17 Nisan Filistin esirler günü
17 Nisan, Filistinli esirler günü olarak biliniyor. Filistin ulusal konseyi 17 Nisan 1974 gününü, Filistinli esirlerin fedakarlıklarını anmak amacı ile bugünü takvimlere almaya karar verdi. Bizler de bu sebebe dayanarak Filistinli esirlerin durumunu kısaca gözden geçirmeye karar verdik.
Filistinli esirlerle ilgili istatistikler
Yayınlanan veriler, 1948 yılından itibaren Filistinli esirlerin tutuklanma ve hapse atılmalarının yoğun şekilde arttığını gösteriyor, öyle ki çeşitli kaynaklara göre 1948 yılında yaklaşık 18 hapishane, işgal edilen Filistin topraklarında inşa edildi.
Filistinli gaziler ve esirler işlerinden sorumlu komitenin araştırma ve belgeler başkanı Abdunnasır Fervane’nin belirttiğine göre halihazırda yaklaşık 5 bin 800 Filistinli kadın ve erkek korsan rejimin hapishanelerinde esir tutulurken aralarından 540’ı bir veya birkaç kez müebbet hapse çarptırılmıştır.
Söz konusu 5 bin 800 Filistinli esirden 62’si kadın ve 300’ü ise yasal yaş sınırı altındalar. Yine aynı rapora göre 1967 yılından beri şimdiye kadar 223 Filistinli esir, Siyonist rejim hapishanelerinde şehit düşmüşler. Aynı veriler 68 Filistinli esirin tıbbi hizmetlerin verilmemesi, 73’ünün yapılan korkunç işkenceler, 75’inin esir düşmenin ardından kasten ve 7’sinin de kurşunla şehit edildiklerini ortaya koyuyor. 3 kez müebbet hapse çarptırılan 36 yaşındaki Filistinli esir Sami Ebu Diyak ise tehlikeli kanser hastalığının tedavisi için Siyonist rejimin tıbbi hizmetler ve tedavi imkanları sağlamaması nedeni ile Kasım 2019’da şehit olan son esirdi.
Fiziksel ve ruhsal işkence
Irkçı ve işgalci Siyonist rejim Filistinli esirlere yönelik ruhsal ve fiziksel işkenceler planlayarak Filistinli esirlere karşı güdümlü olarak uyguluyor. Siyonist rejimin dönem sözde adalet bakanı Ayelet Shaked 16 Şubat 2018 tarihinde, “insan hakları ihlali pahasına israil’in Yahudi kalması gerektiğini” söylemişti.
Filistinli Esirler Araştırma Merkezi Müdürü Rafet Hamdune yaptığı açıklamada Filistinli esirlerin korsan rejim hapishanelerinde, facia boyutundaki şartlarda bulunduklarını, ruhsal ve fiziksel işkenceye maruz kaldıklarını belirtti. Hamdune ayrıca korsan rejimin, işkenceyi yasal bilen tek taraf olduğunu, bu rejim hapishanelerinde işkence için kullanılan yöntemlerin uluslararası örfe göre yasak olduğunu duyurdu.
Hamdune’nin belirttiğine göre Filistinli esirlere işkencelerin, tutuklanmalarının ilk anından itibaren başlarken, esirlerin başlarına pis ve kirli torbaların geçirilmesi, uykusuz bırakılmak, tedavi edilmemek, esirleri buzdolabında tutmak, uzun süre ayakta tutmak, esirler arasında casuslar vasıtası ile onlardan itiraf almak, başlarına soğuk ve sıcak su dökmek, kulakları tırmalayan yüksek sesli müzik dinletme, tuvaleti kullanmaya izin vermemek, esir felç olana kadar ağır dayak gibi işkencelerle devam ediyor.
Siyonist rejim hapishanelerinde Filistinli esirlere uygulanan bir diğer korkunç insanlık dışı uygulama, onları bir kobay gibi kullanmaktır. İsrail parlamentosunda bilim komite başkanı Dalia Itzik 1997 yılında yaptığı açıklamada ırkçı rejimin her yıl Filistinli esirler üzerine yaklaşık bin tehlikeli deney yaparak onları kobay olarak kullandığını söyledi.
Ürdünlü yazar Abdullah Kak da daha önce bir makalede şöyle yazdı:
Alınan haberler İsrail hapishanelerinde esir olan Filistinlilerin İsrail laboratuvarlarında kobay olarak kullanıldığını, Siyonist rejim doktorları tarafından üretilen yeni ilaçların bu esirler üzerine denendiğini gösteriyor.
