Mısır yüksek mahkemesinin Riyad aleyhinde kararı - 1
Mısır halkı bu ülkenin yüksek mahkemesi Tiran ve Sanafir adalarının Arabistan’a devredilmesini öngören anlaşmayı iptal etmesinin ardından ülke genelinde büyük kutlamalar düzenledi.
Bu tepki ise Suud rejiminin önde gelen elebaşılarının öfkesine yol alçtı.
Mısır halkı yüksek mahkemenin önünde toplanarak mahkemenin Mısır’ın Tiran ve Sanafir adalarının Arabistan’a verilmesi ve Arabistan’ın deniz sınırlarının yeniden çizilmesi ile ilgili kararını duymak için toplanmıştı ve yüksek mahkemenin tarihi kararını duyduktan sonra büyük ve sevinçle bu kararı kutladı.
Mısır yüksek mahkemesi, Tiran ve Sanafir adaları ve Mısır’la Arabistan arasındaki deniz sınırının yeniden çizilmesini öngören anlaşma ile ilgili duruşmanın sonunda anlaşmanın iptaline oy verdi, bu karar ise Suud yetkililerini derinden öfkelendirdi.
Arabistan stratejik etüt merkezi Başkanı Enver Maced Aşki, Mısır yüksek mahkemesinin Kahire ve Riyad arasında imzalanan ve Tiran ve Sanafir adalarının Arabistan’a verilmesini öngören anlaşmayı iptal kararına gösterdiği tepkide, ülkesi bu konuda Mısır’ı BM’ye şikayet edeceğini belirtti.
Hatırlanacağı üzere Arabistan kralı Salman bin Abdulaziz’in Kahire’ye yaptığı ziyareti sırasında Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile bu anlaşmayı imzaladıktan sonra Arabistan’a geri döndü. Anlaşmanın ardından Salman bin Abdulaziz Mısır’da milyarlarca dolarlık yatırım sözü verdi. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ise anlaşma hakkında yaptığı açıklamada, Mısır yönetimi haklı olarak Arabistan’a ait olan iki Tiran ve Sanafir adalarını esas sahibine iade ettiğini ileri sürdü.
80 kilometrekarelik alanı olan Tiran adası Kızıldeniz’i Akabe körfezinden ayıran Tiran boğazının girişinde yer alıyor. Sanafir adası da Tiran adasının doğusunda bulunuyor. Bu iki adanın stratejik önemi, işgal altındaki Filistin’in Akabe körfezi üzerinden Kızıldeniz’e tek ulaşım güzergahı olmasındadır ve siyonist rejim İsrail’in ticaretinde önemli rol ifa etmektedir. Ancak Suud kralı Salman bin Abdulaziz’in Kahire ziyareti sırasında Tiran ve Sanafir adaları Arabistan’ın Mısır’a yapacağı milyarlarca dolar yardıma kaşı Suud rejimine verilmesi Mısır milletinin büyük tepkisi ile karşılaştı. Mısır yönetimi ise söz konusu Akabe boğazının girişinde yer alan iki adanın aslında Arabistan’a ait olduğunu ve Riyad yönetimi 1950 yılında Kahire yönetiminden bu adaları siyonist rejime karşı korumasını istediğini ileri sürdü.
Aslında Mısır’ın Tiran ve Sanafir adaları üzerindeki mülkiyet tarihi, Mısır ve Arabistan’ın tarihi rivayetlerine göre 1950 yılına dayanıyor. O yılda kral Abdulaziz kral Faruk’tan siyonist rejim İsrail’in bu iki adanın yer aldığı coğrafyada her türlü saldırısının engellenmesi için bu iki adaya Mısır ordusuna bağlı birlikleri yerleştirilmesini istedi. Ancak gerçekte eldeki jeo politik ve tarihi belgeler bu iki adanın Mısır’ın Sina bölgesinin bir parçası olduğunu ve Arabistan’ın bu stratejik adalara yönelik mülkiyet iddiaları temelden batıl iddia olduğunu gösteriyor, nitekim Mısır yüksek mahkemesinin kararı da bu aşikar gerçeği doğruluyor.
Mısır yüksek mahkemesinin Tiran ve Sanafir adalarının Mısır topraklarının ayrılmaz birer parçaları olduğuna yönelik kararı, Suud rejimi Ortadoğu bölgesinde yaşanan hızla gelişmelerin yüzünden bölgede jeo politik dengeleri kendi lehine çevirmek amacıyla Sina bölgesine nüfuz projesini başlatmakla bir yandan siyonist İsrail’in gayri meşru çıkarlarını korumaya ve öbür yandan bölgede art arda uğradığı hezimetler çıkmazından bir nevi kurtulmaya çalışmaya zorladığı anlaşılıyor.
Geçtiğimiz aylarda Arabistan ve Mısır’ın ilişkileri Riyad’ın Kahire’ye şartlı yardımlarını ve Mısır’da yatırımlarını arttırarak gelişmesi öngörüldüğü halde Suud rejiminin müdahalece tutumu ve Mısır ekonomisinin ana damarlarını ele geçirmeye çalışması Mısır yargısının yüksek mahkemesinde yer alan yargıçların akılcı tepkisi ve Mısır halkının destekleri ile bozguna uğradığı gözleniyor.
