Haziran 16, 2018 20:07 Europe/Istanbul

Bültenimizi geçen hafta Orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

Bakü yönetimi karabağ münakaşasını çözümlemeye hazır olduğunu açıklaması,

Ermenistan’da polis ve istihbarat şeflerinin görevden alınması,

Bakü yönetiminin Hazar denizi statüsü ile ilgili açıklaması,

Türkmen lider Kurban Kulu Berdi Muhammedov’un İran’la ilişkilere vurgu yapması,

Taşkent ve Astana’nın ikili ilişkileri geliştirmeye vurgu yapması,

Kırgızistan ve Çin arasında ilişkilerin gelişmesine vurgu yapılması,

Geçen hafta orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinin bazı önemli gelişmeleriydi.

 

Geçen hafta Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Elmar Muhammed Yarov, Bakü yönetiminin Karabağ münakaşasının çözümlenmesi için Erivan’la sıkı müzakerelere hazır olduğunu açıkladı.

Ermenistan’da ise yeni Başbakanı Nikol Paşanyan’ın önerisi üzerine polis ve istihbarat şefleri görevden alındı. Ermenistan Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan yeni Başbakanı Nikol Paşinyan’ın önerisi üzerine Ermenistan polis şefi Vladimir Gasparyan ve istihbaret servisleri şefi Georgi Kutoyan’ı görevden aldı.

Bu arada Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Yardımcısı Halef Halefov, Hazar deniz kıyı ülkeleri bu denizin hukuki statüsü konusunda tam anlaşmaya vardıklarını açıkladı.

 

 Geçen hafta Türkmenistan’dan üst düzey siyasi ve iktisadi bir heyetin Tahran’ı ziyaret etmesinin ardından Türkmen lider Kurban Kulu Berdi Muhammedov, Aşkabat ve Tahran arasındaki değişmez dostane ilişkilerden ve yapıcı ve iyi komşuluk ilişkilerinden memnuniyetini dile getirdi.

 

Geçen hafta Özbekistan ve Kazakistan içişleri bakanları Polat Baba Canov ve Reşid Alemov Semerkant kentinde görüşmelerinde iki ülkenin terör ve organize suçlarla mücadelede işbirliğini geliştirmelerine vurgu yaptı.

Bu arada Kırgızistan Dışişleri Bakanı birinci yardımcısı da Bişkek’te düzenlenen Kırgızistan – Çin ortak forumu oturumunda pekin yönetiminin Bişkek’in dış politikasında stratejik konumuna vurgu yaptı.

 

 

Geçen hafta Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan’ın yeni Başbakanı Nikol Paşinyan’ın dağlık Karabağ münakaşası ile ilgili barış müzakerelerinde karabağ’ın Ermeni temsilcilerinin katılma önerisine  karşı çıktı. Bakü yönetiminin Karabağ münakaşası ile ilgili tutumu değişmediğini belirten Aliyev şöyle dedi: Bakü yönetimi Ermeni güçlerin Karabağ ve çevresinden çekilmelerini istiyor. Bu münakaşanın başka çözüm yolu yoktur ve ancak Azerbaycan cumhuriyetinin toprak bütünlüğünün korunması ile çözümlenebilir.

 

 

Aslında Azerbaycan liderinin açıklamalarını Ermenistan’ın yeni Başbakanı Nikol Paşinyan’ın sözlerine bir tepki olarak nitelemek gerekir. Ermenistan’ın yeni Başbakanı Paşinyan geçen hafta şöyle demişti: barış müzakerelerine kendini cumhuriyet ilan eden karabağ temsilcileri de katılmalıdır.

Ancak Paşinyan’ın bu sözleri Bakü liderlerinin sert tepkisi ile karşılaştı, öyle ki Azerbaycan Cumhuriyeti savunma Bakanı ülkesinin yeniden savaşmaya hazır olduğunu belirtti. Dışişleri Bakanı Yarov da Karabağ münakaşasında barış müzakerelerine yeniden başlamaya hazır olduklarını kaydetti.

 

Aslında Karabağ temsilcilerinin barış münakaşasında müzakere masasına oturma konusu bundan önce de Ermenistan’ın dönem hükümetleri tarafından gündeme gelmiş ve Bakü yönetiminin muhalefeti ile karşılaşmıştı. Netikim bu konu hiç de yeni bir konu değildir ve 1992 yılında AGİT’e bağlı Minsk grubu kurulduğu günden sonra sürekli Ermenilerce gündeme getirilen bir konudur. Kuşkusuz bu konu da şimdiye kadar barış müzakerelerinin diğer gündem maddeleri gibi sonuçsuz kalmıştır.

 

 

Gerçekte Azerbaycan Cumhuriyeti her zaman Karabağ münakaşasını sadece Ermenistan devleti ile müzakere etmeyi tercih etmiştir. Ancak Ermeni taraf konumunu güçlendirmek ve karşı tarafa üstünlük kurmak için barış müzakerelerine Karabağlı Ermenilerin de temsilci göndermelerini istemiştir.

