Orta Asya ve Kafkasya gelişmeleri
Bültenimizi geçen hafta Orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.
Avrupa konseyi parlamentosunun Azeri yetkililere yasak getirmesi,
Ermenistan’da protestoların devam etmesi,
Gürcistan’ın Rusya ile işbirliği yapmak istemesi,
Hazar denizi hukuki statüsü ile ilgili oturumun düzenlenmesi,
Tacikastan’da Rus adların yerine Farsça adların kullanılması hareketi,
Özbekistan Cumhurbaşkanı ülkesinin ekonomik durumunu kritik nitelemesi,
Geçen hafta orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinin bazı önemli gelişmeleriydi.
Geçen hafta Avrupa konseyi parlamentosu asamblesi Azerbaycan cumhuriyetinin bu kurumdaki temsilci heyeti Başkanı Samed Sayyidov’un faaliyetini asamblenin bazı üyelerine İlham Aliyev yönetiminin hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla rüşvet verme suçundan askıya aldı.
Geçen hafta Ermenistan’da halk itirazlarının devamında binlerce protestocu başkent Erivan’da başsavcılık binasının önünde toplanarak başsavcı Artur Davtyan’ın istifa etmesini istedi.
Geçen hafta Gürcistan yönetimi Rusya ile işbirliği yaparak bu ülkenin ve Ermenistan’ın ticari koridorunu, Abhazya ve Güney Osetya özerk cumhuriyetlerinden geçirerek hayata geçirmek istediği açıklandı. Ancak bu proje hayata geçtiği takdirde Azerbaycan Cumhuriyeti yeni güvenlik tehditleri ile karşı karşıya geleceği belirtiliyor.
Geçen hafta Hazar denizi hukuki statüsü konvansiyonu taslağını hazırlamak üzere beş kıyı ülkenin Dışişleri Bakanı Yardımcıları Kazakistan’ın başkenti Astana’da dört günlük bir oturum düzenledi.
Geçen hafta Tacikistan savunma bakanlığı bu ülkenin ordusunda Rus sözcüklerin yerine askeri rütbelerin Farsça sözcüklerle ifade edilmesini istedi.
Geçen hafta Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyayev ise ülkesinin ekonomik durumu kritik ve kaygı verici niteledi.
Geçen hafta Hazar denizi hukuki statüsü konvansiyonu taslağını hazırlamak üzere beş kıyı ülkenin Dışişleri Bakanı Yardımcıları Kazakistan’ın başkenti Astana’da dört günlük bir oturum düzenledi.
Oturumda Hazar denizinin yeni hukuki statüsü konvansiyonunun taslağından başka beş kıyı ülkenin beşinci liderler zirvesinde ele alınacak belgeler gözden geçirildi.
Hazar denizi kıyı ülkeleri şimdiye kadar liderler düzeyinde dört zirve ve hukuki statüyü belirleme çalışma grubu düzeyinde de 49 oturum düzenledi.
Bu bağlamda Azerbaycan Dışişleri Bakanı Yardımcısı Halef Halefovv Bakü’de gazetecilere yaptığı açıklamada şu iddiada bulundu: Hazar denizinin yeni hukuki statüsünün belirlenmesinde kıyı ülkeleri arasında tam mutabakat sağlanmış ve konvansiyonun taslağının tedvin çalışması da sonuçlanmıştır.
Ancak Azeri yetkilinin tüm iyimser yaklaşımına karşın Hazar denizi kıyı ülkelerinin bu denizin yeni hukuki statüsünü belirmek üzere düzenlenen çeşitli oturumlarda şimdiye kadar önemli bir ilerleme kaydedilmediği belirtilmelidir.
