İslam inkılabı; Benzersiz inkılap - 10
İran İslam inkılabını bölge milletleri ve dünya genelinde sevilan ve kabul gören bir inkılap haline getiren etken, bu inkılabın beşeri fıtrat ve mantığa uygun ve ilerici bir hareket olmasıdır ve tüm bu özelliklerini de İslam tealiminden almıştır.
Küresel zorba güçler ve onların işbirlikçi devletleri isteseler de istemeseler de İran İslam inkılabı mazlum milletlerin uyanışına ve bilinçlenmesine paralel olarak bu milletlerin arasında yer almayı sürdürecektir.
Dünyada seyrek sayıda gelişme, inkılaplar kadar bir ülkenin içinde ve bulunduğu bölgede ve dünyada yankı ve etki yapar. İnkılaplar hedeflerine ulaşma yolunda başarı oranı ve yarattıkları değişime göre iç arenanın yanı sıra bölgesel ve küresel ilişkilerde de etkili olur. Nitekim Fransa halkının 1789 yılında ve Rusya’nın 1917 yılında gerçekleşen devrimleri dünyanın büyük devrimlerinden sayılıyor. İran İslam inkılabı da eğer dünyanın en çok etki yaratan inkılabı olmasa bile ister iç arenada, ister bölgede ve dünyada en etkili inkılaplardan biri olmuştur, nitekim bu etki inkılabın zaferi üzerinden 38 yıl geçtiği bir sırada hala iç ve dış arenalarda devam ediyor.
İslam inkılabı İran içinde müthiş tesiri oldu. Bu inkılap despot saltanat rejimini devirdi ve İran milletini özgürlüğüne kavuşturdu. Bugün bu özgürlük basın, seçimler, ifade özgürlüğü gibi durumlarda tecelli ediyor. Bugün İran milleti özgürce rehber, Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri gibi ülkenin üst düzey yöneticilerini seçerek ülkenin yönetiminde kendine düşen görevini yerine getirebiliyor.
Bağımsızlık, İslam inkılabının İran milletine sunduğu bir başka armağandı. İran İslam Cumhuriyeti nizamının büyük kurucusu İmam Humeyni –ks– zalim pehlevi rejimi ile mücadelenin ilk gününden itibaren amaç sadece bu despot rejimi devirmek olmadığını, bundan başka şah rejiminin hamileri ve özellikle Amerika da İran’dan gitmesi gerektiğini vurguluyordu. Böylece şah rejiminin devrilmesi ile birlikte İran zenginliklerini yağmalamakla meşgul olan Amerika, İngiltere, korsan İsrail ve diğer devletler İran’dan kaçmak zorunda kaldı ve bu yüzden o günden beri sürekli İran İslam cumhuriyetine kumpas kuruyorlar.
Ancak İslam inkılabının İran milleti ve tüm dünyaya en büyük armağanı, İslam öğretileri temelinde yeni bir nizamı inşa etmekti, İmam Humeyni -ks- sürekli İslam dini sadece ibadet ve ahlaki tealimden oluşan bir inanç olmadığını, İslam tealiminin önemli bir bölümü de insanların toplumda ve hükümeti yönetmekte ilişkileri ile ilgili olduğunu belirtiyordu.
İmam Humeyni -ks- bu konuda şöyle diyordu: Dua etmek veya ziyaret, İslam boyutlarından sadece bir boyuttur, İslam’ın siyaset boyutu da vardır, İslam’ın ülkeyi yönetme boyutu da vardır. İslam dini sırf maneviyat dini olmaktan ziyade siyaset dinidir.
Ve böylece İran milletinin evet oyları ile İslam Cumhuriyeti nizamı din ve maneviyat temelinde kuruldu ve sermaye temeline oturtulan Batı dünyasının liberalist rejimine karşı yeni bir nizamı gündeme getirdi. Bu durum özellikle İran İslam cumhuriyetinin gücü ve dayanıklılığının artması ile birlikte kendi düzenini yani liberal demokrasiyi en üstün yönetim biçimi gören Batı için ciddi bir tehdit oluşturuyordu.
