Ocak 08, 2022 17:53 Europe/Istanbul

Orta Asya ve Kafkasya gelişmelerini irdelediğimiz haftalık programımızın bugünkü bölümünde tekrar sizlerle birlikteyiz. Bugün yine her hafta olduğu gibi Orta Asya ve Kafkasya bölgesinin geçen haftaki en önemli gelişmelerini gözden geçireceğiz.

Bültenimizi geçen hafta Orta Asya ve Kafkasya bölgelerinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

Bağımsız Devletler Topluluğunun zirvesinin düzenlenmesi 

ve Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan'ın Karabağ Barış Anlaşmasını uygulaması 

Geçen hafta orta Asya ve Kafkasya bölgesinin en önemli bazı gelişmeleriydi.

Orta Asya ve Kafkasya bölgesi geçen hafta önemli siyasi ve güvenlik gelişmeler yaşadı. Kuşkusuz bu gelişmeler e bölgenin geleceğini doğrudan etkileyecektir. Bu gelişmelerden biri de Bağımsız Devletler Topluluğu zirvesinin 29 Aralık'ta St.Petersburg'da düzenlendi. Sohbetimizin devamında bu gelişmeye odaklanacağız. 

Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT), Aralık 1991'de Rusya ve daha önce Sovyetler Birliği'nin bir parçası olan diğer 11 cumhuriyet tarafından kuruldu. Birlik, ekonomi, savunma ve dış politika alanlarında faaliyet gösteriyor ve bu bölgesel birliğin kurulmasının temel nedeni, bölge halkları arasında daha önce Sovyet çerçevesinde var olan ekonomik ve siyasi bağları sürdürmektir. 

Aslında, Doğu Bloku'nun çöküşünden sonra, Bağımsız Devletler Topluluğu ilk olarak Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya liderleri tarafından kuruldu. Rusya, Azerbaycan Cumhuriyeti, Ermenistan, Beyaz Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Ukrayna'dan yetkililer 21 Aralık 1991'de Kazakistan'ın Almatı kentinde bir belge imzalayarak Bağımsız Devletler Topluluğu'na katıldılar. Gürcistan'ın Birliğe üyeliği, Cumhurbaşkanı Eduard Shevardnadze'nin 8 Ekim 1993'teki talebi üzerine Bağımsız Devletler Topluluğu Başkanları tarafından 3 Aralık 1993'te alınan resmi bir kararın ardından geldi. Aslında, Gürcistan 1993'ten beri Bağımsız Devletler Topluluğunun on ikinci üyesi olarak tanınmaktadır.

Gürcistan, Rusya ile 2008 savaşı ve Osetya anlaşmazlığı ve Ukrayna da Rusya'nın Kırım yarımadasını ilhak etmesinden dört yıl sonra 2018'de Bağımsız Devletler Topluluğu'ndan çekildi. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, Sovyetler Birliği ülkelerinin  yeniden birleşmesi, Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ve dağılmasının yolunu açan ABD liderliğindeki Batılı hükümetlerin politikaları için bir yenilgi olarak görülmelidir. 15 Sovyet cumhuriyetinin bağımsızlığından sonra, Moskova'nın yetkilileri en başından beri yeni kurulan ülkelerin politikacılarıyla istişare etmeye ve onları Rusya'nın yanında tutmaya çalıştı.

Belki de Rusya bu yüzden birliği finanse ediyor. Aslında, Bağımsız Devletler Topluluğu'nun ihtiyaç duyduğu toplam bütçenin yüzde 70'inden fazlası Rusya tarafından ödenmektedir.  Sonuçta , Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle ilgili Batılı hükümetlerinin propagandaları,  Bağımsız Devletler Topluluğu üye devletlerinin bir araya gelmesi ile marjinalleştirmiştir. 

Başka bir deyişle, Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecinde ABD liderliğindeki Batılı hükümetlerin politikaları pratikte başarısız oldu. Sonuçta bu Batılı ülkeler taleplerini geniş çapta Sovyet ülkelerinde uygulayamadı. Buna karşılık, Rus politikacıların Doğu Bloku ülkeleriyle yeni bir yakınlaşma biçimini canlandırabildikleri gerçeği kabul edilebilir. Bununla birlikte, Batılı politikacıların bölgeyi istikrarsızlaştırarak ve terör akımlarını güçlendirerek Rus bünyesine son darbeleri indirmeye çalışarak yıkıcı politika sürecini sürdürdüğü görülmektedir. Bu bağlamda, Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolai Patruşev, geçen ay Bağımsız Devletler Topluluğu güvenlik teşkilatları ve istihbarat servisleri başkanlarının 17. toplantısında, ABD'nin Moskova'nın Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerini zayıflatma çabalarını açıklamıştı.

