Türkiye Gündemi
Geçen hafta Türkiye Dışişleri Bakanı bir kez daha ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü işgal rejiminin başkenti olarak tanıma kararını iptal etmesine vurgu yaptı.
Çavuşoğlu Malta Dışişleri Bakanı ile Ankara'da düzenlediği basın toplantısında, Ankara yönetiminin Amerikan yetkililerinden bir an evvel, Kudüs'ü Siyonist rejimin başkenti olarak tanıma kararını iptal etmesini istediğini belirtti.
Çavuşoğlu, Hristiyan toplumu, hatta dünya Yahudileri'nin büyük kısmının Kudüs'ün Siyonist rejimin başkenti olarak ilan edilmesine karşı olduğunu hatırlattı.
Ayrıca Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın Twitter hesabından, Türkiye'nin öncülüğünde hazırlanan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyesi Mısır tarafından gündeme getirilen, "ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti kabul ettiği" kararın, Birleşmiş Milletler kararlarına aykırı olması sebebiyle "hukuken geçersiz" sayılmasını öngören tasarıya ilişkin yapılan oylamayı değerlendirdi.
İbrahim Kalın, "BM Güvenlik Konseyi'ndeki ABD'nin Kudüs kararını geçersiz sayacak olan karar, ABD'nin vetosuyla 14'e 1 reddedildi. Trump yönetimi dışında bütün ülkeler bu oylamada birlik içinde hareket etti. Şimdi BM Genel Kurulu süreci başlayacak." ifadesini kullandı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Mahir Ünal da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) sadece ABD'nin ret oyu vermesiyle gelinen noktanın "Dünya 5'ten büyüktür" diyen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı bir kere daha haklı çıkardığını belirterek, "Adaletin tecellisi için gözümüz Perşembe günü toplanacak olan Genel Kurul'da." ifadelerini kullandı.
Ayrıca Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Karaman İl Başkanlığı Kongresi'nde yaptığı konuşmada,"Türkiye bölgede attığı adımlarla bu kirli hesaplara çomak sokmuştur. Bizim başkonsolosluğumuz bile büyükelçi ile temsil ediliyor. Fiili olarak biz bu işi yapmışız. Bizim resmi olarak da o günler yakın ve büyükelçiliğimizi ayrıca orada açacağız" dedi.
ABD'nin Suriye'deki Kürt gruplara silah yardımını da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şu şekilde anlattı: "4000 bin TIR'ı aşkın silah bunlara ulaştırılıyor. Ağır silahlar var. Kendilerine söyledim, 'Hayır' diyemiyorlar. Kimi zaman göstere göstere, kimi zaman güya kaza ile oluyor. Her iki durumda da Suriye halkını katleden silahların menşei hiç değişmiyor. Rakka'da sahnelenen kepazelik, ilk değil son örnektir. Rakka tiyatrosu, DEAŞ ile YPG'nin bir madalyonun iki yüzü olduğunu ortaya koymuştur. Suriye'de DEAŞ'a 'kaç', YPG'ye 'tut' diyen, aynı merkezdir."
*****
Geçtiğimiz hafta Memur-Sen, Hak-İş, İHH İnsani Yardım Vakfı, Anadolu Gençlik Derneği (AGD), Cihannüma ve ÖNDER, ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararına tepki için Ankara Anadolu Meydanı'nda ortak miting düzenledi.
Mitingin açılış konuşmasını yapan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Kudüs'ün İslam dinine ait olduğunu ifade ederek, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıma kararına tepki gösterdi. Yalçın Kudüs sahipleri ve varislerinin belli olduğunu, Filistin hakimiyetinin bu ülke yönetimi elinde olduğunu ve İsrail'in bu toprakları işgal ettiğini belirtti.
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan da ABD'nin Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" ilan etme kararını tanımadıklarını belirtti.
Türkiye ve Filistin bayraklarının birlikte dalgalandırıldığı, "Kahrolsun İsrail, kahrolsun ABD" sloganlarının atıldığı mitingin konukları arasında Kudüs direnişinin sembolü haline gelen 16 yaşındaki Fevzi el-Cuneydi'nin amcası Reşat el-Cuneydi de yer aldı.
Mitinge, TBMM İdare Amiri Ahmet Gündoğdu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ile bazı milletvekilleri de katıldı.
*****
Geçen hafta Habertürk gazetesi, Rus S-400 füze savunma sistemlerinin Türkiye'ye teslim edilmesinin ardından Rusya'nın Türkiye topraklarında askeri üs kurabileceğini duyurdu. Gazete isminin açıklanmadığı kaynaklardan naklen, Rus füze savunma sisteminin Türkiye topraklarına konuşlanmasının bu ülkeye Rus askerlerinin varlığını gerekli kıldığını, hatta Rusya'nın Türkiye topraklarında askeri üs kurabileceğini yazdı.
Öte yandan Rus Stakin Fokus gazetesi, Rusya'nın Türkiye'ye S-400 füze savunma sisteminin satışına ilişkin anlaşmanın uygulanmasının Rusya'nın Türkiye topraklarında askeri üs kurmasını gerektireceğinin uzak bir ihtimal olduğunu belirtti.
Türkiye ile Rusya arasında diplomatik görüşmeler, ziyaretler ve Suriye konulu masa başta olmak üzere muhtelif masalar etrafında istişareler son aylarda artmış olsa da, eski bir Türk polisi tarafından Rusya'nın Ankara Büyükelçisi'ne düzenlenen suikast yarasını da Moskova hala unutmuş değil.
