Haziran 13, 2016 10:43 Europe/Istanbul

Geçen bölümlerde utanma ve hayâ duygusuyla ilgili bazı hadislerden söz etmiştik.

Kadınlar toplum yapısının yarısını oluşturan ve beşeri toplumlarda ahlak ve iffetin ve utanma duygusunun yaygınlaşmasında önemli rol ifa eden önemli bir kitle olduğundan bugünkü sohbetimizde kadınlarda hayâ ve iffet meselesiyle ilgili hadisleri irdelemek istiyoruz.

İffet ve paklık, kadının yaradılışının ayrılmaz birer parçasıdır. Nitekim İmam sadık –s– hayâ ve iffet konusunda şöyle buyurur:

Hayâ on parçadan oluşuyor, ki bunun dokuz parçası kadınlarda ve bir parçası erkeklerdedir.

İslam Peygamberi –s– de bir rivayette şöyle buyurur: hayâ iyidir, ama kadınlarda daha iyidir.

Bu hadisler, toplumun iffetinin korunmasında en büyük sorumluluğun kadınların üzerinde olduğunu gösteriyor. Bu yüzden kadınların hicabına, konuşmasına, yürümesine ve davranışlarına erkeklere nazaran daha çok dikkat etmeleri gerekir.

 

Kur'an'ı Kerim ayetlerinde de türlü yollardan kadınların iffet ve hayâsına işaret edilmiştir örneğin Nur suresinin 31. Ayetinde iffetli kadın, kendini namahremlerden koruyan kadın olduğunu buyurulur.

Ayet şöyle buyuruyor:

Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler).

Dolaysıyla kadınlarda hayâ işaretlerinden biri tam olarak örtünmesidir ve bu ayette de bu noktaya vurgu yapılmış ve kadınlardan ona göre davranmaları istenmiştir.

Kadının namahremlerin huzurunda ziynetlerini gözler önüne sermemesi, iffeti ve utanma duyusuna sahip olduğunun işaretidir.

İslam Peygamberi –s– kadınların namahrem erkeklere karşı örtünmesini üstünlük kriteri olarak tanımlıyor ve şöyle buyuruyor:

En iffetli kadın, sadece kocası için süslenen ve yabancılara karşı tam olarak örtünen kadındır.

O hazret bir başka hadiste de şöyle buyurur: Acaba size en kötü kadınların kim olduğunu açıklayım mı? en kötü kadın, yabancılar için süslenen ama kocasının önünde örtünen ve gerekli süsten yoksun olan kadındır.

Kur'an'ı Kerim Kasas suresinin bir bölümünde Hz. Musa’yı ve Hz. Şuayb’ın kızlarıyla karşılaşmasını anlatıyor. Hz. Şuayb’ın kızları davranışlarını iffet ve hayâ temelleri üzerinde inşa etmişti. Hz. Musa Mısır’dan Medyen’e geldiğinde, sürülerine kuyudan su çekmek isteyen, fakat kuyunun başında erkeklerin izdiham etmesi yüzünden geride duran kızlara rastlamıştı. Hz. Musa Hz. Şuayb’ın kızları için kuyudan su çekti. Kızlar babalarına döndü ve yabancı ama iyi kalpli bir adamın onlara yardım ettiğini anlattı. Hz. Şuayb kızlarından birini gönderdi ve Hz. Musa’yı evine davet etti. Kız da geldi ve babasının davetini Hz. Musa’ya bildirdi.

Kur'an'ı Kerim bu kızın nasıl geldiğini ve utanma duygusuna işaret ederken şöyle buyurur:

Derken, o iki kadından biri utana utana yürüyerek ona geldi: Babam, dedi, bizim yerimize (hayvanları) sulamanın karşılığını ödemek için seni çağırıyor.

Yüce Allah’ın Hz. Şuayb’ın kızının nasıl davrandığını Kur'an'ı Kerim’de beyan etmesi, kadının en önemli özelliklerinden biri utanma duygusu olduğunu gösteriyor. Hz. Şuayb’ın kızı da Kur'an'ı Kerim tabiriyle utana utana ve hiç bir fazla söz etmeden ve en kısa cümlelerle babasını davetini beyan etti.

Gerçekte kadınların ve erkeklerin toplumda birbirine karşı nasıl davrandıkları çok önemli bir meseledir. Söz ve kelamda utanma duygusu ile davranmak, Allah tealanın İslam Peygamberi’nin –s– eşlerine hitaben yaptığı vurgudur. Allah teala şöyle buyurur:

Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin.

Gerçi bu sözlerin muhatabı Allah Resulü’nün –s– muhterem eşleridir, fakat bu hüküm sadece onlara özgü değil, bütün müslüman kadınlar içindi. Müslüman kadın karşısındaki namahrem erkeği tahrik etmeyecek şekilde konuşması gerekir. Bu yüzden fakihler ve alimler, namahrem kadınla konuşmak veya kadının sesini namahrem birine takrik edici bir şekilde duyurması haramdır, diyor.

Kadın ve erkeğin yersiz şakalaşması da iffete aykırı bir durumdur. Ebu Besir şöyle anlatır: Küfe camiinde bir kadına Kur'an'ı Kerim öğretiyordum. Bir keresinde o kadınla şakalaştım. Bir gün Medine’de İmam Bagır huzuruna çıktım, beni serzeniş etti ve şöyle buyurdu: kim halvette günah işlerse Allah ona itina etmez. Ben utandım ve başımı eğdim. Hazret şöyle buyurdu: Tevbe et ve bundan böyle namahrem kadınla şakalaşma.

 

Allah Resulü’nün –s– muhterem kızı Hz. Fatıma, tüm açılardan mükemmel bir kadının en ideal örneğidir. O hazret hayâ ve iffeti tüm davranışlarında üstün bir fazilet olarak benimsemişti. Hz. Fatıma’nın –s– utanma duygusu sadece gören namahremlere karşı değil, hatta görme engelli erkeklere karşı da örtünecek kadar fazlaydı.

İmam Ali’den –s– bir rivayette ise şöyle okumaktayız:

Bir gün Hz. Fatıma Allah Resulü’nün –s– huzurunda oturuyordu. O sırada gözleri görmeyen bir adam içeri girmek için izin istedi. Allah Resulü –s– kızı Fatıma’nın –s– ayağa kalktığın ve kendini örttüğünü gördü. Resulullah –s– kızına adamın gözleri görmediğini buyurdu. Hz. Fatıma –s– ise şöyle karşılık verdi: Ama ben onu görebiliyorum ve o da bir kadının kokusunu alabiliyor. Allah Resulü –s– şöyle buyurdu: Sen benim canımın bir parçasısın.015