Ağustos 14, 2017 19:15 Europe/Istanbul

Bilindiği üzere, siyahiler Amerikan toplumunun azınlıklarından biri sayılıyor ve kendileri Afrika kökenli Amerikalı vatandaşlardır. Amerikalı siyahilerin 2017 yılında nüfusu 42 milyon olarak açıklandı, ki bu rakam, Amerika nüfusunun %12.5 kadarına denk geliyor.

Siyahiler Amerika tarihi boyunca türlü ırkçılıklara ve ayrımcılıklara maruz kalmış bir toplumdur. Siyahiler, kölelik döneminde, yani 17 ila 19. Yüzyılların arasında kalan dönemde beyazların en ağır zulümlerine maruz kaldı. Ancak ne var ki 1865 yılında kölelik düzeni kaldırıldıktan sonra 1955’te siyahilerin medeni haklarını aradığı hareket başladığı güne kadar da bu kesim eğitim, siyaset, iktisat, sosyal yaşam, sağlık, iş ve hatta evlenmek gibi durumlarda en ağır ayrımcılıklara katlanmak zorunda kaldı.

Amerikalı siyahiler 1955 ila 1968 yılları arasında kalan dönemde verdikleri sürekli mücadelenin ardından bazı medeni haklarını yasallaştırmayı başardı. Gerçi o günden beri Amerikalı siyahiler hala bu ülkede türlü zulümlere ve ayrımcılıklara maruz kaldığı da bilinen bir gerçektir.

Bu yüzden biz de Hollywood siyahileri başlığı altında bir program hazırlayarak Amerika sinemasının simgesi olan Hollywood dünyasında siyahilere karşı uygulanan ayrımcılıkları ve haksızlıkları bu topluma uygulanan zulüm ve haksızlıkların bir örneği olarak masaya yatırmaya karar verdik. Dizi sohbetimiz boyunca Hollywood sinemasında bazı izleri sürerek bu sinemada nasıl yapılan eserlerin üzerinden siyahilerin aşağılandığını ve marjinalleştirildiklerini göstermeye çalışacağız. Bu çerçevede ele almak istediğimiz eserler, Amerikalı siyahilerin sosyal ve medeni mücadelelerinin tarihi seyrine göre seçilmiştir. Araştırmamızda ayrıca Hollywood filmlerinde siyahilerin durumunda gösterilen değişikliklerin Amerika’nın gerçek toplumunda siyahileri gerçek sosyal konumlarındaki değişikliklerle örtüşüp örtüşmediğini gün ışığına çıkarmak istiyoruz.

Şimdi esas konumumuza girmeden önce ve bunun bir ön hazırlığı olarak ilkin Amerikan sinemasının simgesi Hollywood’un bürokrasi ve medya yapmasında siyahilerin konumunu ve bu kesime yönelik kısıtlamaları gözden geçirmek istiyoruz.

Gerçek şu ki Amerikalı siyahiler ve özellikle aktörleri Hollywood dünyasına girmekte bu dünyada bulunma kısıtlaması ve rol kısıtlaması olmak üzere iki önemli kısıtlama ile karşı karşıyadır. Hollywood dünyasında bulunma kısıtlamasından maksat, siyahilerin Amerika kitle iletişim araçlarında pek yer almamalarıdır. Araştırmalar bu konuda üç sebebin etkili olduğunu gösteriyor. İlkin, ırkçı beyaz işverenler siyahilerin Hollywood eserlerinin yapım ve dağıtım süreçlerine katılmalarına mani oluyor. İkincisi, uygun eğitim şartları ve fırsatlarının yokluğu, siyahilerin eğitim seviyesini etkiliyor ve bu da bu kesimin iş fırsatlarını olumsuz yönde etkiliyor. Üçüncüsü, siyahilerin tüm medya organları beyazların tekelinde olduğunu düşünmeleri, medya kurumlarında bir iş bulmak üzere şanslarını denemelerine engel oluyor.

