Amerika'nın Tekfirciler ile ilgili Güvenlik Konseyi Kararına Karşı Çıkması
Amerika, Suriye krizinin 2011 yılında başlamasından sonra özellikle de IŞİD gibi terör örgütlerinin kurulması ve gelişmesinde önemli bir rol oynadı. Şimdi de tekfirci teröristlerin kullanım tarihinin dolması ile Avrupa menşeli teröristlerin akıbeti Amerika ve Avrupa arasında yeni ihtilaf konusu olmuştur. Bu çerçevede Amerika Pazartesi günü Güvenlik Konseyi'nin yabancı tekfirci teröristler ile ilgili kararı veto etti.
Amerika bu kararda yabancı tekfircilerin ülkelerine dönmesine değinilmediği için bu süreci veto etti ve Avrupalı ülkeler ve ortakları ile yeni bir ihtilaf konusu yarattı. Bu karar ise Güvenlik Konseyi'nin geçici üyesi Endonezya hükümeti tarafından sunulmuştu. Güvenlik Konseyinin 14 üyesinin onayına rağmen Amerika bu kararı veto etti.
Batı Bloku en azından görünüşte terörizm ile mücadelede oybirliği içerisinde olsa da Washington'un Avrupalı taraflardan tam destek alan bu karara karşı çıkması Atlantik tarafları arasında ciddi ihtilafların olduğunu, Trump'ın vatandaşları sayılan teröristleri ülkelerine iadesine karşı çıkan Avrupalı ortaklarına kızdığını göstermiş oldu.
Endonezya'nın önerdiği bu karar BMT üye ülkelerini Suriye ve Irak'ta hapiste bulunan binlerce teröristin hapis cezalarını çekmelerinin ardından anavatanlarına dönmelerini kabul etmelerine, eşleri ve çocuklarına özel yardımlar yapmalarına teşvik ediyor. Amerika'nın BMT'ndaki büyükelçisi Kelly Craft ise terörizm aleyhinde olması gereken Endonezya hükümetinin girişimini bir kararının olmamasından daha beter olduğunu öne sürdü. Kelly Craft, teröristlerin ülkelerine geri gönderilmesi doğrultusunda tanımlanan ilk hayati adıma değinmeden bu kararın terörizm ile mücadelede başarısız kalacağını iddia edip Amerika'nın bu yüzden bu karara katılmadığını belirtti.
Amerika'nın bu kararı veto etmek için mazeret aramasına ilaveten bu doğrultuda iki husus da dikkat çekmektedir. İlk olarak Trump hükümetinin tutumları ve girişimlerinden dolayı Amerika günden güne daha da tecride sürüklenmektedir. Amerika'nın Batılı ortakları bile Washington'un yanında yer almaktan çekiniyorlar. Bunun nedeni ise aslında Trump hükümetinin tek yanlı ve başına buyruk siyasetleridir. Trump, Amerika çıkarlarını üstün göstererek yukarıdan aşağıya dönük bakışı çerçevesinde tüm hükümetlerin bölgesel ve küresel alanlarda Amerika hükümetine uyması gerektiğini öne sürüyor. Doğal olarak çok kutupluluğun inkar edilemez bir gerçeğe dönüştüğü günümüz dünyasında ise böyle bir bakış açısına yer verilmeyecektir. Bu yüzden Trump'ın lafazanlıkları ve boş konuşmaları da gerçek dış dünyasında Washington'un tecride sürüklenmesine yol açmıştır.
Amerika ulusal güvenlik eski üyesi Robert Mally ise Trump'ın tek yanlı siyasetlerinin Amerika'yı yalnızlaştırdığını bunun da BERCAM nükleer anlaşmasından çıkarak ve de Avrupalı ortaklara ticari tarifeler yüklenerek daha da alenileştiğini söylüyor.
Bir diğer yandan ise Trump tekfirciler hususundaki sorumlulukları Avrupa'ya yüklemiş ve onların Avrupalı ülkeler tarafından teslim alınmalarını istemiştir. Görünen o ki Trump Amerika'nın özellikle de IŞİD gibi terör örgütlerinin kurulması ve gelişmesindeki rolünü unutmuştur. Washington kendisi sebebiyet verdiği olguların zararlı taraflarını diğer ülkelere yüklemekte gözünü bile kırpmıyor. Trump'ın Ocak 2016'da seçim kampanyasında yaptığı konuşma unutulmamalıdır. Trump bu konuşmasında Obama ve Hillary Clinton'un sadakatsiz insanlar olduklarını ve beraber IŞİD'i ortaya çıkardıklarını söylemişti.
Rus siyasi uzman İvan İpolitov ise şöyle diyor:" Amerika'nın son yıllardaki hedefi terörizm ve radikalizmi dış siyasetlerini hayata geçirmek için araç olarak kullanmasıdır. Bu girişim ise Batı Asya ülkelerini zayıflatmış ve terörizm ve radikalizmi geliştirmiştir. "
Şimdi de tekfirci teröristlerin kullanım süresinin dolması ile Amerika tekfirci teröristleri ülkelerine yani Avrupa ülkelerine geri göndererek bu ülkeleri baskı altında bırakmak istiyor.
Gerçekte Trump hükümeti kendi taleplerini Avrupalılara dayatmak için bu baskı aracından yararlanmak istiyor. Ancak Avrupalı hükümetler bu teröristlerin iade edilmesini hiç ama hiç istemiyorlar. Böylece Washington ve Avrupa arasında yeni bir fay hattının açıldığı da söylenebilir.