Mayıs 06, 2018 00:12 Europe/Istanbul

Bültenimizi geçen hafta Orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

Ermenistan’da muhalefet lideri Paşinyan’ın Karabağ açıklaması,

Paşinyan’ın milli mecliste başbakanlık için yeterli oyu kazanamaması,

Gürcistan başbakanının NATO açıklaması,

Türkmenistan’da uluslararası İpekyolu zirvesi,

Kazakistan’ın ABD’nin bu ülkenin limanlarına üs kurduğu haberine tepkisi,

Rusya savunma bakanının Tacikistan ve Kırgızistan’da askeri üslerini takviye ettikleri yönünde açıklaması,

Geçen hafta bölgenin bazı önemli gelişmeleriydi.

 

Geçen hafta Ermenistan’da itirazlara liderlik eden medeni misak partisi Başkanı Nikol Paşinyan Bakü yönetimini tehdit ettiği açıklamasında Karabağ münakaşası barışçıl yollardan çözümlenmesi gerektiğini, fakat Bakü yönetimi bu yönde atacağı her türlü yıkıcı adım durumunda Ermenistan tüm iç sorunları bir kenara bırakacağını ve ülkelerini savunacaklarını belirtti.

 

Ermenistan meclisinden Başbakan olmak için yeterli oyu alamayan Nikol Paşinyan, bu gelişmeden sonra iktidar partinin kendi halkına karşı savaş ilanında bulunduğunu ve artık faaliyette bulunmaması gerektiğini iddia etti.

 

Geçen hafta Gürcistan Başbakanı Georgi Kuirikaşvili NATO ve Gürcistan halkçı diplomasisi başlıklı oturumda yaptığı konuşmada, NATO paktına üyelik, Tiflis yönetiminin temel dış politika önceliği olduğunu ve Gürci vatandaşların güçlü iradesini yansıttığını belirtti.

 

Geçen hafta Türkmenistan’ın Türkmenbaşı  bölgesinin Avaza turistik kentinde uluslararası İpekyolu; kalkınma ve ilerleme sınırlarına doğru başlıklı oturum düzenlendi. Oturuma İran başta olmak üzere 20 ülkeden heyetler katıldı.

 

Geçen hafta Kazakistan’ın Rusya büyükelçiliği bir bildiri yayımlayarak Rusya medyasında, Amerika’nın Kazakistan’ın Hazar denizi kıyısındaki limanlarında askeri üs kurduğu yönündeki haberlerine itiraz etti.

 

Geçen hafta Rusya savunma Bakanı Sergey Şoygo, Rusya yönetimi IŞİD teröristlerinin nüfuzunu önlemek amacıyla Tacikistan ve Kırgızistan’da askeri üslerini takviye etmekte olduğunu açıkladı.

 

Şimdi bültenimizin ikinci bölümünde orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinde yaşanan iki önemli gelişmenin detaylarını gözden geçirmek istiyoruz.

 

Geçen hafta Ermenistan’da itirazlara liderlik eden medeni misak partisi Başkanı Nikol Paşinyan Bakü yönetimini tehdit ettiği açıklamasında Karabağ münakaşası barışçıl yollardan çözümlenmesi gerektiğini, fakat Bakü yönetimi bu yönde atacağı her türlü yıkıcı adım durumunda Ermenistan tüm iç sorunları bir kenara bırakacağını ve ülkelerini savunacaklarını belirtti.

 

BBC radyosuna konuşan Ermeni politikacı ayrıca şöyle dedi: karabağ sorunu diyalog yoluyla çözümlenmelidir. Biliyorsunuz, Azerbaycan Cumhuriyeti bir kaç yıldır  çok agresif davranıyor ve olumsuz atmosfer yaratıyor. Ermenistan her gün Azerbaycan cumhuriyetinden biz Ermenistan’la savaşmaya hazırız, biz Erivan’ı ele geçirmek için hazırlanıyoruz, gibi şeyleri duyarken, acaba bu şartlarda pratik diyalog mümkün mü, dersiniz?

 

Kuşkusuz son yıllarda Bakü yönetiminin sürekli tehditler her daim münakaşa tarafları arasındaki gergin atmosferi ve çatışmaları şiddetlendirmiştir. Bu arada Karabağ münakaşasının uzaması da yeni kuşağın bu uzun süreli münakaşa hakkındaki gerçeklerinden daha az haberdar olmasına yol açmıştır. Gerçekte yeni kuşak sadece bölge medyası üzerinden Azeri – Ermeni münakaşasının hakkında bilgi ediniyor. Bu şartlarda sürekli silah alımından bulunan Azerbaycan Cumhuriyeti yetkililerinin bu tavrı yüzünden Bakü liderleri bölgede diğer ülkelerden daha güçlü olduklarını düşünmelerine yol açtığı ve bu yüzden sürekli Ermeni yetkilileri tehdit etmeye başlamalarına sebebiyet verdiği anlaşılıyor.

 

Bu arada Azeri tarafın tehditleri  Ermenistan halkı tarafından kaygı ile izlendiği ve taraflar arasında husumet zeminini daha da tırmandırdığı belirtilmelidir. Bu şartlarda Azerbaycan milli meclisi milletvekili ve Bakü hakimiyetine yakın politikacılardan Kudret Hasan Kuliyev Ermenistan'da gerginliklerin bu ülkede iç savaşa dönüşebileceği konusunda uyarıda bulunarak yeni bir öneriyi gündeme getirdi. Azeri politikacı, İlham Aliyev yönetimi Ermenistan’ın iç şartlarından yararlanarak Karabağ kontrolünü ele geçirmesini önerdi.

