Şubat 05, 2019 10:08 Europe/Istanbul

İktisadi güvenlik, ülkenin iktisadi altyapılarını iktisadi baskılara karşı dirençli hale getirmeye ve ister yaptırım, ister bazı iktisadi alanlarda üretimin azalması veya durması yüzünden olsun, tüketim mallarının kıtlığından kaynaklanan zor şartlarda esnek olmasına bağlıdır.

Buna göre bugünkü sohbetimizi iktisadi büyüme ve sürdürülebilir kalkınmayı yakalamak üzere İran’ın iktisadi fırsatlarını ve kapasitelerini gözden geçirmek istiyoruz.

İktisadi açıdan uygun duruma kavuşmanın elzemlerinden biri, mali istikrar ve güçtür. Eğer ükenin iktisadi alanları ve önemli piyasalarında istikrar olmazsa, iktisadi kalkınma hedeflerinin gerçekleşmesinden söz etmek çok zor olur. Kuşkusuz ülkenin para ve döviz piyasalarında yaşanan dalgalanmalar devam ederken iktisadi büyümeden de söz etmeyi beklememek gerekir. bu yüzden İran’ın iktisadi kalkınma programının 50 yıllık ufkunda en önemli hedeflerinden biri, istikrara kavuşmaktır

İran’da İslamî ve İranlı temelde kalkınma modelinin hazırlanmasından sonra İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei tüm kurumları, bilimsel merkezleri, kanaat önderleri ve bilim adamlarından hazırlanan belgeyi derinlemesine incelemelerini ve istişare görüşlerini bu belgenin geliştirilmesi için bildirmelerini ve böylece İslamî ve İranlı kalkınma modelinin gelişmiş versiyonunu en geç iki yıla kadar onaylatmak üzere hazırlamalarını istedi. Böylece hazırlanan yeni kalkınma modeli hicri şemsi takvimine göre önümüzdeki yüzyılda ülkede yürürlüğe girecek ve ülkenin işleri ona göre yürütülecektir.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu hususta şöyle buyruuyor: bizim Batılı kalkınma modelini kendi toplumumuz için yeterli bulmamamıza sebebiyet veren şey ilk etapta şu ki Batılı toplum ve Batılı felsefenin insana bakışı İslam dininin insana bakışından tamamen farklıdır, yani iki bakış arasında köklü farklılık söz konusudur

Kuşkusuz İran İslam Cumhuriyeti geniş toprak kabiliyetleri ve çok güçlü irtibat konumu ve kalkınma ve büyüme için gerekli olan geniş yeteneklere ve yaracılıklara sahiptir. Dolaysıyla direniş ekonomisine kavuşmak için en başta üretimi yerli bilim ve imkanlara dayanarak geliştirmek gerekir.

Buna göre İslamî İranlı kalkınma modeli belgesi de ülkenin gelecek elli yıldakalkınma hedefleri ve ideal ufku hakkında önemli noktaları içeriyor ve bu temelde de kalkınmanın yol haritası hazırlandığı anlaşılıyor.

Bu modelin nihai gayesi İslamî İran’ı insani ve İslamî ilimleri ve yüce kültürü üretmekte önce ve düşünce ve bilim ve teknoloji üreten ve bilim temelli ekonomiden yararlanan dünyanın ilk beş ülkesi arasına yerleştirmektir. Bu yüzden bu yolda atılacak ilk adım, direniş ekonomisinin politikalarını uygulamak ve hedeflere ulaşmak için gerekli istikrarı ve etkinliği sağlamaktır. Bu modelde İran milletinin dini ve manevi değerleri, etnik ve kültürel vahdet ve demokrasi gibi gerçek iktidar bileşenlerinin korunmasına vurgu yapılmıştır. Gerçekte bu bileşenler İslamî İran’ın kalkınma modelinin altyapısını olumturmaktadır.

