Eylül 14, 2018 16:24 Europe/Istanbul

İngiliz sömürüsünün İran’ın petrol sektörü üzerindeki nüfuzu uzun yıllar devam etti. Bu süreç petrol sektöründe yerli kapasitelerin kullanılması ve İranlı uzmanların yetişmesine ciddi engel oluşturdu.

Gerçekte bu sektörde hareket yönü yaklaşık yüz yıl boyunca İran’ın milli çıkarları ile örtüşmüyordu ve sektörün ancak yabancı uzman kadrolar ve teknolojilerle petrol çıkarma ve ham petrol satışı yönünde gelişme kaydederek büyüdüğü gözleniyordu.

 

Petrol sektörünün bu denli bağımlılığının menfi tesirleri İran’ın petrol alanında politika üretmekte başarısızlığına yol açtı. Bu zafiyet özellikle petrol sahalarının geliştirilmesi ve bu sahalardan yararlanılması alanlarında daha da belirgindir. Oysa petrol üreten kaynakların milli servetin bir parçası olarak gelişmesi, gelecek kuşakların çıkarlarını dünya enerji piyasalarının ufku da gözetilerek temin edilmesini güvence altına alması gerekiyordu. Ancak İran’da petrol sektörünün hareket yönü uzun yıllar bu hedeften uzak bir şekilde devam ediyordu. Gerçekte kısıtlamaların dayatılması gibi bazı engeller petrol sektöründe teknolojilerin gelişmesi ve yerel hale gelmesi gibi durumları engelliyordu.

 

Gerçekte petrol sektörünün mazisi bu sektörde arama ve çıkarma ve rafine etme işlemleri sürekli yabancı firmaların tekelinde olacak şekilde geliştiğini gösteriyor. Gerçi bu tarihi mazide bazı siyasi ve kültürel etkenlerin ve değişkenlerin de rol ifa ettiği açıkça ortadadır.

 

Bazı çevrelere göre teknoloji transferi ve geliştirilmesi petrol sektörünün dışında yer alan bir konudur. Zira petrol sektörünü işletmenin esas amacı petrol sahalarını gözetlemek ve üretimi arttırarak iktisadi değerlerini azami seviyeye yükseltmektir. Dolaysıyla bu hedefin gerçekleşmesi için ülke içinde petrol teçhizatını üretmek için plan yapmak yerine en iyi ve en uygun mevcut teknolojilerini uluslararası pazarlardan satın almaktır.

 

Ancak petrol sektöründeki operasyonların yüksek riski yüzünden mantıklı olarak bu sektörün ihtiyaç duyduğu teçhizatı yüksek kalitede ve uluslararası standartlara göre içeride imal etmek, petrol sektöründe başarılı olmayı sürdürmenin temel kriterlerinden biridir. Buna göre petrol sektöründe gerekli bilim ve teknolojileri geliştirme süreci ta baştan ciddi sıkıntılarla karşı karşıya idi. Oysa bu sektörde günün bilim ve teknolojisinden yararlanmak büyük önem arzediyor.

 

Gerçekte İran’ın petrol sektörünün Amerika ve Avrupa’nın yaptırım dayatmaları sürecinde bu yaptırımların hedeflerden biri olmasının sebebi, bu sektörün yabancı firmalara ve ülkelere aşırı bağımlılığıydı. Bu bağımlılık, petrol sektörünü oldukça kırılgan hale getirmişti. Batı bu sektörün dış destek olmaksızın uzun süre ayakta kalamayacağını biliyordu. Bu yüzden İslam inkılabı ile birlikte bu sektörün kaderi de değişmeye başladı.

