Katar ve Türkiye’nin yakınlaşma nedenleri
(last modified Thu, 21 Jul 2016 13:00:20 GMT )
Temmuz 21, 2016 16:00 Europe/Istanbul

Haziran 2013 tarihinde Katar’ın yeni emiri olarak babası şeyh Hamd bin Halife’nin yerine geçen şeyh Tamim bin Hamd, Haziran 2016 tarihinde son beş ayda üçüncü kez Türkiye’ye geldi ve Ankara yetkilileri ile görüştü.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu ülkenin Cumhurbaşkanı olduktan sonra üç ay içinde iki kez Katar’ı ziyaret etti.Katar ve Türkiye ilişkileri son iki yılda sürekli gelişen bir tablo sergiledi. İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişme süreci 19 Aralık 2014’te Ankara’da Katar – Türkiye stratejik yüksek komitenin kurulmasını öngören anlaşmanın imzalanması ile başladı. katar ve Türkiye arasındaki ilişkilerin sürekli geliştiğine işaret eden işaretlerden biri, Eylül 2015’ten Haziran 2016’ya kadar, yani dokuz aylık bir süre içerisinde iki ülkenin en üst düzey yetkilileri, yani Türkiye Cumhurbaşkanı ve Katar emiri Doha ve Ankara’ya toplam beş ziyaret gerçekleştirmeleriydi. Bundan başka iki ülkenin diğer bazı üst düzey yetkilileri de bu süre içerisinde karşılıklı başkentlere ziyaret gerçekleştirdi ki buna Türkiye’nin eski Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun Nisan 2016’nın sonlarına doğru Doha’yı ziyaret etmesini örnek göstermek mümkün. Davutoğlu iki günlük resmi ziyaretine başlamadan önce Türkiye ve Katar ilişkileri en üst seviyesine ulaştığını ve Doha yönetimi bölgesel politikaları ve özellikle Irak ve Suriye meseleleri hakkında sürekli Ankara ile koordinasyon halinde olduğunu belirtti. Davutoğlu Türkiye ve Katar ticaret forumunda da yaptığı konuşmada iki ülke arasında 1.3 milyar dolar düzeyinde olan ikili ticaret hacmini üç milyar dolara yükseltmeyi amaçladıklarını ifade etti.

Katar, Recep Tayyip Erdoğan Eylül 2015’te Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ziyaret ettiği ilk ülke oldu. Erdoğan Aralık 2015’te de üç aydan daha az bir süre içerisinde iki kez Doha’yı ziyaret ederek Katar emiri şeyh Tamim’le görüştü. Erdoğan’ın Katar ziyareti sırasında iki ülke arasında 16 işbirliği anlaşması imzalandı ki bunların en önemlisi, Katar iç güvenlik güçlerinin Türkiye tarafından eğitilmesiyle ilgiliydi.

Erdoğan’ın Katar ziyaretinden sonra bir aydan daha az bir süre sonra Türkiye’nin Katar büyükelçisi Ahmet Demirok, ülkesinin Katar’da askeri üs açacağını duyurdu. Bu üs Türkiye’nin Batı Asya bölgesinde ilk askeri üssü olacaktı ve üç bin kadar piyade askeri, hava ve deniz kuvvetlerine bağlı bazı birlikler ve özel ve çevik kuvvetler birliklerinin yanında bu üsse yerleşeceği açıklandı. Gözlemciler Türkiye’nin Katar’da askeri üs kurma kararının başlıca nedenini Amerika’nın Fars körfezinde askeri varlığının renksizleşmesine bağladı.

Öte yandan Katar’ın 35 yaşındaki emiri şeyh Tamim bin Hamd de beş ay içinde yani Şubat 2016’dan Haziran 2016’ya kadar üç kez Türkiye’yi ziyaret etti. Katar emiri şeyh Tamim’in Türkiye’ye ilk ziyareti Şubat 2016 tarihinde ve ikincisi  Nisan 2016’da İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesine katılmak amacıyla ve üçüncüsü de Haziran ayında gerçekleşti. Son dokuz ayda bu diplomatik ziyaretler gerçekleşirken, Katar’ın Türkiye büyükelçisi Salim Mübarek Al-i Şafi Haziran 2014’de  ülkesinin Türkiye ile ilişkilerini istisna ve eşine rastlanmayan düzeyde nitelemişti.

