Suud rejimi'nin ABD seçimlerine yaklaşımı - 1
Amerika Başkanı Obama’dan pek memnun olmayan Suud rejimi, cumhuriyetçilerin kesin adayı Donald Trump’ın da onların yarıda kesilen hayallerini ve politikalarını tamamlayamayacağına inanıyor.
Ancak buna karşın ve demokratlara yönelik olumsuz bakışlarına rağmen Hillary Clinton’u beyaz sarayda görmeyi tercih ettikleri anlaşılıyor.
Beyaz saray cari yılın başlarında Başkan Obama’nın Arabistan’ı ziyaret edeceğini ve Riyad’da bu ülkenin üst düzey yetkilileri ile görüşeceğini açıklamıştı. Nitekim Obama geçen Nisan ayında bu ziyaretini gerçekleştirdi ve Suud yetkilileri ile görüştü. Peki ama, acaba Suud rejimi elebaşıları bu ziyaretten beklediklerini elde edebildi mi? Obama Arabistan açısından nasıl bir başkandı?
Aslında Amerika Başkanı Obama’nın Arabistan ziyareti beklenmedik bir karar değildi. Bu yüzden Suud yetkilileri de Amerika başkanının Arabistan ziyaretinden pek de mutlu olduklarını göstermemeleri gerekirdi, çünkü Başkan Obama geçen yılın Mayıs ayında FKİK üyeleri ile Camp David’de görüşmesinde bu ziyareti yapacağını Suud yetkililere bildirmişti.
Öte yandan Camp David zirvesine katılan Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar ve Arabistan temsilcileri Obama’nın bu ziyaretinden haberdar olunca ortak bir bildiri yayımlayarak beyaz sarayın onlara Fars körfezinde güvenliğin temin edilmesi konusunda güvence verdiğini ısrarla vurgulamaya çalıştı.
Ancak ne var ki herkes, Amerika Başkanı Obama’nın Arabistan krallığına bu ziyareti Amerika Başkanı sıfatıyla son ziyareti olacağını çok iyi biliyordu. Bir başka ifade ile Obama’nın bu ziyarette Suud yetkililerine vereceği her türlü sözü sadece sözde kalacaktı ve Amerika için hiç bir yükümlülük veya elzem getiremeyeceği kesindi. Bu yüzden bu ziyaret Riyad’ın beklentisinin aksine çok hassas bir zamanda gerçekleşti.
Gerçi Obama bu ziyareti sırasında Arabistan’da bazı konuları gündeme getirdi, ama Obama’nın sözlerine paralel olarak Amerika’da başkanlık adayları da Arabistan ve Fars körfezinde yer alan Arap emirlikler ve özellikle Arabistan’ın güvenliği konusunda bazı açıklamalarda bulundu ve bundan böyle Amerikalı yetkililerin Fars körfezinin güvenliği konusunda üstleneceği yükümlülükleri büyük bir titizlikle inceleyeceklerini söyledi.
Jeffery Goldberg, Atlantic gazetesinde yayımladığı yazısında Suud rejiminin önde gelen yetkililerinin beklentilerinin aksine ve Obama’nın Riyad yetkilileri ile görüşmesinin ardından Amerika başkanının Suud rejimine yönelik eleştirilerini ön plana çıkardı ve Obama’nın bu ziyareti sırasında Suud krallığının iç ve dış politikalarına yönelttiği eleştirileri anlattı. Goldberg bu eleştirileri yazısında üzerine vurgu yaparak gündeme getirdi ve en son şu soruyu gündeme getirdi: Acaba Arabistan hala Amerika ile dostluğu düşünebilir mi?
Bu yazı o kadar sert ve netti ki sosyal paylaşım sitelerinde Suud rejiminin ciddi tepkilerine yol açtı.
Jeffery Goldberg’in makalesine en sert tepki Suud prensi Türki Faysal’dan geldi. Türki Faysal pek de uzak sayılmayan bir geçmişte Arabistan istihbarat şefiydi ve bu görevi yaklaşık 30 yılı aşkın bir süre sürdürdü. Türki Faysal ayrıca bir süre Arabistan’ın Amerika ve İngiltere’de büyükelçisi olarak görev yaptı. Suud prensi Faysal Amerika Başkanı Obama’nın Arabistan’ın adını Amerika’ya asılan ülkelerin arasında telaffüz etmesini sert bir şekilde eleştirdi.
Amerika Başkanı Obama Arabistan ziyareti sırasında Suud rejimini Washington’un tekfirci IŞİD terör örgütü ile mücadelesinde yeteri kadar desteklemediği için dolaylı bir şekilde eleştirdi. Obama ayrıca riyad yönetimi Vahabi ideolojlisinin propagandasını yapan dini eğitim kurumlarını ve radikal örgütlerin dünya genelinde yayılmasını desteklemesini de eleştirdi. Suud elebaşıları ise bu eleştiriye gösterdikleri tepkide Batılı ülkeleri Riyad’ın bu yönde sarf ettiği çabaları görmezden gelmekle suçladı ve Arabistan şimdiye kadar bu ülkede yüzlerce radikal unsuru ve teröristi yakaladığını ileri sürdü.
