İran'ın son siyasi gelişmeleri
Bültenimizi geçen hafta İran’la ilgili önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin Hac farizesinin önemi hakkındaki beyanatı,
Bercam nükleer anlaşmasında son gelişmeler,
İran’ın Amerika’nın tek yanlı dayatmalarını mahkemeye taşıması,
İran’ın bilim ve teknoloji alanlarında ilerlemeye devam etmesi,
Geçen hafta İran İslam Cumhuriyeti’nde yaşanan bazı gelişmelerdi.
Geçen hafta İranlı hacı adaylarının ilk kafilesi vahiy topraklarına doğru yola çıktı. Geçen hafta Çarşamba günü İranlı 270 hacı adayı Hac farizesini yerine getirmek üzere İranlı hacıların kafilelerinin Başkanı Hüccetülislam Seyyid Ali Gazi Asger, İran Hac ve ziyaret kurumu Başkanı Hamid Muhammedi ve diğer bazı yetkililerin katıldığı törenle İran havayollarına ait Airbus tipi bir yolcu uçağı ile kutsal topraklara doğru yola çıktı.
Bu yıl İran’dan 85 bin 200 hacı adayı büyük Hac kongresine katılmak üzere Arabistan’a gidiyor. Hac farizesi tüm müslümanların yerine getirmeyi arzu ettiği İslam dininin en büyük farizelerinden biridir.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei geçen hafta Pazartesi günü Hac yetkilileri ile görüşmesinde bu büyük farizeyi maneviyat ve siyasetin birleşmesinin mazharı ve müslümanların belli bir zamande belli bir mekanda bir araya gelmelerinin simgesi niteleyerek şöyle buyurdu: Gerçek Hac bir yandan müşriklerden beraatle beraber olan ve öbür yandan müslümanların arasında vahdet ve gönül birlikteliğine zemin oluşturan bir Hac sayılır.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei konuşmasında şerefli Kabe ve Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebi sadece kutsal topraklara musallat olanlara değil, tüm müslümanlara ait olduğunu belirterek şöyle devam etti: Hiç kimse Hac farizesinin gerçek kavramlarının gerçekleşmesine mani olamaz ve eğer bir hükümet veya bir devlet bunu yaparsa yüce Allah’ın yolunu enellemiş olacağını vurguladı.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei ayrıca bundan üç yıl önce Hac sırasında Mescid-i Haram ve Mina’da yaşanan faciaların büyük zulüm olduğunu ve bu facialarda mağdur olanların hakları aranması gerektiğini belirterek şöyle dedi: Bu talep asla unutulmamalı ve ilgili kurumlar başta uluslararası çevreler olmak üzere çeşitli yollardan bu konunun takipçisi olmalı ve İran İslam Cumhuriyeti’nin katılımı ile gerçekleri araştırma komisyonu kurulmasını ve mağdurların haklarının aranmasına imkan sağlanmalı, zira bu iki faciada Arabistan hükümetinin en önemli görevi olan hacıların güvenliğini temin etme işi yerine getirilmedi ve maktulların diyeti de ödenmedi.
Gerçekte İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin beyanatında İslam ümmetinin kaderini belirlemekte çok önemli olan konulara vurgu yapılmıştır. Bu konulardan biri Filistin’in kaderidir ki bugün büyük bir komplo ile karşı karşıyadır. Bugün Amerika ve korsan İsrail Filistin milletinin kimliğiyi yok etmek için büyük uğraş vermektedir ve bu komploya yüzyılın anlaşması adını vermiştir.
Bu projeye işaret eden İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei şöyle buyurdu: bu Amerika’nın Filistin konusunda şeytani siyasetidir ve adını da yüzyılın anlaşması koymuştur. Ama bilmeleri gerekir ki ilahi inayetle onların bu şom planı asla gerçekleşmeyecektir. Amerikalı devlet adamlarının yırtınarak Filistin davasında bir şeyler yapmak istemelerine rağmen Filistin davası asla unutulmayacak ve Kudüs de ebediyen Filistin’in başkenti ve Müslümanlar için de ilk kıble olarak kalacaktır. Bu konuda İslam ülkelerinin tümü büyük bir yükümlülükleri söz konusudur.
Amerika Başkanı Trump’ın 8 Mayıs 2018 tarihinde açıkladığı İran’a nükleer yaptırımları yeniden dayatma kararı Amerika’nın uluslararası yükümlülükleri ve özellikle 1955 dostluk anlaşmasının 4, 7, 8, 9 ve 10. maddelerine aykırıdır. Amerika devleti bu uluslararası suçu işlemeyi durdurmak ve ayrıca İran’ı uğrattığı tüm hasarları telafi etmekle yükümlüdür.
İran ve Amerika arasında dostluk ve iktisadi ilişki ve konsolosluk hakları anlaşması 15 Ağustos 1955 tarihinde Tahran’da imzalandı. Bu anlaşma iki ülkenin vatandaşlarının haklarının temin edilmesi ve güvence altına alınması ve iki ülke arasındaki hukuki ve konsolosluk ilişkilerinin düzenlenmesi gibi durumları güvence altına almak amacıyla imzalandı.
İran İslam Cumhuriyeti bu anlaşmadan hareketle geçen hafta Amerika’nın husumet içerikli uygulamaları aleyhinde uluslararası Lahey adalet divanında dava açtı. Uluslararası Lahey adalet divanı ise geçen Salı günü İran’ın açtığı davanın bu divanda kayda alındığını duyurdu.