Rus güvenlik yetkilisi ve siyasi uzman şu açıklamada bulunmuştu:" "ABD, Moskova'nın Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerini zayıflatmanın yollarını aramaya devam ediyor."  Nikolai Patruşev ayrıca şunları da duyurdu: "Bağımsız Devletler Topluluğu'ndaki atmosfer ABD'li yetkililerin odak noktasıdır. Bu bağlamda Batılı hükümetler Ukrayna ve Gürcistan'ın Rusya'dan ekonomik ve kültürel olarak ayrılmasını teşvik ediyor."
Moskova hükümet yetkilisi ve Rus güvenlik ve askeri işleri uzmanı, bölge ülkelerini uyarırken Bağımsız Devletler Topluluğu mensuplarına seslenerek şunları da söyledi: "Renkli devrim senaryolarına karşı çıkmak ve yurt dışından finanse edilen sivil toplum kuruluşları faaliyetlerinin düzenlenmesini engellemek için komşu ülkelerdeki özel güvenlik birimlerinin ve kolluk kuvvetlerinin ortak hareket etmesi ve koordinasyon içerisinde çalışması gerekiyor. "

Bağımsız Devletler Topluluğu'nun (BDT) gayri resmi zirvesi dışında, Orta Asya ve Güney Kafkasya'da bölgesel düzeyde başka gelişme de oldu.   Bu gelişmede Azerbaycan Cumhuriyeti ile Ermenistan arasındaki on maddelik Dağlık Karabağ barış anlaşmasının uygulanmasının devam etmesiydi.

Dağlık Karabağ barışına ilişkin on maddelik anlaşmanın hükümlerinin uygulanmasının devamında Azerbaycan Cumhuriyeti, yakaladığı beş Ermeni askerini Ermenistan'a teslim etti. Azerbaycan Cumhuriyeti Savaş Esirleri Devlet Komisyonu 29 Aralık'ta yaptığı açıklamada"Bu Ermeni askerler, Macaristan arabuluculuğuyla Ermenistan'a teslim edilmiştir." açıklamasında bulundu. 

Dağlık Karabağ bölgesinde Kasım ayında çıkan çatışmalarda beş asker gözaltına alınmıştı.  Geçen hafta Ermenistan, Azerbaycan Cumhuriyeti'nden elindeki birkaç esiri Bakü hükümetine teslim etti. 9 Kasım 2020 gece yarısı imzalanan Dağlık Karabağ barışının on maddelik hükümlerinin 8. Maddesine göre, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan birbirlerinin tutsaklarını ülkelerine iade etmelidir. Ancak, Dağlık Karabağ barış anlaşmasının uygulanması cereyan etmekte olduğu söylenebilir. İki tarafın kalıcı barışa doğru ilerlemeleri bekleniyor. Azerbaycan Cumhuriyeti askeri güçleri ile Ermenistan arasındaki ateşkes ihlalinin de sona ermesi bekleniyor.

Atılan bu adımlar iki ülke arasında ilişkilerin iyiye gideceğini vadediyor. Bu bağlamda Azerbaycan Cumhuriyeti, Ermenistan ve Rusya arasında 9 Kasım 2020'de üçlü bir anlaşmanın imzalanmasının ardından Bakü ve Erivan liderleri Karabağ Barış Anlaşmasını sağlamlaştırmak için her aşamada yeni ikili anlaşmalar imzalamak istemektedirler. Bu belgelerin Bakü ve Erivan makamlarınca imzalanması, gerçekte Rusya aracılığı ile imzalanan anlaşmayı onaylayan belgeler sayılırlar. Bu yüzden söz konusu belgelerin imzalanması zaruri bir gelişme olarak görülmektedir.Bununla birlikte, iki taraf, Rusya'nın arabuluculuğunda 10 maddelik Dağlık Karabağ anlaşmasının imzalanması ardından, bazı yabancı taraflarca bölge milletlerine dayatılan yeni sorunlarla karşı karşıya kaldıkları görülüyor.

