İslam Dünyası Turizm Fuarı
Birinci İslam Dünyası Turizm Fuarı (IWTE) 7-10 Haziran tarihleri arasında 3 gün boyunca İslam dünyasında ülkelerin turizm kapasitelerini tanıtmak, bu alandaki aktivistler ve işletmeler arasındaki ilişkiyi güçlendirmek amacı ile Şehr-i Aftab Fuar Merkezinde düzenlendi.
İslam dini turizme kısıtlama getirmediği gibi terk edilmesini de kınamıştır. Ayrıca çeşitli rivayetlerde seyahat etmenin insanların ekonomik, ahlaki, kültürel ve de sağlıkları üzerindeki olumlu etkisine de vurgu yapılmıştır. Kur'an Kerim’in bazı ayetlerinde eski kavimlerin yaşamlarından ibret almak ve yaratılışı hakkında bilgi edinmek için yolculuk ve seyahat etmeye tavsiye edilmiştir. Örneğin Ankebut suresinin 20. Ayetinde şöyle buyuruyor:
قُلْ سِیرُوا فِی الْأَرْضِ فَانْظُرُوا کَیْفَ بَدَأَ الْخَلْقَ ثُمَّ اللَّهُ یُنْشِئُ النَّشْأَةَ الْآخِرَةَ إِنَّ اللَّهَ عَلَى کُلِّ شَیْءٍ قَدِیرٌ
De ki: "Yeryüzünde dolaşın da Allah'ın başlangıçta yaratmayı nasıl yaptığına bakın. Sonra Allah (aynı şekilde) sonraki yaratmayı da yapacaktır. (Kıyametten sonra her şeyi tekrar yaratacaktır) Şüphesiz Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter."
Ayrıca Kur'an Kerim’in diğer bazı ayetlerinde yüce Allah insanlara soru tarzında insanları yer yüzünde dolaşmaya böylece seleflerinin nasıl yaşadıklarını görerek onlardan ibret almaya çağırıyor. Örneğin Yusuf suresinin 109. Ayeti şöyle buyuruyor:
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِکَ إِلَّا رِجَالًا نُوحِی إِلَیْهِمْ مِنْ أَهْلِ الْقُرَى أَفَلَمْ یَسِیرُوا فِی الْأَرْضِ فَیَنْظُرُوا کَیْفَ کَانَ عَاقِبَةُ الَّذِینَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَدَارُ الْآخِرَةِ خَیْرٌ لِلَّذِینَ اتَّقَوْا أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Biz senden önce de, memleketler halkından ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik. Yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden önce gelenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Elbette ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?
Turizm sektörü, insan toplumlarının kültürel, sosyal ve ekonomik gelişmesinde muhakkak etkili bir faktör olarak önemli ekonomik kaynaklardan biridir. Bu sektör gelir kaynağı olması ve geniş çapta çalışma ve istihdam alanı açarken, milletler, kavimler ve kültürlerin birbirine yaklaşmasına sebep oluyor ayrıca ülkelerin ekonomik göstergelerinin yükseltilmesinde ve iyileştirilmesinde doğrudan ve dolaylı olarak etkilidir. Dünyanın en kazançlı dördüncü sektörü olan turizm sektörü, korona salgını nedeniyle son iki veya üç yıldır durgunluk yaşıyor. Fakat artık dünyada hastalığın azalmasıyla birlikte turizm yeniden canlanmaya başladı.
Geçtiğimiz hafta İslam Dünyasında Turizm Fuarı -IWTE (ISLAMIC WORLD TOURISM EXHIBITION) 7-10 Haziran tarihleri arasında 3 gün boyunca İslam dünyasında ülkelerin turizm kapasitelerini tanıtmak, bu alandaki aktivistler ve işletmeler arasındaki ilişkiyi güçlendirmek amacı ile Tahran’ın Şehr-i Aftab Fuar Merkezinde düzenlendi.