İran’ın eski sovyetler birliğinde son büyükelçisi Nimetullah İzedi Tahran’da yayımlanan İtimad gazetesine verdiği demecinde şöyle dedi: Bu müzakerelerde kesinlikle harcanan zamana orantılı olarak ilerleme sağlanmamıştır. Biz bu müzakereleri kabullenmeye hazır olmayan ülkelerde kabul edemeyecekleri şekilde yürüttük. Gerçekte bu ülkeler sovyetler birliği alanında yer alan ve yeni yeni bu ülkeden ayrılan yeni ülkelerden oluşuyordu.
Her halükarda Azeri yetkililerin Hazar denizi üzerinde yürütülen müzakerelere iyimser yaklaşmaları, söz konusu yetkililerin Hazar denizi müzakereleri iyimser bir şekilde ilerlediğini telkin ederek Hazar denizinde yaptıkları petrol ve doğalgaz aramalarını sürdürmek ve ayrıca bu denizin kaynaklarından azami derecede yararlanmaya devam etmek istediklerini ortaya koyuyor.
Gerçekte son yıllarda Hazar denizi hukuki statüsü üzerine müzakerelerin devam ettiği bir sırada Azerbaycan Cumhuriyeti yönetimi hiç bir kısıtlamayı gözetmeksizin bu denizde petrol ve doğalgaz arama ve çıkarma çalışmasını yürütmüştür. Şimdi ise Azeri yetkililer bu tür açıklamaları yaparak son yıllarda yaptıkları illegal çalışmaları legalmiş gibi göstermeye çalıştıkları anlaşılıyor. Oysa Hazar denizinin yeniden paylaşımında şartlar bazı kıyı ülkelerin çıkarları diğer bazı kıyı ülkeleri ile tezat arzedebileceği belirtiliyor.
Her halükarda bu yıl Hazar denizi müzakerelerinde kıyı ülkeleri kendi aralarında müspet ve yapıcı anlaşmalara varmaları bekliyor.
Geçen hafta Avrupa konseyi parlamentosu asamblesi Azerbaycan cumhuriyetinin bu kurumdaki temsilci heyeti Başkanı Samed Sayyidov’un faaliyetini asamblenin bazı üyelerine İlham Aliyev yönetiminin hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla rüşvet verme suçundan askıya aldı.
Avrupa konseyi parlamentosu asamblesi müfettiş grubu geçenlerde bazı üyelerin durumun araştırırken söz konusu üyelerin Azeri yetkililerden rüşvet alarak Bakü yönetiminin çıkarları doğrultusunda hareket ettiklerini ortaya çıkardı.
Avrupa konseyi parlamentosu asamblesi müfettiş grubu araştırmalarında Bakü yönetiminden rüşvet alan üyelerin Azerbaycan cumhuriyetinin çıkarları doğrultusunda tavır sergilediklerini açıkladı. Müfettiş grubu bu çerçevede Azerbaycan Cumhuriyeti temsilci heyeti Başkanı Samed Seyyidov ve heyetin bir kaç üyesini rüşvet fesadı yüzünden suçlu ilan ederek haklarında bazı cezaları uyguladı.
Avrupa konseyi parlamentosu asamblesinin kararına göre Samed Seyyidov gelecek iki yıl içinde Avrupa konseyi parlamentosu asamblesinin faaliyetlerine katılamayacak ve sadece Avrupa konseyi parlamentosu asamblesinin oturumlarına katılabilecek.
Avrupa konseyi parlamentosu asamblesi müfettiş grubunun kararına tepki gösteren Samed Seyyidov düzenlediği basın toplantısında Avrupa konseyi parlamentosu asamblesi müfettiş grubunun cezasını mesnetsiz bir ceza ve Avrupa konseyi parlamentosu asamblesinin çifte standart davrandığının işareti olduğunu ileri sürdü.
Aslında Avrupa’da Azeri yetkililer ilk kez Azerbaycan cumhuriyetinin milli çıkarlarına zarar veren bu tür cezalarla karşılaşmıyor. Bundan önce de Batılı devletler Azeri yetkililere benzer kararlarla ceza vermişti.