Şimdi ise Aliyev yönetimi Ermenistan’da Payinyan’ın iktidarın başına geçmesinden sonra Sarkisyan yönetimine kıyasla daha fazla esneklik göstermesini bekliyordu.

 

Erivan basınının seçkin yazarlarından Mamiko Babaiyan bu konu hakkında yazdığı makalede  şu değerlendirmede bulundu: Ermenistan’ın cari politikası, Karabağ’da mevcut durumu korumaktır ve işgal edilen toprakların kurtuluşu ile sonuçlanacak hiç bir öneriyi benimsemek için gerekli hazırlık yoktur. Yine Karabağ münakaşasının çözümü çerçevesinde önümüzdeki altı ay veya bir yıl içinde Erivan yönetiminin tutumunda herhangi bir değişikliği beklememek gerekir.

Her halükarda bölge milletleri ve devletleri yaklaşık otuz yılı aşkın bir süredir Karabağ münakaşasının son bulmasını beklerken, bu konunun Erivan’da yeni yönetimin Karabağ hakkında kesin bir karar verene kadar bir başka zamana ertelendiği anlaşılıyor.

 

Geçen hafta Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Yardımcısı Halef Halefov, Hazar deniz kıyı ülkeleri bu denizin hukuki statüsü konusunda tam anlaşmaya vardıklarını açıkladı.

Bakü’de gazetecilere açıklama yapan Halefov ayrıca Hazar denizinin yeni hukuki statüsünün taslağı hazırlandığını ve 20 Mayıs’tan sonra Kazakistan’ın başkenti Astana’da beş kıyı ülkenin çalışma grubu toplanacağını kaydetti.

 

Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Yardımcısı Halefov’un iyimser açıklamasına rağmen Hazar denizi kıyı ülkeleri çok sayıda oturuma karşın Hazar denizi hukuki statüsünü belirlemekte pek fazla başarılı olamadıkları belirtilmelidir. Bu bağlamda İran’ın eski sovyetler birliğinde son büyükelçisi ve İran’ın Rusya federasyonunda ilk büyükelçisi Nimetullah izedi şöyle diyor: bu müzakereler kesinlikle onun için harcadığımız çaba kadar ilerlememiştir. Biz bu müzakereleri  benimsemeye hazır olmayan ülkelerle başlattık. Bu ülkeler henüz sovyetler birliğinden ayrılmıştı.

 

Hazar denizi kıyı ülkeleri sovyetler birliği dağıldıktan sonra bu denizin yeni hukuki statüsünü belirlemek ve bu denizde çok yönlü işbirliğini geliştirmeyi ele alıyor. Hazar denizi ile ilgili tüm konuları kapsaması gereken yeni Hukuki statüsü kıyı ülkelerin temsilcilerinin çeşitli düzeylerde müzakere ettikleri ana konudur. Bu bağlamda beş kıyı ülkenin temsilcilerinden oluşan çalışma grupları bu belgeyi hazırlamak üzere faaliyet yürütüyor. Şimdiye kadar ise Hazar deniz kıyı ülkeleri liderler düzeyinde dört ve çalışma grupları düzeyinde 49 oturum düzenledi.

 

Aslında Hazar denizi kıyı ülkelerinin oturumları bu denizin yeni hukuki statüsünü belirlemek üzere düzenledikleri oturumlardır.  Bu yüzden Hazar denizi oturumlarının Dışişleri Bakanları konseyi düzeyinde düzenlenmesi de kıyı ülkelerin açısından büyük önem arzediyor. Özellikle bu düzeyde alınan kararlar ve yine başka benzer oturumların kararları nihai onay için liderler zirvesine gönderiliyor.

Buna karşın şimdiye kadar bu müzakerelerden ve oturumlardan istenilen sonuçların elde edilemediği anlaşılıyor. İran, Azerbaycan Cumhuriyeti, Rusya, Kazakistan ve Türkmenistan, Hazar denizine kıyısı bulunan beş ülkedir.

 

Geçen hafta orta Asya ve Güney Kafkasya bölgesinde yaşanan gelişmelere bakıldığında, Güney Kafkasya milletleri büyük bir değişimi bekledikleri, fakat münakaşa tarafları güvensizlik şartlarını şiddetlendirdikleri söylenebilir. Gerçekte Ermenistan’da hükümetin değişmesi ile birlikte yeni yönetim bu bağlamda Ermeni tarafa bir takım yeni imtiyazlar almaya çalışıyor, fakat görünen o ki bu beklenti yanlıştır ve bu durumu bazı iyimser analizlere yaymak yanlış olacaktır.

Orta Asya bölgesinde ise bazı düzeylerde yapılan oturumlara ve bakanlar düzeyinde gerçekleşen görüşmelere rağmen bölgede hala durgunluk yaşandığı söylenebilir.