Hollywood'un Amerika Siyasetlerindeki Rolü-1
(last modified Sun, 01 Dec 2019 17:38:11 GMT )
Aralık 01, 2019 19:38 Europe/Istanbul

IŞİD elebaşısı Ebu Bekir El Bağdadi'nin öldürülmesinin ardından dünya medya organları bu konuya odaklandı. Bu arada Hollywood eserlerinin özel bir yeri olmuştur.

Amerikan medyası, bu ülke ordusunun Suriye'nin Kuzey Batı'sına yaptığı özel bir operasyonla IŞİD terör örgütü elebaşısını öldürdüğünü duyurdu. Amerikan medyasının belirttiğine göre bu operasyona Erbil'den havalanan 8 helikopter 70 dakika hızlı alçak irtifa uçuş yaparak katılmışlardır. Belirtilen hedef ise Türkiye sınırından fazla uzak olmayıp El Kaide terör örgütünün kontrolünde olan bir bölgedir. 

Gelen haberlere göre Bağdadi'nin bulunduğu bölgeye yapılan hava saldırılarının ardından karada da 2 saatlik bir çatışma yaşanmış ve nihayetinde Bağdadi intihar yeleğini patlatarak intihar etmiştir. Amerikan özel kuvvetleri bölgeyi terk etmesinin ardından ise Amerikan uçakları sözü geçen bölgeyi ve binaları bombalayarak yerle yeksan ettiği belirtilmektedir. 

Bu arada Amerikan medyası ve makamlarının açıklamaları, birbiriyle ufak tefek farklılıklar da göstermektedir. Belki de bu farklı ayrıntılar işi daha da cazip kılmak için anlatılmaktadır. Kimileri Bağdadi'nin üç çocuğu canlı kalkan olarak tünele götürdüğünü ve orada intihar ettiğini kimileri de yanındakilerin iki eşi olduğunu söylüyorlar. 

Ünlü Amerikan muhabir Seymour Hersh ise 2007 yılında New Yorker'in yayımladığı raporda Amerika hükümetinin radikal gruplar ve militanları Suriye hükümeti ve ortakları aleyhinde faaliyet göstermek için silahlandırdığını duyurdu. İşte bu değerlendirmeden yol çıkarak Bağdadi'nin Pazartesi günü Amerika tarafından öldürülmesinin sonucunda da aslında Amerika'nın sinemaya uyarlanacak senaryosunda rol alan bir aracı kurban ettiğini böylece zafer ilan etmek istediğini söylemek mümkün. Trump'ın bu operasyon hakkındaki garip sözlerine dikkat ettiğimizde bu operasyonu ne kadar dallandırıp budaklandırdığı sanki komandolardan biri olarak orada olmuş gibi anlatması dikkatlerden kaçmadı. 

Trump Beyaz Saray operasyon yönetme odasından bir fotoğraf paylaşarak Ebu Bekir El Bağdadi'nin etkisiz hale getirilmesi operasyonunu an be an takip ettiğini iddia ederek şöyle yazdı: "Bir sinema filmi gibi operasyonu izledim."

House of Cards adlı dizi filmini izleyenler bu filmi hatırlasınlar. Bu dizide Frank Underwood adlı karakter başkanlık koltuğuna oturmak için her işe baş vuruyor. Yalan, töhmet, rüşvet ve şantaja hatta kana eli bulandı. Underwood'un siyaset dünyasında dış siyaset sadece iç siyaseti olumlu yönde etkilemesi halinde önemli sayılırdı. 

Underwood seçimlerde yenilgiden kaçmak için filmde IŞİD'i güvenlik bahanesi olarak belirleyerek bunu da kendine bir koz etmeye çalıştı. 

House of Cards filminin beşinci sezonunun en önemli sahnelerinden birinde Amerikan başkanı Underwood'un kamera ile direkt olarak konuştuğu bölümde şöyle diyor: "Bilinç ve aklın öldüğü döneme hoş geldiniz." Bu sahnenin ardından ise Underwood'un hayret uyandırıcı kararlarını ve heyecan uyandırıcı olayları izliyoruz. 

İşte Underwood'un bu kısa cümlesi Amerika'da son aylarda yaşananların özetidir. Bilindiği üzere Donald Trump da öngörülemez bir kişidir. Trump'ın ilgisiz Tweetleri, kural dışı kararları ve görevden almaları, göreve getirmeleri ve talimatı, aklın Amerika başkanlık ve yönetim sisteminde olmadığını gösteriyor. Çoğu uzmanlar şimdi de 45'inci Amerikan başkanının yaşadığı en büyük sorunun akılcı davranmaması olduğunu söylüyorlar. Kimi uzmanlar ise onun psikolojik bir hasta olduğunu söylüyor. Bu yüzdendir ki her gün Trump tarafından tartışmaya yol açacak bir davranışın sergilenmesini beklemek doğaldır. Öyle davranışlar ki akıl ve muhakeme gücü ile bir ilişkisi yoktur. 

Hollywood filmlerine benzeyen Donald Trump'ın davranışlarına ilaveten Amerikan medyasının bu operasyon ile ilgili rivayet de ciddi şekilde Hollywood'u andırmaktadır. Bu anlatımlar herkesi Bin Ladin'in Pakistan'da öldürülmesinin ardından Barack Obama'nın 2011 yılındaki jestlerini hatırlatmaktadır. 

Gerçekte Donald Trump'ın Pazar günü sahnelendirdiği gösteri Barack Obama tarafından Usama bin Ladin'in öldürülmesinin ardından yaptığı havalı konuşmaya çok benziyor. Trump, Obama ismine alerjisi olsa da ancak Bağdadi'nin öldürülmesinden sonra yaptığı konuşma Barack Obama'nın Bin Ladin'in öldürülmesinden sonra yaptığı konuşmaya ilginç şekilde benziyor. Gerçekte bu iki teröristin öldürülmesi de özellikle haberlerde yayımlanması ve süreci açısından tıpkısının aynısıdır. 

