saldırılmaması gerektiği vurguluyor ve bu tür müdahalelere karşın yasaların korunmasından yararlanmak da her insanın hakkı olduğu kaydediliyor.

Ancak Amerika’nın başka ülkelerin vatandaşları ve hatta BM genel sekreteri hakkında casusluk yapmak, bu insanların özel yaşam alanı ve güvenliğinin ihlali sayılmakla beraber, Amerika’nın şom çıkarlarını korumak için gayri meşru bir araç olarak kullanıldığı anlaşılıyor.

Gerçekte casusluk fiili, bu yoldan sahibinden izinsiz bir takım güvenlik bilgilerini toplayarak başkasının kişisel çıkarları veya düşmanı iktisadi, siyasi veya askeri hedefleri yönünde kullanılması şeklinde tanımlanıyor. Bu arada teknolojik alanlarda casusluk fiilinin de çeşitli boyutları ve yönleri olduğu belirtilmelidir.

Amerika’nın dünya liderlerini ve vatandaşlarını dinlemesiyle ilgili son skandal ise casusluk alanında iletişim araçlarının kullanılmasında ciddi ilerleme kaydedildiğini gösteriyor. Öte yandan amerikanın Avrupa liderleri hakkında casusluk faaliyetlerinin yeni bir konu olmadığı da belirtilmelidir.

Aslında başka ülkelerin içişlerine müdahale etmeme ilkesi, uluslararası barış ve hoşgörü içinde yaşama yönünde en önemli ilkelerden biridir ve evrensel insan hakları bildirgesinde de vurgulanmış ve uluslararası hukukta da örf ve adetlere dayalı bir ilke olarak benimsenmiştir. Devletlerin içişlerine müdahale etmeme ilkesi, uluslararası hukukta devletlerin egemenlik, eşitlik ve siyasi bağımsızlığı temelinde en temel haklarından sayılır.

Bu arada uluslararası kurum ve kuruluşlar da uluslararası arenada bağımsız tüzel kişilikleri söz konusudur. Buna göre uluslararası kurum ve kuruluşların bulunduğu ülkelerin devletleri de bu kurum ve kuruluşların içişlerine karışamaz ve haklarında casusluk faaliyetleri yürütemez.

Casusluk faaliyetleri başka ülkelerin içişlerine müdahale etmeme ilkesinin kapsamına girebilir. Gerçekte müdahale kavramından yapılacak yorumla vatandaşlar, milli imkanlar, askeri sanayi, liderler vesaire hakkında casusluk yapmayı hedef ülkenin yetki alanına tecavüz etme şeklinde telakki etmek ve hukuki açıdan gayri meşru saymak mümkün.

Gerçi Amerika gibi casusluk yapan ülkeler demokrasi iadesi, terörle mücadele veya uluslararası güvenlik gibi bahanelerle casusluk faaliyetini meşru göstermeye çalışabilir, ancak bu durumda hiç bir bahane kabul edilemeyeceğini ve tecavüze karşı savunma veya BM güvenlik konseyinin kararı dışında hiç bir gerekçe başka ülkelerin içişlerine müdahale etmeyi haklı gösteremeyeceğini belirtmek gerekir.


Amerika yönetimi BM ile bu teşkilat hakkında casusluk yapmamak ve bu tür müdahalelerde bulunmamak ve BM genel sekreterinin işlerine karışmamak üzere bazı anlaşmalar imzalamıştır.

Şimdi ise BM’nin son casusluk olaylarına yönelik nasıl bir tepki vereceği merakla bekleniyor. Çünkü eğer hiç bir ceza söz konusu olmaksızın BM genel sekreteri hakkında casusluk yapılabiliyorsa, o zaman dünyada sokak çöpçüsünden ülkelerin liderlerine kadar bütün insanlar tehdit altındadır demektir. 015