Afganistan’da IŞİD tehlikesi - 4
Geçen üç bölümde tekfirci IŞİD terör örgütünün Afganistan topraklarına nüfuz etme çabası, bu ülkede bulunan Taliban örgütü ile anlaşmazlığı ve ayrıca IŞİD’in Afganistan’daki varlığının orta Asya ve kafkasya ülkelerine yönelik güvenlik tehdidinden söz ettik. Şimdi sohbetimizin son bölümünde acaba IŞİD Afganistan’da barınabilir mi, sorusuna cevap bulmaya çalışacağız.
Geçen bölümlerde beyan edildiği üzere IŞİD tekfirci bir terör örgütüdür ve İslamî hilafet kurma iddiası ve İslam’dan irticai yorumları ve şiddete dayalı tavarları ile diğer müslümanları tekfir ediyor. Selefilik, yüzeysellik, aklın referans olduğunu reddetmek ve sırf nakil temeline dayanmak, bu ideolojinin en önemli ilkeleri sayılır.
Gerçi bundan önce de Afganistan topraklarında ortaya çıkmıştır, ama yine de IŞİD Afganistan toplumu bu örgütü kucaklayacağını zannediyor. Fakat Afganistan toplumunun gerçekleri, bu ülkenin insanları çeşitli nedenlerden ötürü IŞİD’i hayal kırıklığına uğratacağı anlaşılıyor.
Taliban örgütü, El-kaide terör örgütü ile birlikte Afganistan’da tekfirci örgütlerin arasında yer alıyor. El-kaide terör örgütü Afganistan toprakları eski sovyetler birliğinin kızıl ordusu tarafından işgale uğradıktan sonra Batı tarafından kızıl ordu işgali ile mücadele çerçevesinde şekillendi ve daha sonra da ecnebi güçlerin Afganistan topraklarına askeri müdahalesine meşruiyet kazandırdı. Taliban örgütü ise Afganistan’da mücahetler ve onların kurduğu devletle mücadele için Pakistan ve bazı Batılı ve Arap ülkelerinin müdahaleleri ile Afganistan topraklarında kuruldu.
Öte yandan bu iki örgüt kurulur kurulmaz radikal selefi unsurları cezbetmeye başladı ve her iki örgütün ortak paydası, hedeflerini ve programlarını hayata geçirmek için şiddete baş vurmalarıydı. Gerçi Taliban örgütü 2001 yılında El-kaide terör örgütü bu örgütün misafiri olduğunu ilan ederek El-kaide’nin Arabistanlı elebaşı Usame bin Ladin’i Amerika’ya teslim etmeyi reddetti, Amerika ise daha sonraları bin Ladin’i Pakistan’da düzenlediği bir operasyonda etkisiz hale getirdiğini duyurdu.
Ancak bu süreçte Afganistan toplumu hiç bir zaman Arap kökenli El-kaide terör örgütünü benimsemedi, ziyar Afganistan halkının psikolojisi kesinlikle ülkelerinde ecnebilerin varlığını kabul edecek yönde değildir, nitekim tarih boyunca da Afganistan milleti İngiltere ve sovyetler birliği gibi dünyanın en güçlü ordularını işgalci oldukları için yenerek Afganistan topraklarından atmayı başardı. Bundan başka Taliban örgütü de hiç bir zaman El-kaide terör örgütü ile birleşmedi. Bu yüzden Afganistan milletinin ecnebi karşıtlığı psikolojisi tekfirci IŞİD terör örgütünü Afganistan’da dışlayacak en önemli etkendir.
