Ağustos 11, 2016 16:15 Europe/Istanbul

Bültenimizi ilkin Filistin gelişmeleri ve bu gelişmelerin siyonist rejim İsrail’in Filistin milletine yönelik baskıcı tutumunu şiddetlenmesinden etkilenmesi ve yine eli kanlı rejimin Filistinli çocukları cinayetlerinin hedefi seçmesi ile açıyoruz ve ardından Bahreyn, Irak ve Yemen gelişmelerini gözden geçiriyoruz.

Bebek katili rejim İsrail’in küstahlıklarının devamında Tel aviv Filistinli çocuklara karşı baskıcı ve cinayet eksenli tutumunu yasallaştırmaya ve Filistinli çocukları hapse atmayı yasallaştırmaya çalıştığı bildirildi.

Bu çerçevede siyonist rejim parlamentosu mazlum Filistin milletine yönelik cinayetlerinin devamında, 14 yaşın altındaki Filistinli çocukların hapse atılmasını yasallaştıran yasa taslağını onayladı.

Katil rejim İsrail bu yasaya Filistinli çocukların siyonist askerlere saldırılarını bahene etti.

Öte yandan Tel aviv’in Filistinli çocukları bastırmak için attığı bu adım, kamuoyunu derinden kaygılandırmaya başladığı gözleniyor. Bu bağlamda Filistin’in BM temsilciliği üyesi Nadiye Reşid, Filistinli çocukların siyonist rejimin katliam ve suikast girişimlerinin hedefi haline getirildiği konusunda uyarıda bulundu. Reşid, geçen Ekim ayında başlayan Kudüs intifadası sırasında şimdiye kadar 40 Filistinli çocuk şehit edildiğini, bu çocukların bazıları sokaklarda ve illegal bir şekilde infaz edilerek şehit edildiğini belirtti.

Filistinli esirlerin durumu ile ilgilenen heyet de yayımladığı bir raporda 2016 yılında esir düşen Filistinlilerin sayısını açıkladı. Söz konusu heyet raporunda 2016 yılının ilk yarısında  3445 Filistinli işgal altındaki toprakların çeşitli bölgelerinde gözaltına alındığını belirtti. Bu arada 2016 yılının ilk yarısında Filistinlileri gözaltına alma oranı bir önceki yılın aynı dönemine oranla %50 artış kaydettiği belirtildi. Son altı ayda siyonist askerlerin esir aldığı Filistinli çocuk sayısı ise 712 olarak açıklandı.

Bir süre önce BM insan hakları yüksek komiserliği de korsan İsrail zindanlarının raporlarına istinaden, bu zindanlarda Filistinli esir çocuk sayısının facia boyutunda artış kaydettiğini ve şimdiye kadar 440 Filistinli çocuk bu zindanlarda tutsak edildiğini, Filistinli çocuk esirlerin arasında 10 yaşın altında 12 kız çocuğu da bulunduğunu belirtti.

Gerçekte katil rejim İsrail beşeriyet karşıtı tutumu ve Filistinli çocuklara yönelik şiddet uygulaması, işkence ve darp olayları ile hiç bir uluslararası veya insani yasaya bağlı olmadığını ortaya koyan bir rejimdir. Filistin toprakların 1940’lı yılardan işgal edildiği tarihten bu yana, Filistinli çocukları ırkçı ve soykırımcı rejim İsrail’in savaş suçlarının en büyük kurbanı olmuştur.

Şimdi Bahreyn’e geçiyoruz.

Geçen hafta Bahreyn’de binlerce vatandaş, Halife rejiminin başken Maname’nin batısında yer alan Daraz kentinde Cuma namazının kılınmasını engellemesini protesto etti. Bahreyn 14 Şubat gençlik hareketi Bahreyn halkını Halife rejimine karşı geniş çaplı protesto eylemleri düzenlemeye çağırmıştı.

Bahreyn 2011 yılından beri Halife rejimi karşıtı barışçıl protesto eylemlerine sahne oluyor. Bahreyn halkı özgürlük, demokrasi, adalet, ve halkçı bir yönetimin seçilerek işbaşına gelmesini ve ayrımcılıklara son verilmesini talep ediyor, ancak Halife rejimi bu halkı taleplere şiddet ve baskı ile karşılık veriyor.