İslam Dünyası Turizm Fuarı Genel Sekreteri Azade Moste’ani fuar ile ilgili şöyle konuştu: Bir milyar sekiz yüz milyonluk Müslüman nüfusu, sadece İslam ülkelerinde değil, Avrupa ülkelerinde de cazip bir turizm pazarıdır. İslam ülkeleri, din, kültürü, gelenekleri ve ortak yönleri ile Müslüman olmayan ülkelere nazaran daha fazla etkileşime sahiptir. Ortak noktalarımız, İslam dünyasındaki seyahatlerimizde kendimizi gurbette hissetmeyeceğimiz kadar fazladır. Bu yüzden İslam Dünyasında Turizm Fuarı’nı, kültürel miras turizm ve el sanatları bakanlığı, Tahran Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İran’da İslam Dünyası Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü ICESCO Ulusal Komisyonu, İran Turizm ve Hava Seyahat Acenteleri Sendikası ve Şehr-i Aftab Fuar Merkezi’nin işbirliği ve desteği ile programlanarak düzenlendi.
Fuar süresince, farklı İslam ülkelerinin turizm kapasiteleri, kültürel ve dini çekicilikleri az bilinen şehirlerinin ziyaret edilmesi ve kimlikleri ve belirgin sembolleri ile fuara katılarak tanıtılması planlandı. İslam Dünyası Turizm Fuarı etkinliği çerçevesinde İslam dünyasının belediyeleri ve turizm kuruluşlarının da desteğiyle, projeye destek veren ülkelerin her yıl takvimlerinde 2 günü "Şehir Günü" olarak adlandırmaları kararı alındı.
İlki Tahran’da düzenlenen fuar çerçevesinde ayrıca yapılan programlara göre bazı kentler örnek kent olarak tanıtıldılar. Amaç ise söz konusu şehitleri tanıtmak için belirli bir ortam oluşturmak ve gönüllü olan her kentin ise fuar süresinde çeşitli programlarla kentini tanıtma sürecine yardımcı olmasıdır. İran’dan Erdekan ve Türkiye’den Şanlı Urfa ise sahip oldukları kültürel, tarihi ve inanç özellikler nedeni ile bu dönemde örnek olarak seçildiler.
İran’da İslam Dünyası Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü ICESCO Ulusal Komisyonu Başkanı Abdulkerim Sadık Dust’un belirttiği üzere, medeniyetin tarihi çekiciliği ve kapasitesinin çeşitliliği İslam dünyasının kültürel zenginliğidir ve İslam dünyasının ekonomik zenginliğini açığa çıkarabilir. ISESCO da işte bu kapasiteler ve ortaklıklara dayanarak tüm gücü ile İslam dünyasında turizmin gelişmesini destekliyor.
Şimdiye kadar İran kültürel miras eserlerinden 10’u ISESCO’da kayıt altına alınmıştır, gerçi UNESCO’da kayıt işleminin tersine buradaki işlem süreci daha kolaydır. Korona salgını sırasında, bu organizasyon İslam ülkelerinin kültürel mirasının korunmasına özel önem verdi ve 2 yıl süren salgın boyunca bu bağlamda en az bir milyon dolar kültürel mirasın korunması için harcadı.
Abdulkerim Sadık Dust İran’ın İslam dünyasının turizm ekseni olarak tanıtılması gerektiğini belirterek, İslam Dünyası Turizm Fuarı’nın, İslam dünyasında turizmin canlanmasında olumlu bir adım olacağını ve tüm ISESCO üyelerinin çıkarlarının bu fuarda görüleceğini belirtiyor.
İslam ülkeleri sahip oldukları dini kimlikleri, kültür, sağlık ve tedavi olanakları ayrıca yöresel gelenek ve gastronomi potansiyelleri ile sadece Müslüman ülkeler arasında değil, diğer tüm ülkeler için de çekici yönleri vardır. Günümüzde inanç turizmi, sağlık turizmi ve gastronomi turizmi bu sektörde büyük bir alanı kapsarken bir çok muhatap ve meraklısı da vardı.
