Haziran 13, 2016 10:24 Europe/Istanbul

Geçen bölümde hayâ ve utanma ile ilgili bazı hadislerden söz ettik. Bugünkü sohbetimizde ise utanma çeşitlerinden söz etmek istiyoruz.

Hayâ veya utanma, Kur'an'ı Kerim’de sık sık söz edilen ahlaki konulardan biridir. Utanma duygusu insanın kalbinde geçen her şeyi dile getirmesine veya uygulamasına mani olan bir nevi engeldir. Utanma duygusu olmayan ve toplumda açık ve aleni bir şekilde günah işleyen insanlar, İslam dini açısından onursuz, saygısız ve kişiliksiz insanlardır.

İmam Sadık –s– hayâ ve utanmanın psikolojik etkisi hakkında şöyle diyor:

Eğer utanma ve hayânın tesiri olmasaydı, misafire ikram ve ahde vefa olmazdı. Eğer hayâ olmasaydı, başkalarının hacetlerini yerine getirmek, iyiliklere yönelmek ve kötülüklerden sakınmak gerektiği gibi yapılmazdı. Hayâ sadece ahlaki görev ve yükümlülüklerini yerine getirmekte etkili değil, aynı zamanda bir çok dini vecibe de bu sayede gerçekleşir. Zira bazı insanların utanma duygusu olmasaydı veya halkın serzenişlerinden çekinmeseydi, ebeveyninin haklarına, hatta yakınları ve akrabalarının haklarına uymazdı. Eğer utanma duygusu olmasaydı, halkın emanetlerine ihanet çoğalırdı ve her türlü toplum ahlakına aykırı amel yapılırdı.

 

Tüm seçkin sıfatlara mutlaka uyulması gerekirken ve onlara amel etmek de fazilet sayılırken, dengeden çıkması da tenkit edilen bir konudur. Bu durum utanma ve hayâ konusunda da geçerlidir.

Allah Resulü –s– hayâ ve utanmanın iki çeşit olduğunu belirterek şöyle buyurur: Hayâ iki çeşittir. Bunlardan biri akıllı hayâ ve diğeri ahmakça hayâdır.

Akıldan gelen hayâ seçkin ve idealdir, İslam dininde fazilet sayılır. Ancak öbür çeşit hayâ tenkit edilen ve akılcı olmayan hayâdır. Bu tür hayâ aslında yersiz utanma ve mahcubiyettir. Bu tür hayânın kaynağı, zayıf nefis ve aşağılık kompleksidir.

Bir başka hadiste İslam Peygamberi –s– şöyle buyurur: Utanma ve hayâ iki çeşittir. Bunun bir çeşidi zafiyet ve horluk ve diğer çeşitli tekâmül, İslam ve iman işaretidir.

Dolayısıyla insanın zafiyetini ve horluğunu gösteren hayânın, cahillikten ve ahmaklıktan kaynaklandığı söylenebilir. Buna karşı güç ve İslam ve iman işareti olan hayâ insanın aklı selimini yansıtır ve bu aklı selim hayâ sıfatıyla taçlandırılmıştır. Nitekim İmam Ali –s– en akıllı insanların en hayâlı olan insanlar olduğunu buyuruyor.

 

Bazı utanmalar yersizdir, hiç bir akılcı ve mantıklı izahı yoktur ve bazen tamamıyla tenkit edilen bir durumdur. Tenkit edilen hayâ, insanın ahmaklığından kaynaklanır ve insan sıradan insanların çirkin saydığı şeyden utanır, oysa akıl ve şeriat bunu emretmemiştir. Örneğin hak sözü beyan etmekten utanmamak gerekir.

Günümüzde emri maruf ve nehyi münkir vecibesinin terk edilmesinin bir sebebi yersiz utanmadır. Gerçi unutmamak gerekir ki konuşurken edep çerçevesinin dışına çıkmamak bir erdemdir, fakat bu durumun hak sözü beyan etmeye engel oluşturmaması gerekir.

İmam Ali –s– şöyle buyurur: Kim hak sözü söylemekten utanırsa, kıt düşüncelidir.

Gerçekte bazen insanın kafasındaki hesaplar yanlış ve şeytani vesveselerin sonucu olabilir ve şeytan insanın görevini yerine getirmesi gereken yerlerde ona utanma duygusunu musallat eder ve ona söyleyeceği sözün izzetini olumsuz etkileyeceğini telkin eder. Fakat insan hak sözü söylediğinde görecede hor görüneceğine karşın ilahi izzete kavuşacağını bilmesi gerekir. Yersiz utanma akılcılık değil, kıt düşünceli olmanın işaretidir.

 

Bazen insan hakkında konuşmak veya şeriatın hükmünü sormaktan utandığı durumlarla karşılaşabilir. Ancak bu tür bir utanma, Allah’ın hükmünün uygulanmasına mani olur. Bu durum ilmi meseleler için de geçerlidir. İnsan az biliyor olmasından utanmaması ve yeni bilimleri öğrenme peşinden gitmesi gerekir.

İmam Ali –s– bu konuda şöyle buyurur: Kimse bilmediği bir şeyi öğrenmekten utanmasın.

Yine bir çok insan “Bilmiyorum” demekten utanır. Oysa ilim ve bilim öğrenmekte hayâ ve utanmaya yer yoktur. İmam Ali –s– bu bağlamda şöyle buyurur: Eğer bir şeyi bilmiyorsanız, sizden sorulduğunda bilmiyorum demekten utanmayın.

 

İnsan özür dilerken de utanmamalıdır. Eğer bir insan uygunsuz bir davranışta bulunmuşsa, özür dilemelidir ve bundan asla utanmamalıdır. Yine hakkınızı talep ederken sırf utandığınız için bu hakkınızdan vazgeçmemelisiniz.

İmam Ali –s– bu konuda şöyle buyurur: Üç şeyden utanmamak gerekir: Misafire hizmet etmek, babamızın ve öğretmenimizin önünde ayağa kalmak ve az da olsa hakkımızı talep etmek.

Utanılmaması gereken bir başka durum, helal rızık için çalışmaktır. Ailesinin geçimi ve refahı için helal rızık peşinden giden insan, uygun mesleği olmasa bile bundan utanmamalıdır.

İmam Sadık –s– bu konuda şöyle buyurur: Helal mal talep etmekten utanmayan kimsenin giderleri hafifler ve Allah onun ailesini nimetlerinden yararlandırır.015