Mart 11, 2023 07:52 Europe/Istanbul
  • Türkiye'den köşe yazarları

Cumhuriyet: Hukukçulardan Erdoğan'ın adaylığa itiraz: YSK kabul etmemeli

Milli gazete:

Karamollaoğlu: Yaşanabilir bir Türkiye’nin zamanı artık gelmiştir

Yeniasya:

Kuraklık var, tedbir yok

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:

...***

Kazım Güleçyüz 10 Mart tarihli Yeniasya gazetesinde, “Millet İttifakı güçlendikçe”başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

“AKP iktidarının ve tek adam rejimiyle birlikte onu iyice teslim alan statükonun bunca falso ve fiyaskosuna rağmen devamını sağlayan en önemli sebeplerden biri, etkili bir siyasî muhalefetin olmayışı idi. Mevcut muhalefet partileri kendi seçmenleriyle sınırlı bir kesime hitap ettikleri için kitlelere ulaşamıyor ve alternatif olamıyorlardı. Muhalefet boşluğu da iktidara yarıyordu.”diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

 …***

Ama Millet İttifakının kurulmasıyla bu durum değişmeye başladı. 2018 seçimi öncesinde dört partinin katılmasıyla teşkil edilen bu ittifaka geçen sene iki parti daha katıldı.

Güçlendirilmiş parlamenter sistem hedefiyle bir araya gelen altı parti, ortak akıl ve istişareyle çok sağlam bir zemin ve altyapı oluşturup, gerçekçi bir yol haritası hazırladı.

Bir yılı aşkındır devam eden çalışmalarla, bu beraberlik hem bir seçim ittifakı haline geldi; hem de seçim sonrasında da devam edecek bir koalisyon modelini şekillendirdi.

Bütün hazırlıklarını tamamladıktan sonra, öngördüğü ve önerdiği modelle uyumlu bir formatta cumhurbaşkanı adayını açıkladı.

Bu adımdan hemen önce patlak veren krizi de mükemmel bir kriz yönetimiyle aşarak sağlamlığını test etmiş oldu ve bu sıkıntıdan gücünü daha da arttırarak çıkmayı başardı.

Geçen seneki 12 Şubat toplantısıyla başlayan ve istikrarlı bir şekilde devam eden lider buluşmaları, her birinin ardından verilen mesajlar ve altı partiye mensup kadroların eşzamanlı olarak yaptıkları kapsamlı çalışmalar, bütün zorluk, engel ve handikaplara rağmen Millet İttifakını siyasette etkisini giderek arttıran bir alternatif haline getirdi.

Öyle ki, bu etki gündem belirleme, hatta daha da ötesinde iktidar politikalarını yönlendirme ve şekillendirme gücüne erişti.

İktidar yıllar boyunca hiç ilgilenmediği, duyarsız kaldığı, teklif ve çağrıları reddettiği bazı konularda bile, Millet İttifakının gündeme getirmesi ve ısrarlı takipçisi olması sebebiyle adım atmak mecburiyetinde kaldı. 

Gelinen noktada Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayı, son krizin ardından yapılan ilk ankette yüzde 56.8’lik bir destek bulduysa, arkasında böyle güçlü bir arkaplan var.

Bu sonuç, Üstadın “Mevcudiyet-i milleti göstermek lâzım. Mevcudiyetinizi ittihadla gösterin” sözünü teyid eden güncel bir örnek.

…***

Taha Akyol 10 Mart tarihli Karar gazetesinde, “HDP faktörü”başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

“HDP ile ilgili önemli ve belirleyici gelişmeler yaşanıyor, HDP’nin siyasi hayatımızdaki önemi artıyor. Bunları iki başlıkta toplamak mümkün: Hukuki bakımdan: AYM 7’ye karşı 8 oyla, HDP’nin durdurulan hazine yardımını almasına karar verdi. Kapatma için 10 oy gerekecek.”diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

…***

Ayrıca, HDP’nin kapatılmadan seçimlere girmesi kesin gibi… Zira AYM, HDP’nin sözlü savunmasını 11 Nisan’da dinlemeye karar verdi. Seçimlere kadar nihai kararın yetişmesi de başlamış bir seçim sürecinde kapatma için gereken 10 oyun AYM’de çıkması da beklenmemelidir.

Bahçeli yine AYM’yi ihanetle suçlar mı? O bunu sık sık yapıyor ama AYM’nin bu kararının gerekçesi, deprem dolayısıyla yayınlanan 120 Sayılı CB Kararnamesidir. Saray hukukçuları kararnameyi yazarken bunu atlamış olmalı!

Siyasi bakımdan: Gerek seçimlerde gerek seçimlerden sonra parlamentoda HDP belirleyici hale geliyor. Selahattin Demirtaş ve Eş Genel Başkan Mithat Sancar Millet İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu’na oy verecekleri anlamına gelen açıklamalar yaptılar.