 

Buna göre petrol sektöründen yararlanmayı tamamen yerli hale getirmek için cihatçı bir hareket başlatıldı. Bu alanda ilk adımlar küçük yedek parçaları üretmek ve var olan teçhizatı da yerli uzmanların yardımı ile yönetmekle atıldı. Gerçi bu hareket işin başında çok zordu ve bir takım gecikmelere ve bazı projeleri hayata geçirmekte sıkıntılara yol açtı, ancak petrol sektörünün çalışanları ve uzmanlar ancak bir başarabiliriz sloganı ile bu büyük sınavdan başı dik çıkabileceklerini biliyordu.

 

Bu büyük hareket başta yabancı yatırımların teknoloji transferi ile beraber olması gerektiği düşüncesi ile başladı. Buna göre uluslararası petrol firmaları ile petrol anlaşmaları bu çerçevede imzalandı ve her anlaşmada her türlü arama, çıkarma, geliştirme ve üretme projesinde teknoloji transferine de vurgu yapıldı. Buna karşın yerli imkanları ve kapasiteleri sırf yabancı petrol firmaları ile imzalanan anlaşmalarla geliştirmenin de yüzde yüz mümkün olmadığı belliydi.

 

Aslında İran ile petrol anlaşması imzalayan yabancı firmalar sırf kendi çıkarlarını yüksek seviyeye çıkarmak ve hissedarlarına daha fazla kazandırmanın peşindedir. Petrol üreticisi olan ülkelerin petrol firmaları da genellikle ham petrol satışından daha fazla döviz geliri elde etmek ve hükümetin programları için ihtiyaç duyduğu mali kaynağı temin etmenin peşindedir. Bu süreçte teknoloji transferi esas itibarı ile petrol anlaşmasının esas maddelerinden biri sayılmaz. Zira petrol anlaşmalarının esas ekseni arama, geliştirme ve üretme alanlarına nasıl yatırım yapılacağı ve tarafların elde edilen kazançtan payı ve benzeri durumlardır.

 

Kuşkusuz yabancı petrol firmaları teknoloji transferinden de çıkar sağlayabileceklerini düşündükleri takdirde bu durumu olumlu karşılayacaktır. Fakat bu arada gözden kaçan şey, teknoloji transferinin petrol anlaşmaları çerçevesinde faydalı olabilmesi için gerekli ve yeterli şartları temin etme meselesidir. Bu yüzden petrol milli firmalarının en temel önceliği şimdiki ve gelecek kuşakların petrol çıkarlarından azami derecede yararlanmalarını temin etmektir.

 

Buna göre teknoloji transferi ve teknik bilimi geliştirme konusunda en önemli hedeflerden biri, üretime katma değer sağlamakla beraber üretimi arttırmaktır. Bu katma değerin bir bölümü ise teknoloji transferinden elde ediliyor. Bu arada bu konuları doğru biçimde uygulamak için gerekli şart, teknolojiyi cezbetmek, yerel hale getirmek ve geliştirmek için yeterli bilimsel ve teknik kapasitelerin bulunmasıdır. Bun göre petrol sektöründe teknoloji transferi ve geliştirilmesinde üzerinde durulan plan iki genel stratejiye dayanıyor.

 

Petrol sektöründe teknoloji transferi ve geliştirilmesinde üzerinde durulan planda iki stratejinin ilki, petrol sektörünün ihtiyaç duyduğu teçhizatı içeride üretmek ve petrol bakanlığını dış alımları azaltması ve yabancı parçaların yerine yerli parçaları kullanması için teşvik etmektir.

Bu arada direniş ekonomisi stratejileri de petrol milli firmasını iktisadi maslahatlara uymakla yükümlü hale getirdiği belirtilmelidir. Bu doğrultuda ülkenin iktisadi maslahatlarından biri de ham petrol satışı anlayışından sıyrılmaktır. Bu açıdan petrol bakanlığının petrol sektörünün ihtiyacı olan teçhizatı üreten sanayileri geliştirme konusunda büyük sorumluluğu söz konusudur.

 

Petrol sektöründe teknoloji transferi ve geliştirilmesinde üzerinde durulan planda iki stratejinin ikincisi, üretilen yerli ürünlerin kalitesini ve standartlarını geliştirmek ve hali hazırda veya gelecekte içeride üretilmeleri mümkün olan teçhizatı tespit etmektir.