Amerikalı siyahiler bu kısıtlamadan başka, bir de rol alma konusunda da ciddi kısıtlamalarla karşı karşıyadır. Bir başka ifade ile, Amerikalı siyahilerin oynadıkları karakterler bu kesimin Amerikan toplumundaki gerçek konumu hakkında yanlış algıların oluşması ve yanlış anlaşılmalarına yol açıyor. Bu durum evvela siyahi aktörlerin Amerika toplumundaki siyahilerin yaşamına daha yakın olan şarkıcı, hizmetçi, uyuşturucu bağımlısı, hırsız ve asi insan gibi karakterlerin rollerini oynamalarına sebebiyet veriyor. İkincisi bu durum siyahi aktörlerin rollerinin sorunlu ve gerginlik yaratan alanlarla bütünleşmesine yol açıyor.

Hollywood sinemasında siyahi aktörlerden yararlanma biçimi, bu kesimin işe alınırken ayrımcılığa maruz kaldığını gösteriyor. Hollywood sineması tarihi, siyahilerin en başta gözardı edildiğini ve Hollywood dünyasındaki varlığı sadece komedi filmleri ile sınırlı olduğunu gösteriyor.

İlk siyahi kadın yıldızlar 1920 ve 1930’lu yıllarda, yani Amerika’da sinema sektörünün oluşmasından yirmi yıl sonra parlamaya başladı ve Fredy Washington gibi siyahi yıldızlar, beyaz yıldızlara kıyasla asla adil olmayan maaşlarla oynamaya başladı.

1950’li yıllar ise Sidney Puatiee gibi siyahi yetenekli yıldızların parladığı yıllardır.

Aslında Amerika’da 1950 ve 1960’lı yıllarda siyahilerin Hollywood dünyasında varlığı ve yavaş yavaş daha farklı karakterleri oynamaya başlaması, o yıllarda Amerikan toplumunun şartlarından kaynaklanan bir durumdu. O dönemde siyahiler Amerika toplumunda ve yine sinema dünyasında daha çok görünmeye başladı. Amerikalı siyahiler artık beyazlarla eşit haklar istiyordu ve aynı hakları sinema dünyasında da aramaya başlamıştı.

Ancak ne var ki Amerika’da siyahilerin medeni haklarını aradığı hareketin üzerinden yarım asır geçmesine karşın bu insanlar hala türlü ırkçı ayrımcılıklardan acı çekiyor. Gerçi ABD anayasasının 14. Eki, siyahileri resmi vatandaş olarak tanıyor, fakat siyahiler ne Amerika toplumu ve ne de Hollywood dünyasında gerçek anlamda resme vatandaş olarak kabul ediliyor.

Hollywood dünyasında siyahilere karşı uygulanan bir başka ayrımcılık konusu, Oscar film ödülleriyle ilgilidir. Hollywood dünyası Oscar ödülleri alanında da çeşitli dönemlerde siyahilere karşı ayrımcılık yapmıştır. Bu konu siyahi yıldız Hety Mc Danel’in 1939 yılında 12. Oscar ödülünü kazanmasından 2015 ve 2016 yıllarında bazı ünlü siyahi yıldızların Oscar ödüllerinin dağıtıldığı töreni boykot etmelerine kadar geçen süreçte ele alınabilir.

Aslında Oscar ödülünün dağıtıldığı yılları kapsayan dönemin araştırılması bizi önemli bir soru ile karşı karşıya getiriyor, şöyle ki neden Oscar ödülleri hakkında karar verenlerin arasında ırk çeşitliliği, bu töreni izleyen izleyicilere nazaran çok daha azdır? Oscar ödülleri için oy kullananların %94 kadarı beyaz ve geriye kalan %6 başka ırklardandır ve bu küçük oranın da sadece %2’si siyahilerden oluşmaktadır.

2016 yılında ve art arda ikinci yıl olarak tüm Oscar adaylarının beyazlardan oluştuğu açıklandı, oysa bazı eserlerde renkli derili yıldızlar oldukça parlak oyunlar sergilemişti.

