Washington'un Tecride Sürüklenişi
(last modified Sun, 19 Jul 2020 05:01:38 GMT )
Temmuz 19, 2020 08:01 Europe/Istanbul

Bu programımızda Amerika'nın tecride sürüklenme sürecinin devam etmesini ve bu tecridin belirtilerini ele almaya çalışacağız.

Amerika başkanı Donald Trump'ın  talimatı ile bu ülkenin silahlı güçleri  3 Ocak  2020 tarihinde bir başka cinayet işleyip yasa dışı girişimi çerçevesinde İHA'lı bir saldırı ile İran İslam Cumhuriyeti devrim muhafızları  Kudüs Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Kasım Süleymani, Irak Haşdi Şabi  örgütü başkan vekili  Ebu Mehdi Mühendis ve yarenlerini  Bağdat havalimanında suikast girişimi ile  şehit düşürdüler.

Devlet terörizminin açık örneği ve aynı zamanda  görülmemiş bir girişim olan Amerika'nın bu cinayeti ise   o zamandan bu güne kadar küresel düzeyde ciddi eleştirilere yol açmış ve farklı taraflarca da kınanmıştır.  BU husustaki son gelişmede ise  BMT özel raportörü Korgeneral Kasım Süleymani'nin Amerika ordusu tarafından şehit düşürülmesini  uluslararası kuralların ihlali olarak değerlendirdi.  

BMT  yasa dışı idamlar, hızlı ve başına buyruk infazlar hususundaki özel raportörü Agnes Callamard  6 Temmuz tarihindeki raporunda   Amerika'nın   Kasım Süleymani'nin yakında Amerika'ya bir tehdit yöneltebileceği hususunda yeterli kanıtı ve dayanağı sunamadğını belirtti. Agnes Callamard raporunda   askeri İHA'lar yardımı ile yapılan planlı suikastler hususunda cevap verilmesini ve  silahlanmak için kuralların da belirlenmesini istemiştir.  Callamard  Amerika İHA'larının Korgeneral Kasım Süleymani'yi şehit düşürmesinin de BMT Anlaşması ihlali olduğunu da söyledi. 

Agnes Callamard  dünyanın  kritik bir dönemde  ve İHA'ları kullanma alanında  dönüş noktasını yaşadığını  belirtti. Buna rağmen BMT Güvenlik Konseyi  bu alanda bir girişimde bulunmamış ve uluslararası toplum da bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde buna kayıtsız kalmıştır. 

Callamard'ın raporu ise  Amerika'nın ciddi tepkileri ile karşılaşmıştır. Bu çerçevede Amerika dışişleri bakanlığı sözcüsü  Morgan Ortagus ise  8 Temmuz Çarşamba günü  bir bildiri yayımlayarak  öfke içeren ifadelerde bulunarak BMT'nın  Korgeneral Kasım Süleymani'ye yönelik suikast ile alakalı raporunu eleştirdi. 

Agnes Callamard 12 Temmuze günü de  El Meyadin kanalına verdiği özel röportajında Amerika'nın  Korgeneral Kasım Süleymani'ye yönelik suikastinin  BMT anlaşmasının ihlali olduğuna vurgu yaparak   Amerika'nın Ocak 2020 suikast girişiminin  yani  bir ülkenin üst düzey makamını  üçüncü bir ülkede suikastle öldürmesinin  uluslararası alanda tehlikeli bir gelişme olduğunu belirtti. Callamard bu terörü tüm ilkelerin ihlali sayıp   Amerika'nın yakın tehlike tanımına zarar verdiğini  ve Korgeneral Kasım Süleymani'yi yakın bir tehlike olmamasına rağmen  suikastle şehit düşürdüğünü belirtti.  

Agnes Callamard sözlerinde çifte standartlarından olduğuna dair ifadeler hakkında da  şöyle dedi. "  General Kasım Süleymani için olanlar  başka bir Batı ülkesinde yaşansaydı neler olurdu acaba.  Korgeneral Kasım Süleymani'ye düzenlenen suikast   uluslararası kurallar ve küresel ilişkiler alanında önemli bir gelişme sayılır.  Sözde demokratik ülkelerde üst düzey bir makama suikast düzenlenseydi bence  o ülke bu girişimi hasmane bir girişim olarak değerlendirip savaş bile ilan edebilirdi. "

Callamard şöyle bir vurguda da bulundu:"  Son dört veya beş yıl içerisinde   Korgeneral Süleymani  Güvenlik Konseyi tarafından terör örgütü ilan edilen IŞİD ile mücadelede ve savaşta da etkin ve önemli bir role sahipti. "

Amerika savunma bakanlığının bildirdiğine göre  Korgeneral Kasım Süleymani ve yarenlerine suikast talimatı direkt Donald Trump'tan gelmiştir.  Trump'ın bu cinayeti için bahanesi ise  kendince Kasım Süleymani'in Irak'taki Amerikalı ve Amerikan üslerine saldırı planı içerisinde olması idi.  Halbuki Iraklı üst düzey makamları bile bu iddiaları reddetmişlerdir.  Bu çerçevede Irak geçici başbakanı Adil Abdülmehdi  ise  5 Ocak  günü bu ülkenin parlamento oturumunda  Korgeneral Kasım Süleymani'nin  İran'ın Suudi Arabistan'ın mektubuna yanıt vermek ve mesajı iletmek için  Bağdat'a resmi bir davet üzerine geldiğini belirtti.   

