Temmuz 11, 2016 13:54 Europe/Istanbul

Geçen hafta siyonist rejimin uluslararası inzivadan kurtulmak için sarf ettiği çabalar pek fazla sonuç vermedi.

Katil rejimin yeni hareketleri ve inzivadan çıkış çabaları başarısız oldu ve bu rejimin diplomasi arenasında da bozguna uğradığını ortaya koydu.

Bu çerçevede siyonist Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun dört Afrika ülkesine yaptığı ziyareti bu rejim için hiç bir getirisi olmadığı gibi, kara kıtada kamuoyunun bu rejime karşı muhalefetini daha da gün ışığına çıkardı.

Siyonist rejim Başbakanı Netanyahu Afrika turunun ilk ayağında ve dört günlük ziyareti çerçevesinde Uganda’ya geldi ve ardından Kenya, Ruanda ve Etyopya’ya geçti.

Ancak Afrika halkı siyonist başbakanın bu ülkelere ziyaretini kınayarak bu rejimin aslında Afrika ülkelerine nüfuz etme peşinde olduğunu belirtti.

Gerçekte siyonist rejim Başbakanı Netanyahu’nun Afrika ülkelerine ziyareti bu rejim sürekli Filistin topraklarını işgal ettiği ve mazlum Filistin milletini katliam ettiği için Afrika halkı tarafından eleştirdiği bir sırada gerçekleşti, nitekim bu durum söz konusu ülkelerin siyonist rejimle ilişkilerini olumsuz etkiledi.

Bu arada Netanyahu’nun Afrika ziyaretinin arifesinde işgal altındaki Filistin’e getirilen Etyopyalı yahudiler de siyonist askerleri onlara karşı ırkçı tutumunu protesto etmek amacıyla Tel aviv’de eylem yaptı. Korsan İsrail medyasının haberine göre yüzlerce Etyopyalı yahudi Tel aviv’de protesto eylemi düzenleyerek İsrailli askerlerin onlara karşı şiddet uygulamasını ve ırkçı tutumunu kınadı. Siyonist rejim askerleri yine bu protestoları bastırarak onlarca Etyopyalı yahudiyi gözaltına aldı.

Aslında korsan İsrail’de yahudiler bile türlü ırkçılığa ve ayrımcılığa maruz kalıyor ve bu çerçevede Afrika kökenli yahudiler beyaz siyonistlerin insanlık dışı uygulamaları ile karşılaşıyor.

Netanyahu’nun Uganda ziyareti sırasında dikkat çeken bir gelişme, Uganda Cumhurbaşkanı Yuri Musoni’nin siyonist başbakanın yanında defalarca Filistin sözcüğünü kullanmasıydı. Musoni geçen Perşembe günü Netanyahu karşısında yaptığı konuşmada defalarca Filistin sözcüğünü kullandı. Korsan İsrail radyosu ise Musoni’nin konuşmasının yayınını kesmek zorunda kaldı. Ancak haber kaynakları Musoni’nin defalarca Filistin adını kullandığını ve çok seyrek İsrail adını sarf ettiğini kaydetti.

Siyonist rejimi kara kıta Afrika’da iktisadi çıkarlardan başka Afrika ülkelerinin uluslararası arenalarda desteklerini istiyor. Ancak eli kanlı rejimin Afrika ülkeleri ile ilişkilerini geliştirme çabalarına karşın siyonist karşıtı duygu Afrika ülkelerinde hakimiyetini sürdürüyor. Son günlerde Tanzanya’nın başkenti Darusselam kentinde düzenlenen Kudüs seminerinde de katılımcılar Tanzanya yönetiminden siyonizm karşıtı bir tutum sergilemesini ve korsan İsrail’i boykot etmesini istedi.

Tanzanya halkı ayrıca dünya Kudüs günü dolaysıyla Darusselam’da düzenledikleri muhteşem yürüyüşte Filistin milleti ve mücadelesi ile dayanışmalarını haykırdı.

Öte yandan Afrika kıtasının en üstün ekonomisi sayılan Güney Afrika ülkesinde de siyonizm karşıtı duyguların hakim olması dikkat çekiyor. Bu bağlamda bazen Güney Afrika yönetiminin öncülük etmesi de söz konusudur. Son yıllarda iktidar parti yayımladığı bildirilerde resmen Filistin milletinin kendi kaderini belirleme hakkına destek veriyor.

Afrika milli kongresi yetkilileri ayrıca Güney Afrika halkından siyonist rejimi baskı altında tutacak her türlü girişime destek vermelerini istedi.

Bir süre önce Güney Afrika temsilciler meclisi de siyonist askerlerin Filistin milletine ettiği zulüm karşısında Apartaid’ın hiç olduğunu belirtmişti.

