Temmuz 07, 2016 14:39 Europe/Istanbul

İslam inkılabı rehberi Ayetullah Seyit Ali Hamenei, Emir-ul müminin Hz. Ali'nin –as- şehadet yıl dönümü günlerinde 7 Tir (28 Haziran) şehitleri ve Haremin müdafileri şehitlerinin aileleri de dahil şehit aileleri ile bir araya geldi.

İslam inkılabı rehberi söz konusu görüşmede  Emir'ul Muminin Hz. Ali (as) şehadet yıl dönümü dolayısıyla başsağlığında bulunarak, İmam Ali'nin insanlık tarihinin en büyük şehidi olduğunu, mihrap, hak yolu, kararlılık ve istikamet şehidi olarak kabul edildiğini bildirdi. Ayetullah Hamenei rivayetlere göre Hz. Ali'nin –as- kan bedelini bizzat Yüce Allah'tan başka kimsenin ödeyemeyecek kadar ağır olduğunu belirtti. Ülkenin güvenliği e ilerlemesi ile inkılabın bekasının şehit kanları, onlarının değerli ailelerinin sabır ve direnişine borçlu olduğunu söyleyen Ayetullah Hamenei, bu şehadetlerin İslam ve Müslümanlar için az bir şey olmadığını belirtip, " çünkü şehitlerden her birinin davranışı, sözleri ve hareket tarzının marifet ve tanıtım dünyasına açılmış bir kapı olduğunu" söyledi.

 

Ayetullah Hamanei konuşmasının devamında 28 Haziran 1981 tarihinde Cumhuri-i İslami partisi merkez binasındaki patlamanın üzerinden 35 yıl geçtiğini hatırlatarak, "habis ve acımasız bir grup teröristten ibaret olan bu cinayetin failleri, ülkeden firar ettikten sonra şu anda yıllardır insan hakları müdafisi ve terörizmle mücadele liderliği iddiasında bulunan Amerika ve Avrupa ülkeleri korumasında bulunmaktalar" dedi.

İslam inkılabı rehberi Avrupalı ülkelerin bu teröristlere kucak açarak onlara sığınak olduklarına işaretle, Amerika, Avrupalı ülkeler ve büyük batı hükümetlerin bu olaydaki büyük fiyaskosunun, tarihte kolaylıkla üzerinden geçecek bir konu olmadığını belirtti. 28 Haziran 1981 olayının çok büyük bir olay olduğunu, bir çok ders ve ibretleri kendinde barındırdığını belirten İslam İnkılabı Rehberi, zira teröristlerin halkı savunma ve hatta İslam'ı savunma sloganları ile bu cinayetleri işlediklerini belirtti.

 

Miladi 27 Haziran 1981 tarihine tekabül eden hş 7 Tir 1360 tarihinde İslam inkılabı zaferinden 3 yıl geçtiği sırada sözde Halkın Mücahitleri olan terörist münafıklar, dönemin en büyük partisi İslam Cumhuriyeti partisi merkezi binasına bombalı saldırı düzenledi. Patlama sırasında ülke yetkilileri ve inkılap önderlerinden en az 100 kişi cumhurbaşkanlık seçimleri ve enflasyonu incelemek üzere  bir araya toplanmış ki aralarından 73'ü şehit oldu. İşlediği inanlık dışı eylemleri nedeni ile İran halkı tarafından münafıklar olarak tanınan sözde Halkın Mücahitleri grubu, saldırıyı üstlenirken bombacı Fransa'ya kaçtı ve Paris hükümetleri şimdiye kadar terör failini İran'a iadeyi reddettiler. Üstelik İran halkından binlercesinin katili olan terör grubunun bir çok üyesi hali hazırda Fransa ve Amerika'da serbestçe dolaşıyorlar.