Öte yandan Bahreyn 14 Şubat gençlik hareketi Halife rejiminin Bahreynli inkılapçıları ve alimleri sorgulamak üzere çağırmasını kınadı ve bu hareketin Halife rejiminin ırkçı ve dini ayrımcılığını ve zalimane politikalarını ve şii müslümanlara karşı cinayetlerini sürdürmek istediğini ortaya koyduğunu belirtti.

Halife rejimi güvenlik güçleri geçen perşemde günü Bahreynli şii alim şeyh Muhammed Cevad Şahabi’yi başkentin batısında, Daraz kentinde gözaltına aldı.

Halife rejimi bundan başka da iki şii seçkin alim olan şeyh Ali Hamidan ve şeyh Ali Cefiri’yi tutuklayarak mahkemeye sevk etti.

Bahreyn savcılığı bundan bir kaç gün önce de Bahreyn İslamî ulema konseyi Başkanı Macid Meşal’i illegal eylem düzenlemek suçlamasıyla hapse mahkum etmişti. Bahreyn’de büyük şii alim şeyh İsa Kasım’ın vatandaşlıktan çıkarılmasının ardından bu ülkede yeni itiraz dalgaları yükselmeye başladı ve Halife rejimi de doğal olarak protestocuları bastırma ve sindirme politikasını şiddetlendirdi.

Bahreyn gelişmeleri son aylarda bu ülkede halkın itiraz sesleri daha da yükselmeye başladığını gösteriyor. Gerçekte Suud rejiminin baskıcı ordusunun desteğini arkasına alan zalim ve despot Halife rejimi Bahreyn halkının barışçıl protesto eylemlerine karşı orantısız güç kullanmasına karşın bahreyh halkının haklı kıyamını bastıramadı ve bu kıyamın alevleri her geçen gün daha yükseliyor.

Bahreyn halkı içişleri bakanlığının her türlü protesto eylemini ve itiraz hareketini yasaklayan genelgesini hiçe sayarak ülkenin çeşitli bölgelerinde Halife rejimine karşı düzenledikleri eylemlerle itirazlarını duyuruyor.

Bahreyn halkı ülkelerinde özgürlük, demokrasi, adalet, ve halkçı bir yönetimin seçilerek işbaşına gelmesini ve ayrımcılıklara son verilmesini talep ediyor, ancak Halife rejimi bu halkı taleplere şiddet ve baskı ile karşılık veriyor ve her türlü eylemi ve siyasi teşekkülü yasak ilan ediyor.

Böyle bir atmosferde Halife rejiminin parlamentosu da bir kaç ay önce din adamlarının siyasi teşekküllere üye olmalarını yasaklayan kanunu onayladı. Halife rejiminin parlamentosu Bahreyn’de dini özgürlükleri bastırma politikasının devamında bir süre önce bir yasal düzenlemeyi onaylayarak alimlerin ve hatiplerin ve meddahların dini teşekküllerde üyeliğini yasak ilan etti ve kanun çıkarıldıktan sonra ülke genelinde ulema ve hatiplerin tutuklanma süreci şiddet kazandı.

Geçen hafta Irak gelişmeleri bu ülkenin hükümeti ile parlamentosu arasında yaşanan siyasi sürtüşmelerin ve bazı Iraklı yetkililerin mali ve bürokrasi alanlarında yolsuzlukları ve yine Irak halkının Musul’u kurtarma operasyonuna halk güçlerinin katılma zaruretine vurgu yapmaları ve ayrıca Irak ordusunun tekfirci IŞİD terör örgütü ile mücadeleye devam etmesini talep etmesinin etkisi altında kaldı.

Bu şartlarda Irak Başbakanı Haydar İbadi ise savunma Bakanı Halid Ubeydi hakkında verilen gensoruya karşı çıkdı. Başbakan İbadi, savunma Bakanı Ubeydi hakkında verilen gensoruyu görüşmek üzere mecliste düzenlenen ilk orutuma gösterdiği tepkide kabinede bulunan bakanlar hakkında mevcut şartlarda gensoru verilmesine karşı çıktı.