Bu arada Güney Afrika’da siyonist İsrail karşıtı olan muhalifler de bir süredir İsrail ile iktisadi ilişkilerin kesilmesini ve bu rejime yaptırım uygulanmasını ve yatırım yapılmamasını istiyor.

Güney Afrika’da 1994 yılında Nelson Mandella resmen Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Güney Afrika ile İsrail ilişkileri bozulmaya başladı. Mandella Cumhurbaşkanı seçildikten hemen sonra İsrail ile tüm askeri anlaşmaları feshetti ve resmen Filistinlilerin yanında yer aldı.

Öte yandan Afrika birliği de siyonist rejim Başbakanı Netanyahu ile görüşmeyi reddettiği bildirildi. Sudan’ın Afrika birliğindeki temsilcisi Osman Nafi, Cumartesi günü yaptığı açıklamada, Afrika birliği yetkilileri işgalci ve ırkçı saydıkları İsrail rejiminin Başbakanı Netanyahu’nun birliğe gözlemci üye olarak katılma talebini reddettiğini açıkladı. Sudan temsilcisi Nafi, başta siyonist Başbakan Netanyahu olmak üzere bu rejimin yetkililerini olumlu karşılamak, Afrika birliğinin manifestosuna aykırı olacağını kaydetti. Nafi, Afrika birliği Filistin topraklarının işgalinin sürmesi, Filistin milletinin bastırılması ve kendi topraklarında gözaltına alınması ve ayrıca utanç duvarının inşaatı gibi durumları kınadığını vurguladı. Netanyahu’nun dört Afrika ülkesi olan Uganda, Kenya, Ruanda ve Etyopya’ya yaptığı ziyaretini siyasi manevra niteleyen Nafi, Afrika birliği oturumlarında siyonist rejimden 1967 yılında işgal ettiği topraklardan geri çekilmesini istediğini, birlik her daim Filistin davasına destek verdiğini ve vereceğini vurguladı.

Netanyahu geçen hafta Uganda ile başladığı Afrika turunu Cuma günü Etyopya’nın başkenti Adisababa’da noktaladı. Netanyahu Afrika birliğine gözlemci üye olarak kabul edilmeyi umduklarını açıklamıştı.

Geçen hafta Bahreyn’de Halife rejiminin kendi halkına yönelik şiddet uygulamalarını arttırması ve Bahreynli vatandaşlarının haklarını geniş çapta ihlal etmeyi sürdürmesi uluslararası camianın geniş tepkisi ile karşılaştı, öyle ki bu itirazlar ve tepkiler hatta şimdiye kadar Halife rejiminin cinayetlerine karşı susan ve bu rejime destek veren Batılı devletlere kadar yayıldı.

Halife rejiminin insanlık dışı uygulamaları uluslararası eleştirileri beraberinde getirirken bu eleştirilerin sertleşmesi despot rejime destek veren hamilerini de bu rejimi eleştirmeye mecbur bıraktı.

Geçen hafta Uluslararası Af Örgütü, Halife rejiminden insan hakları savunucusu Nebil Recep’i derhal serbest bırakmasını istedi.

Söz konusu örgüt ayrıca Bahreyn rejiminden Recep hakkında ileri sürdüğü tüm suçlamaları da geri çekmesini istedi.

Örgüt Avrupa Parlamentosu’nun Halife rejimini kınayan kararnamesine değinerek Nebil Recep’in serbest bırakılmasını talep etti.

Halife rejimi son günlerde Şii alim Şeyh İsa Kasım’ı vatandaşlıktan çıkarma kararı ile uluslararası camianın tepkisini üzerine çekti.

Bahreyn halkı da geçen Cuma günü bir kez daha sokaklara dökülerek Halife rejiminin etnikçiliğini kınadı.

Haber kaynakları Bahreyn halkı büyük Şii alim Şeyh İsa Kasım’ın vatandaşlıktan çıkarılmasına itiraz etmek üzere Alî bölgesinde yürüyüş düzenlediğini ve halife rejiminin etnikçiliğini kınadığını duyurdu.

Haber kaynakları ayrıca Sitre adasında da halkın sokaklara dökülerek Halife rejiminin baskıcı politikalarını kınadığını belirtti.

Bu arada Bahreyn’in Barbar bölgesinde de benzer protesto eylemi düzenlendiği belirtildi.

Geçen hafta Irak’ta tekfirci IŞİD terör örgütü Irak ordusu ve halk güçleri karşısında uğradığı ağır hezimetlerin ardından terör eylemlerini arttırması ve Iraklı yetkililerin terörle mücadelenin devam etmesine vurgu yapması ve özellikle Iraklı yetkililerin Arabistan ve Türkiye’nin Irak’ın içişlerine karışmalarına tepki göstermesi bu ülkenin en önemli gelişmeleriydi.