Aslında Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan arasında Rusya aracılığıyla imzalanan Dağlık Karabağ barış anlaşması sayesinde iki ülke bölgesel ve uluslararası işbirliğine başlayabilirler. Ancak bazı yabancı aktörlerin baskısı altında Azerbaycan Cumhuriyeti yetkililerinin Dağlık Karabağ barış anlaşmasına yeni bir madde ekleme niyetinde olduğu görülüyor. Bakü yetkililerinden gelen yeni bir talebe göre Ermenistan, beş kilometre genişliğinde ve 60 kilometreden uzun bir koridoru Azerbaycan Cumhuriyeti'ne devretmelidir. Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye bu koridora Zengezur veya "Türk koridoru" adını vermiştir. Erivan şimdiye kadar Bakü’nün bu talebini kabul etmemiştir. Son tutumlarında da, Erivan yetkilileri bir kez daha Bakü ve Ankara’nın  tekrarlanan talebini reddetti.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan bu konudaki son açıklamasında, "Ermenistan, Zengezur denilen koridor konusunda başka bir ülkeyle asla müzakere etmeyeceğini" söyledi.T ürkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Zengezur Koridoru'nun açılışına ilişkin son açıklamasına atıfta bulunan Nikol Paşinyan ayrıca sanal bir basın toplantısında "Ermenistan ve Türkiye, ulaşım yollarının ve iki ülke sınırlarının yeniden açılması, Ermeni-Türk demiryolunun açılması ve her iki tarafın uçuşları için hiçbir ön koşul olmaksızın görüşmeye hazır. Ancak Zengezur koridoru, Ermeni hükümetinin gündeminde yok ve olmayacaktır." dedi.

Paşinyan’ın Erdoğan’ın talebine verdiği tepki,  "Türk koridoru" oluşturma yönündeki beyhude çabaları sonuçsuz bırakmaktadır. Özellikle Azerbaycan Cumhuriyeti pratikte bir koridora ihtiyaç duymadığından ve mevcut yolları yeniden inşa ederek bölgesel ve uluslararası ticaret hedeflerine ulaşabilir olduğundan, bu koridorun bir dış dayatmadan kaynaklandığı söylenmelidir.  Aslında Zengezur koridoru İlham Aliyev'in hükümeti tarafından Türkiye'ye yardım girişimi olarak ele alınmalıdır. Belki de bu yüzden bazı Batılı uzmanlar, Dağlık Karabağ'da üçlü barış anlaşmasının imzalanmasından bu yana herhangi bir barış planının uygulanmasını çok zor buluyor.

Azerbaycan Cumhuriyeti ile Ermenistan arasında Dağlık Karabağ konusunda ikili barış anlaşmalarının imzalanması için yapılan müzakerelerin ardından Erivan yeni bir barış anlaşması imzalamaya hazır olduğunu bir kez daha ilan etti. Ermenistan Başbakanı, "Erivan, Azerbaycan Cumhuriyeti ile kapsamlı bir barış anlaşmasının imzalanmasını talep ediyor." dedi. 

Nikol Paşinyan sanal bir basın toplantısında şunları vurguladı:" Ermenistan ayrıca Azerbaycan Cumhuriyeti ile sınırın çizilmesini ve bu ülke ile karayolu ve demiryolu altyapısının onarılmasını talep ediyor." Ermeni yetkililer  daha önce de Azerbaycan Cumhuriyeti ile sınırların belirlenmesini talep etmişti.  Daha önce Ermeni yetkililer, ortak sınırın çizilmesi ve kesin olarak belirlenmesi konusunu gündeme getirmişti. Ancak geçmişten farklı olarak, Azeri yetkililer tereddütlü görünüyor, bunun da dış baskılardan kaynaklanıyor olması muhtemeldir.  Ancak ikili bir barış anlaşmasının imzalanmasıyla Bakü ve Erivan arasında kalıcı barışı sağlayabilir. Kalıcı barış için bir platform sağlanmasına rağmen, bazı yabancı güçlerin en fazla faydayı sağlamak için üçüncü Karabağ savaşını kışkırtmaya çalıştığı söylenebilir.