Temmuz 16, 2016 09:30 Europe/Istanbul

Dünyada nüfus artışı ve çeşitli sanayi sektörlerinin gelişmesine paralel olarak içme suyu kaynaklarının kirlenmesi de günümüz dünyasının en temel sorunlarından birine dönüşmüştür.

Nitekim uzmanlar sağlıklı içme suyu, pek de uzak olmayan gelecekte dünyanın en büyük sorunlarından biri olacağını belirtiyor.

Araştırmalar, yeraltı su kaynakları özellikle büyük ve nüfusu kalabalık kentlerde ciddi sıkıntılarla karşı karşıya bulunduğunu, bu sorunların kaynağı ise sanayi sektörünün atık suları yeraltı su kaynaklarına karışması, insani atıkların bu kaynakların yakınında bulunan kuyulara akması, deterjan ve temizlik amacıyla kullanılan kimyasal maddelerin aşırı derecede kullanılması, kimyasal gübrelerin toprağın derinliklerine sızması gibi konulardır. Bu yüzden günümüzde ırmakların, kuyuları, göletlerin ve hatta karların ve buzulların erimesinden elde edilen sular, insan kaynaklı kirleticilere bulaşmıştır.

Dünya sağlık örgütü dünyada her on hastalıktan biri ve ölümlerin %6’sı sağlıksız içme suyundan kaynaklandığını belirtiyor. Sıtma ve diğer bir çok hastalık, bu hastalıklara sebep olan mikropların içme suyuna karışması sonucu insanlara bulaşıyor ve beyin, sinir sistemi ve diğer organlara ciddi zararlar veriyor.

Aslında su krizi dünyada hatta savaşlardan daha fazla can alıyor ve mevcut şartlar aynı şekilde devam ettiği takdirde 9 yıla kadar dünyada en az 500 milyon insan sağlıklı su kaynaklarından mahrum kalacağı ve 2025 yılına kadar da 800 milyon insan sağlıksız içme suyu tüketmek zorunda kalacağı belirtiliyor.

Gerçi sağlıksız içme suyu krizi en çok yoksul ve gelişmemiş ülkeleri etkiliyor, ancak ABD gibi gelişmiş ülkelerin de bu krizden etkilendiği anlaşılıyor. Amerika’da içme suyu kaynakları üzerinde yapılan araştırmalar, bazı eyaletlerde içme suyu türlü ilaçlar, anti biyotikler, ağrı kesici ve hatta cinsel sorunlarla ilgili ilaçlara bulaştığını gösteriyor. Bu tür kirleticiler hastanelerin kanalizasyon sistemi ve hastane atıkları aracılığı ile yeraltı su kaynaklarına bulaşıyor ve suda çözülebildikleri için de su arıtma tesislerindeki sistemlerle arıtılamıyor.

Yapılan bir ankete göre Amerika’da halkın yüzde 50’den daha az bir kesimi bu ülkenin içme suyunun sağlıklı olduğuna inanıyor. Associated Press’in yaptığı ve 6 Mart 2016 tarihinde sonuçlarını yayımladığı anket, Amerika halkının ancak %47 kadarı musluklardan akan suyun sağlıklı olduğuna inandığını ortaya koydu. Ankete katılanların %33 kadarı buna çok az inandıklarını ve %18 de asla içme suyunun sağlıklı olduğuna inanmadıklarını belirtti. Yine bu ankette az gelirli ailelerin musluktan akan suyun sağlıklı olduğundan daha fazla kuşku duydukları ortaya çıktı.

Ankete katılan Afrika kökenli Amerikalıların %40’ı, latin Amerika kökenlilerin %28’i ve beyaz Amerikalıların %54’ü Amerika’nın içme suyunun sağlıklı olduğuna pek inanmadığı anlaşıldı. Yine yılda 50 bin doların altında geliri olanların %40’ından daha az bir oranı içme suyunun sağlıklı olduğuna inandığı ortaya çıktı.

Flint kentinde yaşayan insanlar içme suyu krizini korkunç bir kabusa benzetti ve bunun sebebini de 2014 yılında dönem yetkililerinin mali tasarrufu şeklinde açıkladı.

Flint kentinde içme suyu krizi Ekim ayında ve  yapılan araştırmalar kentte yaşayan çocukların vücudunda büyük oranda kurşun bulunduğunu ortaya koymasından sonra patlak verdi. Mishigan eyaletinin cumhuriyetçi valisi Eric Snider ise Flint kentinde olağanüstü hal durumu ilan etti ve kentte yaşanan içme suyu krizini büyük bir facia niteledi.

Flint kentinde içme suyu krizini belgeleme çalışmasında önemli rol ifa eden Virjinia eyalet üniversitesi su meseleleri uzmanı Mark Edwards ise Flint kentinde içme suyu kaynaklarında kurşun ve Lejonla bakterisi gibi sorunların en çok toplumun yoksul kesimini etkilediğini belirtti.

