Viyana müzakereleri eşiğinde Amerika tehditlerinin yoğunlaşması
Viyana’da Amerika’nın Bercam nükleer anlaşmaya geri dönmesi için İran ve 4+1 grubu arasında yapılacak görüşmeler arifesinde Washington İran İslam cumhuriyetine karşı tehditlerini arttırdı.
Bu bağlamda Amerika’nın İran özel temsilcisi Robert Mali cumartesi günü Tahran’ı baskıların artması ile tehdit ederek, İran’ın Viyana müzakerelerini kendi nükleer programını hızlandırmak için bir bahane ve kılıf olarak kullanmak isterse Washington’un da Tahran’a daha fazla baskı uygulayacağını söyledi.
Amerikalı yetkili daha önce Amerika’nın İran İslam cumhuriyetine baskı siyasetinin yenilgiye uğradığını itiraf etmesine rağmen yeni tehditlerde bulunuyor. Mayıs 2018’de Bercam nükleer anlaşmadan çekilmenin ardından İran’a maksimum baskı siyasetini uygulamaya koyan eski Amerikan hükümeti hayatının son gününe kadar İran’la ilgili iddia ettiği hedeflerinin hiç birine ulaşamadı.
Günümüzde de kendi selefi Donald Trump’ın siyasetlerini tersine çevirmeye çalıştığını iddia eden Amerika başkanı Joe Biden de Bercam ile ilgili istekleri ve şartlarını Tahran’a kabul ettirmek ve nükleer meselenin dışında olan konuları da anlaşmaya dahil etmek hedefi ile İran’a karşı maksimum baskı siyasetini uygulamada sürdürüyor.
Aslında hali hazırda Bercam nükleer anlaşmada yaşanan durumdan sorumlu olan Amerika kendi suçunu itiraf etmek yerine tamamen gündem saptırmaya dayalı hareketlerle İran’ı suçlu konumuna yerleştirmeye ve Viyana’da İran ve 4+1 arasında başlayacak olan yeni tur görüşmelerde tehdit tutumunu izlemeye başlamıştır.
Aslında Robert Mali de Amerika’nın Bercam’dan ayrılması ve hali hazırda da kayıtsız şartsız anlaşmaya geri dönmekten kaçınarak bölgesel ve küresel barış ve güvenliğin sağlanmasında olumsuz rol ifa ettiğini unutmuşa benziyor.
Burada ilginç olan ise Amerika’nın İran işlerinden sorumlu temsilcisinin, eski iddiaları tekrarlamak ve hiçbir garanti sunmaksızın Washington’un nükleer anlaşmaya geri dönmeye hazır olduğunu söylemesi ve Tahran’dan da karşılıklı bir tutum sergilemesini istemesidir. Hal bu ki Washington Tahran’ın başlıca talebi yani yaptırımların iptali konusuna kayıtsız kalarak Bercam anlaşmasına bağlı kalmak için de hiçbir garanti vermek istemiyor.
İran’ın Bercam ile ilgili tutum ve girişimleri ayrıca sorumluluklarını hafifletme çalışmaları ise sırf Amerika’nın kötü niyetli girişimleri ve Amerika’nın anlaşmadan çekilmesi ardından Avrupa’nın kendi sorumluluklarını yerine getirmemesi ve pasif davranmasına bir tepkidir. Bu arada Amerika İran’a karşı propaganda ve psikolojik savaş başlatma bağlamında Siyonist rejim ile paralel olarak İran’ın barışçıl nükleer çalışmalarının askeri amaçlara saptığını iddia ediyor.
İran bu iddiayı ciddi ve sert bir şekilde reddederken NPT’yi imzalayan ve UAEA üyesi bir ülke olarak barışçıl nükleer teknolojiye ulaşma hakkını barışçıl hedefler doğrultusunda kullanmak istediğini belirtmiştir.
Görünüşe göre eğer Biden hükümeti yine İran ve Bercam konusunda Trump hükümetinin yolunu izlemek isterse çıkmaza saplanacaktır. Bu yüzden Amerika tehdit ve alacaklı tutum yerine Biden’in Bercam anlaşmasına geri dönme vaadini yerine getirmek ve İran’ın başlıca isteği olan yaptırımları kaldırmayı gündemine alması gerekiyor, böylece İran da Bercam’daki taahhütlerine geri dönecektir.
Atlantik Konseyinde İran bölüm başkanı Barbara Slavin şöyle diyor: Biden yönetimi kabul görecek hiçbir “B Planı” olmadığını ve sadece diplomasi ve yaptırımları kaldırmanın İran nükleer çalışmalarını kontrolüne yol açabilir ve İran konusunun tek çözüm yolu diplomasidir./