Kültür turizmi, doğal ve tarihsel kültür varlıklarını, kültürel etkinlikleri ve güncel sanat eserlerini, kültür sanayilerinin sonuçlarını, bazı sosyo-ekonomik olguları turistik bir ürün biçiminde turistlerin hizmetine sunan, yalnızca tarihsel olanı değil, günceli de kapsayan bir alandır. Kültür turizmi turistik gelirlerin ülkesel düzeyde daha geniş alanlara yayılmasında, bölge halklarının turizmden daha geniş oranda pay almasına ve bölgelerin kültür düzeylerinin yükselmesine yöneliktir,üstelik bu etkinlikler yılın 12 ayında gerçekleştirilebilir. İyi yönetildiği takdirde kültür turizminin tükenme, tüketilme zaafı yoktur. Müslüman ülkelerin kendilerine özgü kültürleri bu açıdan büyük bir potansiyel sayılır.
Turizm sektöründe önem verilerek geliştirilebilecek çeşitli alanlardan biri inanca dayalı turizm çalışmalarıdır. İnanç turizmi olarak bilinen bu turizm alanı direkt olarak herhangi bir ülkenin sahip olduğu kültürel ve dinsel mirası ile yakından ilişkilidir. Diğer bir ifade ile inanç turizmine konu edilebilecek kaynaklara sahip olmak inanç turizmi için bir yandan temel zemini oluşturmaktadır. İnanç turizmi faaliyetlerinin, ortak inanç paydasında buluşan çok sayıda insanı ilgilendirmesi, bu alanda ortaya çıkabilecek turistik hareketliliğin boyutunu ve dolayısıyla ekonomik potansiyelini ortaya koymaktadır. İslam dininin farklı mezhepleri için saygın ve kutsal sayılan mekanlar ve türbeler farklı ülkelerde bulunması, inanç turizm alanında büyük önem taşıyor. Bu konunun en bariz örneği ise Mescid-i Haram, ehlibeyt imamlarının türbeleri, Mesci-i Nebevi ve diğer ülkelerde olan tarihi camilerdir.
Sağlık turizmi İslam ülkelerinin bir diğer zengin turistik potansiyelidir. Hastaların tedavi amaçlı seyahatlerinin bir çok sebebi olabilir. Buna kendi ülkelerinde sağlık hizmetlerinde ileri teknoloji veya modern cihazların olmaması, profesyonel kadronun bulunmaması, sağlık hizmetlerinin pahalı ve masraflı olması, hastaların başka bir ortamda tedavi görmek istemeleri örnek verilebilir. Fakat sağlık turizmin bir de doğal yönleri var, örneğin hastaların diğer bir iklimde daha rahat tedavi edilebilmesi veya termal tesisler veya hatta kaplıcalar da bu konuda büyük önem taşıyor. Tabi ki turizmin bu alanında Müslüman ülkelerin sahip olduğu olanaklarla sadece Müslüman ülkelerden değil, bir çok ülkeden turistleri ağırlayabilir.
Gastronomi turizmi; insanların, farklı lezzetler deneyebilmek hedefi ile turizm faaliyetlerine katılmasıdır. Müslüman ülkelerin dünyanın değişik coğrafyasında bulunması nedeni ile farklı tarım ürünleri, yemek kültürleri ve lezzetleri vardır. Bu alanda ülkelerin tarımsal özellikleri, kültürü ve turizm altyapısı büyük önem taşıyor. Zira medeniyetler, öz kültürlerini yemeklerine taşıyorlar. Gastronomi turizmi her ülkenin önemli ve destekleyici seçeneklerinden biridir. Bu yüzden turistlerin farklı ülkelerin yöresel yemeklerine gösterdiği ilgi nedeni ile bu alanda büyük ve önemli çalışmalar yapılması gerekir.
Tahran’da birincisi düzenlenen İslam Dünyası Turizm Fuarına Pakistan, Türkiye, Irak, Tacikistan ve Umman’ın da aralarında olan 15’i aşkın Müslüman ülkeden en az 300 stantta Müslüman ülkeler, ulaşım yolları, el sanatları ve hatıra eşyaları, sağlık turizmi, otelcilik, hizmet sektörü, kültür merkezleri, dini yayıncılık, İslami dekorasyon, helal gıdalar, İslami ve geleneksel giyim alanlarında potansiyellerini ve olanaklarını tanıtmaya çalıştılar. Fuar 3 gün boyunca 10 bini aşkın ziyaretçiyi ağırlarken dünyadan 20’den fazla medya kuruluşu bu etkinliği dünyaya duyurdu.