Böylece Washington'un da iddialarının yalan olduğu ortaya çıktı.  Bunun ardından ise Trump hükümetinin  1.5 yıl kadar  Korgeneral Kasım Süleymani'ye suikast düzenlemek için plan yaptığı da gün yüzüne çıktı.  Gerçekte  birçok kanıt ve delil hem de Amerikalı üst düzey makamlarının da açıklamaları Washington'un aylar önce  bu suikasti düzenlemek için sırf fırsat kolladığını gösteriyor.  

NBC haber kanalı ise 13 Ocak  2020'de  Trump'ın  Haziran 2019 yani suikastten 7 ay önce  Kasım Süleymani'ye suikast düzenlenmesi için şartlı talimat çıkardığını belirtti.  Trump Amerika'nın Global Hawk  İHA'sının  İran hava savunma birlikleri tarafından düşürülmesinin ardından  İran veya İran'a bağlı güçlerin  Amerikalı askerler veya vatandaşların ölümüne neden olmaları durumunda Kasım Süleymani'ye de suikast düzenlenmesi talimatını vermişti.  

Trump Korgeneral Kasım Süleymani suikasti talimatının ardından   hiçbir kanıt ve belge sunmadan  bunun nedeninin  " Amerikalı güçlere yönelik yakın tehlike" ve  "  Kasım Süleymani'nin Amerika'nın dört büyükelçiliğine saldırı planı " olduğunu  öne sürdü.  Halbuki  Amerikalı üst düzey makamların açıklamaları ve de  Beyaz Saray'ın resmi raporu Trump'ın acil bir tehlikeyi önlemek bahanesi ile ters düşmektedir.  

Callamard da raporunda  Kasım Süleymani'ye yönelik suikast sürecinde, ilk kez bir devletin  başka bir devletin  üst düzey makamını hem de üçüncü bir ülkede  kendini savunmak  adına öldürdüğünü ve suikast girişiminde bulunduğunu ve yasaları çiğnediğini belirtti.  Gerçekte Trump'ın askeri ve güvenlik danışmanları açısından   IŞİD ile mücadelede kilit rol oynayan Direniş ekseninin iki önemli İranlı ve Iraklı komutanın bir arada olması Amerika'nın kaçırmayacağı bir fırsattı.  Böylece Amerikalılar büyük bir cinayette bulunarak   kalleşçe bir saldırı ile  Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi Mühendis'i şehit düşürdüler.   

BMT  raportörü  Agnes Callamard'ın  açık ve net tutumu  ile  kuşkusuz   Trump hükümetinin  de  uluslararası kuralların asıl ihlalcisi olduğu ve sırf Amerika'nın zorba siyasetleri çerçevesinde  bu kuralları ve normları göz ardı ettiği kesinleşti. 

9 Temmuz Perşembe günü ise  Amerika'nın bu İnsan hakları Konseyinden  İsrail'e yöneltilen eleştirilerden dolayı  bu konseyden çıkmasından iki yıl sonraki Güvenlik Konseyi oturumunda, Agnes Callamard'ın raporunu sunmasının  ardından   bu konseyin üyeleri de   İHA'ların suikast için kullanılmasını ve  de  uluslararası kuralların ötesinde gerçekleştirilen terör ve suikast eylemlerini  kınadılar.  

Callamard bu oturumda  Korgeneral Kasım Süleymani ve yarenlerinin suikaste kurban gittiği olay ile ilgili raporunu okudu.  Bu raporda şu ifadelere de yer verildi:"    Kimi ülkeler ve sivil güçler dünya genelinde İHA'ları kullanıyorlar. Halbuki  İHA'ların kullanılması hususunda hiçbir kriter ve kısıtlama bulunmamaktadır. "   Callamard   Korgeneral Kasım Süleymani'ye düzenlenen suikaste işaretle şöyle dedi:"  Üst düzey İranlı bir makam   hedef alınmıştır.  Hem de egemenlik hakkına sahip bir ülkenin  makamı.  Kasım Süleymani'ye yönelik suikast operasyonu  silahlı çatışmalar geçmişinde görülmemiş bir durumdur. "   

Callamard ve diğer ülkelerin temsilcilerinin   işaret etmek istediği Barack Obama başkanlığı döneminden itibaren artmakta olan  Washington'un dünyanın farklı noktalarındaki İHA'lı saldırılarının devam etmesidir.  Terörizm ile mücadele bahanesi ile sürdürülen bu saldırılar  şimdiye kadar  birçok sivilin ölmesine de yol açmıştır.  Washington ise  bu durumun doğal olduğunu ileri sürerek bu saldırılarını izah etmeye çalışıyor.  

