Haziran 17, 2024 19:40 Europe/Istanbul
  • Hac, uygar İslam ve küresel direniş

Parstoday - Özellikle Batı Asya bölgesinde İslam ve insan ilişkilerinin sağlamlaştırılması, küresel bir bakış açısına sahip olmakla birlikte Hac merasimine özel önem verilmesi gereken köklü, beklenen ve teorik bir meseledir.

Haccın küresel sosyal sistemin inşasındaki yerine dikkat edilmesi oldukça önemlidir. Elef intenet portalında  yayınlanan "Gazze, Hac ve Küresel ve uygar İslam İçin Tarihi Bir Fırsat" başlıklı bir yazıda bu konunun bazı bölümlerine değiniliyor ve Parstoday'in bu raporunda bu yazıdan bir kesiti sizlere aktarıyoruz:

İran İslam İnkılabı Lideri bu yılki Hac ziyaretçilerine gönderdiği mesajda şunları söyledi:

"Yürekleri okşayan İbrahimi nağme ki Allah'ın emriyle her devirde bütün insanları hac mevsiminde Kâbe'ye davet eder,bu sene de dünyanın her yerinden Müslümanların kalplerini bu tevhid ve vahdet üssüne çekerek, bu görkemli ve çeşitli insan selini oluşturmuş ve insanlığın genişliğini ve İslam'ın manevi unsurunun gücünü dost ve düşmana göstermiştir."

Görüldüğü gibi İslam İnkılabı lideri, beyanatında Kabe'nin tüm insanlara ait olduğunu söylemiş ve bu anlamda Kabe'nin ve İslam'ın evrensel yönüne vurgu yapmıştır.

Ayetullah Hamenei mesajının devamında Hac mevsimini, insanların eşit onurunun bir tezahürü olarak adlandırdı ve sonunda  Gazze meselesine odaklanarak bu yılki küresel zalimlerden beraat törenini, popüler, hükümetler ve milletlerden oluşan küresel bir beraat çağrısında bulundu.

Gerçek şu ki, İslam İnkılabı lideri de rahmetli İmam Humeyni gibi; Her zaman medeniyetçi ve küresel (insan) bakış açısını ön planda tutmuşlardır. Aynı zamanda Gazze meselesi ve kamuoyu nezdinde Siyonist rejimin benzeri görülmemiş gerilemesi de dikkate alındığında söz konusu vurgu daha da güçlenmektedir.

Bu söylemde halk bile belli bir sınır ve coğrafyayla sınırlı olmayan bir kavramdır. Daha felsefi açıdan bakıldığında İslam Devrimi düşüncesi her türlü görünüş ve materyalizmden uzaktır. Görünümcülük ve materyalizmin bir örneği, deri rengine veya ırka yapılan vurgudur. Bir başka örnek ise coğrafyaya ve sınırlara aşırı bağımlılıktır. Ama devrimci İslam'a göre içerisi dışarıya tercih ediliyor. Dolayısıyla İslam Devrimi'nin istisnai dinamiği, bireylerin ırkına, hatta dinine bağlı olmamış ve hiçbir zaman sınırlarla kısıtlı kalmamıştır. Batı, bu dinamiği frenlemek için İran'a sekiz yıllık bir savaş dayattığında bile İran, medeniyet ve sınır ötesi yaklaşımından içeriye dönük milliyetçiliğin sınırlarını ve davranışlarını fark etmesini istediğinde bile İslam Devrimi'nin küreselliğini ve medeniyetini dizginleyemedi. Aksine, sekiz yıllık kutsal savunma döneminde İslam Devrimi, çağdaş siyasi tarihte bir ilham kaynağı ve eşsiz değer yaratma ve insanileştirme kaynağı olmayı başarmıştır. Batı'nın tarihsel iç savaş deneyiminde milliyetçilik düşüncesinden bölgeselciliğe ve hatta bölge dışıcılığa geçmeye çalıştığını belirtmek gerekir.

Avrupa Birliği'nin oluşumu, ilk kaygısı Avrupa'daki mezhep savaşları, ardından kaygıları ise Birinci ve İkinci Dünya Savaşları'ndan oluşan tarihi bir sürecin ürünüdür. Bugün ise Batı, İslam İnkılabı liderinin medeniyetçiliğinin Müslüman ülkelerin birleşmesi ve bunun ötesinde küreselleşme modeline karşı dünyanın her yerinde daha özgürleştirici ve adalet arayan cephelerin ve insanların oluşması anlamına geldiğini biliyor.

Bu yılki Hac menasiki son yıllarda ayrı bir önem taşıyor ve hala da öyle. Bu önem Batı Asya'da IŞİD'in bastırılması ve Amerika'nın bölgedeki elinin kısalması gibi önemli olayların yaşanması, 7 Ekim ve 13 Nisan tarihlerinde El Aksa tufanı ve Gerçek Vaad  operasyonları sonrasında Siyonist rejimin zayıflamasından kaynaklanmaktadır.  Kuşkusuz, bu yılki Hac ayrıcalıklı ve seçkin hale geldi ve İslam Devrimi'nin teşvik ettiği medeni İslam'ının ve küresel İslam'ın sembolü ve zirvesi olabilir.

 

Etiketler