Şubat 05, 2019 11:56 Europe/Istanbul

Geçen bölümde en son iktisadi güvenliğin bileşenlerinden söz ettik ve bu durumun başta yaptırımlar olmak üzere iktisadi baskılara karşı iktisadi altyapıların takviye edilmesinde uzun vadeli etkilerini gözden geçirdik.

Şimdi konumuzun devamında İran İslam Cumhuriyeti’nin iktisadi kapasitelerini ve sürdürülebilir kalkınmayı yakalama yollarını ele almak istiyoruz.

İran İslam Cumhuriyeti esas itibarı ile büyük iktisadi kapasitelere ve kabiliyetlere sahiptir ve bu kapasiteler sadece petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynakları ile sınırlı değildir. Gerçekte İran’ın coğrafi güçlü konumu ve geniş yüzölçümü, çeşitli alanlarda genç ve yaratıcı uzman insan gücü, çeşitli ürünlerin üretimi için gerekli olan ham madde kaynaklarının varlığı ve ihracat fırsatlarının oluşturulması, İran ekonomisinin en bariz özellikleridir.

İran İslam Cumhuriyeti’nde bu özelliklerden hareketle ülkenin elli yıllık kalkınma ufkunda kalkınma modeli veya daha doğrusu ülkenin kalkınmasının yol haritası hazırlanmıştır. Bu modelin amacı ise İran İslam Cumhuriyeti’ni dünyanın en gelişmiş ülkelerinin seviyesine taşımak ve bilim temelli ekonomiye kavuşmasını sağlamaktır.

Bazen çeşitli medya organlarında İran ekonomisinin endeksleri ile ilgili olarak yayımlanan bir takım veriler İran’ın ekonomi açıdan konumu çok düşük olduğu gibi yanlış bir algı oluşturuyor. Örneğin iş ve ticaret ortamı endeksine göre İran’ın sırası 152 olarak görünüyor. Ancak ülkelerin nihai iktisadi sıralamasını belirleyen esas etken her ülkenin üretim miktarıdır.

Öte yandan İranlı ekonomi uzmanlarının araştırmaları, ülkenin iktisadi kalkınma sürecinde köklü değişiklikler yapıldığı takdirde İran tarım, petrol ve doğalgaz, bilim temelli ekonomi, mühendislik ve hizmet ekonomisi gibi sektörlerden yararlanarak 2050 ufkunda 43 trilyon dolar üretimle dünyada ikinci sırada yer alabileceğini gösteriyor.

Dünya genelinde yenilikçilik endeksine göre ülkelerin sıralamasını yansıtan tabloya göre, İran 2015 yılında 106. sıradan 2018 yılında 65. sıraya yükseldi, ki bu da 2017 yılının raporuna kıyasla ve insani sermaye ve araştırma bakımından önceki yıllara nazaran kaydadeğer gelişme kaydettiğini gösteriyor. Altyapı alanında da İran’ın sırası 99. sıradan 12 basamak iyileşerek 87. sıraya yükseldiği anlaşılıyor. Bu rapora göre yenilikçilikle ilgili raporun özelliklerinden biri, yenilikçiliği etkileyen tüm boyutlara dengeli bir bakışın hakim olmasıdır.

Öte yandan uluslararası fikri mülkiyet örgütünün ülkeleri sıralamasını yansıtan en yeni tablo gözden geçirildiğinde, ülkenin büyüme endeksleri ister dört yıllık evrelerde ve ister geçmiş yıla kıyasla genellikle pozitif büyüme ile beraber olduğunu gösteriyor.  Söz konusu rapora göre İran orta gelirli 34 ülkenin arasında 16. sırada ve merkezi Asya ve güneydoğu Asya’nın 9 ülkesi arasında da ikinci sırada yer alıyor.

Her halükarda İran’ın ekonomi kapasitelerine bakıldığında da dünyanın ikinci büyük ekonomiye dönüşmesi imkansız gibi gözükmediği de belirtilmelidir.

Gerçekte İran’ın üretim sektörü ile ilgili bazı hesaplar İran İslam Cumhuriyeti’nin elli yıllık ufku olan 2050 ufkunda dünyanın ikinci büyük ekonomisi konumuna gelmesinin muhtemel olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin yapılan araştırmalara göre hali hazırda İran’ın tarım sektöründe ürettiği ürünlerin toplam değeri yaklaşık 260 milyar dolar civarındadır. Bu rakam ise İran’da tarıma elverişli 38 milyon hektarlık alandan sadece 15 milyon hektarlık bir alanı yani yarısından bile daha az bir alanı ekildiği halde söz konusu oluyor.

Öte yandan İran’ın tarım sektörünün verimliliği gelişmiş ülkelere nazaran bu ülkelerin verimliliğinin onda biri kadardır. Buna göre eğer gelecek 35 yılda İran’da ekili alanların yüzölçümü ikiye katlanırsa, elde edilen ürünlerin bazı işlemlerin ardından değerinin ikiye katlanmasını da hesaba katarak tarım sektörünün ürünlerinin değeri 28 kat artışla 7280 milyar dolar seviyesine ulaşabilir.

Bundan başka uzmanların da ifade ettiği üzere mevcut şartlarda İran’ın tarım alanında yakaladığı yüzde 30’luk randımanı bazı imkanları geliştirmek ve deniz suyunu arıtarak tarım alanlarını sulamak ve yüksek randımanlı ürünleri üretmekle tarım alanlarının yüzölçümünü ikiye katlamak mümkün. Yine ülkenin şimdiki tarım bilgilerini tarlalara yansıtmak ve bilim temelli gelişme kaydetmekle beraber gelecek 35 yılda tarım alanında randımanı yedi kata çıkarmak da mümkün.

Şimdi çeşitli alanlarda çeşitli etkenlerin üzerinde yapılan değerlendirmeler ve hesaplardan hareketle İran İslam Cumhuriyeti’nin iktisadi kapasiteleri özellikle tarım, petrol ve doğalgaz, bilim temelli ekonomi ve bağlı sanayi ve mühendislik ve hizmet sektörlerinde ülkeyi 2050 ufkunda Çin’den sonra dünyanın ikinci büyük üretici ülkesi konumuna getireceği söylenebilir. Kuşkusuz İran İslam Cumhuriyeti sözü edilen bu kapasitelerden başka madenler, deniz, transit, demir çelik sanayii, inşaatı ve başka alanlarda da önemli kapasitelere sahiptir.