Orta Asya ve Kafkasya gelişmeleri
Bültenimizi geçen hafta Orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.
Azerbaycan Cumhuriyeti vatandaşlarının İran ziyareti ile ilgili raporun açıklanması,
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Gence kentindeki olaylarla ilgili 200 kişinin gözaltına alınması,
Azeri ve Ermeni güçlerin çatışması,
Kırgızistan ve Tacikistan sınır muhafaza güçlerinin çatışmaları ile ilgili raporun açıklanması,
Geçen hafta orta Asya ve Kuzey Kafkasya bölgelerinin bazı önemli gelişmeleriydi.
2018 yılının ilk yarasında 580 bin Azerbaycan Cumhuriyeti vatandaşı İran İslam Cumhuriyeti’ne seyahat düzenledi. Azerbaycan Cumhuriyeti devlet istatistik komitesi bir açıklama yaparak, cari yılın ilk yarasında Azerbaycan Cumhuriyeti’nden İran’a giden turist sayısı geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 22.8 artış kaydettiğini belirtti.
Cari yılın ilk yarasında Azerbaycan Cumhuriyeti vatandaşları Rusya, Türkiye ve Gürcistan ülkelerine kıyasla daha çok İran İslam Cumhuriyeti’ni tercih etti. Aslında Azerbaycan Cumhuriyeti vatandaşlarının İran seyahatleri daha çok ziyaret ve tedavi amaçlıdır. Ancak buna rağmen Azerbaycan Cumhuriyeti vatandaşlarının İran’a seyahat sayısının artması aynı zamanda iki Müslüman ve komşu milletin karşılıklı ilgi ve sevgisinin işaretidir.
Öte yandan Azerbaycan Cumhuriyeti’ne hakim olan yönetim, vatandaşlarının İran’a seyahat etmelerini kısıtlamak için şimdiye kadar görülmemiş düzeyde kısıtlama uyguluyor. Yine Bakü yönetiminin bazı yetkilileri Azerbaycan Cumhuriyeti vatandaşlarının İran’a seyahatini etkilemek için Bakü medyasında başta Türkiye ve işgal altındaki Filistin olmak üzere çeşitli ülkelere seyahat konusunda geniş çaplı propaganda yapıyor. Ancak tüm bu çabalara rağmen Azerbaycan Cumhuriyeti vatandaşlarının İran’a seyahat konusuna ilgilerinde hiç bir azalma görülmediği ifade ediliyor.
Geçen hafta Azerbaycan Cumhuriyeti siyasi tutuklara destek örgütü Gence kentinde yaşanan son olayların sırasında gözaltına alınanların sayısını 200’den fazla olarak açıkladı. Bu bağlamda örgüt üyelerinden Oktay Gül Aliyev facebook sayfasında şöyle yazdı: Gence valisi Elmar Veliyev’e 3 Temmuz’da düzenlenen silahlı suikast girişiminden sonra tutuklamaların arttığı yönünde bir çok duyum alıyoruz.
Oktay Gül Aliyev’in belirttiğine göre hatta olaydan önce Azerbaycan Cumhuriyeti zindanlarında yatan bazı aktivistlere Gence olaylarına karıştıkları yönünde bazı suçlamalar yöneltilerek haklarında yeni dosyalar açıldı.
Bu kişilerden biri Gence olaylarından 9 ay önce tutuklanarak hapse atılan Feridun Zeynel’di. Zeynel resmen Gence olaylarına karışmakla suçlandı. Zeynel bundan önce de Azerbaycan Cumhuriyeti ceza kanunu 10. maddesi ve yine aynı kanunun 120. maddesine göre terör ve cinayet işlemekle suçlanmıştı. Zeynel’den başka yine çok sayıda vatandaşın Gence olayları yüzünden tutuklandıklarını sosyal paylaşım sitelerinde paylaştı.
Yine yurt dışına göç eden ve Rusya ve diğer Avrupa ülkelerine yerleşen 30 kadar Azerbaycan Cumhuriyeti vatandaşı için de Gence olaylarına karıştıkları gerekçesi ile dosya açıldığı belirtildi.
Azerbaycan Cumhuriyeti güvenlik kurumlarının İslamî aktivistlere yönelttikleri tuhaf suçlamalar aslında İlham Aliyev yönetimi Gence kentinde aktif İslamcıları ve dindar kesimi ortadan kaldırmak için eski komünistlerin yöntemlerine yöneldiğini gösteriyor. Zira haklarında tutuklama kararı çıkarılan kişilerin Gence valisi Elmar Veliyev suikasti ile hiç bir ilgisi olmadığı gibi siyasi konularla da hiç ilgilenmedikleri anlaşılıyor.
