Sisi Döneminde Mısır Gelişmeleri -2
Sisi hükümetinin birinci yıl gelişmelerinde yaşanan siyasi sorunlar, eşsiz şiddet, baskı, tutuklama, işkence, adaletsiz mahkeme kararları, özellikle Müslüman Kardeşler olmak üzere muhalefeti silmek, terörizm karşıtı yasayı onaylayarak muhalefete karşı yasal davranmak bazı temel olayların gerçekleştiğini gösteriyor.
Parlamento olmadan ülkeyi idare etmek ve cumhurbaşkanın güç odağı olması, başka bir ifade ile askerlerin işbaşına gelmesi ile Mısır'ın tüm sosyal toplumun zayıflaması ve askerlerin güçlenmesi, muhalefetin yer almadığı parlamento seçimlerin düzenlenmesi ve Sisi'ye tam destek veren tek düzey parlamentonun düzenlenmesi ise Sisi döneminde ülkenin siyasi sorunlarından diğer bazılarıdır.
Mısır ekonomi durumunu gözetlemekle birlikte ülkeye güvenliği tekrar kazandırmak, Sisi hükümetinin ilk yıl iktidarındaki öncelikleri idi. General Sisi hükümeti güvenlikten yaptığı tarif, mübarek döneminde bile yapılmadı. Sisi ve hükümeti açısından güvenlik tüm muhalefet ve özellikle Müslüman Kardeşler liderleri ve destekçilerini tamamen bastırmaktır. Aslında Sisi hükümetinin ülke içi tutumu, demir yumruk siyasetini uygulamak ve muhalefettir ki Mısır ordusu bu konuda uzun bir geçmişe sahiptir.
En büyük özelliği hükümete bağlı kalmak olan Mısır yargı düzeni, bu özelliğini Sisi döneminde de korudu ve Mısır askeri hükümetinin güvenlik siyasetleri ile paralel hareket etti. Son bir yılda Müslüman Kardeşlere karşı çağdaş dönemde eşi benzeri olmayan kararlar verildi. Gerçi 529 idam kararı, Sisi hükümeti öncesi verildi fakat Mursi'ye karşı darbenin gerçekleştiği ilk günden itibaren Abdulfettah Sisi, iktidarı elinde bulundurdu ve 2014'te yapılan seçimler sadece bu iktidara resmiyet verdi.
Buna rağmen geçen yıl da Mısır yargı kurumu, Sisi hükümetine destek bağlamında adaletsiz hükümetlere imza attı ki en son kararlardan biri ise general Sisi'nin Mursi'ye karşı darbesi yıldönümü eşiğinde Müslüman Kardeşlerden 106 lider ve destekçiye karşı verilen karardı. Bu kararda Mursi ve 106 kişi daha idama mahkum edildi. Tabi ki bu karar ülke içinde ve dışında olan Mısırlılar ve diğer birçok ülkenin tepkisi ile beraber oldu.
2013 yılında onaylanan protesto yasaları ve Müslüman Kardeşleri terörist ilan eden yasa, Sisi hükümet karşıtlarının bastırılmasında önemli role sahip. Sisi hükümetine destek verenler, bu siyaset sayesinde ülkede nisbi bir güvenliğin sağlandığını, ülkedeki mevcut güvenlik durumun 2013 yılındaki güvenlikle kıyaslanamayacağını savunuyorlar. Söz konusu destekçilere göre ulusal güvenliği tehdit eden bir grubun olduğu toplumda, insan hakları anlamsızdır. Fakat Sisi karşıtları ve bağımsız yorumcular, Mısır hükümetinin izlediği güvenlik siyasetlerinin, demokrasiye karşı demir yumruk politikası olduğunu, bunun ise 25 ocak 2011 devrimi öncesi döneme geri dönüş olduğunu savunuyorlar.
Muhalefete göre terörizm ile mücadele, Sisi hükümetinin insan hakları ihlalleri ve muhalefete karşı girişimleri için bir bahanedir, nitekim Arap İnsan Hakları Enformasyonu Grubu'na başkanlık yapan avukat Cemal Eyd, Sisi cumhurbaşkanlığı ilk yılını, Mısır'ın çağdaş tarihinde en kötü insan hakları yılı olduğunu belirtti.
Abdulfettah Sisi, muhalefeti bastırmanın yanı sıra parlamento seçimlerini düzenlemeyerek ve birkaç kez ertelettirmekle, tek sesliği egemen ve politikayı tek düzey yaptı. Parlamentonun olmayışı Sisi hükümeti tarafından yasaların daha çok çiğnenmesine, onun muhalefeti bastırmada elinin açık olmasına sebep oldu. Eleştirmenlere göre seçimlerin sürekli ertelenmesi, hükümetin Müslüman Kardeşler gibi tanınmış muhalefeti tamamen silmek ve 2013 yılında rakipsiz ve tamamen yönlendirilmiş cumhurbaşkanlık seçimleri gibi seçimlerin düzenlenmesine ortam hazırlamaya yönelik politikalarıdır.
