Amerikan insan hakları haftası; Batı Asya bölgesi - 1
(last modified Tue, 30 Jun 2020 10:09:03 GMT )
Haziran 30, 2020 13:09 Europe/Istanbul

İran takviminde 26 Haziran – 2 Temmuz günleri arasında kalan günler Amerikan insan hakları haftası olarak adlandırılmıştır.

İnsan hakları ve ABD yaptırımları   

Amerika terör devletinin Batı Asya bölgesinde izlediği ve insan haklarının geleneksel ve ilerici ilkeleri ile açıkça çelişki arz eden en önemli politikalarından biri, Washington güdümünde olmayan ülkelere ve gruplara yaptırım dayatmaktır.

Günümüzde yaptırım, Amerika terör devletinin bu ülkenin güdümünde yer almayan ülkelere karşı kullandığı en önemli dış politika malzemesidir. Yaptırımların en ağır olanları ise İran İslam Cumhuriyeti’ne dayatılıyor.

Amerika terör devleti İran İslam Cumhuriyeti’nin bağımsız politikalarını değiştirmek üzere en ağır yaptırımlarını İran milletine dayatıyor. ABD Başkanı Donald Trump 8 Mayıs 2018’de Bercam nükleer anlaşmasından çekildikten sonra savurduğu tehditte şöyle dedi: Yaptırımların ne kadar güçlü olduğunu, İran’a karşı uygulandığında anlayacaksınız.

Yaptırım gerçekte bir nevi saldırı yöntemidir ve en çok da milletleri hedef alır. Bu konu İran milletine dayatılan yaptırımlarda açıkça görülmektedir. Amerika terör devleti İran’a dayattığı yaptırım politikasında hatta korona virüs salgını sırasında İran milletinin gerekli ilaç ve tıbbi ekipmanlara ulaşmasını engelledi.

EB evi Başkanı Seyyid Hamid Rıza Haşimi Gülpaygani Amerika’nın tıbbi teçhizata ve ilaçlara dayattığı yaptırımlar hatta EB hastalarının ihtiyaç duyduğu tıbbi malzemeleri de kapsamış olmasından duyduğu esefi dile getirerek, İranlı EB hastası 15 çocuk pansuman malzemesi yokluğundan kaynaklanan enfeksiyon yüzünden hayatını kaybettiğini belirtti.

Epidermolizis Bülloza (EB) deri ve ağız içi, göz, burun, nefes yolu, yemek borusu gibi mukoza olarak tanımlanan alanlarda bül olarak tanımlanan içi su dolu kabarcıklar ve yaralar ile seyreden genetik geçişli bir hastalıktır.

Amerika’nın dayattığı tıbbi malzemelere ve ilaçlara yaptırımlarının yarattığı durum, İran’ın BM daimi temsilcisi Macid Tahti Revançi BM genel kurulunun 2019 yılında oturumunda iki yaşındaki EB hastası İranlı bir kız çocuğu bu yüzden hayatını kaybettiğini anlattığında Amerika’nın BM daimi temsilcisi Kelly Craft'ın yerinden kalkarak Tahti Revançi’nin yanına gitmesine ve ölen iki yaşındaki çocuk yüzünden başsağlığı dilemesine yol açacak kadar acıdır.

Gerçekte Amerika terör devletinin İran İslam Cumhuriyeti gibi bazı bağımsız devletlere dayattığı yaptırımlar bu devletlerin bazı kısıtlamalarla karşı karşıya kalmasına yol açtığı doğrudur; ancak bu yaptırımlar devletlerden ziyade en çok milletleri etkilemektedir. Amerika terör devletinin geçtiğimiz günlerde Sezar kanunu adı ile anılan bir kanun çerçevesinde Suriye’ye dayattığı yaptırımlar da Suriyeli sivillere destek amacıyla dayatıldığı iddia edilmesine karşın Suriyeli sivilleri korumadığı gibi yaşamlarını açıkça ve şiddetle etkilemeye başladı.

İnsan hakları ve teröre destek

Amerika terör devletinin en fahiş insan hakları ihlali sayılan ve Batı Asya bölgesinde güvenlik düzenini etkileyen politikalarından biri ise teröre verdiği destektir. Aslında Amerikalı devlet adamlarının terörden sundukları tanım kesinlikle teknik ve uzmanlık temelinden yoksun olan ve tamamen siyasi bir anlayıştan kaynaklanan bir tanımdır. Bir başka ifade ile Amerikalı yetkililerin teröre karşı tutumu çifte standart bir tutumdur. Amerikalı devlet adamları terörü iyi ve kötü olmak üzere ikiye ayırıyor. Beyaz saray elebaşılarına göre iyi terör, ABD çıkarlarına hizmet eden ve kötü terör bu ülkenin çıkarlarına aykırı olandır ve kesinlikle bastırılması gerekmektedir.

