Nisan 20, 2018 18:19 Europe/Istanbul

Bültenimizi geçen hafta Orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

Azerbaycan cumhuriyetinde bir terör örgütünün çökertildiği açıklanması,

Ermenistan milli meclisi iktidar cumhuriyetçi partinin adayı Armen Sarkisyan’ı yeni Cumhurbaşkanı olarak seçmesi,

Gürcistan Başbakanı Giorgi Kevirikaşvili’nin Ermeni mevkidaşı ile görüşmesi,

Kazakistan başmüftüsü Serikbay Kaji Oraz’ın radikalizmin yaygınlaşması konusunda uyarıda bulunması,

Tacikistan’da muhalif liderlerden Muhiddin Kebiri adının interpolun aradığı kişilerin listesinden çıkarıldığını açıklaması,

Kırgızistan Başbakanı Sapar İsakov’un güvenlik güçlerinin adının milisten polise değiştiğini açıklaması,

Geçen hafta orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinde yaşanan bazı önemli gelişmelerdi.

 

Geçen hafta Azerbaycan Cumhuriyeti güvenlik kurumu bu ülkede bir terör örgütünün çökertildiğini açıkladı. Açıklamada güvenlik güçlerinin düzenlediği operasyonda Haçmaz cemaati adında ve Sabir Muhammedov’un liderliğinde bir terör örgütü çökertildiği belirtildi.

Geçen hafta Ermenistan milli meclisi iktidar cumhuriyetçi partinin adayı Armen Sarkisyan’ı yeni Cumhurbaşkanı olarak seçti. Ermeni milletvekilleri bu ülkenin dördüncü cumhurbaşkanını seçmek üzere oy kullandı. Oylamada 90 milletvekili Armen Sarkisyan’ın lehine oy kullanırken, 10 milletvekili olumsuz oy kullandı, bir oy da geçersiz sayıldı.

Armen Sarkisyan’ın cumhurbaşkanlığı görev süresi 9 Nisan 2018’de başlıyor.

Geçen hafta Gürcistan Başbakanı Giorgi Kevirikaşvili’nin Ermeni mevkidaşı Karen Karapetyan ile görüşmesinde iki ülke arasında işbirliğinin geliştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Gürci yetkili ülkesi ile Ermenistan arasında işbirliğini geliştirmek, Tiflis yönetiminin önceliklerinden biri olduğunu belirtti ve bu uğurda mevcut kapasitelerin kullanılmasına vurgu yaptı.

Ermenistan Başbakanı Karapetyan da görüşmede iki ülke arasındaki tarihi ilişkilerin ikili işbirliğini geliştirmenin uygun dayanağı olacağını belirtti.

Geçen hafta Kazakistan başmüftüsü Serikbay Kaji Oraz düşmanların İslam dininin adını kullanarak radikalizmin yaygınlaşması yönünde hareket ettikleri konusunda uyarıda bulundu. Astana’da düzenlenen Avrasya Müslüman alimler zirvesinde konuşan Kazak başmüftü, son yıllarda bölge ülkelerinde yaşanan olayların İslam adına mal edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Tacikistan’da muhalif liderlerden Muhiddin Kebiri,, adının interpolun aradığı kişilerin listesinden çıkarıldığını açıkladı. Tacikistan’da İslamî hareket partisinin faaliyetleri yasaklandıktan sonra partinin çok sayıda üst düzey yetkilisi bu ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı.

Geçen hafta Kırgızistan Başbakanı Sapar İsakov güvenlik güçlerinin adının milisten polise değiştiğini açıklayarak bu adın değişmesine paralel olarak güvenlik teşkilatının yapısı ve amaçları da yeniden tanımlandığını belirtti. Bir basın toplantısında konuşan Kırgızistan Başbakanı İsakov bu değişikliğin amacını güvenlik güçleri ile halkın birbiriyle daha yakın irtibat kurmalarını sağlama şeklinde açıkladı.

 

Geçen hafta Azerbaycan Cumhuriyeti güvenlik kurumu bu ülkede bir terör örgütünün çökertildiğini açıkladı. Azerbaycan cumhurbaşkanlığı kurumuna bağlı güvenlik servisince yapılan açıklamada güvenlik güçleri ülkenin kuzeyinde düzenlediği operasyonda, bazı terör saldırıları hazırlığında olan bazı teröristlerin etkisiz hale getirildiği belirtildi.

Azerbaycan Cumhuriyeti güvenlik güçlerinin 6 Mart günü Haçmaz ilçesinde düzenlediği operasyonu aslında Azerbaycan’ın Müslüman halkının uğradığı hasarların bir başka örneği nitelemek gerekir. Bu durum İlham Aliyev yönetiminin sapkın Vahabi tarikatı ve bu tarikatın silahlı kanadı yani tekfirci IŞİD terör örgütüne karşı hoşgörülü davranmasının Azerbaycan Cumhuriyeti devleti ve Müslüman milletine verdiği zarardır.

Gerçekte son yıllarda sapkın vahabi tarikatının bu cumhuriyette faaliyetine zemin hazırlayan kurum, Azerbaycan milli güvenlik bakanlığıdır. Şimdi ise bu kurum bazı örgütlerle çatışmalardan ülke genelinde dindar kesimleri bastırma bahanesi olarak yararlanıyor.

Azerbaycan cumhuriyetinde sapkın vahabi tarikatı gibi tarikatların faaliyetleri açıkça bilinirken, İlham Aliyev yönetiminin yetkilileri radikalizm yaftası ile bu durumdan Şii islamcı kesimleri sorumlu tutmaya çalışıyor. Nitekim son bir kaç yılda bu yöntemden yararlanan Aliyev yönetimi yüzlerce Şii Müslümanı ülke genelinde tutukladı ve yalan iddialar ve suçlamalarla uzun süreli hapis cezalarına çarptı.