Buna rağmen görünüşe göre Abdulfettah Sisi ve hükümetinin stratejisi, bir çok yandaşı olan bu akımı tamamen silmek değil, onlar daha çok, eski liderleri silerek yerlerine yeni liderlerin işbaşına gelmesi ve onlara destek vermeye çalışıyorlar; öyle ki artık Müslüman Kardeşler, Mısır askerleri ve sekularları için ciddi bir rakip olmasın. Mısır hükümeti ve Müslüman Kardeşler yapısındaki bazı bölümleri ile devam etmekte olan müzakereler, Sisi hükümetinin Müslüman kardeşlere karşı Mübarek'in tutumuna benzer bir tutum izlediğini ve onların belirleyici rolü olmaksızın ülke siyaseti arenasında minimum düzeyde ortak olmalarını sağlamaya çalışıyor.
Dış siyasette de Sisi, Rusya Federasyonu ile ilişkileri güçlendirmek, Riyad'dan mali destek almak hedefi ile Arabistan'ın bölgesel siyasetine zayıf bir şekilde paralel hareket etmek, Suriye ve Irak'ta askeri ve yabancı müdahalesine muhalefet etmek, Amerika ilişkilerinde muhafazakar olmak, AB ile ilişkilere devam etmek ve Siyonist rejim ile ilişkileri güçlendirme siyaseti izlediği gözleniyor.
Aslında Sisi hükümetinin bir yıllık hükümeti sürecindeki dış siyaseti, büyük oranda Mübarek siyasetinin devamıdır. Sisi, en önemli Arap ülkesi olarak Suudi Arabistan ile teamül etmek ve Mısır'ın Afrika Birliği'ndeki konumunu güçlendirmeyi, dış siyasetinin iki önemli stratejisi olarak seçmiştir. Suudi Arabistan'ın Muhammed Mursi hükümetine karşı kanunsuz darbeye destek vermesi, ayrıca Al-ı Suud tarafından Müslüman Kardeşlerin terörist belirlenmesi, Sisi hükümetinin Riyad ile daha yakınlaşmasına sebep oldu. Fakat devamında Mısır'ın Rusya'ya yakınlaşması ve Suriye krizine yabancı müdahaleye destek vermemesi, Riyad ve Kahire ilişkilerinin ilk yılda olduğu kadar sıcak olmamasına sebep oldu. Buna rağmen her iki ülke yine ciddi ihtilaflardan kaçınmaya çalışıyorlar.
Aslında Sisi döneminde Mısır dış siyasetindeki en önemli yeni konunun, Sisi'nin dengeli ilişkileri güçlendirme çabası olduğu söylenebilir. General Sisi son bir yılda Rusya ve Amerika'ya ilaveten batı ülkeleri ile de teamülde olmaya çalıştı. Mısır hükümeti geçen yıl Siyonist rejimin Gazze'ye karşı savaşında Gazze halkına destek vermezken, üstelik Refah kapısını kapatmak ve Filistinli yetkililer ile Siyonist rejim arasındaki müzakerelerde Siyonist rejme destek vermek gibi girişimlerle korsan ırkçı rejime destek vermeye bile çalıştı. Sisi'nin tam da bu girişimi nedeni ile Amerika ve batılı hükümetler, Mısır'da açıkça yaşanan insan haklarına sessiz kaldılar. Sisi hükümeti karşıtları, Mısır dış siyasetinin stratejik bir düşünceden değil, çaresiz ekonomik siyasetler nedeni ile izlendiği görüşündeler.
Bu dönemde Mısır'ın Amerika ile ilişkileri, muhafazakarcadır. Geçen 10 yılda Washington ve Kahire, Ortadoğu'da stratejik ortak çıkarları temin için ve özellikle Araplar ve Siyonist rejim arasında uzlaşma sürecinde yakın ve sürekli işbirliğini sürdürdü ve Sisi hükümet de eski göreve devam etti. Mısır'ın batıya eğilimi, Enver Sedat ve Siyonist rejim ile 1979 yılında barışın ardından, Mısır'ın Amerika'dan en fazla yardımı alan ikinci ülke olmasına sebep oldu.
Sisi hükümeti de bu hedefleri temin edebilirdi, fakat darbenin ardından Washington, Kahire ile olan ilişkilerini eskiden olduğu gibi koruyamadı. Her ne kadar Washington Mısır'ın sert mahkeme kararlarına karşı hiç de ciddi ve kesin olmayan tepkiler gösterdi, fakat yine de bu lafazanlıklar, iki ülke ilişkilerini soğutmaya yardım etti. Fakat Amerika, Mısır'a yapılan askeri yardımların kesilmesine yönelik baskılara galip gelmeyi başardı ve hatta 8 adet F-15'in teslim edilmesi gibi eski taahhütleri de gerçekleştirdi.