Aslında tüm bu anlatılanlar, Suud rejimi hatta Amerika’nın demokrat Başkanı Obama döneminde bile Washington’un gözünde itibarını kaybettiğini unutmaması gerektiğinin altını çizmek için anlattık, öyle ki Amerika’nın başkanlık seçimlerinde cumhuriyetçi aday kazandığı takdirde demokratların Arabistan’ın politikalarına karşı daha mantıklı bir tutum sergileyebileceklerini ileri süremeyecekleri açıkça ortadadır.
Genel bir değerlendirmede, Amerika’da her iki durumda sadece Suud rejimi Obama’nın yerine kimin geçeceğini takip etmiyor ve dünyanın bir çok ülkesinde Suud elebaşılarından başka bir çok devlet adamının Amerikalı zengin işadamı Donald Trump’ın cumhuriyetçi parti tarafından beyaz saraya girmek üzere nihai aday olarak açıklanmasından şok geçirdiği belirtilmesi gerekiyor.
Geçmişte Suud hanedanı arasında Amerika’da cumhuriyetçi devlet adamları demokrat devlet adamlarına kıyasla daha fazla Suud krallarının politikalarına destek verdiği yönünde bir kanaat hakimde. Ancak şimdi görünen o ki Suud rejimi Donald Trump’ın adı gündeme gelince bu düşünceyi unutmaları gerekiyor.
Amerika’da başkanlık seçimlerinde cumhuriyetçi parti tarafından açıklanan nihai aday Donald Trump’un İslam ve müslümanlarla ilgili sözleri ve tutumunun ardından artık herkes Trump’un bu konuya bir sorun gibi yaklaştığını ve müslüman göçmenlere karşı bir dizi yaptırım ve kısıtlama uygulayarak kendince Amerika’yı bu sorundan kurtarmayı amaçladığını düşünüyor.
Şimdi Arabistan krallığında büyük medya organları Donald Trump’tan kaygı ve korkuyu neden olan bir şahsiyet şeklinde söz ediyor. Arabistan medyası aynı zamanda Trump’ın Amerikan toplumunun küçük bir bölümünü temsil ettiğini vurgulamaya çalışıyor.
Gerçi Riyad’da bazı Suud yetkililer Donald Trump’ın başkanlık seçimlerinden önce Amerikan toplumunun diğer kesimlerini desteğini kazanmak amacıyla radikal tutumunu yumuşatacağını savunuyor, fakat çok Suud politikacı ve yetkili, Trump’ın politikalarını tamamen Arabistan karşıtı olarak değerlendiriyor. Çünkü Trump, Suud rejimi Vahabi ideolojisi ile propagandasını yaptığı İslam’ı tüm dünyaya yaymaya çalıştığını v bu süreçte dünyanın bir çok yerinde radikal İslamcı örgütlerin türemesine sebebiyet verdiğine inanıyor.
Gerçekte Donald Trump’ın Arabistan ile anlaşmazlığı medyada üzerinde durulanlardan daha köklü olduğu anlaşılıyor. Gerçi Arabistan medyası Donald Trump’ı Amerika’nın gerçek yüzünün simgesi olarak tanıtmaya çalışıyor, fakat Arabistan medyasının en büyük organlarından birinin sahibi ünlü Suud milyardır Velid bin Tallal’dır. Suud prensi Tallal geçmişte bir çok kez Donald Trump’la ticari ve mali rekabeti olan biridir. Nitekim Trump sosyal paylaşım sitelerinde de bir yerde kendisi ile Suud hanedanının bu prensi arasındaki husumete doğrudan işaret etti. Bu yüzden şimdi Arabistan’ın kraliyet düzeninde nüfuz sahibi olan bazı genç prenslerin iki taraf arasındaki derin ihtilafı ortadan kaldırmak için prens velid bin Tallal’ı feda etmeyi düşünüyor.
Gerçi Arabistan’da hiç bir resmi veya gayri resmi kurum Donald Trump’ın Suud camiasında sempatisi ve muhtemel zaferi hakkında ne düşünüldüğü konusunda hatta bir anket yapmaya bile cesaret edemedi, fakat dışarıdan bakabilen herhangi bir gözlemcinin Suud medyasında çıkan başlıklara ve sosyal paylaşım sitelerine yansıyan yüz binlerce Suud vatandaşının görüşlerine bakarak gerçeği öğrenebilir. Tarafsız bir gözlemci Suud camiası Trump’ın beyaz saraya girmesine asla sıcak bakmadığını hemen anlayacaktır. Bu yüzden Arabistan medyası bugüne kadar sürekli Trump’ın seçim kampanyaları sırasında karşılaştığı sıkıntıları ve gerginlikleri ve taraftarları ile karşı tarafın taraftarları arasındaki muhtemel çatışmaları abartarak yansıtmaya çalıştı.
Aslında Suud rejiminin Trump’tan korkmasının en büyük sebebi, Trump’ın Suud krallığına karşı politikalarının net ve şeffaf olmamasıdır. Görünen o ki Trump şimdilik Riyad’a yönelik genel politikası hakkında açıkça konuşmak istemiyor veya belki de bu konuda hala bazı kuşkuları bulunuyor. bu durum ise Suud rejiminin hatta en üst düzey yetkililerinin Trump’ın zafer kazanması durumunda Washington’un Riyad’a karşı nasıl bir politika izleyeceğini kestirememelerine yol açıyor.
Bundan başka, Trump dış politikası için bazı danışmanları seçmiş ki bu danışmanlardan biri de Velid Fares’tir. Fares, Amerika ile Arabistan arasında samimi ilişkilere pek de sıcak yaklaşmayan biridir.015