Bu yöntem gerekli bilim ve teknolojileri geliştirmekte acil uygulamalardan biridir, böylece petrol sektörünün ihtiyaç duyduğu parçaları üretmek için yaratıcılıkların ve yenilikçiliklerin geliştirilmesine da katkısı olacaktır.

 

Teknoloji transferinin olmazsa olmazı içeride müteahhit firmaların teknik kabiliyetleri ve yeteneklerinin yeterli düzeyde olmasıdır, nitekim teknoloji transferinde ve geliştirilmesinde karşılıklı teamül de şarttır.

Başka ülkelerin petrol sektörlerindeki deneyimler, bu sektörde teknoloji transferi ve geliştirilmesi, diğer sanayi sektörlerindeki bilimsel ve teknolojik gelişmesi ile uyumlu olması gerektiğini gösteriyor. Zira bilimlerin cezbedilmesi ve temelli bilimlerin öğrenilmesi ve onları geliştirmek için gerekli olan uygun zeminin hazırlanması petrol anlaşmaları çerçevesinde teknoloji transferi ve geliştirilmesi için gerekli şartlar sayılır.

 

İran’da yaklaşık bir asır boyunca teçhizatın temin edilmesinde dış bağımlılık ve yine teknik ve yönetim desteklerinde yabancı petrol firmalarına olan bağımlılık ve bir çok durumda bu bağımlılıkların kaçınılmaz olduğu kuruntusu bundan bir kaç yıl öncesine kadar İran’ın petrol sektörünün gelişmesi yolunda ciddi bir engel oluşturuyor ve ülkenin milli ekonomisi motorunun çalışmasını aksatıyordu. Ancak bugün petrol sektöründe gerekli olan teknolojileri yerel hale getirmenin mümkün olduğu inancı hakimdir, nitekim bu inanç ülkenin diğer sanayi sektörlerinde de teknolojik düzeyin gelişmesine vesile olmuştur.

 

Bu doğrultuda bilim temelli firmaların ve üniversitelerin ve araştırma merkezlerinin teknolojik gelişme ve uluslararası standartları uygulama alanında rolü önemlidir.

Eskiden petrol kartelleri bu sektörde tüm teknik hizmetleri ve ilgili teknolojileri kendi tekelinde tutuyor ve sonuçta bu teknolojileri petrol üreten ülkelere vermeye hiç de istekli görünmüyordu. Ancak günümüzde şartların değiştiği ve petrol anlaşmalarını teknoloji transferini de elzem hale getirecek şekilde düzenlemenin mümkün hale geldiği, fakat bunun için iç arenada da yeni teknolojiyi cezbetme zemini hazır bulunması gerektiği anlaşılıyor.

 

Bugün teknoloji alanında faaliyet yürüten firmalar ve kurumlar dünya genelinde söz konusu olan kapasitelerden yararlanma alanında büyük ilerleme kaydetmiş bulunuyor.

Genel bir değerlendirmede, İran’ın petrol sektörünün kapasiteleri ve özellikle petrol sahaları ve diğer potansiyel kapasiteleri, dünya enerji ihtiyacını karşılamakta önemli konumu, gelişmiş teknolojileri petrol anlaşmaları çerçevesinde cezbetmek için gerekli bilimsel ve teknik kapasitelerin oluşturulması artık bir kuruntu olmadığı söylenebilir.

 

Bu arada petrol sektörünün önümüzdeki onyıllarda hedeflerini öngörmenin ve bu sektörün ufkunu tespit etmenin ve bu sektörün bu hedeflere uluşmak için hangi gelişmiş teknolojilere ihtiyaç duyduğunu belirlemenin ve iç üretimi ve direniş ekonomisini destekleme yolunda büyük adımlar atmanın mümkün olduğu söylenebilir.