Geçen hafta başkent Bağdat korkunç patlamalarla sarsılarak kanlı bir haftayı geride bırakırken, ülkenin çeşitli bölgelerinde tekfirci IŞİD terör örgütü ile savaş da devam etti.

Geçen Cumartesi günü Bağdat’ın en kalabalık semtlerinden biri korkunç patlamalara sahne oldu, bu olaylarda 330 kişi hayatını kaybetti veya yaralandı.

Geçen hafta Bağdat’ın merkezinde Kerade semtinde Abdurresul Hüseyniyesi yakınında infilak eden bomba yüklü bir araç ve yine Bağdat’ın kuzeyinde Şaab semtinin Şelal çarşısı yakında patlayan bir bomba 165 vatandaşın canına mal olurken 168 kişinin de yararlanmasına yol açtı.

Irak Başbakanı Haydar İbadi Bağdat’ın Kerade semtinde yaşanan kanlı patlamanın ardından ülke genelinde üç gün yas ilan etti. Öte yandan binlerce Iraklı Kerade semtinde, ölümcül patlamanın yaşandığı yerde toplandı. Binlerce Iraklı vatandaş bu bölgede toplanarak geçen Pazar günü yaşanan kanlı saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarının acılarını teselli etmeye çalıştı.

Iraklı hristiyanların camiası da Kerade bölgesinde toplanarak kanlı terör saldırısında hayatını kaybedenlerin yakınları ile acılarını paylaştı. BM genel sekreteri Ban Ki Moon ise bir bildiri yayımlayarak Bağdat’ta hain terör saldırısını kınadı ve olayda hayatını kaybedenlerin ailelerine Irak devleti ve milletine başsağlığı diledi.

Irak Başbakanı İbadi son günlerde başkenti hedef alan terör saldırılarına gösterdiği tepkide, terörle mücadelenin tüm zorluklarına karşın Bağdat yönetimi teröre yardım ve yataklık eden tüm unsurlarla mücadelesini sürdüreceğini belirtti. Teröristlerin Irak ordusu ile yüz yüzü savaşmaktan aciz olduğunu kaydeden Başbakan İbadi, teröristlerin kör saldırılarına verecekleri cevap çok ağır ve ezici olacağını, nitekim geçmişte Ramadi, Tikrit ve Felluce’de bunu ispat ettiklerini vurguladı.

Geçen hafta haber kaynakları Arabistan rejiminin Yemen’e yönelik saldırılarını arttırdığını duyurdu. Suud rejimi savaş uçakları Yemen’in çeşitli bölgelerini bombardıman etmeyi sürdürdü. Arabistan savaş uçakları geçen Cuma günü bir kaç kez Hacce sınır eyaletin ve Saad eyaletinde bazı noktaları bombardıman etti.

Suud rejiminin savaş uçakları ve Yemen’deki uşakları Ramazan bayramı ile beraber birlikte Yemen’in çeşitli eyaletlerinde saldırılarını ilan edilen ateşkese rağmen arttırdı ve böylece Kuveyt’te devam eden Yemen barış müzakerelerini umursamadıklarını ortaya koydu.

Arabistan bölgedeki bazı irticai Arap rejimleri ve ABD’nin destekleri ile 26 Mart 2015’ten beri Yemen topraklarını vuruyor. Arabistan Yemen’in istifa eden kaçak Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’yi yeniden iktidarın başına getirmek istiyor.

Öte yandan insan hakları gözetleme örgütü geçen hafta Arabistan’ın başını çektiği ittifakın Yemen milletine karşı saldırılarını eleştirdi. Söz konusu örgüt geçen Perşembe günü bir rapor yayımlayarak Arabistan’ın başını çektiği saldırgan güçlerin Yemen’de önemli sanayi tesislerini hedef alarak bu ülkenin ekonomisini ve geleceğini çökertmeye çalıştığını belirtti.

Midlle East Eye dergisi ise Arabistan rejimi Yemen topraklarına saldırılarında illegal bir şekilde fabrikaları, depoları, tarlaları ve elektrik santrallerini vurduğunu ifşa etti.

İnsan hakları gözetleme örgütünün 59 sayfalık raporunda ise Arabistan’ın başını çektiği ittifakın Yemen’deki 13 hassas iktisadi noktaya düzenlediği  17 hava akınında 130 sivil hayatını kaybettiğini 171 sivil de yaralandığını açıkladı. Örgüt Arabistan’ın saldırılarını savaş suçu olduğunu ifade etti.

Öte yandan uluslararası af örgütü de bir kez daha Arabistan’ın BM insan hakları konseyine üyeliğinin iptal edilmesini istedi.015

Etiketler