Böylece 2016 yılında beyaz Oscar ırkçılık karşıtlarının sert eleştirileri ve tepkileri ile karşılaştı, öyle ki Los Angeles kentinde Oscar ödül töreninin düzenlendiği mekanın önünde Amerikalı siyahilerin lideri Sharpton’un da aralarında bulunduğu çok sayıda protestocu töreni protesto etti. Protesto eylemine katılanlar Hollywood daha iyi olmalı, yazıklar olsun size, gibi sloganlar attı. Eylem sırasında bir konuşma yapan Amerikalı siyahilerin lideri Sharpton, Oscar akademisi tekrar sadece beyazları ödüller için aday gösterecek olursa, daha büyük protesto eylemi düzenleyeceklerini belirtti.

 Gerçi Hetty Mc Danial 1940’ta, Sidney Puatiee 1963’te, Wuppy Goldberg 1991’de, Denzel Washington 2001’de ve Morgan Friman 2005’te en iyi oyuncu Oscar ödülünü kazandı, fakat bu konuda iki acı nokta dikkat çekiyor. İlkin tarihi süreç, siyahilerin en az Oscar ödülünü, o da çok uzun zaman aralıklarında kazandıklarını gösteriyor. İkincisi de siyahiler genellikle klasik ve bilinen karakterleri canlandırdıkları için bu ödüle layık görülüyor. Nitekim Hetty Mc Danial 1940’da Oscar ödülünü kazandığında bir çok siyahi Mc Danial oynadığı rolde zengin bir ailenin siyahi hizmetçisini canlandırdığı için bu ödüle layık görülmesi yüzünden itirazda bulundu. Siyahilerin itiraz sebebi, bu kesimin sürekli klasik karakterleri canlandırmaları ve daha az esas ve anahtar karakterlerin rolünü üstlenmeleriydi.

Amerikalı siyahi yönetmen Spike Lee, Hollywood sinema sektöründe hakim olan ırkçılığı şiddetle eleştirerek şöyle diyor:

Bir siyahi için Amerika’da Başkan olmak, Hollywood’da bir stüdyonun veya bir şebekenin Başkanı olmaktan daha kolaydır.

Doğal olarak siyahi aktörlerin ve yıldızların ve sinema sektörünün diğer çalışanlarının beyazlara nazaran daha az fırsatlara sahip olmaları ve Hollywood stüdyoları siyahileri klasik rollerde kullanmaları bu kesimin sinema eserlerinde parlamalarını olumsuz yönde etkiliyor ve sonuçta Oscar ödülü kazanma şansını yok ediyor.

Hollywood sinemasında siyahilere karşı uygulanan üçüncü ayrımcılık ise siyahilerin filmlerinin gişe durumu ve kazanç seviyesi ile ilgilidir. Gerçi siyahiler Amerika nüfusunun %12’den fazlasını ve Hollywood filmlerini izleyen kesimin %25 kadarını oluşturuyor, fakat nedense Amerika’da siyahilerin filmleri beyazların filmlerine oranla gelir seviyesi düşük oluyor. Bu durum hatta Hollywood’un Steven Spilberg gibi dev yapımcısının 1997 yılında yaptığı Amistad veya Tarantino’nun 2015’te yaptığı 8 iğrenç adlı eserleri için de geçerlidir. Görünen o ki siyahileri marjinalleştirme politikası sadece filmlere yıldız seçiminde ve siyahilere klasik ve kalıplaşmış rolleri vermekte değil, aynı zamanda gişelere de yansıyor.

Bu arada siyahilerin sinema hareketi veya daha doğrusu siyahilerin sömürülmelerini işleyen eserler 1970’li yıllarda Hollywood sinemasının özel bir alanından doğdu ve ortaya çıktı ki bu süreç seyrek de olsa, bazı siyahi yönetmenlerin ve bu sektörün siyahi çalışanlarının Hollywood dünyasına ayak basmalarına yol açtı. Bu özel anlayış 1976 yılından sonra da yeni bir aşamaya geldi ve Amerikalı siyahi toplumundan farklı görüntüler sunmaya başladı. Bu tarzın siyahi çalışanları Hollywood sineması çalışanlarının aksine siyahilerin yer aldığı filmlerin bütçesini arttırmaya çalıştı ve bu doğrultuda Newyork kentinde siyahi film yapımcıları vakfını kurarak Hollywood sultası ile mücadele etmeye başladı.