Ortadoğu Gelişmeleri
Geçen hafta BM Suriye özel temsilcisi Stephan De Mistura’nın Suriye’ye beklenmedik ziyareti ve Cenevre 3 müzakerelerinin yeniden ertelendiğini açıklaması büyük yankı uyandırdı.
Bahreyn’de 14 Şubat inkılabının yıldönümü, işgal altındaki Filistin’de yerleşke inşaatının devam etmesi ve Irak gelişmeleri de geçen hafta Ortadoğu bölgesinin diğer önemli gelişmeleriydi.
Şimdi detaylar.
Geçen hafta BM Suriye özel temsilcisi Stephan De Mistura Münih güvenlik konferansının akabinde beklenmedik bir ziyaret gerçekleştirerek Suriye’nin başkenti Şam’a geldi.
De Mistura Şam’da Suriyeli üst düzey yetkililerle 25 şubat’ta yeniden başlayacağı açıklanan Suriye barış müzakerelerinin yeniden başlamasını, Suriye’de ateşkes sağlanması ve kuşatma altında bulunan bölgelere insani yardım ulaştırılması gibi başlıkları masaya yatırdı.
Uluslararası Suriye’ye destek zirvesi geçen 11 Şubat tarihinde 17 ülkenin katılımı ile Almanya’nın Münih kentinde düzenlendi. Zirvenin sonunda Suriye’de ateşkesin sağlanması ve insani yardımların ulaştırılmasına vurgu yapıldı.
Gerçekte Suriye’de yaşanan insani facia uluslararası camiayı bu ülkeye yardım ulaştırılması konusunda harekete geçirdi ve yardım konvoyları yola çıkaraak savaşzede Suriye halkının acılarına merhem olmaya çalıştı.
Bu arada yardımların Suriye’de daha fazla yardıma muhtaç olan bölgelerden başlayacağı ve ardından Suriye genelinde kuşatma altında tutulan ve ulaşılması zor olan tüm bölgelere ulaşılmaya çalışılacağı belirtildi.
Suriye yönetimi ise Cenevre müzakerelerinde ancak terörist olmayan ve bağımsız olan grupların katılmasını istiyor ve müzakere için ilk şartın müzakerelere katılan grupların bağımsız olmasından ibaret olduğunu savunuyor.
Münih konferansı ile en çok ateşkesin sağlanması üzerinde ısrarcı olurken, Şam yönetimi ateşkes anlaşması Suriye’de Amerika ve Batı ve bölgede malum ülkelerin desteklediği terör örgütleri faaliyetlerini sürdürdükleri müddetçe hiç bir faydası olamayacağını belirtiyor.
Öte yandan Suriye Cumhurbaşkanı özel danışmanı Besine Şaban da BM Suriye özel temsilcisi De Mistura’nın insani yardımlarla uğraşmak yerine esas görevi üzerinde odaklanması gerektiğini açıkladı. BM Suriye özel temsilcisini esas görevinden sapmakla suçlayan Şaban, De Mistura insani yardımların üzerinde odaklanmak yerine esas görevi olan Suriye’de terör örgütleri ve muhalif grupları birbirinden ayırt eden listenin üzerinde odaklanması gerektiğini vurguladı.
De Mistura Suriye’de hangi örgütün terör örgütü ve hangisinin muhalif grup olduğu bağlamında bir liste hazırlaması gerekiyor ve bu listeyi hazırlarken de Şam yönetimi ile müzakere etmesi gerekiyor. Besine Şaban bu konuda yaptığı açıklamada, Şam yönetimi BM ile bir çok bölgede işbirliği yaptığını ve Suriyeli tüm vatandaşlara yardım ulaştırılması konusunda asla tereddüt etmediklerini belirtti.