Amerika terör devletine göre eğer El-Kaide gibi bir terör örgütü Amerika’nın çıkarlarını hedef alacak olursa yok edilmelidir; ancak aynı örgüt Suriye’de Amerika’nın lehine ve Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın aleyhine hareket ettiğinde o zaman iyidir ve hatta desteklenmelidir.

Bu arada dikkat çeken bir başka önemli nokta, Amerikalı bazı yetkililerin hatta İranlı binlerce masum vatandaşı katleden münafıklar terör örgütüne bile destek vermeleridir. Amerika’nın milli güvenlik eski danışmanı John Bolton münafıklar terör örgütünün sıkı hamilerinden biridir.

Amerika hatta Irak’ta direniş gruplarına karşı tekfirci IŞİD terör örgütüne destek vermekten bile çekinmiyor. Amerika Suriye krizinde de teröre karşı çifte standart tutumunu sürdürüyor ve bazı terör örgütlerine açıkça destek veriyor. Bu bağlamda Rusya Dışişleri Bakanlığı Amerika’nın teröre karşı sergilediği çifte standart tutumunu eleştirerek, beyaz sarayın terör örgütlerine karşı tutumu tamamen kendi çıkarları ve siyasi rantı doğrultusunda olduğunu belirtti.

Bu arada Amerika terör devleti terörle mücadele bahanesi ile Batı Asya bölgesinde faaliyet yürüten direniş gruplarına da yaptırım uyguluyor. Lübnan Hizbullah hareketi, Filistin İslami direniş hareketi Hamas, Yemen Ensarullah hareketi ve Batı Asya bölgesinde faaliyet yürüten diğer bazı direniş grupları Amerika tarafından terörle mücadele bahanesi ile terör örgütleri listesine alınan ve mal varlıklarına el konan bazı direniş gruplarıdır. Oysa bu gruplar özellikle son yıllarda Batı Asya bölgesinde terör örgütleri ile mücadelede önemli rol ifa ettiler ve birçok üyelerini bu mücadele yolunda kaybettiler.

İnsan hakları ve silah satışı

Amerika terör devleti başta Batı Asya olmak üzere dünya genelinde en büyük silah satıcısı ve ihracatçısıdır. Merkezi Stockholm’da bulunan uluslararası barış etüt müessesesi 2020 yılının başlarında yayımladığı raporda, Batı Asya ülkeleri Amerika’nın 2015 – 2019 yılları arasında silah ihracatının yüzde 51 kadarını gerçekleştirdiği ülkelerin başında yer aldığını ve bu oran 2014 yılına nazaran yüzde 79’luk bir artış gösterdiğini belirtti.

Raporda Amerika terör devleti S. Arabistan, Irak, Katar, BAE, siyonist rejim İsrail, Ürdün ve Kuveyt’in silah alımını karşılayan ülkelerin başında yer aldığı belirtildi.

S. Arabistan ve BAE Yemen savaşı yüzünden şiddetle Amerika’nın silahlarına bağımlı hale gelmiştir. Nitekim Amerika’da tüm muhalefetlere ve senatonun Washington’un bu savaşa verdiği desteği önleme çabalarına rağmen beyaz saray S. Arabistan’a silah ve askeri teçhizat ihracatına devam ediyor. S. Arabistan 2015 – 2019 yılları arasında silah ithalatının yüzde 72 kadarını Amerika’dan gerçekleştirdi. BAE de silah ihtiyacının üçte iki kadarını Amerika’dan temin ediyor.

S. Arabistan 2015 – 2019 yılları arasında Amerika’dan silah ithal eden ülkelerin başında yer aldı, öyle ki Amerika’nın silah ihracatının yüzde 25 kadarı S. Arabistan’a yapıldı.

Bu süreçte dikkat çeken önemli bir nokta, S. Arabistan ve BAE’nin Amerika’dan ithal ettiği silahları Yemen savaşında mazlum Yemen milletine karşı kullanmaları ve uluslararası düzende son onyılların en büyük insani faciasına sebebiyet vermeleridir. Bu yüzden Amerika ve diğer birçok ülkenin siyasi şahsiyetleri ve yönetimleri Amerika terör devleti Suud rejiminin Yemen milletine karşı işlediği cinayetlerin ortağı olduğuna inanıyor.