Avrupa Birliğinin İnsan Hakları Konseyindeki temsilcisi ise bu hususta şöyle bir açıklamada bulundu:" Terör olaylarında İHA'ların kullanılması   geçerli nedeni olamaz ve hiçbir şekilde kabul edilir değildir. "

Korgeneral Kasım Süleymani terörü hususunda önemli olan mesele ise  Trump hükümetinin Irak hükümetinin izni ve bilgisi olmadan  bu İHA'lı saldırıyı gerçekleştirmesi idi. Halbuki Korgeneral Kasım Süleymani   Irak hükümetinin resmi konuğu ve dönem başbakanı Adil Abdülmehdi'ye mesaj götüren bir isimdi. Kuşkusuz bu saldırı Irak egemenliğinin açık ihlali ve yasa dışı bir girişim sayılıyor. 

Burada önemli olan bir başka nokta da İnsan Hakları Konseyi oturumunda  birçok üyenin Amerika'nın bu yasa dışı girişimine vurgu yapması idi. Bu da Washington'un  uluslararası toplumu  kendi cinayetleri hususunda  ikna edemediğini gösteriyor. 

Bu çerçevede Küba temsilci ise şöyle bir açıklamada bulundu:" Kasım Süleymani'nin suikastle Amerika tarafından öldürülmesi  BMT anlaşmasının ihlalidir. "  

Washington'un Avrupalı ortakları bile  Trump hükümetinin bu suikast girişimini tasdik etmediler.  Hollanda temsilcisi ise bu alanda şöyle bir açıklamada bulundu:"  Bu suikast girişimi yasa dışı olup küresel düzeyde de büyük tehlikeleri olan bir girişimdi. "

BMT İnsan Hakları Konseyine üye ülkelerin Amerika'nın Korgeneral Kasım Süleymani ve yanındakilere yönelik suikast saldırısı ile ilgili tutumları bir kez daha Washington'un uluslararası arenadaki  tecride sürüklenişini, yalnızlaştığını gözler önüne serdi.  Bu konseyin  oturumunda hiçbir ülke, Batılı üyeler bile  Kasım Süleymani'ye yönelik suikast saldırısını desteklemedi tam tersi bu girişimin küresel kurallar ve anlaşmalara ters düştüğü ve yasa dışı bir girişim olduğuna vurgu yapıldı.  

Bunlara ilaveten İnsan Hakları Konseyi üyelerinin  İHA'lı operasyonların da belli yasalar ve kurallar çerçevesinde yapılmasına vurguları da bir şekilde Washington'a yöneltilen bir eleştiri idi.  Sözde terörizm ile mücadele doğrultusunda dünyanın farklı noktalarında yürütülen bu İHA'lı operasyonlarda ise şimdiye dek  yüzlerce sivil de hayatlarını kaybetmişlerdir.  

BMT İnsan Hakları Konseyi oturumunun düzenlenmesinin ardından ise Washington  Korgeneral Kasım Süleymani'ye yönelik ithamları tekrarladı ve Callamard'ın raporunu da eleştirdi.  Amerika dışişleri bakanı Mike Pompeo ise  paylaştığı Tweet'inde  şöyle yazdı:"  BMT özel raportörünün İranlı general  Kasım Süleymani'ye yönelik silahlı İHA'lar aracılığı ile planlı suikast saldırıları hakkındaki sahte raporunu reddediyoruz. Amerika her daim   saldırıları için uluslararası temeller hususunda şeffaf davranmış ve her daim  bunu Amerika'yı korumak için yapmıştır. "

Gerçekte bu üst düzey Amerika dış siyaseti makamı  hem suçlu hem güçlü yaklaşımı çerçevesinde  Callamard raporunda bu yasa dışı girişimi sorgulamaya çalışmıştır.  Buna rağmen Pompeo, ne Tweet'inde ne de diğer açıklamalarında  Amerika'nın hangi uluslararası temellere dayanarak bu saldırıyı gerçekleştirdiklerini anlatmamıştır.  

Gerçekte BMT üst düzey bir makamı  açık bir şekilde  Trump'ın suikast talimatını ve İHA'lı saldırısını yasa dışı olarak nitelediği zaman  acaba Washington  bu girişiminin yasal olduğunu iddia edebilir mi?  Görünen o ki Washington   kendini hem savcı, hem yargıç hem de infaz memuru olarak telakki ediyor.  Bu yaklaşım ise  Washington'un sırf askeri ve ekonomik gücüne dayanarak  kendi çıkarları ve hedefleri doğrultusunda  her girişimi normal ve geçerli sayıyor ve uluslararası hukuka ve BMT anlaşmasına önem vermediğini gösteriyor.