 

İslam inkılabı rehberi Ayetullah Hamenei sözlerinin devamında şehitler ve ailelerinin konumu konusuna değinerek, şehitlerin tanıtılmasında ilgili kurumların yeteri kadar çalışmadığını eleştirerek, film, tiyatro oyunu, roman vb. sanat eserleri ile şehitlerin kişiliği ve özelliklerini halka tanıtmak gerektiğini söyledi. İslam inkılabı rehberi çeşitli halk kesimlerinin kutsal savunmaya gönüllü olarak katıldığı bu yüzden 8 yıllık kutsal avunmanın halkçı olduğuna işaretle, yetkililere halkın çeşitli alanlardaki hazır bulunmasından en iyi şekilde yararlanmalarını istedi.

 

Ayetullah Hamenei sözlerinin devamına Haremin müdafileri şehitlerine de işaretle, bu olayın tarihin tuhaf olaylarından olduğunu, kutsal savunma döneminde İmam humeyni'nin –ra- bir konuşması ile gençlerin savaş meydanlarına akın ettiğini, fakat günümüzde böyle bir teşvikin de söz konusu olmadığını belirterek şöyle buyurdu: Bu mesele, tarihin en acayip ve garip yönlerinden biridir ki İran'dan, Afganistan'dan ve öteki ülkelerden güçlü saiklere sahip imanlı gençler kendi genç eşini, küçük yavrusunu ve rahat yaşamını bırakarak, yabancı bir ülkede Allah yolunda mücadele vermekte ve bu yolda şehid düşmektedir." 

 

Haremin müdafileri şehit ailelerini takdir eden Ayetullah Hamenei, şehidin imanı ve yakınlarının sabrına ilaveten bu olayda dikkat çeken bir başka konunun, bu irade ve azimlerin İslam cumhuriyetinde şekillendiğini ve oluştuğu olduğunu belirtti. Her toplumda zaaf ve eksikliklerin çeşitli boyutlarda olduğuna değinen İslam inkılabı rehberi, toplumun ilerlemesi ve olaylara karşı koruması için koruyucu erkana sahip olmasının önemli olduğunu, bizim ülkede ise bu erkanın işte bu şehitler, fedakarlar ve aileleri olduğunu söyledi.

 

Ayetullah Hamenei İslami İran'ın ilerleme yolunun inkılapçı ruhu, cihat ruhu ve moralini ihya etmek ve çeşitli meydanlarda cihat etmek olduğunu açıkça belirtti; tıpkı bilim meydanında cihat halindeyken şehit olan İran nükleer bilim şehitleri gibi.

İslam inkılabı rehberi Kur'an Kerim'den Nisa suresinin 95. ayeti olan "Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri derece bakımından, oturanların üstünde faziletli kıldı" bölümüne işaretle, Allah yolunda cihada vurgu yaparak, şöyle dedi " Dünya milyarlarca yıl önce ve bizden sonra ömrü var ve sadece 50-60-70 yılı bana ve size kısmet oluyor; bu sürede fırsatları kullanmamız gerekir, kendimizi ahiret dünyada gerçek yaşam için hazırlamalıyız. Bu sürede bazıları cihat ediyor ve bu cihat onları Yüce makama ulaştırır; sadece kendi ahretlerini düzeltmekle kalmıyor, başkalarının da dünyasını yapıyor ve güçlendiriyor ve oluşturuyor."

 

Ayetullah Hamenei Al-ı İmran suresinin 169 ve 170. ayetlerinin belirttiği gibi " Allah yolunda öldürülenleri sakin ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah'ın lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olamayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler" diyerek, şehit aileleri için yakınlarını ve azizlerini kaybetmenin çok zor olmasına rağmen,  şehitlerinin ilahi nimetler sayesinde saadet içinde bahtiyar olduklarını bilmeleri gerektiğini ifade etti.

 

İslam inkılabı rehberi yapıcı şehadet kültürü ve şehitlerin Allah nezdindeki konumuna işaretle, düşmanların bu olayı anlamaktan aciz olduğunu ve bu yüzden hesaplarında hata yaparak sonuca ulaşamadığını ifade etti. Bu gerçek sayesinde düşmanın orantısız bir savaşta olduğuna değinen Ayetullah Hamenei, zira sahip olduğumuz güç kaynakları, yöntemler ve imkanların onlar için anlaşılmaz olduğunu belirtti.