Suriye krizi hakkında müzakere eden Amerika, Rusya, İran ve Arabistan gibi ülkeler geçen hafta Münih’te düzenlenen Suriye zirvesinde bu ülkede bir hafta içinde ateşkes sağlanması ve her türlü hasmane eylemin durdurulması ve ayrıca sivillere insani yardım ulaştırma sürecinin hızlandırılması konusunda anlaşmaya vardı.
Öte yandan Suriye krizinin devamında BM Suriye özel temsilcisi De Mistura, Suriye barış müzakerelerinin 25 Şubat’ta yeniden başlaması mümkün olmadığını açıkladı. De Mistura Cenevre 3 müzakerelerini geçen 3 Şubat tarihinde ertelemişti. Bu karara sebebiyet veren ise Arabistan’ın sabotajları ve Suriye’de terör örgütlerini desteklemeyi sürdürmesiydi.
Geçen hafta Bahreyn’in Avrupalı insan hakları örgütü Bahreynli protestocuların haklarının geniş çapta ihlal edilmesinden kaygı duyduklarını açıkladı. Konu ile ilgili bir bildiri yayımlayan örgüt, Bahreyn halkının 14 Şubat 2011’de gerçekleştirdiği inkılabın üzerinden 5 yıl geçtiği bir sırada halk itirazları ve protesto eylemleri bu ülkenin bir çok bölgesinde devam ettiğini belirtti.
Bahreyn geçen 12 Şubat’tan 16 Şubat’a kadar 41 bölgede 160 barışçıl protesto eylemine sahne oldu, ancak eylemlerin tümü Bahreyn güvenlik güçlerinin şiddete baş vurarak bastırılmasıyla sonuçlandı.
Bahreyn insan hakları derneği Başkanı Yusuf Rabi yaptığı açıklamada Bahreyn kıyamı Halife rejiminin tüm şiddet uygulamalarına karşın barışçıl bir şekilde devam edeceğini belirtti. Rabi, Bahreynli siyasi muhalif liderlerin hapiste yatması, Halife rejiminin nemalanabileceği bir konu olmadığını, bilakis zamanla bu tür baskıcı politikalar Maname yönetimi için büyük bir soruna dönüşeceğini belirtti. Rabi ayrıca uluslararası camiadan Bahreyn’de insan hakları ihlallerini durdurmak için Halife rejimine baskı uygulamasını istedi.
Bahreyn’de geçen 14 Şubat günü, Bahreyn halkının gerçekleştirdiği inkılabın beşinci yıldönümüydü, ancak Bahreyn inkılabının beşinci yıldönümünde Halife rejiminin tutuklamaları ve baskıları daha da arttı. Bahreynli inkılapçılar kıyamın yıldönümünde başta Milli Vefak İslamî cemiyeti genel sekreteri Şeyh Ali Salman olmak üzere tüm siyasi tutukluların serbest bırakılmasını istedi.
Bahreyn’de son beş yılda 4 bin vatandaş hapse atıldı ki bu rakam ülkenin nüfusuna oranla her yüz bin kişiden 300 kişinin hapis yattığını gösteriyor.
Geçen hafta Şimdi Barış adlı işgalcilik ve yerleşke inşaatı karşıtı hareket, 2015 yılında işgal altındaki Kudüs’te 2500 konut inşa edildiğini açıkladı. Şimbdi Barış hareketi Tel aviv’in yayılmacı politikaları ve savaş çığırtanlığına karşı çıkarken yayınladığı bildiride korsan İsrail’in Kudüs’te ara duvar inşa etme planına işaret etti.
Bu plana göre 2015 yılında inşa edilen konutların %40’ı ara duvarın doğusunda yer alıyor.
Şimdi Barış hareketi İsrail’de sol eğilimli bir STK sayılıyor. Bu hareket 1978 yılında ve Mısır’la İsrail arasında gerçekleşen ve Camp David müzakereleri olarak ün yapan sözde barış müzakereleri sırasında kuruldu. Şimdi Barış hareketi siyonist rejimde en eski barıştalep hareket sayılıyor. Bu hareket barışa karşı toprak ilkesini savunuyor.