Aslında Bakü yönetimi Avrupa konseyi parlamentosu asamblesine üye olmak üzere çaba harcamaktan başka şimdiye kadar bu konseyde hiç bir olumlu harekette de bulunmadığı söylenebilir. Bir başka ifade ile, Ocak 2001 tarihinde Ermenistan ile rekabet çerçevesinde Avrupa konseyi parlamentosu asamblesine kabul edilen Azerbaycan Cumhuriyeti, şimdiye kadar hep bu konseyin kararlarına aykırı hareket etti.
Avrupa konseyi parlamentosu asamblesi ile Azerbaycan cumhuriyet sürekli insan hakları ihlalleri, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, siyasi ve İslamcı tutuklular, hapishanelerin durumu, mümin ve dindar kesimlere uygulanan baskı ve diğer bir çok konuda anlaşmazlık yaşıyor. Bu konularda Bakü yönetimi şimdiye kadar hatta bir tek adım geri atmadı. Belki bu yüzden geçen sene de Avrupa konseyi parlamentosu asamblesi yetkilileri Azerbaycan cumhuriyetini bu konseyden ihraç etmeyi gündeme getirmişti.
Avrupa konseyi parlamentosu asamblesinin bir görevi, Avrupa insan hakları konvansiyonunu gözetlemektir ve Avrupa insan hakları mahkemesi yargıçlarını ve insan hakları görevlilerini seçiyor ve üye ülkelerin onlara rapor sunmaları gerekiyor. Ancak Bakü yetkilileri şimdiye kadar Avrupa konseyinin raporlarını ya cevapsız bırakmış, ya da mantıklı ve doğru biçimde cevap vermekten kaçınmıştır.
Avrupa konseyi genel sekreteri Azerbaycan Cumhuriyeti adalet bakanlığından derhal Avrupa insan hakları mahkemesinin İlkar Mehmedov’un serbest bırakılması yönündeki kararını uygulamasını istedi. Ancak Avrupa konseyi parlamentosu asamblesi genel sekreterini son bir yılda iki kez İlham Aliyev yönetimine mektup göndererek Real hareketi liderinin serbest bırakılmasını talep etmesine karşın Bakü yönetimi bu talebi yerine getirmekten kaçındı ve bu soruna mantıklı bir çözüm sunmak yerine bir kez daha Avrupa konseyi parlamentosu asamblesi insan hakları raportörlerine rüşvet vererek Havyar diplomasisini devreye soktu.
İlkar Mehmedov23 ve 24 ocak 2013 tarihlerinde Azerbaycan cumhuriyetinin İsmaili kentinde halkı hükümete karşı kışkırtmak suçunda yedi yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Bu arada Avrupalı kurumların Azerbaycan cumhuriyetinde Batı yandaşı siyasi tutukluların serbest bırakılmaları için ciddi çaba harcadıkları halde genellikle bu ülkede hapis yatan İslamcı ve Şia aktivistler için hiç bir harekette bulunmadıkları belirtilmelidir.
Her halükarda şimdi Samed Seyyidov’un Azerbaycan cumhuriyetinin Avrupa konseyi parlamentosu asamblesindeki heyetin başkanlığından uzaklaştırılması, konseyde İlham Aliyev yönetimine yönelik önemli bir menfi belge sayılabilir. Ancak Bakü yetkilileri bu konulara duyarsız bir şekilde hareket ederek Havyar diplomasisi olarak ün yapan tavırlarına devam ettiği anlaşılıyor.
Geçen hafta orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinde yaşanan gelişmelere bakıldığında geçen hafta Azerbaycan Cumhuriyeti bölgenin en çok konuşulan ülkesi olduğu söylenebilir. Bakü yetkilileri bir yandan Hazar denizi ve öbür yandan Avrupa düzeyinde sırf kendi hedeflerine ulaşmaya çalışıyor ve bu yüzden bu idealist yaklaşımlarının alevleri ne zaman yatışacağı pek bilinmiyor.