Amerika politikalarında sık görülen insan hakları ihlallerini gözden geçirmek- 2
İran İslam cumhuriyeti takviminde HŞ 6 ila 12 Tir günleri olan 27 Haziran 3 Temmuz günleri arası “Amerikan insan hakları” günü olarak kaydedilmiştir. Bu adlandırma Amerika’nın özellikle İran halkına karşı işlediği cinayetleri tekrar gözden geçirmek hedefi ile yapılmıştır.
Batı Asya bölgesi, Amerika’nın bölge halklarına karşı sayısız insan hakları suçu işlediği bölgelerden biridir. Bu konuda Irak en bariz örnektir. Amerika 2003 yılında kitle imha silahların bulunması bahanesi ile Irak’a saldırdı, fakat hiçbir zaman Irak’ta kitle imha silahı olduğunu ispatlayamadı. Bu savaş Irak’a büyük hasarlar ve zayiata sebep oldu. Savaştaki dolaylı ve direkt can kayıpları hakkında bir çok farklı rakamlar açıklandı. Bazı uluslararası verilere göre sadece 2007 yılına kadar yani savaşın başlamasından 4 yıl sonra bir milyon 200 bin ıraklı savaşta hayatını kaybettiler.
Esef verici durum ise kayıpların yüzde 40’ını kadınlar ve çocukların oluşturmasıdır. Dünyaca bilinen basın kuruluşlarından National Geografi de 2013 yılında yani savaşın başlamasından 20 yıl sonra Amerika saldırıları sonucu bir milyon 100 bin Iraklının avare olduğu ve kamplarda yaşadığını açıklarken Kızılhaç örgütü ise bu sayının 2 milyon 300 bin olduğunu tahmin etti. Buna ilaveten Amerika saldırısının ilk 3 yılında Iraklı doktorların yarısı ülkeyi terk etti. 2007 yılına kadar ise çocukların yetersiz beslenme oranı yüzde 28’e ulaştı.
Resmi veriler Iraklı çocukların yüzde 60’ının psikolojik sorunlar yaşadığını gösteriyor. Ayrıca uluslararası raporlar da yılda en az 40 bin ıraklı kadının kaçırılarak Amerikalı insan tacirleri tarafından götürüldüğü ve kendilerinden haber alınamadığını belirtiyor. Amerika devleti işlenen bu gibi cinayetlere karşı asla sorumluluk üstlenmezken üstelik Irak’ta terörizm ile savaştığı ve bu ülkede güvenliği sağlamak iddiasında da bulundu.
Amerika’nın işlediği cinayetler Irak ile sınırlı değildi. Suriye, Filistin ve Yemen de Amerika’nın dolaylı veya dolaysız olarak işlediği cinayetlerin sahnelerinden sayılır. Amerika 2011 yılından beri Suriye’de teröristlere destek veriyor. Bu desteklerin sonucu ise Suriye’de yüzbinlerce insanın ölümü ve yaralanması, en az 13 milyon Suriyelinin ülke içinde ve dışında avare olması ve de ülkenin alt yapılarının imha olmasıdır. Amerika şimdi de kendi askerlerini bu ülkede tutarak silahlı militan grupların yardımı ile bu ülkenin enerji kaynaklarını yağmalamaya ve çalmaya devam ediyor.
Filistin ise Amerika’nın insanlık dışı cinayetleirnin bir diğer sahnesidir. Amerika Siyonist rejimin en büyük destekçisidir. Aslında siyonist rejim Filistinlilere karşı insanlık dışı cinayetler işliyor ve Amerika’nın çeşitli hükümetleri de bu cinayetlere destek veriyor. Amerika’nın ırkçı Siyonistlere verdiği destek ise korsan rejimin Filistinlilere karşı işlediği cinayetlerin ana sebeplerinden biridir. Lübnan el-Henadek Haber Ajansı direktörü ve uluslararası meseleler uzmanı Muhammed Şems ise bu konu hakkında şöyle diyor:
“Filistinli çocuklar ve Müslümanların haklarının ihlal edilmesinden söz edilmişken Amerika’nın rolü gözardı edilemez, ister bu rejime sivilleri bombalamak için verdiği modern bombalar ve silahlar veya ister onlara destek vererek ve BM’de veto hakkını kullanarak bu rejimin yargılanması ve cezalandırılmasını engellemekle.”
