Türkiye'den köşe yazarları
Karar: Motorine büyük zam..............
Yeniasya:
Sosyal barış tehdit altında
Milli gazete:
İflaslar hız kesmiyor: 22 yıllık demir - çelik şirketi de iflas etti
Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:
...***
Murat Ağırel 11 Temmuz tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "Kamu bankalarında neler oluyor"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.
" Siyasi parti mensuplarına veya siyasi gücü elinde bulunduranların yakınlarına kredi muslukları kamu bankaları aracılığı ile sınırsız açılır. Hiçbir özel banka bu kişilere kredi vermezken siyasi güce sahip bu kişilere krediler adeta yağdırılır. Verilen kredinin tahsilatı yapılamadığında da takibe intikal ettirilmesi gereken hesaplar takibe alınmaz. Ertelenir. Bankaların kredi riskleri büyür. Tabii büyürse büyüsün nasıl olsa kamu bankasının zararı halkın sırtına bindirilir değil mi?"diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:
...***
Küçük esnaf veya küçük bir şirketseniz kredi ödemelerinizde yaşanan kısa bir gecikme sonrasında banka hemen hesapları durdurur ve alacak tahsil işlemlerine başlar.
En yakın örnek Demirören grubu. Bu grup ile ilgili ortaya çıkanları biliyorsunuz. Tekrar tekrar yazamayacağım. Ancak kamu bankalarında yaşanan bu ayrıcalıklara sahip başka firmalar da var.
Geçen gün resmi raporları okurken gördüm.
Mesela Vakıfbank bir şubesinden bir gruba kredi kullandırıyor. Yönetim kurulu kararı ile firmaya 4 Eylül 2015 tarihinde 3 milyon ABD Doları akreditif ve 15 milyon ABD Doları teminat mektubu olmak üzere toplam 18 milyon ABD Doları gayri nakdi kredi veriyor. Yetmiyor, 1.5 milyon TL ve 5 milyon ABD Doları kısa vadeli kredi de tahsis ediliyor.
Sonra 2016 tarihinde ek olarak bir 5 milyon ABD Doları daha kısa vadeli kredi ile bir defaya mahsus yurtdışında gerçekleştirilecek proje için de 10 milyon ABD Doları gayri nakdi kredi veriliyor.
2016 Haziran ayında ise bir defaya mahsus yurtdışında gerçekleştirilecek proje için gayri nakdi kredi limitine 37.500.000 Avro daha ilave edilmiş.
Yetmemiş 2017 yılında 30 milyon dolar kredi, 20 milyon TL de KGF Hazine destekli kredisi verilmiş.
2018 yılında bu grubun işleri bozulmuş. Ödemelerini yapmamaya başlamış. Banka risklerini düşürmeye çalışmış. Orta ölçekli firmalara veya esnafa aslan olan banka bu grup ile 2020 yılında masaya oturmuş ve borçlarını 12 ay ödemesiz 60 ay vadeye bölmüş.
2019 yılında diğer bankalar grup hakkında takip kararı alıp takibe geçmiş ama Vakıfbank yönetim kurulu takibe geçmek yerine borçlarını yapılandırmış. Firma kredilerinin 271 gün aksamada bulunmasına ve 29 Eylül 2020 tarihinde firma hakkında iflas davası açılmasına karar verilmesine rağmen banka takibe aylar sonra 23 Aralık 2020 tarihinde geçmiş.
Firmanın banka nezdinde borcu 1 milyar TL! Buna karşılık “Banka mutlaka teminat almıştır” diyorsunuz değil mi?
Karşılık teminat durumuna bakıldığında, 1 milyar lira borcun karşılığında 62 milyon TL’lik KGF kefaleti ile 21 milyon TL’lik gayrimenkul ipoteği dışında maddi bir teminatın bulunmadığı anlaşılmış.
Kamu bankaları bizim paramızı yönetiyorlar. Ancak raporlara yansıyan ve okuduğum bölümlerde karşılaştığımız durum şu bildiğiniz sizin benim paramı uçurmuşlar. Uğranılan veya uğratılan zarar karşılığında da kimse hesap vermemiş görünüyor.
Biz verginin vergisini verelim, dürüst esnaf çalışsın didinsin ayakta kalmaya çalışsın bunun karşılığında beyler bol keseden harcasın...
...***
Mehmet Ali Verçin 11 Temmuz tarihli Karar gazetesinde, " Kur Korumalı Mevduat ve önyargı"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.
" Kur Korumalı Mevduat (KKM) kadar önyargıyla ele alınan ve hakkında reddiye yazılan ikinci bir finansal ürün var mıdır, bilmiyorum. Daha önce denenmemiş, etkileri dolayımlı ve muhtemel sonuçları muğlak bir uygulama; üstelik devlet, KKM hesaplarına milyarlarca TL aktarıyor. Vatandaş nefret etmesin de övgü mü dizsin. Fakat bu yazı vatandaşı değil iktisatçıyı, finansçıyı ve ekonomiyle ilgili yazıp çizenleri ele alacak. Hükümet bu ürünü sunarken hem kur farklarını ödemeyi hem mevduattan kesilen stopajı sıfırlamayı hem de şirketlere vergi muafiyetleri sağlayacağını vaat etmişti."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:
...***
Buna rağmen birikimi olanlar çok çekimser adımlarla bu ürünü deneyimlemeye başlayınca hükümet, bankalara havuç ve sopa niteliğinde uygulamalar dayatmıştı.