İran’da İslam inkılabı vuku bulduktan sonra ülkenin kalkınmamışlık durumunda değişim yaratmak için büyük çabalar harcandı. Ancak mevcut şartlarda İslamî nizamı küresel sultaya karşı teslim almak üzere İran ekonomisine baskı uygulamak geçmiş yıllara nazaran daha ciddi bir şekilde düşmanların gündemine alınmaya başladığı gözleniyor. Bu yüzden direniş ekonomisi düşüncesi ve modeli, İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei tarafından düşmanların iktisadi silahlarına karşı koymak üzere gündeme getirildi.

Direniş ekonomisi cihatçı yönetim simgesi ve iktisadi yeni yaptırımların dayatıldığı şimdiki şartlarda bir elzem olarak İran’ın siyasi ekonomisinde köklü değişikliklerle yol açabilecek etkili bir etken sayılır.

Dünya fikri mülkiyet örgütü tarafından 2018 yılında yayımlanan verilerde İran İslam Cumhuriyeti 10 basamaklık bir yükseliş gerçekleştirmiştir. Buna göre İran İslam Cumhuriyeti 2017 yılında 75. Sırasıdan 2018 yılında 65. Sıraya yükseldi. İran’ın bu sıralamada 2016 yılındaki konumu ise 106. Sıradaydı.

İran İslam Cumhuriyeti’nin yenilikçiliğin etki endeksi bakımından konumu da 2017 yılında 56. Sıradan 2018 yılında 11. Sıraya yükseldi. Söz konusu rapora göre İran İslam Cumhuriyeti orta düzeyin üstünde ortalama geliri olan 34 ülkenin arasında 16. Sırada ve merkezi ve güneybatı Asya’nın 9 ülkesi arasında da 2. Sırada yer alıyor.

Kuşkusuz İran İslam Cumhuriyeti’nin geleceği kalkınma ve ilerleme temelinde olacaktır. Bu yüzden uzun vadeli ekonomide bu stratejik hedefi yakalamak için gerekli reformcu tedbirleri almak ve uygulamak büyük önem arzediyor. Bu bağlamda iktisadi sağlığı geliştirmek ve milli üretimi takviyet etmek de özel önem arzeden konulardır. Zira ancak bu şekilde direniş ekonomisi çerçevesinde ülke ekonomisini istikrarlı ve sürdürülebilir bir yöne sevk etmek ve ilerletmek mümkün.

İktisadi düzende altyapıların sağlamlığı ve servet üretmek üzere sonu gelmeyen kaynaklardan yararlanmak, diplomaside pazarlık gücünü takviye eder ve sonuçta düşmanların korkmasına vesile olup komplolarını boşa çıkarır. İran İslam Cumhuriyeti yeraltı, yerüstü ve stratejik kaynaklar ve insan gücü ve bilime sahip olan bir ülkedir ve su ve toprak kaynaklarının verimliliğini buna göre arttırması gerekir.

Direniş ekonomisi kalkınmak için çaba harcamak, servet üretmek için üretimi arttırmak gibi durumlarla yaptırımlar gibi açık gizli engelleri aşabilir ve mevcut şartları çalışma ve faaliyet yöntemlerini iyileştirmek ve verimliliği arttırmakla kalkınmamışlıkla ideal durum arasındaki mesafeyi orta vadede katedebilir.

Kuşkusuz her ülke ancak kendi üretim meziyetleri olan insan gücü, yeraltı ve yerüstü kaynakları, coğrafi konumu ve transit gibi sanal kaynakları sayesinde kalkınma hedeflerini yakalayabilir. Bu süreçte her ülke kendi yerel modelini geliştirmelidir. İran ekonomisi de bu durumdan müstesna değildir. İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu modelden İslamî – İranlı kalkınma modeli adıyla söz etmiştir. Kuşkusuz İran İslam İnkılabı kırkıncı zafer yıldönümünde bu yeni eğilimle sürdürülebilir kalkınmayı da yakalayabilir.