IŞİD’in Afganistan milleti tarafından benimsenmesini engelleyen ikinci etken, örgütün şii karşıtlığıdır. Afganistan halkı ister şii ister sünni, sürekli birlikte ve barış içinde yaşamıştır ve bu yüzden Taliban örgütü de hiç bir zaman Afganistan’de etnikçilik alanına girmedi. Afganistan milleti müslüman ve muhafazakar bir millettir ve tüm milli değerlerine sahip çıkan insanlar sayılır. Bunun anlamı, Afganistan halkının ortak milli gelenek ve göreneklere ve değerlere sahip olmanın yanında birbirinin ister şii ister sünni, dini inançlarına saygı duyar. Bu yüzden Afganistan’da iç savaş hiç bir zaman etnik savaşın ötesine geçememiş ve asla dini boyut kazanamamıştır. Oysa tekfirci IŞİD terör örgütü en çok etnik ve dini savaş çıkararak şom politikalarını gütmektedir. Şimdi belki Taliban örgütünden kopan ve sırf parayı düşünen bazı unsurlar Afganistan’da IŞİD terör örgütüne katılabilir, fakat örgüt bu ülkede varlığını ilan ettiği günden beri Afgan gençleri ve halkı arasında pek başarılı olamadığı anlaşılmaktadır.
Bundan başka tekfirci IŞİD terör örgütünün Irak ve Suriye’deki korkunç uygulamaları başta Peştun olmayan etnik gruplar olmak üzere Afganistan halkını derinden kaygılandıran bir konudur. Örneğin IŞİD’in Irak’ta Yezidi kadınlara karşı tutumu ve bu insanları köle olarak esir alıp köle pazarında satması ve diğer cinayetleri Afganistan’da Özbek, Türkmen, Buluci, Hazara, Nuristani ve diğer etnik azınlıkları hem kaygılandırıyor ve hem bu canilere karşı direnmedikleri takdirde kızları ve kadınlarının kaderi Irak’daki Yezidi, Türkmen ve hristiyan kadınların ve kızların kaderinden farklı olmayacağı konusunda uyarıyor.
Öte yandan Afganistan halkının geleneksel yerel kültüründe kadınların haysiyeti ve namusu gibi konularda çok özel hassasiyetler bulunuyor ve IŞİD’in Irak ve Suriye’de başlattığı nikah cihadı yaftası Afganistan milletinin sözü edilen kültürel gelenekleri ile yüzde yüz ters düşüyor, öyle ki Afganistan’da hatta IŞİD gibi düşünen en radikal örgütlerce kabul edilemeyen bir uygulama olarak algılandığı anlaşılıyor.
Öte yandan ideolojik etkenler de IŞİD’in Afganistan’da başarılı olamayacağını gösteriyor. Tekfirci IŞİD terör örgütünün ideolojisi sapkın Vahabi tarikatı ve cihatçı tekfirci temeline dayanıyor, oysa Afganistan halkı ve Afgan grupların inancı Divbendi tarikatı ve hanefi mezhebine dayanır ve tamamen yerli etkenlerden beslenir. Nitekim bu yüzden Afganistan’da Vahabi tarikatı hiç bir zaman istediği gibi gelişmedi ve Afganistan milleti ve çeşitli grupları Vahabi tarikatına şiddetle karşı çıktı.
Yine tüm bu etkenlerden hareketle Afganistan milleti ve özellikle Peştun halkı da IŞİD’in Afganistan’daki varlığına kesin karşıdır. Nitekim IŞİD’in İslam adına işlediği cinayetler ve masum insanları katletmesi yüzünden Afganistan alimleri IŞİD’i kınadıkları fetvalarında Afganistan milletinden tekfirci IŞİD terör örgütüne karşı direniş çağrısı yapıyor. Afganistan’ın önde gelen ehli sünnet alimlerinden Mevlevi Seduzi, IŞİD terör örgütünü din ve insaniyet karşıtı ilan ederek Afganistan milletini bu örgütle ve sapkın ideolojisi ile mücadeleya çağırdı.
Afganistanlı parlamenter Mevlevi Abdurrahman Rahmani ise tekfirci IŞİD terör örgütü Afganistan milletinin baş düşmanı olduğunu, örgütün işlediği cinayetlerin şeriat ve insaniyete aykırı olduğunu vurguladı.
Afganistan’da ulemanın tekfirci IŞİD terör örgütüne karşı çıkması örgütünü bu ülkedeki konumunu şiddetle sarsan etkenlerden biridir ve bu yüzden IŞİD Afganistan’da ulema suikastlerine başlamıştır.