İlginç olan nokta Bağdadi'nin öldürülme operasyonunun da tıpkı Obama dönemindeki Bin Ladin'in öldürülmesi operasyonu gibi seçimlere bir yıl kala gerçekleştirilmesidir. Kuşkusuz Trump bu olayı bir koz olarak seçimlerde kullanabileceğini düşünüyor. Özellikle de Donald Trump'ın dış siyasette hiçbir takdire şayan başarısı olmadığından dolayı bu mesele daha önemli bir mesele haline gelmiştir. 

Burada ilgi çekici nokta ise Donald Trump'ın kendisinin de bu olayın gösteriş amaçlı yapıldığına inanması ve şöyle bir itirafta bulunmasıdır: "Beyaz Saray operasyon odasında, hayret verici görüntüleri, izlenmesi gereken bir filim gibi izledim. "

Görünüşte bu operasyonda her şey dramatik bir şekilde yaşanmıştır. Ancak önemli olan nokta her şeyhin de gerçeklerden uzak olmasıdır. İlk nokta Hollywood filmlerinde benzer sahnelerin olmasıdır. Bu filmlerde Amerikan askerlerinin düşmanlarına baskın yaptıklarını ve onları ayaklar altına aldığını gösteriyor. Bu filmlerde Amerikan askerleri hedeflere hücum edip yok ederken binlerce kilometre uzaklıktaki üst düzey siyasi ve askeri makamlar da uzaktan görüntüleri izlediği sahnelenmektedir. Şimdi de sorulması gereken soru şu ki nasıl olur da birisi bu filmleri canlı izler ama belgeli ve tasdiklenmiş hiçbir görüntü yayımlanmaz. Neden her şey bir sinema filmi görüntüleri gibi medyaya yansıyor.

Bir diğer nokta ise Amerikan başkanının Beyaz Saray operasyon odasında üst düzey güvenlik ve siyasi makamları ile bir araya gelerek bu operasyonu izleme anlarının paylaşılmasıdır. Buna rağmen New York Times gibi medyanın ifşa ettiği gibi operasyonların canlı yanını ve sesli yayını diye bir şey yoktur. Böylece Amerikan başkanı eline yetişen görüntülerin de montajlanmış olduğu komandoların miğfer kameralarından ve diğer görüntülerin yan yana getirilmesi ile hazırlandığını söylemek mümkün. Tabii tüm bunların yan yana getirilmesi de zamana ihtiyacı vardır. 

Tüm bu farklı yönlerdeki haberler ister istemez Hollywood eseri Wag the Dog adlı filmi ve Beyaz Saray'da akılları saptırma siyasetini hatırlatır. Bu film 1997 ürünü olup Amerikan başkanının cinsel skandalının ortaya çıkmasının önüne geçmesi için savaş başlattığını gösteriyor. Bu hikaye mahiyeti taşıyan eserin senaristleri tarihte tekrarlanmış Amerikan siyasetlerinin örnek alınması ve Amerika'nın 1983'te Acil Öfke adlı operasyonundaki gerçeklerden yola çıkarak bu filmin senaryosunu yazmışlardır. Tabii Washington'un tüm iddialarına rağmen bu operasyondan güdülen hedef de Beyrut'taki Amerikan kuvvetleri üssüne yapılan ölümcül saldırıların geri planda bırakılması ve kamuoyunun saptırılması idi. 

Wag the Dog adlı filmin sinemalarda sergilenmesinden bir kaç ay sonra ise Washington'daki gelişmeler ve gidişat da Beyaz Saray'ın siyasi hayatının bu filmin orijinal versiyonu olduğunu ortaya koydu. Bu dönemde Amerika dönem başkanı Bill Clinton cinsel skandal sorunu ile karşılaştığı zaman Amerika'nın Nairobi ve Darüsselam'daki büyükelçiliğine El Kaide'nin saldırıları bahanesi ile sözde teröristlerin Sudan ve Afganistan'daki üslerini bombalayıp bir haber bombası yaratmaya çalıştı. 

Biraz dikkat ettiğimizde Beyaz Saray'ın aynı teknik ve araçtan yararlandığını görüyoruz. Tabii her şeyden ziyade unutulmamalıdır ki Amerika başkanı Donald Trump şimdi de dikkatleri dağıtmak ve kendine avantaj sağlamak için bu medyatik harekete sebebiyet vermiştir. 45'inci Amerikan başkanının bu yaklaşımı aslında göçmenlere karşı siyasetler, Kore adasındaki krizin çözülmesindeki başarısızlık, cinsel skandalların ört bas edilmesi ve 2016 Amerika seçimlerindeki müdahale ithamlarını gölgede bırakmak için kamuoyunun dikkatini saptırmak doğrultusunda olduğu söylenebilir. 

Aslında Trump'ın Bağdadi'yi yok etme operasyonu şovunun Hollywood filmlerinin Beyaz Saray'daki versiyonu olduğunu unutmamak gerekir. Tabii bu girişimin ona pek fazla avantaj sağlayamayacağı söylenmektedir. 

Trump'ın ne zamana kadar Bağdadi kartını oynamaya devam etmesi belirsiz olsa da ancak bu meselenin pek fazla uzun sürmeyeceği ve onun muhtemelen gelecek seçimlerde zor günler yaşayacağı ve onun öncesinde de azil kaygısının derinleşeceği söylenebilir. Bu bağlamda IŞİD elebaşı Bağdadi'nin öldürülmesi hikayesinin Hollywood tarzında anlatılması bile Trump'a yardımcı olamayacağı söylenebilir.