Rusya ile Türkiye ilişkilerinin geçmişine bir kuş bakışı atılırsa, iktidarda kim olursa olsun iki ülke arasındaki düşmanlık yüzyıllarca devam etmiştir. Türkler karşısında Bizans'ın dağılmasının ardından Ruslar kendini Ortodoks kilisesinin gerçek sahibi ve muhafızı olarak görmüş ve şimdi de aynı şekilde hareket ediyor.
Aynı dönemde Osmanlılar ile Sezarlar arasında sık sık savaş yaşanıyordu. Türkiye 2. Dünya Savaşı sırasında tarafsız olsa da, Nazi Almanya, Sovyetler'den daha fazla yararlandı ve bunun ardından, Türkiye, NATO'ya ve Batı askeri ittifakına katılarak, Sovyetler Birliği ile en uzun sınırını NATO'ya hediye etti.
*****
Geçen hafta Konya merkezli 34 ilde, Antalya merkezli 24 ilde FETÖ operasyonu başlatıldı. Konya merkezli operasyonda 47'si muvazzaf asker 70 şüpheli hakkında gözaltı kararı çıkarıldı.
Konya merkezli 34 ilde, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında, örgütün Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) yerleştirdiği askeri personele "mahrem imamlık" yaptıkları iddiasıyla 47'si muvazzaf asker 70 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi.
Şüphelilerden 47'sinin muvazzaf asker, 23'ünün ise TSK'dan ihraç edilenler olduğu öğrenildi.
Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi (KOM) ekiplerince şüphelilerin yakalanması için Konya merkezli 34 ilde belirlenen adreslere eş zamanlı operasyon başlatıldı.
Gözaltı kararı çıkarılan şüphelilerin Kara Kuvvetleri Komutanlığı ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görev yaptıkları öğrenildi. Şüphelilerin yakalanmasına yönelik çalışmalar sürüyor.
Bu arada FETÖ'nün askeri yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında haklarında gözaltı kararı verilen 65 şüphelinin yakalanması için Antalya merkezli 24 ilde eş zamanlı operasyon başlatıldı.
Ayrıca FETÖ/PDY "evlilik birimi" sorumluları oldukları iddia edilen 106 şüpheli hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın ortak çalışması ile FETÖ/PDY'nin şifreli haberleşme programı ByLock yazışmalarının deşifre edilmesi çalışmaları sürüyor.
Bu çalışmalarda deşifre edildikten sonra incelemeye alınan mesajlar doğrultusunda, örgütün "evlilik birimi" sorumluları oldukları iddiasıyla 106 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Şüphelilerin yakalanmasına yönelik İstanbul merkezli 20 ilde eş zamanlı operasyonlar başlatıldı. Operasyonlarda şu ana kadar 62 kişi gözaltına alındı. Diğer şüphelilerin yakalanması için çalışmalar devam ediyor.
Bilindiği gibi Türkiye hükümeti, geçen yıl yaşanan başarısız askeri darbeden Amerika'da yaşayan Fetullah Gülen ve grubunu sorumlu tutuyor.
*****
Türkiye’de banka faizlerinin artmasının ardından milli para birimi TL döviz piyasalarında dolar karşısında değer kaybetti.
Batılı haber kaynaklarının Türkiye medyasından naklen geçtikleri haberlerde, piyasalarda Türk Lirası TL geçen Perşembe günü ABD doları karşısında %1.06 değer kaybettiğini duyurdu.
Aslında Türkiye’de bu ülkenin milli para birimi TL’nin dolar karşısında değer kaybetme süreci yaklaşık iki yıl önce başladı, öyle ki son iki yılda TL’nin Amerikan doları karşısında değer kaybı neredeyse %30’lara ulaştı. Bu arada Türk Lirası TL’nin başta avro olmak üzere diğer uluslararası önemli dövizlere karşı değer kaybı dolar karşısında değer kaybına paralel olarak aynı hızla devam ediyor.
Gerçekte Türkiye’nin son 14 yılda tüketime dayalı ekonomisi, halkın bankalara borçlanmasına sebebiyet vermiş bulunuyor. Bu durum doğal olarak Türkiye halkının ve özellikle kırılgan konumda olan ailelerin daha da fakirleşmesine ve toplumun zengin kesiminin daha da zenginleşmesine yol açtığı gözleniyor. Bu durum ekonomi biliminde enflasyon olayının tanımlanması çerçevesinde ilk tanım olarak gündeme geliyor. Enflasyon ekonomi biliminde fakirin daha fakirleşmesi ve zenginin daha zenginleşmesi şeklinde tanımlanıyor. Bu durum Türkiye toplumunda son on yılı aşkın sürede her yıl bir nevi yaşanan bir durumdur. Eğer bu duruma bir de halkın Türkiye bankalarına şimdiye kadar görülmemiş düzeydeki borçlarının nasıl ödeneceği konusunda aydın bir ufkun yokluğunu de ekleyecek olursak, o zaman Türkiye’nin ekonomi makinesi şiddetli bir yokuşta aşağı doğru yuvarlandığı söylenebilir.
Bu süreçte Türkiye kamuoyunda hoşnutsuzluğu tırmandıran konu ise bir yandan Türkiye yönetiminin enflasyonu kontrol altına almak ve fiyatların başına alarak sürekli yükselmesine çare bulmak ve öbür yandan Türkiye halkı arasında yavaş yavaş daha da belirgin bir şekilde hissedilen ve son dönemde milli para biriminin değer kaybı ile ivme kazandığı anlaşılan milli gelir ve servetin adil bir şekilde dağılmasına çare bulmakta acizliğidir.