Yemen ise Amerika’nın insan haklarının işlediği cinayetlerde dolaylı veya dolaysız parmağı bulunduğu diğer bir örnektir. Suudi Arabistan 2015 yılından beri ve Amerika’nın yeşil ışığı ile Yemen’e yani Batı Asya’da en fakir Arap ülkesine karşı savaşı başlattı. BM genel sekreteri Antonio Guterres’in belirttiği gibi bu savaş nedeni ile Yemen 21. Asrın en büyük insani facia ile karşı karşıyadır, fakat Washington’un Suudi Arabistan’a verdiği destekler durmuyor.
Arabistan bu bağlamda Siyonist rejim ile en kara saldırganlık karnesini kayıtlara geçirmek için adeta sıkı bir rekabete girmişken Amerika ise Yemen’de suudiler tarafından sivillerin katliam edilmesini örtbas ederek Arabistan’ın petrol satışındaki dolarlarını, kendi silahlarını onlara satarak geri almaya çalışıyor, tabi ki Suudi Arabistan da Yemen’e saldırılarında bu silahları kullanıyor.
İslam inkılabı rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamenei ise bu konuda şöyle bir beyanatta bulundu:
İslam’ın Yemen, Suriye, Irak ve Bahreyn gibi çeşitli olaylarında eğer Müslümanlara zarar geliyorsa Amerikalılar bu suç ve cinayete ortaklar; onların destekleri bu utanmazların, bu yüzsüzlerin böyle cinayetler ve ihanetler işlemesine sebep oluyor ve İslam ümmetinin kalbine arkadan hançer vuruluyor.
Hiç şüphesiz İran İslam cumhuriyeti ise Amerika’nın cinayetlerine en çok maruz kalan ülkedir. Başka bir ifade ile hiçbir ülke direkt veya dolaylı olarak İran İslam cumhuriyeti kadar Amerika’nın sayısız cinayetlerine hedef olmamıştır.
İran İslam cumhuriyeti İslam inkılabının zafere ulaşmasından itibaren kendisi için ulusal bağımsızlık peşindeydi; işte tam da bu yüzden sürekli Amerika’nın insanlık dışı saldırılarına hedef oldu.
Amerika’nın İran İslam cumhuriyetine karşı işlediği cinayetlerin listesi, Amerika’nın insan hakları meselesini kendisine paralel olmayan ülkelere karşı bir araç olarak kullandığını gösteriyor. İran'ın mal varlıklarına el konulması, dayatılan 8 yıllık savaşta Irak'taki Baas rejimine destek verilmesi, bu silah destekleri kapsamında İran’ın kentlerine karşı kullanılmak üzere ölümcül kimyasal ve kitle imha silahlarının verilesi, Tebes saldırısı, ayrılıkçı, inkılap karşıtı akımlar ve Münafıklar terör örgütüne destek verilmesi, İslam inkılabı zaferinden 44 yıl geçmesine rağmen hala devam ediyor.