Azerbaycan Cumhuriyeti dini gruplar işleri devlet komitesi uzmanlarından Siyavuş Haydarov şöyle diyor: ülke dışında dini eğitim alan Azerilerin sayısı 3 bini aşmıştır. Bunlar genellikle eğitim aldıkları ülkelerin dini ideolojisinden etkilenmiş ve bu ülkelerin hazırladığı kaynaklardan yararlanmıştır. Bu ülkelerde din onların devlet yapısı ve milli ve manevi değerlerinin hizmetindedir. Ancak bu durum bizim milli ve manevi değerlerimizle çelişmektedir.

Aslında Haydarov bu açıklamasında kimi kastettiğini açık ve net olarak söylemiyor, fakat gerçek şu ki Bakü yönetimi her defasında aynı bahaneyi ileril sürerek sapkın vahabi tarikatına hizmet edenlerin yerine dindar Şii kesimine saldırıyor.

Meşhedi Dadaş camii cemaat imamı ve dini ilimler uzmanı Hac Şahin Hasanali ise bu bağlamda şöyle diyor: hali hazırda Azerbaycan cumhuriyetinde dini eğitim sürecinin şekillenmesi devam ediyor. Bağımsızlıktan sonra ülkede dini eğitim imkanı olmadığı için insanlar eğitim için yurt dışına yöneldi. Ben yurt dışında eğitim alan ve vatanını ve milletini seven çok  insan tanıyorum, ama bazen de yurt dışında okuyanların bazı Batılı ideolojilerden etkilendiğini görüyoruz.

Her halükarda şu gerçeği de gözardı etmemek gerekir ki, Bakü yönetiminin üst düzey yetkililerinin art arda gelen itiraflarına karşı bu ülkenin güvenlik güçleri hala sapkın vahabi tarikatına karşı hoşgörülü davranmaya devam ediyor. Gerçi bu konuda Suud hanedanının Azerbaycan Cumhuriyeti üzerindeki nüfuzunu da gözardı etmemek gerekir.

Geçen hafta Kazakistan başmüftüsü Serikbay Kaji Oraz düşmanların İslam dininin adını kullanarak radikalizmin yaygınlaşması yönünde hareket ettikleri konusunda uyarıda bulundu. Astana’da düzenlenen Avrasya Müslüman alimler zirvesinde konuşan Kazak başmüftü, son yıllarda bölge ülkelerinde yaşanan olayların İslam adına mal edilmemesi gerektiğini vurguladı. Başmüftü Oraz ayrıca günümüzde radikal ve sapkın örgütlerin İslam dinini kötüye kullandıkları ve gençlerin arasında olumsuz düşünceleri yaydıkları açıkça ortada olduğunu, bu sorunla tek mücadele yolu ise Müslümanların vahdeti olduğunu kaydetti.

Aslında Kazakistan başmüftüsünün sade ve samimi beyanatını Astana yönetiminin yirmi yılı aşkın bir süredir radikal örgütlerle mücadelede elde ettiği deneyimlerin bir sonucu telakki etmek gerekir. gerçek şu ki Kazakistan çeşitli sebeplerden dolayı radikal örgütlerin faaliyetleri için uygun zemin oluşturuyor. Gerçekte cahillik ve bilinçsizlik, bilgi seviyesinin düşük olması, maddi ve manevi yoksullulk  gibi etkenler Kazak gençlerin radikal ve terörist örgütlere yönelmelerinin belli başlı nedenleridir.

Kazakistan’ın diyanet işleri uzmanlarından Devlet İbrayev bu konuda şöyle diyor: Kazak halkı ve özellikle gençlerin arasında dini bilgi kıtlığı Kazakistan’da radikalizme yönelik eğilimin temel sebebidir.

Bu arada uzmanlar sosyal sorunların da Kazak gençlerin radikal örgütlere rağbet göstermelerinin bir başka gerekçesi olduğunu belirtiyor.

Uluslararası meseleler uzmanı Eleanor Ross, gençlerin tekfirci IŞİD terör örgütü gibi terör örgütlerine eğilimlerinin sebebini şöyle değerlendiriyor:  tekfirci IŞİD terör örgütü 2014 yılında ortaya çıktıktan sonra orta Asya bölgesinde radikalizmin tırmanması konusunda kaygılar artmaya başladı, nitekim bu bölgeden 4 bin kişi IŞİD’e katıldı.

Kuşkusuz orta Asya bölgesinde terör ve radikalizmle mücadele edeblimek için her şeyden önce bu fenomenlerin nasıl ortaya çıktığını öğrenmek gerekir. yoksulluk ve işsizlikle mücadele, ekonomik durumun iyileşmesi, bölge devletlerinin kendi vatandaşlarına yönelik hasmane ve kısıtlayıcı politikaların düzeltilmesi, hiç kuşkusuz bu bölgede vatandaşlarla hükümetlerin birbirine yakınlaşmasına katkı sağlayacaktır.

Geçen hafta orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinde yaşanan gelişmelerinden hareketle her iki bölgede vahabi tarikatı gibi sapkın ideolojilerle mücadelede ciddiyetin arttığı ve bölge ülkelerini de hareketli bir yıl beklediği söylenebilir.

Azerbaycan cumhuriyetinde radikal örgütler silaha sarılırken, orta Asya bölgesinde vahabi tarikatı gibi sapkın tarikatlarla mücadelenin gündeme alındığı gözleniyor. Son dönemde bu ülkelerin yetkilileri bu konuda halkı bilgilendirmeye başladı, fakat terör örgütlerinin de boş oturmayacağı ve Amerika ve siyonistlere hizmet etmeye devam edecekleri de söylenebilir.