Görünüşe göre Mısır'ın Rusya'ya yönelmesi, bölgede radikalizm ve şiddetin artamsı ve çıkarların korunması gereği, Amerika'nın Mısır ile olan eski ilişkilerini tekrar canlandırmasına engel oldu. Amerika dışişleri bakanı John Kerry 2015'te Mısır hükümetinin terörist gruplara karşı girişimlerine desteğe ilaveten, iç sorunların çözümlenmesi ve çıkmazından kurtulması için diyalogdan daha bir muhafazakârca söz etti.
Sina çölünde Beyt-ul Mukaddes Ensar-ı gibi bazı grupların IŞİD ile biat etmesi ile, Kahire'de muktedir bir hükümetin varlığı, bölge için kaçınılmazdır. Bu arada Amerika için, bölgede Siyonist rejim güvenliğinin korunması öncelik sayıldığından, washinton'un Mısır'ın siaysi yapısında geleneksel varlığının sürmesi Amerika için daha fazla önem taşıyor. Bu yüzden Amerikalılar Mısır ile tarihi ilişkilerini koruyup sürdürmekle, Sisi hükümetini ülke içinde reforma yaparak, güvenlik havadan uzaklaştırmasını sağlamaya çalışıyorlar.
Rusya ile stratejik ilişkilerin kurulması, Sisi hükümetinin stratejilerinden biridir. 40 yıl önce Mısır'da Cemal Abdunnasır iktidarda iken, Moskova ve Kahire çok yakın ilişkilere sahipti, fakat Enver Sedat ve ardından Hüsnü Mübarek'in işbaşına gelmesi ile batıya yöneliş daha fazla oldu, iki ülke ilişkileri soğudu, fakat şimdi Mısır- Sovyetler Birliği arasındaki tatlı ilişki dönemi bir kez daha başlıyor gibi görünüyor. Mısır'da Sisi işbaşına geldiğinden itibaren, Vladimir Putin ile bir çok dostane görüşmeleri oldu ve Rusya ile daha yakın ilişki kurmak isteğini tüm Arap ve batı taraflara da göstermiş oldu. Putin ve Sisi'nin karşılıklı görüşmeleri, söz konusu karşılıklı isteğin işaretidir.
Hali hazırda Amerika'nın stratejik ortağı sayılan Mısır, Rusya ile askeri ve güvenlik stratejik ilişkileri başlatıyor. Mısır'ın, Rusya için bir çok çekici yönleri vardır. Büyük ve etkili olan Mısır'ın Akdeniz'e kıyısı bulunuyor, böylece hem Rusya deniz filosunu konuk edebilir he de bir askeri üssüne ev sahibi olabilir; bu yüzden Mısır bu ilişkilere yoğun bir şekilde sıcak yaklaşıyor. Bu arada her iki ülkenin bölgede IŞİD ve radikal gruplara olan bakış açıları birbirine çok yakındır. Bu ilişkiler kriz yaşayan Mısır ekonomisi için bir çok fırsat yaratıyor. Veriler iki ülke arasında ekonomik ilişkilerin hızlı bir şekilde arttığını, 2014 yılındaki ticari hacminin yaklaşık 3 milyar dolara yükseldiğini gösteriyor.
2013 yılında Mısır'da darbe gerçekleşince Riyad kesin bir şekilde destek verdi. Sisi hükümeti Mursi'ye karşı darbenin ardından Amerika desteğini kaybetti fakat başta Arabistan olmak üzere Fars Körfezi zengin ülkelerin karşılıksız yardımlarını aldı, bu yardımlar ilk etapta Müslüman Kardeşlerin daha fazla bastırılması anlamına gelirken, Suriye krizi ve Yemen'e askeri müdahaleye zımni destek anlamında idi. Suudi Arabistan, BAE ve Kuveyt 2014 yılında, Mısır'ı iflastan kurtarmak için toplam 20 milyar dolar yardım taahhüdünde bulundular. Gerçi Sisi hükümeti dış siyasette çeşitliliğe giderek, Rusya ve Çin'e yaklaşmaya çalışıp, Arap ülkelerine daha fazla bağlı kalmaktan kaçındı.
Sonuçta hali hazırda Mısır ve Arabistan arasında, Arap dünyasında başrol konusundaki geleneksel rekabetin devam ettiği söylenebilir. Fakat Sisi hükümeti aynı zamanda siyosnit rejim ve Avrupa ülkeleri ile ilişkileri sürdürmeye de çalışıyor.009 015