Zorla besleme yasası ise Filistinli esirlere uygulanan bir başka işkence türüdür. Filistinli esirler her zaman hapishanelerin vahim şartlarına itiraz etmek ve seslerini dünyaya duyurmak için açlık grevine başlıyorlar. İsrail meclisi Temmuz 2015’te besleme yasasını onayladı; böylece işgalci rejim yetkililerine Filistinli esirlerin açlık grevi nedeni ile hayatları tehlikeye düştüğünde zorla yemek yedirme izni verildi.
Bir süre önce Filistinli Mahkumlar Kulübü yayınladığı raporda şöyle yazdı:
Siyonist yetkililer itiraf almak için Filistinli esirler ve tutuklulardan itiraf almak için çeşitli yöntemler kullanıyorlar ve onlara fiziksel ve ruhsal işkence uyguluyorlar.
Söz konusu raporda Filistinli esirlerin yaklaşık %95’i tutuklandıklarından kamu hapishanelerine intikallerine kadar geçen sürede İsrailliler tarafından çok yoğun şekilde işkence edildikleri belirtiliyor.
Bu arada tıbbi hizmet ve tedavi hakkından mahrum bırakılmak ise Filistinli esirlerin tedrici ölümlerine sebep olabilecek fiziksel ve ruhsal işkence yöntemlerinden bir diğeridir. Bu siyaset bağlamında ise Filistinli esirler arasında Koronavirüs salgını başlamış bulunuyor.
Esir kadınlar
Aralarında farklı yaşlardan en az 17 bin Filistinli kadın 1967 yılından itibaren Siyonist rejim hapishanelerini tecrübe etmişlerdir. 1987 yılında başlayan Filistinlilerin ilk intifadası veya taş intifada süreci, Filistinli kadınların en çok tutuklandığı dönemdir; bu süre zarfında yaklaşık 3 bin genç yaşlı, çocuk veya ihtiyar Filistinli kadın esir alındı.
Filistinli esirler işleri kurumu ateşi 2000 yılında alevlenen ikinci intifada veya Aksa intifadası sırasında esir düşen Filistinli kadınların sayısı yaklaşık bine ulaştı.
Şimdi yaklaşık 62 Filistinli kadın korsan rejim hapishanelerinde tutsak bulunuyor.
Filistinli gaziler ve esirler işlerinden sorumlu kurum söz konusu kadın esirlerin tümünün çok zor şartlarda bulunduklarını bunun ise endişe verici olduğunu duyurdu. Kadınların yarısına 16 yıla adar hapis cezası verilirken diğer yarısı hala mahkemeye çıkmayı bekliyor.
Filistinli esirler ve Korona
Koronavirüs işgal edilen Filistin topraklarında da salgın haline gelirken korsan rejim kabinesi bu hastalığı kontrol etmekte aciz ve yetersiz kalmıştır. Aynı zamanda Korona Filistinli esirler arasında da görülmüş ve Filistinli yetkililerin endişesine ve sürekli uyarıda bulunmalarına neden olmuştur.
Filistinli esirlerin içinde bulunan korsan rejim hapishaneleri ise asla uygun sağlık ve hijyen şartlarına sahip değil ve ırkçı rejim de Filistinli esirlere karşı siyasetlerinde asla her hangi bir değişikliğe gitmiyorlar.
Filistinli esirleri araştırma merkezi sözcüsü Riyad El-Aşkar bu bağlamda yaptığı açıklamada Korona hastalığının tehlikeli olması ve hızla yayılmasına rağmen Kudüs işgalci rejimin şimdiye kadar hastalığın hapishanelere bulaşmaması için he hangi bir önlem almadığı ve esirlere de hiç bir dezenfektan madde vermediğini belirtti.
El-Aşkar’ın belirttiğine göre izne ayrılan gardiyanların dönüşte Korona’ya yakalandığını fakat yine de göreve devam ederek Filistinli esirlere virüsü bulaştırdığını belirtti.
Bu arada Siyonist rejim Korona’ya yakalanan doktorları Filistinli esirlerin tedavisi için çalıştırarak, esirlerin Korona’ya yakalamalarına sebep oluyor.
Filistinli gaziler ve esirler işlerinden sorumlu komite başkanı Kadri Ebubekir yaptığı açıklamada, Siyonist rejimin Askalan hapishanesindeki esirlerin tedavisi için Korona’ya yakalanan bir doktoru gönderdiği, bu yüzden şimdi hapishanede Kovid 19 hastalığının görüldüğünü belirtti.
Siyonist rejim hapishanelerinde Filistinli esirlerin özellikle Korona salgını nedeni ile bulundukları vahim durumuna rağmen dünya toplumu ve özellikle BM korsan İsrail rejimin bu cinayetinin durdurulması için her hangi ciddi bir girişimde bulunmuyor.