Vahdet Haftası Özel Programı 4
(last modified Fri, 15 Nov 2019 15:21:55 GMT )
Kasım 15, 2019 17:21 Europe/Istanbul

Günümüz dünyasında İslamofobi İslam ve müslümanlardan dünya kamuoyu için şiddetli bir imaj çizmek amacıyla Batı medyası propagandalarının başında yer alıyor. İslam ümmeti düşmanların komplolarını etkisizleştirmek için islami vahdet doğrultusunda aralarındaki ortaklıklara dayanarak hareket etmeliler.

İslam peygamberi Hz . Muhammed'in -saa- idrak ettiğimiz kutlu veladet yıl dönümü dolayısıyla hak ve hakikat yolundan giden siz değerli dinleyicilerimizi kutluyoruz. Gerçekten de, İran'ın İslam İnkılabı'nın büyük mimarı İmam Humeyni'nin, sünni ve şii kardeşler  arasında Hz. Muhammed'in -saa- iki doğum tarihi vesilesiyle Vahdet Haftası inisiyatifi anılmalı. Çünkü dünyada birlikteliğin gerekliliğini ve önemini vurguladı ve İslam ümmeti arasında bir birlik yaratma çabasının yolunu açtı. İslam peygamberinin varlığı ve risaleti bir nimet olarak insanoğlunun kurtuluşuna neden oldu. Günümüz insanının her zamandan daha fazla barış mesajı, adalet, keramet, ahlak ve mustazafları desteklemeye ihtiyacı var ve tüm bunlar  Allah resulünün ilahi ve İslami değerleri ve öğretilerinin sağlam sütunlarını oluşturuyor. O hazret tüm insanlar , mezhepler, dinler ve İslami akımlar için Allah'ın rahmeti ve barış ve dostluk habercisidir.

İnsanın saadeti olan Kur'anı Kerim insanların hidayetinin talimatını içeriyor. Nitekim Al-i İmran suresinin 19. ayeti kerimesinde şöyle okumaktayız:..."Hiç şüphesiz, Allah katında din İslam'dır."  Ayrıca Kur'an-ı Kerim'in her yerinde İslamı rahmet ve şefkat dini olarak tanıtan ayetlere rastlıyoruz. İlahi öğretiler Kur'anı kerim'i insanın kurtuluş vesilesi ve İslam peygamberini kılavuz ve hidayete erdiren şeklinde tanıtmıştır. Böyle bir peygamber, Yüce Allah tarafından dünyaya getirdiği dini vizyonun aynasıdır ve sadece müslümanların değil tüm insanların örneği ve numunesi olarak tanıtılmıştır. Bu nedenle müslümanlar Hz Muhammed'in-saa- yolundan giderek o hazretin risaletinin takipçilerinden olmalı zira  bunlar, İslam dininin simgesini ifade ediyor ve bu sevgi dinini yaymaktan sorumludurlar.

Beşeriyet tarihinin gözden geçirilmesi, şu hakikati gösteriyor ki Hz Adem'den  -as- Hz. Muhammed'e -saa- kadar Peygamber efendimizin son biseti döneminden yer yüzünde son kurtarıcının zuhuruna dek şeytan takipçilerinin fitneci girişimleri islam peygamberinin küresel risaletini ortadan kaldırmak için başlamış ve günümüze dek devam ediyor. Bu mesele tarihin her dönemi ve fırsatında özellikle islamın kinini yüreklerinde her zaman canlı tutan küresel siyonizm gibi şeytani ajanlar nedeniyle girift bir şekilde gündeme gelmesine yol açıyor.

Programımızın başında da ifade ettiğimiz gibi Günümüz dünyasında İslamofobi ve şiafobi  İslam ve müslümanlardan dünya kamuoyu için şiddetli bir imaj sergilemek amacıyla Batı medyasının propagandalarının başında yer alıyor. İslam ülkelerinde öldürme cinayetlerinin artması ve terör çetelerinin oluşması ,dünya müslümanları ve islam düşmanlarının komploları neticesinde indirilen darbelerin bir numunesi olarak  İslamofobiyi oluşturur.Batı dünyasının ürünü olan tekfircilik ve aşırıcılık ilahi dinin yayılmasını önlemek için islamofobiyi alevlendirir ve IŞİD gibi canileri yetiştirerek islam dini adına sömürgecilerin ve müslümanların düşmanlarının çıkarlarını sağlama doğrultusunda adım atıp geçtiğimiz yıllarda her türlü cinayeti işlemişlerdir. Onlar İslamofobiyi telkin ederek her daim vahşet ve istikrarsızlıkla islam ülkelerini bölüp onları kendi sultası altına almayı amaçlayan islam ülkelerinin zayıflatılması ve bu ülkelerde tefrikanın oluşması peşinde olmuşlardır. Suud rejimi gibi bazı İslam ülkelerinin satılmış liderleri böylesi örgütleri sadece desteklemekle kalmayıp kendileri de doğrudan Yemen ve Bahreyn gibi ülkelerde savaşa girmiş ve müslümanları katletmeye çalışıyorlar, böylece islamofobi oluşturma doğrultusunda ABD ve siyonist rejim ile işbirliği içinde bulunuyorlar.