Türkiye Katar’a siyasi ve iktisadi açıdan bakıyor. İktisadi alanda Türkiye Katar’ın doğalgaz kaynaklarının yanı sıra mali kaynaklarında gözü bulunuyor. Buna göre 2014 yılında iki ülke arasında 1.2 milyar metreküp sıvı gaz ihracat anlaşması imzalandı. Türkiye bir yandan Katar gibi zengin bir devletin mali kaynaklarını cezbetmeye çalışırken öbür yandan Katar ile ilişkilerini takviye ederek Arap dünyası üzerindeki nüfuzunu arttırmaya çalışıyor.

Katar yönetimi ise büyük hayaller peşinden koşuyor ve Batı Asya bölgesinde baş aktör olmak istiyor ve bu yüzden Batı Asya bölgesinin güçlü devletlerinden biri olan Türkiye ile ilişkilerini geliştirmeyi gündemine almış bulunuyor. Bu arada Katar yönetimi Türkiye ile ilişkilerini geliştirerek Mısır’da uğradığı hezimeti ve yeniden Arabistan rejiminin gölgesinde kalmayı telafi etmeye çalışıyor. Her halükarda Türkiye ve Katar’ın Suriye krizi ve müslüman kardeşler hareketini destekleme gibi konularda ortak görüşü paylaşmaları iki ülkenin yakınlaşmasında çok etkili olduğu anlaşılıyor.

Katar ve Türkiye, Suriye krizinde aktif rol ifa eden iki aktördür. Gerçekte Doha ve Ankara’nın Suriye krizinde ifa ettikleri rolü açıkta olan uygulanan politikalar ve gizli olan ve her iki ülke yetkilileri reddeden örtülü politikaları ile izah etmek mümkün. Uygulanan açık politikalara göre her iki ülke Suriye’de Beşar Esad’ın iktidardan çekilmesini istiyor. İki ülke bu doğrultuda Suriye muhaliflerin oturumlarına ev sahipliği yapıyor ve kapılarını Suriyeli muhaliflere açıyor.

Örtülü politika bazında Türkiye ve Katar’ın gündeminde Suriye yönetimine baskıları arttırmak amacıyla terör örgütlerini desteklemek yer alıyor. Türkiye’nin sınırlarını teröristlerin Suriye’ye geçişine açık tutması, terör örgütleri ile iktisadi teamüllerde bulunarak bir nevi mali destek vermesi ve ayrıca medya arenasında terör örgütlerinin propagandalarına hizmet vermesi, Ankara’nın Suriye’de terör örgütleri ile teamülde bulunduğu alanlardır.

Katar yönetimi de Suriye’de terör örgütlerine mali, silah ve medya desteği sunuyor. Katar’ın Suriye’deki terör örgütlerine verdiği mali destek, uzmanlarca  “açık arttırma politikası” şeklinde adlandırılacak kadar fazla olduğu anlaşılıyor. Şöyle ki Katar yönetimi insan gücü daha fazla olan ve doğal olarak Suriye yönetimi ile daha ciddi bir şekilde savaşan terör örgütlerine daha fazla mali yardımda bulunuyor.

Suriye krizinin Katar ve Türkiye’nin yakınlaşmasında ifa ettiği rolün hakkında önemli bir nokta, her iki ülkenin Suriye’de müslüman kardeşler hareketinin iktidarın başına geçmesi konusunda hemfikir olmalarıdır. Bir başka ifade ile Türkiye, Katar ve Arabistan ekseni Suriye nizamına karşı görüş birliği içinde olmalarına karşın Arabistan rejimi Türkiye ve Katar’ın aksine Suriye’de ihvanilerin iktidar olmasını asla istemiyor.

Türkiye ve Katar’ın şimdiye kadar görülmemiş bir şekilde birbirine yakınlaşmasına yol açan bir başka etken ise, her iki ülkenin Mısır’da ihvanilerin iktidar olma sürecine destek vermesi ve ayrıca Haziran 2013’te Mısır’da yaşanan gelişmeleri ve Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin iktidardan uzaklaşmasına yol açan ve askerlerin yeniden Mısır’da iktidarı ele geçirmesine sebebiyet veren olayları askeri darbe nitelemesidir.