HDP’de iki eğilim var. Egemen eğilim Kandil’in hakimiyeti… Fakat kırk yıl boşa yaşanmadı, demokrasiden ve ülke bütünlüğünü kabulden başka bir yol olmadığını görenler de var. Anayasacı Prof. Mithat Sancar ve son birkaç yıldaki tavırlarıyla Selahattin Demirtaş gibi…

Demirtaş da radikal bir söylemle yola çıkmıştı… Silahı ve ayrılmayı Kürtlerin çoğunluğu da istemiyordu. Demirtaş’ın “Herkesin yanlışları oldu geçmişte Çanakkale'de birlikte yatan akrabalarımızdan alalım dersimizi” sözü makulü aramanın bir işaretiydi. (18 Haziran 2018)

Demirtaş Akşener’e hitaben açıklamasında, HDP’nin her parti gibi kendisiyle müzakere edilmesi hakkı olduğunu belirtiyor. HDP elbette hukuken meşru bir parti, elbette kapatılmamalı… Fakat siyasi bakımdan ‘normal’ parti olarak siyasi süreçlerde arzuladığı gibi yer alması için kendisinin terör ve Batı tipi demokrasi konusunda güven yaratmasını gerektirmektedir.

HDP’deki iki akımdan halen Kandil’in etkisinin çok ağır basması, “Türkiyelileşme” yanlısı kanadın yeterli etkiyi yaratamaması ve yarın bir olay olsa HDP’nin tavrının ne olacağının bilinmemesi gibi sorunlar diğer partilerde şu veya bu ölçüde endişe yaratıyor. İYİ Parti bu endişeyi temsil ediyor, bu bir tür ‘sigorta’ tavrıdır, yanlış değildir. Zira aynı zamanda diğer partilerin HDP ile görüşmesini engellemiyor.

HDP de bunu sorun yapmayacak gözüküyor.

…***

Sertaç Eş, 10 Mart tarihli Cumhuriyet gazetesinde, “Adaylar baş başa”başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

“Muhalefetin adayının belirlenememesi nedeniyle kamuoyunda partilere yönelik eleştiriler yükseliyordu. Çok sancılı geçen beş günün ardından muhalefet bu sorunu çözdü ve CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun adaylığı açıklandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulu’ndan (YSK) onay alabilirse Kılıçdaroğlu ile yarışacak.”diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

…***

Kılıçdaroğlu’nun adaylık stratejisini yerel seçimlerden önce oluşturduğu anlaşılıyor. Buna göre CHP’li bir adayın yalnızca kendi partisinin oylarıyla seçilme şansı bulunmuyor. Sağdan oy almak gerekiyor. İlk deneme yerel seçimlerde yapıldı, İYİ Parti ile işbirliği sonucunda birçok büyük kentin belediye başkanlığı kazanıldı.

Bunun ardından Kılıçdaroğlu, şu an Millet İttifakı’na dönüşen 6’lı masa girişimini başlattı, sürdürdü ve sonuçlandırdı. Sonuçlandırma aşamasında yaşanan gelgitler aşıldı. İYİ Parti lideri Akşener, yaşananların bıraktığı izleri silebilmek için eski söylemine döndü. Ancak Cumhur İttifakı sözcülerinin bu konuyu propaganda süresince kaşıyacağı kesin.

Kılıçdaroğlu, yalnızca 6 partinin değil AKP yönetim anlayışından yakınan tüm toplum kesimlerinin desteklediği aday olma yolunda. Yelpaze çok geniş. Saadet Partisi’nden SOL Parti’ye kadar çok sayıda parti ve toplum kesimi düşünsel özlerini koruyarak cumhurbaşkanı adaylığında birleşecek gibi görünüyor. Muhalefetin farklılıklar yerine ortak noktalarda bir araya gelmesi önemli. Geniş katılımlı birlikteliğe HDP’nin vereceği katkıyı da unutmamak gerek.

“Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminde” ilk kez netleşmiş taraflar arasında yarış yapılacak. Aynı zamanda siyasilerin de söylediği gibi bu sistem son kez oylanacak. İktidar sistemi sürdürmek, muhalefet değiştirmek istiyor.

İktidar ittifakına bakarsak, geçen yaz aylarına göre kendilerine daha çok güveniyorlar. Yine her konuyu kendi partilerinde uzun uzun müzakere ediyor, sonra liderler düzeyinde tekrar masaya yatırıyorlar. Seçimin 14 Mayıs’ta yapılıp yapılmayacağı da Erdoğan’ın açıkladığı üzere bugün belli olacak.

Depremin 11 ildeki yıkıcı etkisinin sandıkta iktidara neye mal olacağı henüz ölçülemiyor. Ama bir şey kesin. İktidar depremi unutturmak istiyor. Bunun için bakanlıklara ve kamu kurumlarına depremi anımsatacak söylemlerden kaçınılması için talimatlar bile gidiyor. İktidar partileri depremin olumsuz sonuçlarının ekonomik bunalımla birleşmesini istemiyor. Hatta öyle ki hiçbir toplumsal kıpırdama olmadan en akla yatkın süre içinde seçime gidilmesi arzulanıyor. Bu uğurda toplumsal muhalefetin kaynağı olan üniversiteler uzaktan eğitime yönlendirildi. Sokakta bir araya gelecek ve gösteri yapacak kimse istenmiyor.

Kalan sürede adaylar beklenti içindeki seçmene umut vaat edecekler. Seçmeni inandıran ipi göğüsleyecek. Sonucu bugünden kestiremeyiz. Ancak AKP, karşısında ilk kez bu kadar derlenip toparlanmış bir muhalefetle karşılaşacak.