Konu ile ilgili bir açıklama yapan Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif şu ifadelere yer verdi: İran İslam Cumhuriyeti uluslararası adalet divanında Amerika’nın tek yanlı illegal yaptırımları hakkında dava açtı ve böylece tüm dünyaya Amerika’nın illegal uygulamaları, bu ülkenin kolaylıkla ve uluslararası camiada hiç bir sorunla karşılaşmadan işleyebileceği suçlar olmadığını göstermek istedik.
Konu hakkında bir açıklama da uluslararası hukuk uzmanı Mehdi Zakirian’dan eldi. Zakirian şöyle dedi: Hukuki açıdan ABD Başkanı Trump’ın İran’a karşı tutumu Tahran yönetimine 1955 dostluk anlaşmasına göre ABD aleyhinde dava açma hakkı tanıyor. Bu davayı nükleer anlaşmayı ihlal etme çerçevesinde açmak mümkün.
Bundan önce de İran İslam Cumhuriyeti Amerika aleyhinde İran’ın 2 milyar dolar mal varlığına el koyması yüzünden uluslararası Lahey adalet divanında dava açmıştı. Uluslararası hukuka göre İran uluslararası Lahey adalet divamında Amerika aleyhinde anlaşmayı ihlal etmesi ve İran’ı zarara uğratması ve ayrıca kaldırılan yaptırımları yeniden dayatması yüzünden dava açma hakkı saklıdır.
Aslında ABD Başkanı Trump Bercam nükleer anlaşmasından çekilerek bu anlaşmanın devam etmesini zorluklarla karşı karşıya getirmeye çalıştı. Ancak anlaşmanın geriye kalan tarafları, yani AB troykasını oluşturan Almanya, İngiltere ve Fransa, Rusya ve Çin bu anlaşmayı desteklediklerini ilan etti. Şimdi ise AB Bercam nükleer anlaşmasının önemli taraflarından biri olarak İran’ın Amerika bu anlaşmadan çekildikten sonra çıkarlarını güvence altına almak üzere İran’a pratik ve şeffaf güvence vermesi gerekiyor.
Ancak Dışişleri Bakanı Zarif, Avrupa’nın İran’a sunduğu öneri paketi tatmin edici olmadığını belirtti. Euronews kanalına konuşan Dışişleri Bakanı Zarif, Avrupa siyasi yükümlülük taşıdığını ve bazı teknik uygulamaları da gerçekleştirdiğini, fakat tüm bunlar halâ yeterli olmadığını kaydetti. Zarif, artık Avrupa sadece söz ve bildiri düzeyinde kalmaması gerektiğini ve pratikte uygulamalarda bulunması gerektiğini, bu uygulamaların da bankacılık, yatırım, enerji ve ulaştırma başta olmak üzere çeşitli alanlarda olması gerektiğini kaydetti.
Zarif, Avrupa kendi gücünü küçümsediğini düşündüğünü, oysa bölgede barış ve istikrar ve ayrıca dünyada barış ve güvenlik alanlarında daha aktif olması gerektiğine inandığını ifade etti.
İran İslam Cumhuriyeti küresel istikbarın kırk yıl boyunca tüm baskıları ve dayatmalarına rağmen bilim ve teknoloji alanlarında ilerlemeye devam ediyor. bu doğrultuda geçen hafta İslam dünyası İstinadi merkezi ISC Başkanı Muhammed Cevad Dehgani bir açıklama yaparak İran İslam Cumhuriyeti bu merkezde 25 bin 500 bilimsel belgeyi kayda geçirerek dünyada ilk kez bilim üretme alanında ilk 15 ülkenin arasında yer aldığını açıkladı. Dehgani ayrıca Web of Science İstinadi sitesinden elde edilen en yeni bilgilere ve verilere göre de İranlı bilim adamlarının 2018 yılının ilk yarısında bilim üretme bakımından emsalsiz bir performans sergiledikleri anlaşıldığını ifade etti. Buna göre İran İslam Cumhuriyeti bölgede Türkiye ve Arabistan’ı önemli bir farkla geride bırakarak 2018 yılının ilk yarısında bilim üretme bakımından 57 İslam ülkesinin başında yer aldı.
Barışçıl nükleer bilim ve teknoloji alanında da geçen hafta İAEK Başkanı Ali Ekber Salihi, İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin uranyum zenginleştirme konusunda 190 bin SWU seviyesine derhal ulaşılması yönündeki talimatı çerçevesinde gelişmiş santrifüjlerde kullanılan Rotor üretim fabrikası tamamlandığını açıkladı.
İAEK’nun İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin emirlerini yerine getirme yönünde uygulamalarını açıklayan Başkan Salihi, Rotor fabrikası Bercam nükleer anlaşmasına varma sırasında yürütülen müzakerelerin esnasında inşa edildiğini, fakat hizmete germediğini, ancak şimdi Ayetullah hamanei7nin talimatı üzerine hizmete girdiğini ifade etti.
Rotor fabrikası çok gelişmiş ve santrifüjlerin ihtiyacını karşıladığını belirten Salihi, bu fabrikanın nihai kapasitesi günde 60 kadar IR6 santrifüjü üretmek olduğunu ifade etti.
İAEK’nun bu yöndeki bir başka faaliyeti İsfahan’ın UCF fabrikasını UF6 stoklarını arttırmak ve 190 bin SWU seviyesine ulaşmak için bu sistemleri modernize etmektir. Tüm bu kazanımlar İran İslam Cumhuriyeti Amerika’nın tüm zorbalıklarına rağmen barışçıl nükleer teknoloji alanında ilerlemekte kararlı olduğunu ortaya koyuyor.