Nisan 04, 2016 09:56 Europe/Istanbul

Hatırlanacağı üzere geçen bölümde yumuşak savaşın çeşitli boyutları ve bir toplumun çeşitli siyasi ve sosyal kademelerine nüfuz biçimi hakkında sizlerle konuştuk.

Bugünkü sohbette yumuşak savaşın en önemli hedeflerinden biri, yani sultacı güçlere karşı olan nizam ve düzenleri devirmeyi ele alacağız. Birlikte dinleyleim.

    

Devirme (subversion) aslında askeri bir terim olarak askeri ansiklopedide, bir ülke çıkarlarına karşı gerçekleşen tüm yasadışı faaliyetlere denir; nihai hedefi ise dönem hükümetini alaşağı etmektir. Devirmek, düzensiz savaşın dallarından biridir. Bir başka açıklamada, devirmek veya yıkma, bi rülkenin siyasi sistemini, nizamın temel değerlerinde köklü değişimle değiştirmmektir. Bu değişim bazen darbe, terör ve savaş dayatmak gibi şiddet davranışları ile gerçekleşirken, bazen de barışçıl yollardan ve hesaplanmış bir planla uzun vadede bir nizamın siyasi erklerine nüfuz ederek yapılıyor. Tabi ki her iki yöntem de mevcut sistemin değişmesi ile sonuçlanıyor.

 

Tabi ki günümüzde yumuşak devirmenin çeşitli açıklamalrı var; gerçi aralarında çok ince değişiklikler var fakat tümünün içeriği ve hedefi aynıdır. Onların ortak hedefi, mevcut nizamda kapasiteleri kullanarak barışçıl yöntemlerle hedef ülkede tüm değerleri değiştirmektir.

Şiddetsiz eylem (NONVIOLENT ACTION) veya şiddetsiz mücadele, demokrasinin yayılması ve diktatörlüğün devrilmesi, yumuşak savaş tarafından yenilenen ve halk arasında sevilen terimlerdir. Bu yüzden yumuşak darbe ve devrilme, sosyal bir mahiyeti var ve bu süreçte sosyal faktörler, siyasi egemen sistemi sorgulyor. Başka bir ifade ile bu siyasi-sosyal süreçte, toplum, STK’lar ve hükümet kurumları arasında rekabet meydanına dönüşür.

Unutulmaması gereken konu, yumuşak savaşın uzun süreli olmasıdır, böylece toplum ve halkın iktidar merkezi ve düzene olan bağlığının bir kısmı, STK veya kavmi ve etnik kuruluşlara aktarılıyor. Bu süreçte hükümetin görevleri olan sosyal sigortalar, özel hastaların bakılması, kent işleri, enflasyon, sosyal güvenlik, yen isteklerle yeni grupların oluşması, siyasi kısıtlamalar vb. olaylar, süreci kolaylaştıran gelişmelerdir. Böylece yumuşak devirme operasyonu ve yönetimi için yabancı oyuncu, toplumda ortamın hazır olduğu dönemde sahneye çıkıyor. Zira hükümetin güçlü olduğu sürece yumuşak devirme yöntemleri işlevsiz kalacaktır.

 

Yumuşak devirme veya yumuşak darbenin en bariz örneklerinden biri, Amerika'nın İran İslam cumhuriyetine karşı siyasetidir. İran'da İslam inkılabının zaferi ve iki ülke arasındaki ilişkilerin kesilmesi ardınadn, İslam cumhuriyetini zayıflatmak, inzivaya itmek ve kaynaklarının heba edilmesi, halk arasında umutsuzluk oluşturmak için bir çok taktik uygulandı. İki ülke arasında kısıtlı askeri çatışmalar yaşansa da Amerika'nın İran islam cumhuriyetine karşı temel siyaseti, yumuşak devirme siyaseti olduğu biliniyor. Raoul Marc Gerecht, Patrick Clawson, Richard Armitage, Godet Bahat, Mark Palmer, Amerika'nın İran'a karşı yumuşak darbede rol alanlardan bazılarıdır.

 

Amerika tarafından İran hükümetinin yumuşak darbe ile devrilmesi ve değişme çerçevesindeki yöntemleri son yıllarda ülke dışında olan sözde opozisyona yaradım ve koordinasyonu, etnik ve mesleki çatışmaları körüklemek, ekonomik yaptırım uygulayarak yoğunlaştırmak, çok boyutlu psikolojik savaş başlatarak sürdürmek ve uluslar arası insancıl diyalogları suiistimal etmekle devam etti. Bu bağlamda Amerika kongresinde konu ile ilgili özel bir bütçe de tahsis edildi.