Gerçi İslam inkılabı en çok bu inkılabın esas sahipleri olan İran milletinin çıkarlarını kapsıyordu, ama aynı zamanda başka milletler de bu inkılaptan etkilendi. Gerçekte insanların bilinçlenmesi ve uyanması her hareketin en temel gereksinimidir ve bu yüzden İmam Humeyni -ks- uzun yıllar arkadaşlarının yardımları ile İran milletini pehlevi rejiminin bağımlı ve baskıcı mahiyeti ve ecnebi hamileri hakkında bilinçlendirmeye ve uyandırmaya çalıştı. Bu uyanış çok hızlı bir şekilde başta İslam dünyası olmak üzere başka milletleri de etkiledi ve onları da başlarında bulunan fasık ve ecnebi uşağı yöneticileri hakkında bilinçlendirdi. Bu yüzden zulüm karşıtlığı ve istibdat ve sömürü ile mücadele sloganları büyük ilgi gördü. İran İslam inkılabında zulüm karşıtlığı ve özgürlüktalepliğin diğer örnekleri ile farklı, bu inkılapta zalimlerle mücadelenin İslam ilkelerine ve halkın gücüne dayanmasıydı.
İslam inkılabı zafere kavuştuğu günlerde bazıları sömürü ile mücadeleyi sadece Batı’nın kapitalist düzeni ile savaşmakta ve bazıları da eski sovyetler birliğine karşı çıkmakta görüyordu, ancak İran İslam inkılabı Kur'an'ı Kerim’de yer alan bir sözcük olan istikbar ile mücadeleyi her türlü zorba ve sultacı güçle mücadele olarak tanımlıyordu ve bugün dünyanın şimdiki şartlarında da istikbarın en bariz mısdakı Amerika devletidir.
Maneviyatı önemsemek, İran İslam inkılabını dünyanın diğer inkılaplarından farklı kılan en önemli bileşenidir. İran milletinin kıyamı Allah içindi ve İslam’ın insanı insan yapan ilerici tealimi temelinde şekillendi. Bu harekitin lideri İmam Humeyni -ks- büyük bir din adamıydı ve ilahi emirlere itaat etmenin insanların dünya ahiret saadetini ve inkılabın zaferini güvence altına alacağını beyan ediyordu.
Aslında dünyanın dört bir yanında maddiyat eğilimi ve dinden uzaklaşma düşüncesinin propagandası yapıldığı bir dönemde İran inkılabının maneviyatı önemsemesi mazlum milletlerin ilgisini çekti. Bu yüzden İslam inkılabı sadece müslüman milletlerin arasında değil, aynı zamanda gayri müslim milletlerin arasında da büyük taraftar kitlesi buldu. Bu insanları Batı’nın dini insan yaşamından silmesine ve insanları dünyevi şehvete yönlendirme çabalarına karşıydı ve yüce Allah gibi güçlü bir dayanak arayışına başlamıştı ve sonuçta kaybettiği ruhi ve manevi huzura kavuşmak istiyordu. Bu yüzden İran İslam inkılabı din ve maneviyata dönüşün habercisi olduğundan, hem müslüman ve hem gayri müslim melletlerin üzerinde etki yaptı.
İran’da İslam inkılabı 1979 yılında zafere kavuştuğu günden itibaren başka milletlerin üzerindeki tesiri de başladı ve günden güne daha da yayıldı. Bu inkılabın maneviyat eğilimi, zulüm karşıtlığı, adalettalepliği, özgürlük ve bağımsızlık şiarları ve İslam temelinde halkçı hükümeti bir çok milletin ilgisini çekmeye başladı. nitekim bu inkılaptan sonra bir çok özgürlükçü hareket istibdat ve sömürü ile mücadele yollarının devamında İran İslam inkılabının ülkülerini ve yöntemlerini benimsedi.
Son 38 yılda Batılı devletler ve medya organları İran’ı bu inkılabı siyasi ve askeri yollardan ihraç etmekle suçlamak için yoğun kampanya yürüttü. Oysa İslam inkılabı bir düşüncedir ve düşünce de zorla başkasına kabul ettirilemeyeceği kesindir. Gerçekte İslam inkılabını bölge ve dünya milletleri arasında bu denli sempatik ve makbul hale getiren özelliği, bu inkılabın beşeri fıtrat ve mantığa uygun ve ilerici bir hareket olmasıdır ve tüm bu özelliklerini de İslam tealiminden almıştır. Küresel zorba güçler ve onların işbirlikçi devletleri isteseler de istemeseler de İran İslam inkılabı mazlum milletlerin uyanışına ve bilinçlenmesine paralel olarak bu milletlerin arasında yer almayı sürdürecektir.
Başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere İslam dünyasında yer alan ülkelere bakıldığında, İran İslam inkılabının ne denli derin etki yarattığı daha iyi anlaşılır. İran İslam cumhuriyetinin mazlum Filistin milletini siyonist rejimin işgalciliğine karşı güçlü savunması, Filistin halkını bu zalim ve baskıcı rejime karşı direnişini daha da güçlendirmeye teşvik etti. Oysa siyonistler ve Batılı hamileri Filistin kurtuluş örgütünü uzlaşma masasına oturtmaktan büyük memnuniyet duymaktaydı. Ancak Hamas ve İslami cihat gibi Filistinli direniş grupları İran İslam inkılabından etkilenerek, işgalci siyonistlere karşı direnişe geçti ve bu rejimin kabusuna dönüştü.
Öte yandan 1982 yılından sonra Lübnan’ın güneyini işgal eden siyonist rejim ordusu burada da Lübnan Hizbullah hareketi adında yeni bir direnişle karşılaştı. İranlı inkılapçı gençler gibi İslam dinini temel inançları olarak benimseyen bu gençler cihat için can atıyor ve şehadeti büyük bir onur biliyor ve hatta İran inkılap liderini kendi liderleri olarak tanımlıyordu. Lübnan Hizbullah hareketi İranlı olmayan grupların arasında İslam inkılabının yüce ülkülerine en çok bağlı kalan gruptur. Bu hareket şimdiye kadar bir çok kez siyonist rejim ordusunu bozguna uğrattı ve şimdi bu rejim Hizbullah hareketini en sıkı düşmanı olarak tanımlıyor.
Öte yandan Aralık 2010’da Arap ülkelerinde başlayan İslamî uyanış ve halkın kıyamlarından sonra bir çokları bu insanların İran İslam inkılabından etkilendiğini dile getirmeye başladı. çünkü istibdatla mücadele, özgürlük ve adalettaleplik bu kıyamların ortak şiarlarıydı ve İran İslam inkılabında da bu şiarların üzerinde durulmuştu.
Gerçi bazı Arap ülkelerinde başlayan bu hareket bazı sorunlara ve sapmalara maruz kaldı, ama bazılarında da sonuca ulaştı.
Bugün Bahreyn halkı hala despot Halife rejimine karşı mücadelesini sürdürüyor. Bahreyn halkı despot rejimin tüm baskıları ve uluslararası çevrelerin ve insan haklarını savunduklarını iddia eden ülkelerin duyarsızlığna rağmen demokrasi ve insan hakları ve özgürlüğe vurgu yapıyor. Gerçi Batı medyası Bahreyn halkının kıyamını yansıtmıyor, ancak bu insanlar Halife rejimine karşı mücadelesinden geri adım atmıyor.
Yemen, İran milletinin hareketinden ilham alarak özgürlük ve demokrasi ve bağımsızlık için kıyam eden bir başka Arap milletidir. Ancak bu kıyam da Batı’nın desteklediği Suud rejiminin ordusu tarafından bastırılıyor. Gerçekte Yemen milletinin direniş ve mücadelelerinde İran milletinin mücadelesini ve Amerika ve siyonist rejime karşı direnişini örnek alması yüzünden Batılı devletler Suud rejiminin Yemen milletine uyguladığı katliama göz yumuyor ve hatta bu rejime destek de veriyor.
Irak’ta da müslüman mücahitler İran İslam inkılabından etkilenerek Saddam rejimi ile mücadele etmeye başladılar. Irak toprakları Amerika tarafından işgal edildiğinde de müslüman Irak milleti sultacı Amerika yönetiminin işgaline karşı direnişe geçti ve sonunda Amerikalı askerler Irak’tan geri çekilmek zorunda kaldı. Şimdi de müslüman Irak milleti İslam inkılabından esinlenerek tekfirci IŞİD terör örgütü ve diğer tekfirci örgütlerle amansız bir mücadele sürdürüyor.Kuşkusuz İran İslam inkılabının tesiri sadece sözü edilen bir kaç ülke ve hatta tüm İslam ülkeleri ile sınırlı değildir. Nitekim gayri müslim ülkelerde de insanlar doğrudan veya dolaylı bir şekilde İran İslam inkılabından etkilenmiştir. İslam ülkelerine Afganistan, Pakistan, Hindistan, Fars körfezi bölgesinde yer alan Arabistan gibi ülkeleri örnek vermek mümkün. Gayri müslim ülkelerde de bazı insanlar İran İslam inkılabının yüce emellerini takdirle karşılıyor. Her halükarda İran İslam inkılabı İslam dininin has düşüncelerinden ve tealiminden etkilenen bir harekettir ve bu yüzden dünya milletlerince benimsenmesi de doğal sayılır.