AB mahkemesinin İslami tesettüre karşı yeni kararı
AB adalet mahkemesi, Avrupa'da iş yerlerinde İslami tesettür yasağını yasallaştırdı. Bu yüksek mahkeme AB şirketlerinin çalışanlara karşı ayrımcılık yapmamak üzere genel bir yasak olduğu sürece yasaklayabileceklerini bildirdi.
Bu dosya, Müslüman bir kadının şikayeti ile ilgiliydi. Bu Müslüman kadın Belçikalı bir şirkette 6 haftalık staj dönemini geçirmek istediği zaman tesettürsüz gelmesi gerektiği istenmişti. Bu şirket tarafsızlığa dayalı bir ilkesinin olduğunu şirket ve işyerinde hiçbir baş örtüsünün ister şapka, ister eşarp ister çarşafın kullanılamayacağını ileri sürmüştü. Bu Müslüman kadın ise bu husustaki şikayetini Belçika'daki mahkemeye vermişti. Bu mahkeme ise Avrupa Birliği adalet mahkemesinden danışmanlık talep etti. Lüksemburg'da yer alan AB adalet divanı ise böyle bir yasakta hiçbir doğrudan ayrımcılığın olmamasını bildirdi. Bu divanın hakimleri şöyle bir iddiada da bulundu: " Dini, felsefi ve manevi göstergelerin görülmesini yasaklayan bir şirketin iç ilkeleri ve kuralları, tüm işçilere ayrım yapılmadan uygulanırsa o zaman doğrudan bir ayrımcılık söz konusu değildir. "
Avrupa Birliği Adalet Mahkemesi kararını tarafsız göstermeye çalışsa da, bu Mahkemenin önceki kararları ve Avrupa hükümetlerinin ve mahkemelerinin başörtüsü de dahil olmak üzere Müslümanlara yönelik düşmanca yaklaşımı dikkate alındığında, Adalet Divanı'nın yeni kararı, Avrupa Birliği Müslümanlarına yönelik düşmanlık ve onlara yönelik baskıları yoğunlaştıran eğilimini göstermektedir. Son karar ve adım da İslam karşıtı bir eylem olarak değerlendirilmelidir. Bu mahkemenin yargıçları, Müslüman kadınların İslami tesettür zorunluluğu ve diğer baş örtüleri ile arasındaki farkları biliyorlar. Avrupalı kadınlar tarafından süslenmek ya da törensel olan baş örtülerinin Müslümanların dini inançları gereği baş tesettürü kökten farklılıklar taşımaktadır. Her türlü şapka ve diğer örtülerin tesettürle aynı düşünülmesi büyük bir hatadan ibarettir. Ancak Müslüman kadınların başörtüsü takma zorunluluğunu dikkate almadan bu haksız kararı verme de düşündürücüdür.
Avrupa Birliği Adalet Divanı geçen yıl, AB ülkelerinde yerleşik şirketlerin, müşterilere tarafsızlık imajı sunmak için gerekirse, belirli koşullar altında çalışanlarının başörtüsü takmasını yasaklayabileceğini duyurdu. Böylece işyerinde kadınlar için yıllardır tartışmalı kurallar uygulanmaktadır. Çoğunlukla devlet okulu öğretmenleri ve stajyer hakimler bile bu alanda sorunlar yaşamaktadır. Buna ilaveten Avrupa'nın en büyük Müslüman azınlığına ev sahipliği yapan Fransa, 2004'te devlet okullarında İslami peçeyi de yasaklamış durumdadır.
Müslüman kadın ve kız çocuklarına başörtüsü takmamaları için her türlü baskının uygulanması ve yasallaştırılması, Birleşmiş Milletler insan hakları organı tarafından olumsuz tepki gördü. Ağustos 2022'de Cenevre'deki Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi, Fransa'nın bir lisede düzenlenen yetişkin eğitimi kursu sırasında bir kadının başörtüsü takmasını yasaklayarak Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini duyurdu. Fransa'da Müslüman kadınların başörtüsü takma hakkına ilişkin BM görüşünün açıklanması, aslında Fransız yetkililerin bu ülkede vatandaşların özgürlük ve eşit haklara sahip olduğu yönündeki iddialarını geçersiz kılıyor. Fransa'nın insan hakları alanında ve özellikle dini azınlıklara ve özellikle Müslüman topluluğa saygı alanında çaba sarf etmediği de açıkça görülmektedir.
Şikayet eden Müslüman kadının avukatı Sefen Guez Guez ise bu hususta şöyle bir açıklamada bulundu: " Bu karar, Fransa'nın insan hakları alanında özellikle dini azınlıklara ve başta da Müslüman topluma yönelik haklarına uyması gerektiğine vurgu yapan bir karardır. "
BM'in Fransa'da Müslüman kadınların tesettür hakkına vurgu yapan kararı, gerçekte Fransız makamların iddialarının ne denli içi boş ve propagandif olduğunu gösteriyor. Uzun süredir Müslüman kadın ve kızlar Fransa'da her türlü baskıyı görmektedir. Bu bağlamda onların eğitim görmesi yolunda bile büyük engellerin ortaya çıkarıldığı belirtilmelidir. Ancak tesettür meselesinin genelde İslamofobik çalışmalar ile alakalı olduğu da unutulmamalıdır.
Genel olarak Avrupa ülkelerindeki İslam karşıtlığı, Müslümanlara dava açarak, İslami kutsallıklara hakaret ederek, İslam'a ve Müslümanlara yönelik yaygın olumsuz propagandaların yanı sıra İslami tesettür yasağı dahil olmak üzere çeşitli kısıtlamalar getirerek gerçekleştirilmektedir.