Suudi Arabistan'daki Toplu İdamlar
Suudi Arabistan cinayetlerinin devamında eşi görülmemiş bir şekilde bir tek günde 81 kişiyi idam etmekle vatandaşlarına karşı eşi benzeri görülmemiş bir cinayet işledi.
Suudi yönetiminin bu korkunç cinayeti konusunda yedi önemli nokta dikkat çekmektedir:
Birincisi, Suudi hükümetinin insanlığa karşı cinayet işlemesidir. Uluslararası Ceza Mahkemesi sözleşmesinin 7. maddesine göre insanlığa karşı işlenen suçlar özel eylemler olarak tanımlanmaktadırlar. Bu da sivil bir topluluğa sistematik ve geniş çaplı bir saldırının parçası olarak tanımlanmaktadır. 81 vatandaşının kafasını keserek idam eden Al-ı Suud, bu sayede onlarca vatandaşının hayat hakkını hiçe saydı. Halbuki hayat ve yaşama hakkı uluslararası hukukta ihlal edilmemesi gereken yadsınamaz bir haktır.
İkinci nokta, idam edilenler arasında ülkenin Doğusunda yer alan Katif'ten Şii topluluğundan 41 kişinin de yer almasıydı. Bunca Şii gencin idam edilenler arasında yer alması, Suudi hükümetinin bir kez daha ideolojik ve inançsal görüşlere göre büyük bir cinayet işlediğini gösteriyor.
Suudi hükümeti esasında karşı çıkan şahısları veya siyasetlerini eleştirenleri, en ağır şekilde cezalandırmakta ve hayat ve yaşama haklarını bile idamla almaktadır.
İran İslam Cumhuriyeti insan hakları kurulu sekreteri Kazım Garibabadi bu hususta şöyle dedi: "İdam edilenler listesinde, tabii ki Suudi Arabistan yargı sistemi açısından suçlu olanlar olacak ancak medyada idam edilenlerin kategorilerini ve sınıflandırmalarını gördüğümde neredeyse birçoklarının ideolojik ve inançları nedenlerle idam edildiğini gördüm ve bu da çok tehlikelidir."
Üçüncü nokta, Suudi hükümetinin şeffaf olmayan davranışlarla sivilleri infaz etmesidir. Aslında Suudi hükümeti, insanları belgelenmiş suçlamalarla değil, uydurma suçlamalarla idam ediyor. Arap Yarımadası'ndaki Muhalefet Derneği üst düzey yetkilisi Hamza al-Şakuri, "Suudi yetkililer bu infazların detayları hakkında gerçeği açıklamıyor ve söylediklerine de zaten güvenilemez. Suudi Arabistan'daki ölüm cezaları açık suçlamalara değil, asılsız suçlamalara dayanıyor." dedi.
Dördüncü nokta da , kişilerin adil bir yargılamada idama mahkum edilmemiş olmaları ve yargılanmalarının, kendilerine yöneltilen suçlamaların belirsiz ve yanlış olması kadar adil olmamasıdır. Twitter kullanıcı Arabistanlıların, birçoğu Şii olan 81 Suudi vatandaşının infazına yönelik öfkelerini dile getirerek, "Olan, adaletin en alt kademelerinde yargılanan masum insanların katledilmesidir" diye yazdı.
İranlı yetkili Kazım Garibabadi ise "Suudi Arabistan'da Cumartesi günkü infazlarla ilgili ilk nokta, yargının nasıl gerçekleştiği ve 81 infazın bir günde nasıl gerçekleşmesidir" dedi.
Dikkat çeken beşinci nokta idam edilenler arasında iki Yemenli savaş esirinin olmasıdır. Çeşitli uluslararası hukuk belgelerine göre, savaş esirlerinin onuruna saygı gösterilmesi, hükümetlerin görevlerinden biridir. Yemen hükümetine göre, Suudi rejimi tarafından uluslararası hukuka aykırı olarak infaz edilen 81 kişi arasında Suudi Arabistan'da tutuklu bulunan iki Yemenli savaş esiri bulunuyordu.
Altıncı dikkat çekici nokta Suudi Arabistan'da şiddet ve ağır insan hakları ihlallerinin Muhammed bin Salman'ın Suudi Arabistan'da iktidara gelmesinden bu yana yükselişte olmasıdır.
Yedinci konu, bir günde 81 sivilin infazından daha acı, Batılı ülkelerin bu suç karşısında sessiz kalmasıdır. Bu sessizlik, Batılı ülkelerin insan hakları konusuna yaklaşımının ikili olduğunu bir kez daha kanıtladı. Çıkarları tehlikede olmadığında insan hakları ihlallerini haykırıyor, kendi veya müttefiklerinin çıkarları söz konusu olduğu yerde sessiz kalıyorlar, böylece esasen insan hakları anlamsızlaşıyor. /