Afganistan’ın Nengerhar velayeti Hac ve vakıflar kurumu Başkanı Mevlevi Zahir Hakkani tekfirci IŞİD terör örgütü bu velayette 36 alimi katlettiğini duyurdu. Örgüt panik ve dehşet ortamı yaratarak ulemanın ve cemaat imamlarının camilere gelmelerine engellemeye çalışıyor, çünkü IŞİD ile mücadelede askeri operasyonların yanı sıra ulema da belirleyici ve etkili rol ifa ediyor. Afganistan’da ulema ve özellikle ehli sünnet alimler camilerde ve diğer umumi mekanlarda tekfirci IŞİD terör örgütünün cinayetlerini ifş ederek rgütün komploları hakkında uyarılarda bulunabilir. Ulema İslam’ın doğru öğretilerini beyan ederek insanları IŞİD’in iddia ettiği yanlış öğretileri hakkında bilgilendirebilir.
Afganistan’da bazı radikal terör akımları cinayetlerini sürdürebilmek için ulemanın onayını elde etmeye çalışıyor. Bu yüzden IŞİD terör örgütünün ulema ve özellikle ehli sünnet ulema tarafından kınanması bu örgütü ve diğer tekfirci örgütleri Afganistan toplumunda münzevi edebilir. Afganistan’de ulemanın halk arasında seçkin konumu ve insanlardan terör örgütlerine karşı direnmelerini ve özellikle IŞİD ile mücadelede hükümet güçlerine destek vermelerini istemesi hiç kuşkusuz tekfirci örgüte karşı milli birlik ve dayanışmayı güçlendirerek örgütün yok olmasına vesile olacaktır. Buna göre başta Nengerhar eyaleti olmak üzere Afganistan’ın çeşitli eyaletlerinde IŞİD’e karşı direniş gruplarının oluşturulması, IŞİD’in bu toplumda hiç bir kökü olamayacağını ortaya koyuyor.
Afganistan’da ve özellikle ülkenin kuzeyinde halk arasında taban bulamayan tekfirci IŞİD terör örgütü ve diğer selefi ve Vahabi kökenli sapkın terör örgütleri bu kez Afganistan’ın kuzeyindeki üniversitelerde ve camilerde radikal ideolojilerinin propagandasını yapmaya başladığı ve böylece Afganistan’ın aydın kesimleri arasında taban oluşturmaya çalıştığı anlaşılıyor. Ancak öğrencilerine radikal görüşleri anlatan Tahar üniversitesinin bir öğretim üyesinin gözaltına alınması, Afganistan’da akademik çevrelerin arasında da tekfirci radikal ve sapkın örgütlere karşı gerekli duyarlılığın ve hassasiyetin bulunduğunu ortaya koyuyor.
Bir başka nokta da şu ki Afganistan’da IŞİD ile mücadelede başlatılan seferberlik sadece erkeklerle sınırlı bir seferberli değildir ve örneğin Cuzcan eyaletinin Derzab ilçesinde afganistanlı kadınlar da bir bildiri yayımlayarak Taliban ve IŞİD terör örgütünün saldırılarına karşı koymak üzere hazırlıklı olduklarını ilan etti. Bu arada Nengerhar valiliği yetkilileri de gönüllü seferberlerden 500 kadar gönüllünün IŞİD ile mücadele için karakollara yerleştirildiğini açıkladı.
IŞİD terör örgütü Pakistan toprakları ile bağlantılı olan Nengerhar eyaletini ele geçirmeye çalışıyor.
Nengerhar eyaletinin Afganistan parlamentosundaki temsilcisi Zahir Kadir, tekfirci IŞİD terör örgütü stratejik Tora Bora bölgesine girmek için Nengerhar eyaletinin Piçragam ilçesinin Piçer bölgesini hedef aldığını ve Tora Bora bölgesine girebildiği takdirde büyük ihtimalle Büyük Horasan hilafetini ilan edeceğini, fakat Afganistan milleti asla örgüte böyle bir hilafeti kurmasına müsaade etmeyeceğini açıkladı.