Hidayet hadisi - 38
Geçen iki bölümde utanma duygusu ve hayâ hakkında bazı hadislerden söz ettik. Bugünkü sohbetimizde utanmanın mısdaklarını gözden geçirmek istiyoruz.
İmam Sadık –s– hayâ ve utanmayı şöyle tanımlıyor: Hayâ, imandan yükselen bir nurdur ve insanda tevhid ve Allah marifetine aykırı olan her şeye karşın bir nevi sabır ve caydırıcılık yaratır.
İmam Sadık’ın –s– bu tabirine göre utanma duygusu olan bir insan eğer bir ameli, ilişkisi, kararı, bakışı veya tebessümü tevhid ile bağdaşmadığını hissederse, hemen ondan uzaklaşır. Çünkü böyle bir insan alemi Yüce Allah’ın mahzarı bilir, aile ve toplum içinde hayâ etme meselesine büyük özen gösterir.
İnsanın başkalarıyla irtibat kurmasının en önemli yollarından biri, kelamdır. İnsan kelamı, toplumda utanma duygusunun düzenlenmesi ve yerleşmesinde önemli rol ifa eder. Kelamda utanma duygusu çeşitli şekillerde kendini gösterir. Gerçekte kelamda hayâ etmek, sözü uygun ve yerinde sarf etmektir.
Yüce Allah da bir çok ayette insanların nasıl konuşması gerektiğini beyan etmiş ve hasene sözün çerçevesini belirlemiştir. Allah Teâlâ Bakara suresinin 235. ayetinde meşru söz tabirini kullanmıştır. Meşru söz, İslam şeriati, örf ve adetleri tarafından benimsenen hak sözdür. Allah Teâlâ Bakara suresinin 83. ayetinde de güzel söz tabirini kullanmıştır. Güzel söz, içinde hakka davetle beraber Allah’a teslimiyet çerçevesinde salih amel barındıran sözdür.
Dilin hayâ etmesi konusunda ehli beyt –s– fertlerinden bir çok rivayet günümüze dek gelmiştir. İmam Seccad –s– hukuk risalesinde dil hakkı için şöyle buyurur: Dilin hakkı, kerametle çirkin söz sarf etmesini engellemek, hayırlı ve edep çerçevesinde söz etmesini sağlamak, mümkün mertebe beyhude söz sarf etmekten sakındırmaktır. Senin dinin veya dünyevi çıkarların dışında konuşmamasıdır, dilin iffetini faydasız ve kötü sonucu olan işlerden sakınmandır. Çünkü insan dilin bu durumlarda zararından korunamaz. Dil insan aklının şahidi, aklın ziynetidir ve insanın fıtratının güzelliği dilinde tecelli eder.
İnsanın utanarak ve hayâ ile yürümesi, ruhi ve iç iffeti ve utanma duygusunun bir yansımasıdır, öyle ki hatta bu duygu insanın yürümesini bile etkiler. Gerçi yürümek sıradan bir amel gibi gözükebilir, fakat insanın kişiliğini, iç halini ve ahlakını ifade edebilir. Çünkü insanların ruh halleri amellerine ve davranışlarına yansır. Bazen küçük bir amel köklü bir ruhun işareti olabilir.
Allah Resulü –s– her zaman sakin ve dengeli bir şekilde yürür ve hayâ ile adım atardı. O hazret ne hafifliğin işareti olan hızlı adımlarla ne de tembellik ve durgunluk işareti olan çok yavaş adımlarla yürürdü. Nitekim Kur'an'ı Kerim Furkan suresinin 63. ayetinde şöyle buyurur:
Rahmân'ın(has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler.
Utanmanın bir başka mısdağı, akil ve mümin insanların edep ve kişiliğini yansıtan bir başka durum, başkalarının evine girerken izin almaktır. Yüce Allah bu konuda Nur suresinde şöyle buyurur:
Ey iman edenler! Kendi evinizden başka evlere, geldiğinizi fark ettirip (izin alıp) ev halkına selâm vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir; herhalde (bunu) düşünüp anlarsınız. Orada hiçbir kimse bulamadınızsa, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size, "Geri dönün!" denilirse, hemen dönün. Çünkü bu, sizin için daha nezih bir davranıştır. Allah, yaptığınızı bilir.
Rivayetlere göre Allah Resulü –s– ne zaman kızı Hz. Fatıma’nın –s– evine girmek istediğinde dışarıda kapı önünde bekler ve izin aldıktan sonra içeri girerdi. Hatta bir gün Cabir Bin Abdullah Allah Resulü’ne –s– refakat ederken o hazret Cabir için de izin istedi.
Utanma duygusunun bir başka mısdağı ise yaşlı insanlara saygı göstermektir. Bu konuda Allah Resulü –s–, yaşlı bir insana saygı gösteren gence Allah Teâlâ o genç yaşlanınca telafi ettiğini buyurmuştur.
Allah Resulü –s– bir başka yerde de Yüce Allah’ın yaşlı bir insana acı çektirilmesinden utanır şeklinde buyurmuştur.
İslam Peygamberi –s– yine bir başka vecizesinde şöyle buyurur: Büyüklere saygı gösterin. Büyüklere saygı göstermek, Allah Teâlâ’ya saygı göstermektir ve kim yaşlı insanlara saygı göstermezse bizden değildir.015