 

Aslında Azeri yetkililerin bu tür açıklamaları ne bu ülkenin Ermenistan ilişkilerinin iyileşmesine ne de bu ülkenin işgal edilen topraklarının geri alınmasına katkısı olmuş, bilakis bu Müslüman ülkenin zararına olmuştur. Ermenistan’a yönelik bu tür tehditler, Ermenistan hala Azerbaycan cumhuriyetinin topraklarının beşte birini işgal ettiği ve Bakü’nün satın aldığı silahlar da bu duruma son vermediği bir sırada gündeme geliyor.

 

Bundan önce de Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hikmet Hacıyev şu açıklamayı yapmıştı:

Ermenistan askeri güçlerinin Karabağ bölgesinde varlığı bölgenin barış ve güvenliğine yönelik en büyük tehdittir ve bu gerginliğe son vermek için Ermeni güçlerin bu topraklardan çekilmesi gerekiyor. Sarkisyan yönetiminin tutumu yüzünden de şimdiye kadar Karabağ münakaşasının çözümünde hiç bir ilerleme sağlanmadı.

 

Belki bu yüzden Ermenistan başbakanlığının tek adayı Paşinyan şöyle diyor: biz Karabağ’a tam olarak destek veriyoruz ve Başbakan seçildiğim takdirde ilk hareketim temas hattındaki durumu öğrenmek olacaktır.

Son haftalarda Ermenistan’ın kutuplaşmasına sebebiyet veren Paşinyan ayrıca şöyle diyor: AGİT’e bağlı Minsk grubu da Bakü yönetiminin sözlü saldırılarını durdurmak ve diyalog çerçevesine geri döndürmek için çaba harcamalıdır.

Bu tehditlere karşı Ermenistan sadece kendi insan gücü ve iradesine dayanıyor ve tamamen kendi gücüne dayanarak Azerbaycan cumhuriyetine karşı tavır koymaya çalışıyor.

 

Geçen hafta Türkmenistan’ın Türkmenbaşı  bölgesinin Avaza turistik kentinde uluslararası İpekyolu; kalkınma ve ilerleme sınırlarına doğru başlıklı oturum düzenlendi. Oturuma İran başta olmak üzere 20 ülkeden heyetler katıldı. İran heyetine ulaştırma ve kentleşme Bakanı Abbas Ahundi, başkanlık etti.

Türkmenistan Cumhurbaşkanı ile görüşmek, Türkmenbaşı kentinde yeni limanın açılış törenine katılmak ve ayrıca EKO üyesi ülkelerin ulaştırma bakanlarının zirvesine katılmak  da Bakan Ahundi ve beraberindeki heyetin iki günlük ziyaretinin programında yer alan diğer gündem maddeleridir.

 

Tahran ve Aşkabat yetkililerinin karşılıklı ziyaretleri ve ortak projeleri ve programları hayata geçirmek iki ülke arasında ikili işbirliğini geliştirmek için uygun zemin oluşturuyor. Bu çerçevede İranlı heyetin şimdiki ziyareti de İran ve Türkmenistan arasında işbirliğini daha da geliştirmesi bekleniyor.

 

İran ve Türkmenistan kara sınırından başka Hazar denizinde de ortak sınırları olan iki ülkedir. Bu durum uzmanları iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine katkı sağlayacağı yönünde görüş beyan etmelerine sebebiyet veriyor. Bu arada iki ülke arasında kara sınırı, aralarında ulaştırma alanında işbirliğini arttırmalarına katkı sağlayacağı anlaşılıyor. Gerçekte iki ülke arasında ulaştırma ve enerji alanlarında işbirliği iki ülkenin en önemli öncelikleri arasında yer alıyor.

 

Türkmenistan Cumhurbaşkanı Kurban Kulu Berdi Muhammedov Avaza kentinde düzenlenen uluslararası İpekyolu; kalkınma ve ilerleme sınırlarına doğru başlıklı oturumda yaptığı konuşmada şöyle dedi: bu zirvenin önemi, İpakyolu’nu ihya etmek ve ulaştırma transit koridorları ile ilgili politikaları belirlemek, bölgesel transit ve Türkmenbaşı’nın yeni limanının açılışını yapmak olduğunu belirtti.

Türkmen lider Kurban Kulu Berdi Muhammedov ayrıca  Türkmenbaşı’nın yeni limanı 152 hektarlık bir alanda ve 17 gemiyi aynı anda ağırlayabilecek kapasitede inşa edildiğini vurguladı.

Bu arada İran heyetinin Aşkabat ziyaretinin sonunda iki tarafın dostane ilişkileri ve işbirliğini yeniden gündemlerine almaları bekleniyor.

 

Geçen hafta orta Asya ve Güney Kafkasya gelişmelerine bakıldığında , Ermeni ve Azeri yetkililerin açıklamaları, iki tarafın hala birbirine güvenmediğini söylemek mümkün.

Orta Asya bölgesinde de İran ve Türkmenistan yetkilileri ikili ilişkilerini daha da geliştirmek istedikleri ve bu da bölgede başta güvensizlik şartları olmak üzere çeşitli sorunların çözümüne katkı sağlayabileceği söylenebilir.