Gence valisi Elmar Veliyev suikastinde dikkat çeken bir başka nokta ise İlham Aliyev yönetiminin İran’ı bu macerada eli bulunmakla suçlamaya çalışmasıdır. Oysa güvenilir kaynaklar Elmar Veliyev suikastinin perde arkasında asıl Bakü yetkilileri bulunduğunu belirtiyor. Bu kesime göre İlham Aliyev yönetimi Elmar Veliyev’den istediği gibi yararlandı ve şimdi onu bir şekilde Gence valiliğinden almak istiyor.
Öte yandan Veliyev Gence kentinde adı kötüye çıkan ve din karşıtı biri olmakla ün yapmış biridir. Veliyev son yıllarda Gence’nin Müslüman halkına karşı büyük zulümler lişledi ve bu yüzden Gence güvenlik güçlerinin Elmar Veliyev suikastini düzenlemiş olabileceği ifade ediliyor.
Geçen hafta Azerbaycan Cumhuriyeti askerleri ile Ermeni güçlerin arasında temas hattında çıkan çatışmada Azeri bir askerin hayatını kaybettiği açıklandı. Azerbaycan Cumhuriyeti savunma bakanlığı bir bildiri yayımlayarak bu haberi doğruladı.
Aslında Azerbaycan Cumhuriyeti askerlerinin Ermeni güçlerle çıkan çatışmalarda hayatını kaybetmeleri Azerbaycan Cumhuriyeti ordusunun düşman askerleri ile yüzleşmede daha zayıf konumda bulunduğunu gösteriyor. Oysa İlham Aliyev yönetimi bölge ve dünya piyasalarından yaptığı askeri alımları ile savaş çıktığı takdirde Azerbaycan Cumhuriyeti’nin işgale uğrayan topraklarını geri alabileceğini zannediyor.
Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı birinci yardımcısı bayan Mihriban Aliyeva şöyle diyor: Dağlık Karabağ bölgesinde en az 177 yabancı firma Bakü yönetiminin isteğinin tersine faaliyet yürütüyor.
Bakü’de bağımsız devletler topluluğu içişleri bakanları ile görüşmesinde bu konuya temas eden Mihriban Aliyeva, bu bölgede illegal faaliyet yürüten 177 firma ve yine bu bölgeye illegal ziyaret eden 710 kişi tespit edildiğini belirtti. Aliyeva, Dağlık Karabağ Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ayrılmaz bir parçası olduğun ve bu tür faaliyetlerin Azerbaycan Cumhuriyeti yasalarının ihlali sayıldığını, Bakü yönetimi bu tür faaliyetlerin engellenmesi için interpolun yardımına ümitvar olduğunu vurguladı.
Geçen hafta Kırgızistan sınır işleri idaresi Başkanı Ulan Beyk Şarşiyev bir açıklama yaparak, 2018 yılının ilk yarısı bu ülke ile Tacikistan sınır muhafaza güçleri arasında 8 kez çatışma çıktığını belirtti. Kırgız yetkili açıklamada, iki ülke arasında 400 km ortak sınırın bu ülkelerin bağımsızlığı üzerinden 20 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına karşın halâ işaretlenmediğini ve iki taraf arasında anlaşmazlık konusu olduğunu ifade etti.
Başta Kırgızistan ve Tacikistan olmak üzere orta Asya cumhuriyetleri arasında bağımsızlıktan sonra sınır anlaşmazlığı en önemli sorunlarından birini oluşturuyor. Uzmanlar bu ihtilafların köklerini Rusya’nın sovyetler birliği döneminde sultacı politikalarında aramak gerektiğini belirtiyor. Moskova devlet adamları orta Asya cumhuriyetlerine sulta kurmak ve bu ülkelere musallat olmak için bu ülkelerin karayollarını ve demiryollarını birbirinden ayırt edilemeyecek şekilde tasarlayarak inşa ediyordu. Nitekim şimdi bu cumhuriyetlerin bağımsızlığını kavuşması üzerinden yaklaşık otuz yıl geçtiği halde aralarında ciddi bir sorun olarak yerini koruyor.
Gerçekte şimdi de bu ülkelerin Rusya ile danışmadan sorunlarını çözemedikleri gözleniyor. Bu durum aynı zamanda orta Asya cumhuriyetlerinin Rusya’ya bağımlı olma politikalarını sürdürerek bağımlılık derecelerini arttırdıklarını gösteriyor.