Başbakan İbadi asıl yolsuzluklara karışan zümrenin savunma Bakanı hakkında gensoruyu gündeme getirdiklerini belirterek bir kaç sebepten ötürü mevcut şartlarda bakanların hakkında gensoru verilmesine karşı olduğunu belirterek bu sebeplerin en önemlisi Irak ordusunun tekfirci IŞİD terör örgütü ile mücadele içinde olmasından ibaret olduğunu kaydetti.

Irak Başbakanı İbadi, savunma Bakanı Ubeydi hakkındaki gensoruyu siyasi amaçlı niteledi ve fasık tarafların gensoruyu gündeme getirerek etnikçilik yapmaya çalıştıklarını vurguladı.

Öte yandan Irak İslamî yüksek meclisi Başkanı Ammar Hekim de bazı siyasi grupların savunma Bakanı Ubeydi hakkında gensoru vermelerini eleştirdi. Cuma günü bir konuşma yapan İslamî yüksek meclisi Başkanı Ammar Hekim, savunma Bakanı Halid Ubeydi’nin Irak’ın içinde bulunduğu şimdiki şartlarda gensoru ile yıpratılması asla kabul edilemez olduğunu belirterek Irak ordusu tekfirci terörle büyük bir savaş içinde olduğunu vurguladı.

Hekim, savunma Bakanı Ubeyni hakkındaki gensoru üzerinde, Irak ordusu bir çok cephete tekfirci terörle savaştığı bir sırada ısrar edilmesi Irak’ın öncelikleri ve milli çıkarları doğru idrak edilemediğinin işareti olduğunu ifade etti.

Geçen Pazartesi günü Iraklı bazı parlamenterlerin sorularına cevap vermek üzere parlamentoya gelen savunma Bakanı Halid Ubeydi, meclis Başkanı Selim Ceburi ve diğer bazı milletvekillerini Irak’ın silah alımı ile ilgili anlaşmalarına mali fesat karıştırmakla suçladı. Savunma Bakanı Halid Ubeydi’nin meclis Başkanı ve bazı yetkilileri mali fesatla suçlamasının ardından Irak yargı kurumu meclis Başkanı ve söz konusu suçlanan kişilere yurtdışına çıkış yasağı getirdi.

Öte yandan Irak yargı yüksek konseyi geçen Perşembe günü savunma Bakanı Halid Ubeydi’nin geçen Pazartesi günü meclisin oturumunda bazı yetkilileri suçlamasıyla ilgili delil ve belgeleri teslim aldıktan sonra Irak meclis Başkanı Cubeyri ve altı yetkili hakkında yurtdışına çıkış yasağı kararı aldığını açıkladı. Böylece Ceburi ve söz konusu altı yetkili yurtdışına seyahatleri yasaklanmış oldu.

Irak savunma Bakanı Ubeydi, siyasi gruplarca farklı şekillerde karşılanan meclisteki konuşmasında meclis Başkanı ve bazı yetkililere mali fesat ve yolsuzluk sayılan suçlamaları yöneltti.

Savunma Bakanı Ubeydi ayrıca Irak’ın tümünü tekfirci IŞİD terör örgütünün işgalinden tam olarak kurtarıncıya dek anti terör mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.

Konu ile ilgili bir bildiri yayımlayan Bakan Ubeydi, tekfirci IŞİD terör örgütüne karşı operasyonlar devam edeceğini ve Irak toprakları yıl sonuna kadar IŞİD’in pençesinden tamamen kurtarılacağını kaydetti.

Bildiride, IŞİD’e karşı yürütülen operasyonlardan duyulan memnuniyet dile getirilerek Irak ordusu ve halk güçleri Irak topraklarını IŞİD’in işgalinten kurtarmaya devam ettikleri ifade edildi.