İslamofobi dalgası müslümanlara karşı kötümserlik atmosferini oluşturmasının yanı sıra batı müslümanlarından birçoğunun yaşamını özellikle bayan müslümanların giyim tarzı nedeniyle olumsuz yönde etkiliyor. Bu yüzden bayan müslümanlar mecburen evde kalıp dışarıda kendi işlerini bırakarak hatta yüksek eğitim merkezlerinde bile eğitimlerini sürdüremiyorlar ve bu konu müslüman ailelerin içinde ekonomik baskıların yanında ciddi ihtilafların ve sorunların oluşmasına neden olur. İslamofobi bir taraftan da mümin ve imanlı ailelerin batı ülkelerinden başka ülkelere göç etmelerine de neden olur. İslamofoblar, Batılı ülkelerdeki müslüman ailelerin varlığının Batı'ya gerçek İslam'ı tanıtacağını ve nihayetinde Batı halkının  İslam'a olan eğilimini artıracağını biliyorlar.

İslamofobi dalgası tüm müslümanlar için acı bir olaydır ancak tüm müslümanlar arasında küresel istikbara karşı vahdetin oluşması ve gerçek islamı dünya halkına tanıtmak için yeni bir fırsat oluşturmuştur. Bu tefrika yaratan girişimlerle mücadelenin tek yolu vahdet ve birlikteliktir ve islam ümmeti bu yolda bilinç ve farkındalıkla hareket etmelidir. İslam ümmeti ayrıca şimdiki durumun hassas şartlarına bakarak islami vahdet yolunda düşmanların komplolarının hezimete uğramasına şahit olmaları için aralarındaki ortaklıklara bakarak adım atmalıdırlar. Msülümanlar arasında vahdet ve beraberlik oluşursa islam düşmanlarına tekfirci ve terör düşüncelerinin gelişmesi için fırsat oluşmayacak. Bu nedenle rahman ve rahim Allah Kur'anı Kerim'in Enfal suresinin 46. ayeti şerifinde şöyle buyuruyor: " Allah'a, ve O’nun Peygamberine itaat ediniz; birbirinizle uğraşıp çekişmeyiniz; sonra korkaklaşıp kuvvetten düşersiniz. Bir de mutlaka sabrediniz, iyi biliniz ki Allah sabredenlerle beraberdir." Aslında çekişme ve kavga müslümanları içten zayıflatır ve dışarıdan onurlarını heba eder. Bu nedenle  müslümanlar itaat ve vahdet içinde kararlı olmalı ve eğer bir şey kendi isteklerine aykırı olursa, Allah'ın vaad ettiği üzere kendi yardımı ve zaferinin tadını onlara tattırmak için sabretmeleri gerekir.

 

Yüce Allah Enbiya suresinin 92. ayetinde "Muhakkak, işte bu sizin ümmetiniz, tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim; o halde Bana kulluk edin." buyurduğu sözler vahdeti islam ümmetinin büyük özelliklerinden sayıyor.İslam peygamberi de islam ümmeti içinde vahdeti oluşturmak için müslüman göçmenleri ve Ensar'ı İslam sözleşmeleri ve  bayrağının altına aldı.Bu sözleşmelerin tüzüğü müslümanları daha da birbirlerine yakınlaştırdı ve halk topluluklarının dini ilişkileri ve inanç temellerini ayarlayarak güçlendirdi.Allah resulünün öğretileri ışığında müslümanlar, tevhid eksenli inanç üzerinde tefrikanın sebeplerini silmek için sahte sınırları ortadan kaldırmalı ve müslümanlar arasında birlikteliği güçlendirme zemininde çalışarak İslam dininin gerçek barış talep ve merhametli yüzünü dünyaya sunmaları gerekiyor.

Tüm müslümanlar, aralarında insicamın sembolü olan vahdet haftası islam dünyası karşısında eşsiz bir fırsat olarak ufak tefek ihtilaflara göz yumup kur'an ve sevgi ve rahmet peygamberi Hz Muhammed'in-saa-  öğretilerine sarılarak bu birlikteliğin geçmişten daha sağlam bir şekilde oluşması yolunda adım atmalılar.

Programımızın sonunda bir kez daha idrak etiğimiz şu mübarek günlerden dolayı siz değerli dinleyicilerimizi kutlayarak islam ümmeti için huzur, barış, güvenlik ve iktidarın gelmesini niyaz ediyoruz.