Ekim 01, 2016 12:05 Europe/Istanbul

Yemen’in siyaset arenasında son günlerde yaşanan en önemli gelişme, başkent Sana’da milyonlarca Yemenli vatandaşın yeni siyasi yüksek konseyin kurulmasını ve atılan yeni siyasi adımları ve Yemen parlamentosunun yeniden faaliyet geçmesini ve ayrıca mütecaviz Suud ordusu ve işbirlikçilerine karşı verilen mücadeleyi desteklemek amacıyla eylem yapmasıydı.

Suud rejimine bağlı savaş uçakları Yemen halkını panikletmek ve milyonluk eyleme katılımını engellemek için protestocuları hedef aldı ve bazılarını şehit etti veya yaraladı. Ancak buna rağmen Yemen halkı Suud rejiminin bu cinayetine karşın milyonluk eylemini düzenledi. Suud medyası da düzenlenen eylemin geniş boyutlarını itiraf ettiği halde kalabalığın öğrencilerden ve devlet memurlarından ve Sana’daki siyasi grupların mensuplarından oluştuğunu ve hepsi de tehdit edilerek ve zorla Sana’nın Sabeyn meydanında toplandığını iddia etti.

Yemen savaşının bir kez daha gün ışığına çıkardığı bir gerçek de, insan haklarını savunduklarını iddia edenlerin nifak ve sahtekarlığı ve ileri sürdükleri ve feleğin kulağını sağır ettiği sözlerinin tamamen yalan olduğundan ibaretti. Çünkü Amerika ve diğer Batılı ülkeler Yemen’de özellikle okulların ve hastanelerin bombardımanlarında ölen masum çocukların ve sivillerin katliamına karşı ses çıkarmak bir yana hatta Suud rejimini Yemen’de savaş suçu işlemekle suçlamaktan bile kaçındı. Bu zümre hatta BM’ye Suud rejiminin adını çocuk haklarını ihlal eden rejimlerin listesine aldığı için baskı uygulayarak bu rejimin adını söz konusu listeden çıkarttı.

Yemen savaşı bir kez daha başta BM ve güvenlik konseyi ve uluslararası güvenliği ve insan haklarını savunduklarını iddia eden uluslararası kurum ve kuruluşların çifte standart tutumlarını ortaya koydu.

Aslında Batılı devletlerin Suud rejimine milyarlarca dolar değerinde en gelişmiş ve en ölümcül silahlarını sattığını duyduktan sonra bu zümrenin Suud rejiminin cinayetlerine göz yummalarına şaşmamakm gmerekir, çünkü başta ABD olmak üzere Batı için önemli olan tek şey Arabistan gibi cani rejimlere silah ve askeri teçhizat satmak ve bu yoldan daha fazla kanlı kazanç sağlamaktır. Nitekim insan hakları, özgürlük ve demokrasi havariliği de sırf bu zümrenin bölgedeki kukla rejimlerine ve bölge geneline yönelik politikalarını örtbas etmek ve Amerika’nın sultacılığına karşı çıkan bağımsız devletlere daha fazla baskı uygulamak imçin ileri sürülen sözlerdir.

Öte yandan Suud rejimi bir yıldır Sana’yı fethetmeden söz ettiği halde şimdi Yemen ordusu ve halk güçlerinin Arabistan’ın Necran bölgesine bakan yükseklikleri fethettiğine şahit oluyoruz. Nitekim bu fiyaskoyu örtbas etmek için apar topar Cidde’ye gelen Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry’nin sözleri de dinlemeye değerdir.

İranlı uzman Vahid Samedi Yemen gelişmelerini ve Kerry’nin Arabistan’a yaptığı ziyaretini ele aldığı yazısında şu ifadelere yer verdi:

Yemen gelişmelerini ve ilgili haberleri ne kadar takip ediyorsunuz, bilemiyorum, ama son günlerde Yemen arenasında yaşanan en önemli gelişme Arabistan’ın Ciddi liman kentinde kurulan Amerika, İngiltere, Arabistan ve BAE dörtlü komitesiydi. Dörtlü komitenin oturumu FKİK’e üye altı ülkenin Dışişleri Bakanlarının huzurunda düzenlendi. Suud medyası Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Yemen için yeni bir plan hazırladığını ve oturumun sonunda üzerinde mutabakata varıldığını yazdı

Ortadoğu meseleleri uzman Vahid Samedi şöyle devam ediyor:

Planın içeriğine değinmeden önce hiç bir abartma yapmaksızın şunu söylemeliyim ki Arabistan bir ay içinde Yemen’i yutmayı düşünüyordu ve ilkin Ensarullah’ı silahsızlandıracağını ve ikincisi Mansur Hadi’yi yasal Cumhurbaşkanı olarak Sana’ya geri getireceğini ve üçüncüsü de İran’ın elini Yemen üzerinden keseceğini ilan etmişti. Arabistan 18 ay önce bu hedeflerle Yemen’e karşı havadan, denizden ve ardından karadan topyekün bir savaş başlattı. Ancak bu savaşın üzerinden 18 ay geçtiği halde Ensarullah hareketini silahsızlandırmak bir yana, Ensarullah şu anda Arabistan’ın Necran topraklarının derinliklerindedir. Riyad Yemen’in istifa eden kaçak cumhurbaşkanını Sana’ya geri getiremediği gibi talebinin tavanını düşürdü ve Mansur Hadi’yi Sana’ya değil de Yemen’in güneyinde Aden’e geri getireceğini ilan etti, ama bu hedefine de ulaşamadı ve hala kaçak cumhurbaşkanını Riyad’da ağırlıyor. Öte yandan Arabistan İran’ın Yemen’de nüfuzu olarak tabir ettiği süreci durduramadığı gibi, savaşın üzerinden bir buçuk yıl geçtiği bir sırada John Kerry Cidde’de İran’ın Yemenli direnişçilerin yanında yer aldığından söz ediyor.

Ortadoğu meseleleri uzman Vahid Samedi, acaba Arabistan kötü durumda mıdır? Sorusunu gündeme getirerek şöyle devam ediyor:

Peki, şimdi ise Arabistan bazı raporlara göre bu savaş için 100 milyar dolar harcadığı söylendiği halde, en ilkel hedeflerine bile ulaşamamıştır. Arabistan ordusu milyonlarca dolar Amerikan yapımı silahlarla donatıldığı ve Amerika, İsrail ve Fransa’nın operasyon odasından yönetildiği halde yoksul ama cesur ve mümin Yemenli savaşçıların karşısında aciz duruma düşmüştür. Arabistan aklınıza ne geldiyse yapmıştır, Yemen’de nereyi gösterirseniz gösterin, bombardıman etmiştir, sadece askeri mekanları değil, evleri, camileri, çarşıları ve hatta okulları ve hastaneleri. John Kerry Cidde zirvesinin kulisinde Adil Cubeyr’e Yemenli askerlerin kalaşnikof ve RPG roketatarları ile Arabistan’ın en yeni silahlar ve en gelişmiş tanklarla donatılan askeri üslerine saldırması utanç kaynağı olduğunu söylemiş ve tesadüfen John Kerry’ye eşlik eden askeri müsteşarlardan biri de Suud yetkililerine Abrams tanklarını yönetmek için daha becerikli kişileri seçmeleri gerektiğini, çünkü Suud askerleri bir kaç milyon dolar değerinde olan bu tankları çok rahat bir şekilde imha ettirdiğini söylemiştir.

Ortadoğu meseleleri uzman Vahid Samedi şöyle devam ediyor:

Bugün Arabistan Yemen saldırısında öyle bir noktaya geldi ki, herhangi bir krize en büyük tepkisi sadece kaygılanmak olan BM bile Arabistan’ın adını çocuk haklarını ihlal eden rejimlerin listesine aldı ve daha sonra Riyad’ın mali tehditleri yüzünden adını tekrar listeden çıkardı. BM diyor ki, bizim Arabistan’ın Amerikan, İngiliz, Suud ve siyonist patentli savaşına göz yumduğumuz doğrudur, ama Yemen’de kadınların ve çocukların katliamı ebediyen süremez. Hatta Amerikalılar bile isyan etti ve Suud baylara doğru bombardıman edin ve az başımızı ağırtın, dediler. O zaman, bilin ki Arabistan Yemen’de çok kötü bir şekilde esir olmuştur, öyle ki ne zafer kazanabiliyor veya hedeflerinden birini gerçekleştirebiliyor, ne de hiç bir kazanımı olmadan savaşı sonlandırabiliyor. Bu savaşın şimdiye kadar milyarlarca dolar bedeli olmuştur. O zaman Suud hanedanının onuru tehlikededir ve biri gelip Arabistan’ı kurtarması gerekir.

Ortadoğu meseleleri uzman Vahid Samedi yazısının devamında Kerry’nin niçin Arabistan’ı geldiğini sorduktan sonra şöyle devam ediyor:

İşte bu yüzden John Kerry kesinlikle Yemen dosyası için bölgeye geldi ve kendi tabiri ile insaflı olan bir planı beraberinde getirdi. Plan özetle şöyle:

Yemenli taraflar müzakere masasına dönmeli ve hızla milli vahdet hükümetini kurmalı ve iktidar tarafların arasında paylaşılmalı ve askeri güçler başkent Sana ve diğer kentlerden çekilmeli ve ağır silahlar, yani Yemen ordusu ve Ensarullah’ın füzeleri tarafsız üçüncü tarafa teslim edilmeli. Bu anlaşmaya göre de milli vahdet hükümeti Yemen sınırlarını korumalı ve Yemen topraklarından komşularına, yani Arabistan’a, ateş açılmasını ve tehdit edilmelerini önlemeli.