Hali hazırda Suud rejimi işgalci ve gaspçı rejim İsrail’in çıkarları doğrultusanda hareket ederek bölgenin iktisadi damarlarına illegal bir şekilde musallat olmak ve bir yandan siyasi ve iktisadi açılardan geri kalmışlığını telafi etmek ve öbür yandan da bölge milletleri gözünde zedelenen imajını düzeltmek istiyor, fakat bu çabaların şimdiye kadar sonuca ulaşmadığı belirtiliyor.
Riyad yönetimi Mısır’da Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi iktidarın başına geçmesinin ardından tüm imkanlarını ve her türlü siyasi ve iktisadi araç gereçlerini seferber ederek Sisi’ye destek vermeye ve böylece Sisi yönetiminin iç ve dış arenalarda meşruiyetini arttırmaya çalıştı. Ancak şimdi Mısır yüksek mahkemesinin kesin kararı ve Mısır halkının kendi milli egemenlik hakkını güçlü bir şekilde desteklemesinden sonra Suud rejiminin bu çabaları da başarısız oldu.
Gerçekte Mısır yüksek mahkemesinin Tiran ve Sanafir adalarının korunması yönünde karar vermesi Mısır’da devlet dışındaki kurumların bir yandan ülkenin siyasi ve sosyal gelişmelerinde yapıcı ve etkili rol ifa ettiğini ortaya koyarken, öbür yandan da Riyad ve Kahire ilişkilerinin karardığını ve Suud rejiminin Mısır üzerinde mutlak nüfuz kurma projesi de hezimete uğradığını ortaya koydu.
Aslında son aylarda Mısır ve Arabistan arasındaki siyasi ilişkiler ciddi derecede gerginliklere ve ihtilaflar sahne oldu, fakat görünen o ki Suud rejimi bölgede ve dünya genelinde uğradığı hezimetlerden ve başarısızlıkların dizisinden gereken dersi çıkaramıyor. Mısır yüksek mahkemesinin uygar ve bilge Mısır milleti ile tek yürek davranması, bu milletin asla Suud rejiminin müdahaleci politikalarına boyun eğmeyeceğini ve kendi toprak bütünlüğünü ve milli egemenliğini bu rejimle asla pazarlık konusu etmeyeceğini gösterdi.
Öte yandan Arap dünyasının ünlü gazeteci yazarı ve Ray Elyom gazetesi genel yayın yönetmeni Abdulbari Atvan, gazetesinin baş makalesinde Mısır yüksek mahkemesinin Kahire yönetimi ile Riyad arasında Tiran ve Sanafir adalarının Arabistan’a devredilmesi ile ilgili anlaşmayı ve bu iki ülkenin uygulamaları ile ilgili muhtemel senaryoları masaya yatırdı.
Atvan yazısında şu ifadelere yer verdi:
Mısır yüksek mahkemesinin kararı hemen hemen nihai gibi gözüken bir şekilde iki ülkenin ilişkilerinin iyileşme kapısını doğal olarak kapattı ve Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’yi Mısır halkı ile karşı karşıya getirdi. Eğer Abdulfettah Sisi çoğunluğun onayını arkasına alan bu kararı uygulamaktan kaçınacak olursa doğal olarak ciddi sorunlarla karşılaşacaktır.
Arap dünyasının ünlü gazeteci yazarı ve Ray Elyom gazetesi genel yayın yönetmeni Abdulbari Atvan şöyle devam ediyor:
Her iki ülke bu iki adanın meselesini gündeme getirmekle aslında kanunlar ve siyasetler açılarından krize sürüklendi ve mevcut şartlarda bu konunun doğuracağı tehlikeli sonuçlarını düşünemedi. Arabistan’ın neden bu iki adanın konusunu gündeme getirdiğini bilemiyoruz, oysa bu ülke Kızıldeniz ve Fars körfezinde binlerce adası var, öyle ki hatta bazılarının nerede olduğunu dahi bilmiyor ve bu iki adanın meselesini daha ileriki yıllara erteleyebilirdi. Üstelik hatta şimdi bu iki adayı elinde bulunduruyor olmuş olsaydı bile, bu adalarda ne altın madeni vardır, ne de turistik değeri. Bu adalar yıllarca İsrail’in işgali altındaydı ve Mısır konusunda da bu durum aynı şekildeydi ve bu adalardan pek faydalanmıyordu.
Arap dünyasının ünlü gazeteci yazarı ve Ray Elyom gazetesi genel yayın yönetmeni Abdulbari Atvan yazısını şöyle sürdürüyor:
Arabistan şimdiki şartlarda Yemen ve Suriye savaşları, İran ile rekabet, terör ve mali ve iktisadi krizlerle karşı karşıyadır ve bu etkenlerin yüzünden kemerleri sıkma politikası izlemek zorunda kalmıştır. Hal böyleyken, acaba bu iki adanın mülkiyet hakkını gündeme getirmek ve büyük Arap devletleri ile yeni bir siyasi ve kanuni krize girmek için uygun bir zaman mıydı? Sisi mali kriz ve ülkesinin iflas eden ekonomisini Suud dolarları ile kurtarmak için bu iki adanın Arabistan’a devredilmesini onayladı ve Mısır’ın içinde bulunduğu mali kriz yüzünden bu seçeneği seçmek zorunda kaldı. Ancak Sisi çok önemli bir noktayı, yani Mısır milletini ve kendi topraklarına yönelik hassasiyetini ve adaların velev ki karşı taraf Arabistan olsun, başka bir ülkeye ve 50 milyar dolar mali yardım karşılığında vermesine karşı çıkacağını unutmuştu.