Barışa karşı toprak ilkesi 1991 yılında Amerika’nın dönem Başkanı baba Bush tarafından gündeme getirildi. Bu önerinin amacı başta Filistinliler olmak üzere Arap dünyasını Madrid’de düzenlenen Arap – İsrail müzakerelerine çekmekti. O sıralarda baba Bush BM güvenlik konseyinin kararnamelerine göre 1967’de işgal edilen toprakların esas sahiplerine iade edilme vadinde bulundu ve bu iadenin karşılığında Filistinlilerden ve Arap dünyasından İsrail ile barış anlaşması imzalamalarını istedi.
Ancak Filistin – İsrail müzakereleri devam ettiği sıralarda korsan İsrail konut bakanlığı Filistinlilerin arsalarını ve evlerini gasp ederek onlarca siyonist yerleşke inşa etti ve ardından ara duvar inşaatı ile işgal altındaki Beytulmukaddes’in bazı bölümlerini işgal ettiği Filistin topraklarına ilhak etti. Şimdi de siyonist rejim aynı yayılmacı politikalarını ve yerleşke inşaatını aralıksız sürdürüyor.
AB ve İsrail karşıtı oluşan kampanyalar ise Filistinlilerin evsiz barksız bırakılmalarını ve yerleşke inşaatının devam etmesini boykot etmek için 2014 yılından beri eli kanlı rejimi iktisadi yaptırımlar uygulamaya başladı.
Geçen hafta siyonist yerleşkeciler dört grup şeklinde Mescid-i Aksa’nın batısındaki Dar-ul Muğarebe adlı kapısında cami avlusuna girdi. Mescid-i Aksa avlusuna giren siyonist yerleşkeciler İsrailli askerler ve polislerce korunurken, cami avlusunda dolaşmaya başladı.
Söz konusu kışkırtıcı hareketin devamında ise siyonist rejim istihbaratı ve güvenlik kurumlarından 50 ajan da Mescid-i Aksa avlusuna girdi.
Batı şeria ve Beytulmukaddes’te yaşayan Filistinliler ise beş ay önce siyonist yerleşkecilerin Kudüs ve Mescid-i Aksa’daki kutsal mekanlara yönelik saldırılarına tepki vermek üzere Kudüs intifadasını başlattı.
Bu arada İsrailli bir Bakan Kudüs intifadasının devam etmesi yüzünden İsrail’de güvenlik krizinin şiddetlenmesinden duyduğu kaygıyı dile getirdi.
Korsan İsrail iç güvenlik Bakanı Gilad Ardan bu bağlamda yaptığı açıklamada Kudüs intifadasını bastırmak ve siyonistlere karşı düzenlenen operasyonları durdurmaktan aciz olduklarını itiraf ederek, İsrail polisi ve askeri birlikleri geniş çapta Batı şeria ve işgal altındaki Kudüs’te konuşlandığını, fakat bu operasyonları durduramadıklarını belirtti.
İsrail’de Batı şeria ve Kudüs’te güvenlik krizinin ardından sivil siyonistlerden büyük bir bölümünün silahlandığını itiraf eden Ardan, İsrail ordusu Filistinli protestoculara karşı koymaktan aciz olduğunu vurguladı.
Kudüs intifadası geçen yılın Ekim ayında ve İsrail ordusunca desteklenen siyonist yerleşkecilerin Mescid-i Aksa’ya saygısızlık etmeye başlamalarının ardından başladı. bu kıyamın üzerinden yaklaşık beş ay geçtiği bir sırada intifada şehitlerinin sayısı 180’i aştı, binlerce Filistinli vatandaş da yaralandı ve çok sayıda protestocu hapse atıldı.