Ortadoğu meseleleri uzman Vahid Samedi şöyle devam ediyor:

Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry şöyle diyor: Bizce bu yöntem tüm taraflar için adil ve insaflı bir plandır. Arabistan Dışişleri Bakanı Adil Cubeyr de John Kerry ile Cidde’de düzenlediği basın toplantısında ve Yemen’e dayatılan savaşın üzerinden 18 ay geçtiği ve üçte birini kadınlar ve çocuklar ve yaşlı insanların oluşturduğu yedi bini aşkın Yemenli vatandaşın katledilmesinin ardından  şöyle diyor: Arap ittifakı barışçıl çözüme çok isteklidir! Yazımın esas konusuna geçmeden önce bir de şunu hatırlatmak istiyorum, John Kerry Arabistan ziyaretinin sonunda şöyle bir açıklama yaptı: Bu plan Ensarullah’a milli vahdet hükümetinin yapısına ve şiddeti ve silahı bırakmasına karşılık olarak hükümete ortaklık edeceğine güvenmesine imkan sağlayacaktır. Ancak John Kerry’nin bu sözlerine şöyle cevap vermek istiyorum: Yoksa Ensarullah hükümette yer alma veya hükümet etme gibi durumların peşinde midir ki böyle bir öneride bulunuyorsunuz? Yoksa Mansur Hadi Ensarullah’a bir kaç bakanlık vermedi mi ve Ensarullah bu paydan vaz geçip bu bakanlıkları başka Yemenli partilere devretmedi mi? Ensarullah ve müttefiklerinin tek isteği Yemen’i Suud rejiminin sultasından kurtarmaktır, Yemen’de yönetimi ele geçirmek değil.

Ortadoğu meseleleri uzman Vahid Samedi yazısının sonunda John Kerry’nin Yemen planını şöyle açıklıyor:

Birinisi, ABD, İngiltere, Arabistan ve BAE Dışişleri Bakanları John Kerry, Buris Johnson, Adil Cubeyr ve Abdullah bin Zayed’in katılımı ile dörtlü komitenin kurulması, Arap ittifakının 18 ay savaş boyunca ve Kuveyt’te bir kaç ay boyunca paralel bir şekilde sürdürülen tüm askeri ve siyasi çabaların ve gayet tabi BM Yemen özel temsilcisi ve gerçekte Arabistan’ın yardımcısı İsmail Veled Şeyh Ahmet’in hezimete uğradığının işaretiydi.

İkincisi Kerry’nin planı, Veled Şeyh’in en önemlileri Mansur Hadi cumhurbaşkanlığında yeni hükümetin kurulması ve Ensarullah ve milli kongre partisine bağlı güçlerin Sana’dan çekilmesi ve anlaşmanın Arabistan topraklarında imzalanmasından ibaret olan Arabistan’ın isteklerini Yemenlilere dayatmaya çalıştığı Kuveyt barış müzakerelerinin tamamen başarısız olduğunun işaretiydi. Yemenliler zillet içeren bu şartları kabul etmedi ve kuveyt müzakereleri sona erdi ve savaş şiddetlendi.

Ortadoğu meseleleri uzman Vahid Samedi şöyle devam ediyor:

Üçüncüsü, Kerry planında Yemenli tarafların haklarının ihya edilmesi peşinde değildir, fakat Yemenli tarafın gücü ağır bastığından mecburen taleplerini yeniden düzenlemek zorunda kaldığı anlaşılıyor. Çünkü Yemenli güçler şu anda Necran derinliklerindedir ve Arabistan’ın en büyük petrol firması Aramco tesislerini füzeleri ile vuruyor.

Dördüncüsü, yeni planı Kerry getirdi, çünkü Arabistan’ın Yemen’e savaş dayatma ahmaklığını destekleyen taraf Amerika’dır.

Beşincisi, Amerika bu planı hazırlamıştır, çünkü başta Yemenli çocuklar olmak üzere sivil kayıplardan büyük kaygı duymaktadır. Çünkü hava akınları düğün merasimlerini, hastaneleri ve okulları hedef alıyor. Çünkü sadece Obama döneminde Arabistan’a 120 milyar dolar silah satıldı ve bu durum gelecekte Amerika’nın başını hukuki açıdan ağırtabilir. Bu yüzden Amerika’dan askeri hukukçulardan oluşan bir heyet Arabistan’a gelerek buradaki mevkidaşlarına Yemen’de işlenen savaş suçlarını nasıl inkar edebileceklerini öğretmeye başlamıştır.015