 

İslam inkılabı rehberi, "Onlar Allah'a iman ve cihada inanışta nasıl bir güç olduğunu bilmiyorlar, etkilerini görüyorlar fakat doğru yorum yapamıyorlar, bu yüzden delice eylemlere (baş vuruyorlar)."dedi.

 Ayetullah Hamanei, tekfiri terör örgütlerinin oluşturulması ve onların Irak ve Suriye'deki girişimlerinden asıl amacın İran'a saldırmak olduğunu belirterek, ancak İslam Cumhuriyeti nizamının işte bu şehadet kültürü ve genç İranlıların azim ve iradeleri sayesine Irak ve Suriye'de bataklığa saplandığını bildirdi.

 

Ayetullah Hamenei IŞİD ve bölgedeki diğer terörist grupların İslam cumhuriyetine destek verenler ve Amerika ile müttefikleri olan müstekbirlere karşı direnenleri hedef aldığını belirtti ve İran'da Sünni din alimlerin terörist gruplarca suikasta uğradığına değinerek, " Onlar Şii ve sünni tanımıyorlar, onlar inklapla olan ve Amerika ile düşman olan her kesi vuruyorlar, adını da Şii ve sünni savaşı koyuyorlar" dedi.

İslam inkılabı rehberi Bahreyn olaylarına da temasla, Bahreyn'de de meselenin Şia ve Sünni meselesi olmadığını, meselenin aslının mağrur, mütekebbir, kendini beğenmiş bir azınlığının zulümle geniş bir ekseriyete tahakkümü meselesi olduğunu bildirerek, "Küçük bir azınlık %70-80'lik Bahreyn halkına hükümet ediyor ve şimdi de mücahit alim, şeyh İsa Kasım'a saldırıyorlar; bu onların ahmaklığını gösteriyor, onların sersemliğini gösteriyor. Şeyh isa Kasım bugüne kadar ve elinden geldiği kadar halkla konuşan ve halkın sert ve silahlı eylemlerini engelleyen biridir. Kiminle savaştıklarını bilmiyorlar, Şeyh İsa Kasım'a saldırının, hükümete karşı ayaklandıklarında hiçbir şeyin onları susturamayacağı coşkulu genç Behreynlileri önleyeni ortadan kaldırmak olduğu anlamıyorlar. Hesaplarında hata yaptıklarını söyleyince işte bu bir örnektir" dedi.

 

İslam inkılabı rehberi sözlerinin bir başka bölümünde mübarek Kadir gecelerin önemi ve azametine işaretle, bu aziz saatlerin kıymetini bilmeleri, ilgi ve yakarışlarla ellerini Yüce Allah'a açarak dua etmelerini ve diğer müminlerin dualarının kabul etmesini dilemelerini istedi. Ayetullah Hamenei dua ederken huzurun zaruretine de işaretle şöyle dedi: Dua, Yüce Allah ile konuşmaktır; siz Kur'an okurken Allah sizinle konuşuyor, siz dua ederken ise siz Allah ile konuşuyorsunuz. Tabi ki dua iyi okunduğunda Allah onu duyar nitekim Şabaniye duasında şöyle okuyoruz: Allah'ım! Benim duamı duy. Fakat bir çeşit dua okumak var ki Allah onu duymuyor. Duada şöyle okuyoruz: Duyulmayan duadan Sana sığınıyorum. Öyle ise duayı huzur, yakarış ve huşu ile okumalıyız.

İslam inkılabı rehberi Ayetullah Seyit Ali Hamenei, Emir-ul müminin Hz. Ali'nin –as- şehadet yıl dönümü günlerinde 7 Tir (28 Haziran) şehitleri ile Haremin müdafileri şehitlerinin aileleri de dahil şehit aileleri ile bir araya geldi görüşme sonunda tüm şehitlere Allah katında en Yüce makamları dilerken, ailelerine ecir, ilahi mükafat ve sabır ile huzur niyazında bulundu./009 015