Geçen hafta haber kaynakları Irak’ta IŞİD’i kuşatma çemberi daha da daraldığını ve Musul’un kurtuluşu için geri sayım başladığını duyurdu. El Irakiye TV kanalı, Ninova eyaletini kurturma operasyonundan sorumlu askeri birliklerin Musul’un kurtuluş operasyonu için gereken zemini hazırladığını ve çatışma bölgesinde mahsur kalabilecek aileleri çatışma bölgesinden boşaltmak için 13 güzergah oluşturulduğunu duyurdu.
Bu arada Irak ordusu operasyon yaptığı tüm bölgelerde ilerlediği ve Ramadi kenti tamamen kurtarıldığı ve güvenlik güçleri şimdi de Musul kentini kurtarma operasyonunun komutanlığına ulaştıkları açıklandı.
Anbar eyaletinin Felluce kentinin polis amirlerinden Halid İsavi yaptığı açıklamada, askeri birliklerin Felluce’yi IŞİD teröristlerinin işgalinden kurtarmak üzere kente yaklaştıklarını belirtti.
Hali hazırda IŞİD elebaşıları, ecnebi ve Arap teröristlerin önemli bir bölümü Felluce kentinde bulunuyor. Haber kaynakları çok sayıda teröristin de Anbar’ın batısından ve Musul kentinden kaçmaya başladıklarını belirtiyor.
Öte yandan Musul kurtuluş operasyonu için geri sayım başladığı bir sırada Iraklı ehli sünnet aşiretleri gruplar halinde Irak halk güçleri Haşed-ul Şaabi’ye katılmaya başladığı belirtiliyor. Şimdiye kadar Musul bölgesinde sünni aşiretlerden 4 bin gönüllünün Haşed-ul Şaabi güçlerine katıldığı anlaşılıyor.
Öte yandan Irak’da saha gelişmelerine paralel olarak haber kaynakları Irak halkının ülkelerinde siyasi reform talebinde bulunduklarını belirtiyor. Bu konuda bir açıklama yapan Irak parlamentosundan mili ittifak kanadı üyesi Abbas Bayati, Haydar İbadi kabinesinde yer alan bakanların yarısı iki aya kadar değişeceğini belirtti.
Irak başbakanının bağlı bulunduğu siyasi kanada mensup olan Bayati, Irak başbakanının açıklayacağı değişikliklerin köklü olacağını ve önümüzdeki iki ayda bakanlar kurulunun yarısı değişeceğini ve uzman kişilerin gidenlerin yerine geçeceğini vurguladı.
Irak İslamî yüksek meclisi Başkanı Ammar Hekim de anlaşmazlıkların siyasi yollardan çözümlenmesini ve ülkede reformlar için bir yol haritası belirlenmesini istedi. Hekim, Başbakan İbadi’nin iktidara bağımsız ve teknokrat şahsiyetlerin gelmesine yönelik talebi kendisini de kapsaması gerektiğini vurguladı.
Öte yandan Irak Cumhurbaşkanı Fuat Masım da hükümetin terör örgütleri ile mücadelede ve ülkenin ekonomisini düzeltmekte sarf ettiği çabaları takdir ettiği açıklamasında ülkenin daha iyi yönetimi için hükümetin dinamik ve gelişmşi kurumlarca yönetilmesi gerektiğini kaydetti. Irak Başbakanı İbadi’nin sözünü ettiği hükümette reformları desteklediğini belirten Cumhurbaşkanı Masum, yeni kabinede bakanlıkların başına geçecek adayların şayeste, pak ve bağımsız şahsiyetlerin arasından seçilmeleri gerektiğini belirtti.
Masum ayrıca, merkezi yönetimle Kuzey Irak yerel yönetimi arasındaki ilişkilerin iyileşeceğine inandığını, çünkü iki tarafın birbirine ihtiyacı olduğunu ve aynı vatanı paylaşan ortaklar gibi olduğunu ve bu ilişkilerin tüm Iraklı vatandaşların çıkarlarını temin edeceğine inandığını vurguladı. 015