Gerçekte iki ülkenin fikri ve ideolojik açıdan yakınlığı yakın işbirliğine girmelerinin bir başka nedenidir. Türkiye ve Katar Batı Asya bölgesinde yaşanan gelişmeler ihvanilerin başta Mısır olmak üzere bir çok ülkede iktidarın başına geçeceklerini ve bölgede ihvani bir düzen şekillendiğini düşünüyordu. Türkiye ve Katar ihvani hareketi destekleyerek Batı Asya bölgesinin gelecekteki düzeninde en önemli aktörler olabileceklerini zannediyordu. Ancak Muhammed Mursi ve ihvani hareket 84 yıllık siyasi mücadeleye karşın ancak bir yıl Mısır’da iktidarın başında kalabildi.

Mısır’da askerlerin iktidarın başına geçmesi, bu ülkenin Türkiye ve Katar ile ilişkilerini en çok etkileyen gelişme oldu. Erdoğan yönetimi  Haziran 2013 tarihinde Mısır’da yaşanan olayları açıkça askeri darbe niteledi ve ardından Abdulfettah Sisi yönetimini tanımadığını ilen etti. Gerçi şimdi Ankara yönetimi açıkça eski politikasından çark ettiği ve Mısır ile yeniden ilişkileri ihya etmek istediği gözleniyor, fakat Abdulfettah Sisi yönetimi Ankara ile ilişkilerin ihya edilmesini Türkiye’nin Haziran 2013 olaylarını tanımasına ve Mısır’ın şimdiki yönetimini de tanımaya endeksledi.

Katar yönetimi Mısır’da ihvani hareketin iktidar olmasına Türkiye’den daha fazla destek verdiği için Abdulfettah Sisi yönetimi tarafından resmen Mısır’ın içişlerine karışmakla suçlandı. Mısır’ın görevden uzaklaştırılan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi de Katar devleti için casusluk yapmakla suçlandı ve Kahire mahkemesi Haziran 2016 tarihinde Mursi’yi bu suçtan ötürü müebbet hapis cezasına çarptı.

Öte yandan Katar yönetimi ihvanilere verdiği destek yüzünden Fars körfezi işbirliği konseyinde de inzivaya itildi ve BAE, Arabistan ve Bahreyn 2014 yılında Doha büyükelçilerini geri çağırdı. Bu yüzden Katar, ihvanilerin en önemli hamilerinden biri olan Türkiye’yi bu inzivadan kurtulmak için en uygun ülke olarak görüyor.

Katar emirinin bu yıl Türkiye’ye üçüncü ziyareti, bir yandan Suriye krizi hassas günleri geri bıraktı ve öbür yandan Kahire mahkemesi Muhammed Mursi’yi Katar için casusluk suçundan müebbet hapis cezasına çarptığı bir sırada gerçekleşti.

Batı Asya bölgesi en istikrarsızlık dönemini geride bıraktığı ve bölge ülkeleri aralarındaki ilişkilere pek güvenmedikleri ve özellikle bölgesel güçlerin arasında etkili bir ilişki bulunmadığı bir sırada, katar ve Türkiye ilişkileri bir istisna sayılıyor ve şimdiye kadar görülmemiş bir şekilde gelişme kaydediyor.

Gerçi ikili ihtiyaçlar Türkiye ve Katar ilişkilerinin gelişmesinde önemli etken sayılıyor, fakat son yıllarda Suriye krizi ve ihvanilerin desteklenmesi bu iki ülkenin ilişkilerinin gelişmesinde daha etkili olduğu anlaşılıyor.

Ancak uzmanlar Katar yönetimi Türkiye ile ilişkilerinde iki büyük hataya düştüğünü belirtiyor. İlkin Katar Erdoğan’a aşırı derecede güveniyor ve Erdoğan’ın uzun süre iktidarın başında kalmayabileceğini düşünmüyor. İkincisi, Katar Türkiye’nin şimdiki yönetimi ittifaktan gerçekçi bir idrakı bulunmuyor, çünkü nasıl ki Erdoğan ani bir şekilde Suriye’de Beşar Esad yönetimi ile ilişkilerinden çark ettiyse ve nasıl eski müttefiki Fethullah Gülen’i hain ilan ederek ona yüz çevirdiyse bir gün Katar gibi küçük bir devlete karşı da aynı davranışta bulunabilir. 015