 

18 aralık 2015 tarihinde Amerika kongresinde onaylanan ve 38 önemli ülke vatandaşlarına İran'a yolculuk, ticaret ve yatırım kısıtlamaları getiren CAA olarak bilinen H.R. 2029 kanunun 7041 bendinde, terörizm, insan hakları, balistik füzeler ve silahların geliştirilmesi başlıkları altında İran'a karşı yaptırımların uygulanmasına tahsis edilen bütçeye ilaveten, İran'da yumuşak devirme projesine de özel bütçe ayrılmıştır.

"7041" bendin "b" bölümündeki "d" bendinde, devirme programı, "demokrasi programı" başlığı altında açıklanmış ve sorumluluğu da halen dışişleri bakanlığı görevini sürdüren John Kerry'ye verilmiştir. 7041 bendinde yumuşak devirmeye ayrılan bütçenin meblağı belirlenmemiş ve görünürde gizli ve değişkendir. Fakat yine aynı yasanın 7032 sayılı bendinde sözde "demokrasi programı" ile ilgili "bütçe rakamının belirlenmesi" ve " kavramsal tanımı"na değiniliyor. Bütçe rakamı genel olarak en az 2 milyar 308 milyon dolar olarak açıklanıyor ki İran dışında Rusya'nın da aralarında olan bazı ülkenin adları yer alıyor. işin ilginç yanı ise onlarca sözde demokrasi programında Suudi Arabistan gibi ülkelerin adı asla yer almıyor. Bu arada 7032 maddenin “c” bendinde “demokrasi programları” açıklanmıştır, bu terimden hedef, iyi hakimiyet, rakbetçi ve muteber seçimler, insan hakları, işçi hakları ve kanun hakimiyeti gibi programlardır. Suudi Arabistan gibi ülkelerde esamesi bile bulunmayan programlar.

 

Söz konusu bütçenin alınmasında, öncelik, demokrasi ve kanun hakimiyetine karşı taahhütlerini yerine getirenlere ait. Buna dışişleri bakanı veya dışişleri bakanlığa bağlı Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı başkanı (USAID)karar verir.

USAID kendi tabiri ile "demokrasiye geçiş ve ifade özgürlüğü" ve de yumuşak devirme projesinin gerçekleşmesi için ayrılan bütçeyi tahsis etmek için iki yolu var. İlkin ajansın kendisi veya alt kanadı, Demokrasi için Ulusal Bağış-NED tarafından proje faili kişi veya kurumları belirleme, ikincisi ise söz konusu projeleri gerçekleştirmek için kişi ve kurumların isteklerini incelemek.

 

USAID ve NED kurumlarının şimdiye kadar İran'da ne kadar harcadıkları konusunda kesin bir rakam bilinmiyor. Fakat Kerry Bolton, "Yukarıdan İnkılap" (Revolution from Above) adlı kitabının 258 ve 259 sayfasında söz konusu iki Amerikalı kurumun 2009 yılında kendi tabirleri ile "yeşil devrim"e ağır mali destek verdiğini, seçimlere bir yıl kalan süreçte 20 milyon dolar yardım taleplerini incelediklerini yazıyor. Foreign Policy Journal'ın hş 88 yılı cumhurbaşkanlık seçimlerinden yıllar önce söz konusu iki kurumun İran'da çalışmalarda bulunduklarını yazdı. 2006 yılı Amerika dönem dışişleri bakanı Condoleezza Rice, 2009 yılı fitnesinden 3 yıl önce İran'da insan hakları ve ifade özgürlüğün yayılması için kongreden 75 milyon dolar tahsis etmesini istedi. NED'in, olaylara yakın son yıllarda İran'daki faaliyetleri için 4 milyon 800 bin dolardan fazla yardım aldığı belirtiliyor.

 

İlginç olan ise tüm bu programlara rağmen Amerika başkanı Barack Obama'nın, İran'da İslami nizamı değiştirmek gibi hiçbir hedefleri olmadığını söylemesidir. Kendisi İslam inkılabı rehberi Ayetullah Seyit Ali Hamenei'ye yazdığı mektupta, batı medyasının bildirdiğine göre " söz konusu mektubu göndermedeki asıl hedefin, Amerika'nın İran İslam Cumhuriyeti nizamını değiştirmek istemediğinden emin olmak" olduğunu belirtti. Fakat yaşananlar, gerçeklerin söylenenlerden çok farklı olduğunu gösteriyor. Belki de İslam inkılabı rehberinin konuşmalarından birinde yaptığı açıklama, Amerika'nın bu hareketine en iyi yanıt sayılır. Ayetullah Hamenei şöyle diyor: Biz, sizin İslam nizamını değiştirmek niyetinde olup olmadığınızdan endişeli değiliz, şimdi siz böyle bir hedefinizi olmadığını ısrarla ha bire tekrarlayın. Sizin İslam nizamını değiştirmek istediğiniz ve bunu açıkça söylediğiniz gün de hiçbir şey yapamadınız. Bundan sonra da hiçbir şey yapamazsınız. 009 015

 



Etiketler