Amerikalıların yarısından fazlası, Mishigan eyaletinin Flint kentinde içme suyunda bulunan kurşunun aslında Amerika genelinde yaygın olan bir sorunun göstergesi olduğuna inanıyor. Virjinia eyaletinde yaşayan 28 yaşındaki Elbest Jean, Amerika’nın su ve kanalizasyon şebekesinde sadece Flint’in kirletici maddelere bulaşmış olabileceği imkansız olduğunu belirtiyor.

Newyork’un Brocklin bölgesinde yaşayan ve sadece pette mineral suyu tüketen 46 yaşındaki joseph Janson da her zaman musluktan akan içme suyunun temiz olmadığını tahmin ettiğini, Flint macerası bu tahmini doğru olduğunu ortaya koyduğunu kaydediyor.

100 bin nüfusu olan Flint kenti yetkilileri giderlerde tasarruf etmek amacıyla kentin içme suyunu, Huran göletinden yeni boru hattı çekilinceye dek 18 ay boyunca Flint ırmağından temin etti. Buna karşın kurşuna bulaşan kirli su kentin eski borularından akmaya devam ediyor ve kentin önde gelen yetkilileri de bu soruna çare bulamıyor.

İnsanların sağlık alanında en temel haklarından biri, sağlıklı içme suyu kaynaklarına ulaşabilmektir. Yani her insan kişisel ve ev yaşamında yeteri kadar sağlıklı suya ulaşabilmesi gerekir ve bu bağlamda hiç bir ayrımcılık yapılamayacağı gibi sağlıklı su ile ilgili bilgilerin tüm insanlarla paylaşılması gerekir.

Sağlıklı içme suyu uluslararası iktisadi, sosyal ve kültürel misakın 11. Maddesinin 1. Ve 12. Fıkralarına göre insani keramet, yaşam ve sağlığın hizmetinde olması gerekir. Yine sosyal kalkınma konferansının yayımladığı bildirgenin altıncı yükümlülük maddesine göre devletler kamu sağlığı ve temel hizmetlerinden tüm vatandaşların hiç bir ayrımcılığa maruz kalmaksızın yararlanmasını güvence altına almakla yükümlüdür. Devletler ayrıca sosyal adalet ve eşitlik temelinde tüm vatandaşlara sağlık amacıyla belirlenen milli strateji hedefine ilk sağlık hizmetleri bildirgesinin doğrultusunda ulaşmak için ülkenin ihtiyaç duyduğu programı hazırlamalı ve bu programı günün şartlarına göre güncelleştirmeli ve sağlıklı içme suyu gibi hizmetleri de hiç bir ayrım yapmaksızın sunmayı güvence altına almaya çalışmalıdır.

BM genel kurulunun Ağustos 2010 tarihli sağlıklı içme suyu ve kanalizasyon hakkı başlıklı 64/292 sayılı kararnamesinde sağlıklı içme suyu ve uygun kanalizasyon sistemi insanların en temel haklarından biri olarak belirtiliyor. Bu kararnameye göre, sağlıklı içme suyu ve ayrıca kanalizasyon sisteme insan haklarından biridir ve yaşam hakkından yararlanmak için zaruri sayılır.

Kararname sağlıklı içme suyu ve kanalizasyon sisteminden yararlanmanın önemi tüm insan haklarının gerçekleşmesinde temel etken olarak tanımlıyor ve devletlerin, evrensel ve birbirinden ayrılmaz olan tüm insan haklarını geliştirmek ve desteklemekten sorumlu olduklarını vurguluyor.

Kararname ayrıca sağlıklı içme suyu ve kanalizasyon sisteminden yararlanma hakkını her insanın yaşam ve tüm insan haklarından yararlanması için önemli bir zaruret olarak tanıyor ve tüm devletlerden ve uluslararası kurum ve kuruluşlardan gerekli desteği ve işbirliğini yaparak ve gerekli mali kaynakları temin etmek ve kapasiteleri geliştirmek ve gerekli teknolojileri gelişmekte olan ülkelere transfer etmek için çaba harcamalarını istiyor. Kararname, böylece sağlıklı içme suyu ve kanalizasyon sistemine kavuşmanın tüm insanlar için mümkün olacağını vurguluyor.

İnsanların sağlıklı içme suyu hakkı tartışılmaz bir haktır. Her insan özel ve ailevi yaşamında sağlıklı sudan yeteri kadar yararlanabilmelidir. Her insan içme suyu yetersizliği yüzünden ölümlerin önlenmesi ve yine sağlıksız su yüzünden oluşan hastalıklardan korunabilmesi için sağlıklı su kaynaklarından yararlanabilmelidir.

Yine dünya su gününde tüm devletlerin bu konuya büyük özen göstermeleri gerekir. Amerika devleti de uluslararası konvansiyonlarda üstlendiği yükümlülükleri gereği kendi vatandaşlarının bu sorununu bir an önce çözmeye başlaması gerekir, çünkü sağlıksız içme suyu Amerikalı vatandaşların sağlıktan yararlanma hakkını olumsuz etkileyerek telafisi mümkün olmayan hasarlara yol açacağı kesindir.015