Hükümete o kadar kızmıştım ki, “bu hükümet eleştirilerimden yararlanmayı hak etmiyor” diye yazılarıma ara vermiştim.
Zihinlerimizin maruz kaldığı her yeni olgu, kişinin zihninde yargılama imtihanına tabi tutulur.
Çünkü zihin, sürekli yargılamalar yapar. Sonuçta oluşan tercih ve kararlar bizim önyargımızı oluşturur. Önyargı, öğrenmenin mihenk taşıdır; hakkında önyargı geliştirdiğimiz her olgu veya bilgiyi daha hızlı değerlendirir ve yeni bir önyargı geliştiririz. Benim şu dakika itibarıyla inandığım, coşkuyla ve şerefle savunacağım fikirlerim vardır (siz önyargı olarak anlayabilirsiniz) fakat aynı zamanda devamlı okuyor ve araştırıyorum. Niçin? Mevcut fikirlerimi (önyargılarımı) değiştirmek için. Şu an inandığım ve savunduğum fikirleri değiştirmeye hazırsam niçin inanıyorum? Çünkü şüphe duyma ve teyit etme yetisine duyulan ihtiyaç kişinin kendi bünyesinde içkindir.
Konuya dönüyorum. Evet, ben de KKM’ye karşıydım.
Sonra gördüm ve anladım ki KKM, yüksek enflasyon ortamlarında, yüksek faiz artışlarının yaptığı etkiye benzer etkiler yapıyor. Toplam talep artış oranını azaltabiliyor. Kurların aşırı artışını engelleyebilme yeteneği var, vs.
Herkes Hazine’nin ödediği kur farklarının bütçe üzerindeki yüküne takıldı.
Bu köşede ve sosyal medyada matematiksel örneklerle TCMB’nin KKM’den kazandığı paranın, Hazine’nin KKM’ye ödediği paralardan yüksek olduğunu yani kamunun bu işten zarar değil kâr elde ettiğini defalarca ispatladım.
Buna rağmen, ne benim izahlarımı matematiksel olarak yanlışlayabilen ne de fikrini değiştiren oldu.
Şimdi KKM’nin Hazine ayağı da TCMB’ye devredildi. Hemen yeni eleştiriler başladı.
TCMB’de bir kamu kurumudur. TCMB’nin zararları da kamunun zararıdır.
TCMB, Hazine’nin piyasadan borçlanarak ödediği paraların yerine, para basarak bu ödemeleri yapacak ve sonuçta piyasada para arzı artacağı için enflasyon artacak; enflasyon da, sonuçta halkın cebinden para çalmaktır.
Hükümet rantçılara ne kadar kaynak aktardığını gizlemek istiyor çünkü TCMB bu konuda şeffaf değil, vs. vs.
...***
Cevher İlhan 11 Temmuz tarihli Yeniasya gazetesinde, " Batağı milletten kaçırmak…"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.
" Mâlum, seçim öncesi “millet ittifakı” Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun dünya finans mercilerinden 300 milyar dolar kaynak bulmasını “Londra’daki tefecilerden dilenme” isnadıyla diline dolayan Cumhurbaşkanı, seçimden sonra aynı zamanda İngiliz vatandaşı olarak finans çevrelerini tanıyan M. Şimşek’i dışarıdan para bulması için ısrarla ekonominin başına geçmeye ikna etti."diyen yazar, yazısının devamında şu mifadelere yer veriyor:
...***
Keza Bahçeli’nin -daha 2015’te- partisinin mitinginde Şimşek için “bir kiralık şahıs Maliye Bakanlığı koltuğunu işgal etmektedir” ağır eleştirileri gözardı edildi. En son görevi devrederken Şimşek’e bakıp “ohhh!..” çeken selefi Nebati’nin seçim öncesinde “beni İngiliz vatandaşı bir maliyeciyle karşılaştırmayın!” açık tepkisi “teğet” geçildi.
Neticede, Şimşek’in yakın çevresine, “zannettiğimden kötü” dediği ‘ekonomik yıkım”ın şimdi de görüntüde de olsa mahalli seçimlere kadar ötelenmesi için bütün “söylemler” yutuldu, yutuluyor.
Ve mahalli seçimlere kadar oyalama oyunuyla ve algı operasyonuyla bu vahim batağı milletin gözünden kaçırmaya canhıraş didiniyor…
İktidar mihrakları, “yandaş medya”, yanıltıcı asparagaslarla “Türkiye yabancılara, CIA ajanlarına teslim edilecek” diye hakaret dolu kışkırtıcı polemiklerle sürekli menfi propagandayı pompaladılar; tâ ki seçimden sonra 2012’de First Republic Bank’ın fon bürosunun şefliğini, 2021’de CEO’luğunu yapan Hafize Gaye Erkan’ın Merkez Bankası Başkanlığı’na atanması çarkına kadar…
Bu çarkla “Artık bunları pek yutmuyoruz, gerek Bakanımız gerek Merkez Bankası Başkanımız bizi mahcup etmeyecekler ve hayırlısıyla güzel neticeleri de alacağız diye düşünüyorum” diye ihtiyatlı konuşan Cumhurbaşkanı, “Goldman Sachs’tan tut da oradaki bankacılık, finans sektöründeki çalışmalarını bize söylediler. Ve Merkez Bankası’nda bir de bayan yöneticimiz olsun diye bu adımı hayırlısıyla attık. Kendisine de gerekli olan beklentilerimizi söyledik” diye övgülü takdirini açıkladı.