Amerikan savaş gemisinin İran’ın Airbus yolcu uçağına İran hava sahasında saldırarak kadın erkek, çocuk yaşlı 290 yolcusuna 3 Temmuz 1988’de saldırması, saldırgan gemi kaptanına madalya verilerek takdir edilmesi, Münafıklar terör örgütüne desteklerinin halen devam etmesi ve Siyonist rejimin İran’ın içinde terör saldırılarda bulunması için destek sağlaması, İran İslam cumhuriyetini devirmek için yüklü bütçelerin ayrılması, BERCAM nükleer anlaşmada ahde vefasızlık yaparak illegal şekilde ve hiçbir gerekçe göstermeden üstelik UAEA’nın tüm raporlarının İran’ın sorumluluklarına bağlı kaldığını göstermesine rağmen çekilmesi, İran’a karşı azami baskılar ve hatta ilaçları bile kapsayan ekonomik yaptırımların dayatılması Amerika’nın İran İslam cumhuriyeti devletine ve İranlı vatandaşlara karşı işlediği insan hakları ihlalleri ve suçlarından sadece bazılarıdır.
Amerika’nın İran’a karşı ekonomik savaşı, İran halkı için ekonomik şartları zorlaştırmak hedefi ile “İran karşıtı elem grubu” adında bir grubun kurulması ile Washington’un İran karşıtı çalışmalarını koordine etmek ve diğer hükümetleri de Washington’un insanlık dışı tutum ve davranışlarına boyun eğmeye mecbur kılmakla devam ediyor. Bu alanda Amerika diğer ülkeler ve farklı firmaları tehdit ederek onları İran ile tıp, petrol, askeri vb. diğer birçok ticari alanda işbirliğini engellemeye ve böylece İran halkına ekonomik durumu daha da zorlaştırmaya ve dayanılmaz kılmaya çalışıyor. Bu yaptırımlar ise Amerika’nın iddialarının aksine sıradan halkı ve özellikle zayıf ve kırılgan kesimi hedef almıştır.
Tüm bu cinayetlerin yanında hiç şüphesiz İslam inkılabı muhafızlar ordusu Kudüs gücü korgeneral Kasım Süleymani’ye yönelik Irak topraklarında terör saldırısı düzenlenmesi ve şehit edilmesi Amerika’nın İran İslam cumhuriyetine karşı işlediği en önemli cinayetlerinden biridir. Şehit Kasım Süleymani’ye terör saldırı düzenleme direktifi Ocak 2020’de ve Amerika’nın dönem başkanı Donald Trump’ın direkt emri ile verildi. Trump bu cinayetin kendi direktifi ile işlendiğini açıkça itiraf etti.
Corona salgını ve COVID 19 pandemisi döneminde İran’a karı ilaç ve sağlık ekipman yaptırımı da Amerika’nın insanlığa ve özellikle İran halkına karşı işlediği cinayetlerden bir diğeridir. Dünya tehlikeli ve ölümcül bir virüse karşı savunmasız bir şekilde savaşırken Amerika İran’a karşı tıp ve sağlık alanındaki yaptırımlarını iptal etmeye yanaşmadı.
Amerika’nın İran halkına karşı cinayetlerin sayısı artık rakam ve sayıları aşmış bir durumdadır. İslam inkılabı rehberi HŞ 1388 yılı nevruz bayramı münasebeti ile ilgli konuşmasında şöyle buyurdu:
Amerika devleti en başından beri bu inkılaba karşı kaşlarını çatarak ve yüzünü ekşiterek ve muhalif tarzı ile karşılaştı. Tabi ki onlar kendi hesaplarında da haklıydılar. İnkılaptan önce İran onların avucundaydı; hayati kaynakları Amerika’nın elinde, siyasi karar alma merkezleri Amerika’nın elinde, hassas merkezlerde atamalar ve işten çıkartmalar Amerika’nın elinde; Amerikalıların ve Amerikalı askerlerin ve diğerleri için otlanacak bir meraydı. İşte, bunlar ellerinden alınmıştı. Muhalefetlerini böyle hasmane açıklamayabilirlerdi; fakat inkılabın başından itibaren Amerika hükümetleri- ister cumhuriyetçi başkanları, ister Demokrat başkanları- İslam cumhuriyeti nizamına karşı kötü davrandılar, bu kimseden gizli değildir…