Geçen hafta Suud rejimi Yemen’ey önelik cinayetlerini şiddetlendirdi ve hava akınlarını sürdürdü. Öte yandan Arabistan’ın desteklediği ve Riyad heyeti adıyla anılan tarafın sabotajları sonucu Yemenli grupların arasında barış müzakereleri tekrar askıya alındı.

Geçen hafta Arabistan’ın Yemen’de sivil yerleşim merkezlerine düzenlediği hava akınlarında en az on sivil hayatını kaybetti. Suud rejimine bağlı savaş uçakları geçen Cuma günü Saade eyaletinde bir aracı hedef aldı ve yine Sana’nın Mucavehe bölgesinde bir evi bombardıman etti. Bu saldırılarda en az on sivil hayatını kaybetti ve onlarca sivil de yaralandı

Bu arada BM Yemen özel temsilcisi İsmail Veled Şeyh Ahmet, Yemen krizinin çözümü için başlatılan barış müzakereleri askıya alındığını açıkladı. Perşembe günü bu açıklamayı yapan BM Yemen özel temsilcisi İsmail Veled Şeyh Ahmet. Yemen’in istifa eden kaçak Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’yi temsil eden ve Riyad heyeti adı ile anılan heyetle Yemen milli heyeti arasındaki müzakerelerin askıya alındığı haberi Cumartesi günü resmen açıklanacağını belirtti.

BM Yemen özel temsilcisi İsmail Veled Şeyh Ahmet müzakerelerin yeniden ne zaman veya nerede başlayacağını açıklamaksızın, yeni tur müzakerelere Kuveyt bir kez daha ev sahipliği yapabileceğini kaydetti.

Kuveyt yönetimi 21 Nisan 2016’dan beri Yemenli grupların arasında barış müzakerelerine ev sahipliği yapıyor. Ancak Yemen milli heyeti ile Riyad kuklası heyetin arasındaki müzakereler Suud rejiminin müdahaleleri sonucu şimdiye kadar hiç bir somut sonuca ulaşamadı.

Kuveyt’te devam eden Yemen müzakerelerinin asıl amacı Yemen’de milli vahdet hükümetinin kurulması üzerinde mutabakat sağlamaktır, fakat Riyad heyeti böyle bir hükümetin kurulmasına şiddetle karşı çıkıyor.

Öte yandan Yemen halkı çeşitli kentlerde düzenlediği yürüyüşlerle, Ensarullah hareketi ile Yemen milli kongresinin Yemen’de siyasi başkanlık konseyi üzerinde uzlaşmalarını olumlu karşıladı.

Geçen Perşembe günü başkent Sana’da toplanan Yemen halkı ve yine bu ülkenin diğer bazı kentlerinde bir araya gelen halk, Ensarullah hareketi ile Yemen milli kongresinin Yemen’de siyasi başkanlık konseyi üzerinde uzlaşmalarını olumlu karşıladıklarını ilan ederek bu karara destek verdi.

Yemen halkı bu anlaşmanın ülkede iç direnişi de güçlendireceğini vurguladı. Yemen halkı ayrıca Yemen ordusu ve halk güçlerinin saldırgan Suud ordusu ile savaşa devam etmesini istedi.

Yemen halkı Taaz kentinde de bir oturum düzenleyerek Yemenli milli grupların uzlaşmasını olumlu karşıladıklarını ilan etti.

Kuveyt’te Yemen barış müzakerelerine katılan Yemen milli heyeti de Yemen krizinin siyasi çözümüne vurgu yaptı. Ensarullah hareketi ve Yemen milli kongresinin temsilcilerinden oluşan Yemen milli heyeti, Kuveyt’te düzenlenen Yemen barış müzakerelerini destekleyen 18 ülkenin büyükelçileri ile görüşmesinde Yemen’e dayatılan zalimane savaş ve kuşatmanın üzerinden bir buçuk yıl geçtiği bir sırada Yemen milleti geniş kapsamlı olmayan hiç bir çözüm yolunu kabul etmeyeceğini vurguladı. Yemen milli heyeti, bunun için düşman hava akınlarına ve kuşatmaya son vermesi ve milli katılıma evet demesi gerektiğinin altını çizdi.